Ana SayfaDünyaRakka’yı kim özgürleştirecek?

Rakka’yı kim özgürleştirecek?

ABD, birkaç hafta içerisinde Rakka’nın etrafının sarılmasına yönelik bir askeri operasyon yapılması gerektiğini söylüyor. Ancak Türkiye ve Washington’ın Suriyeli Arap müttefikleri, kentin IŞİD’in elinden alınması için Kürt güçlerinin dahil olduğu hiçbir planı kabul etmiyor. ABD ise Rakka'yı kuşatmaya muktedir tek gücün YPG'nin de arasında olduğu Demokratik Suriye Güçleri olduğunu söylüyor.

Laura Rozen / Al-Monitor

ABD askeri yetkilileri, birkaç hafta içerisinde IŞİD’in elindeki Rakka kentinin etrafını sarmaya yönelik bir operasyon yapılacağını söyledi. IŞİD’in Rakka’da dışarıya dönük terör saldırıları planlamakta olduğu istihbaratını aldıklarını ifade etti. Yetkililer, kısa ve orta vadede bu operasyonda iş birliği yapılabilecek tek yerel gücün, Kürtlerin çoğunluğunu oluşturduğu Suriye Demokratik Güçleri (SDF) olduğunu ifade etti. Ne var ki, 26 Ekim günü ABD Başkanı Barack Obama ile Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan arasındaki telefon görüşmesi de dahil olmak üzere, sürdürülen yoğun istişare çabalarına rağmen sorun çözülemedi. Türkiye, Suriye’de IŞİD’in kalesini elinden almaya yönelik herhangi bir operasyonda ABD’nin Kürtlerle müttefik olmasına şiddetle karşı çıkıyor.

ABD, birkaç hafta içerisinde Rakka’nın etrafının sarılmasına yönelik bir askeri operasyon yapılması gerektiğini söylüyor. Ancak Türkiye ve Washington’ın Suriyeli Arap müttefikleri, kentin IŞİD’in elinden alınması için Kürt güçlerinin dahil olduğu hiçbir planı kabul etmiyor.

Irak ve Suriye’deki en yüksek rütbeli asker olan Korgeneral Stephen Townsend, 26 Ekim günü Irak’tan uydu bağlantısı üzerinden düzenlediği basın toplantısında şöyle konuştu: “Rakka’nın etrafını sararak kenti izole etmemiz şart, çünkü istihbarat kaynaklarımız şu anda Rakka’da dışa dönük saldırı planlarının önemli ölçüde olgunlaştığı bilgisini veriyor.

Ancak Townsend’e göre Ankara bu plana karşı çıkıyor.

“Rakka için SDF ile NATO müttefikimiz olan Türkiye’nin nasıl arasını bulacağız?” diye soran Townsend şöyle konuştu:

“Türkiye hiçbir alanda, ama özellikle Rakka’da SDF ile iş birliği içerisine girmemizi istemiyor” şeklinde konuşan Townsend sözlerine şöyle devam etti: “Ortadaki durum bu. Öngörülebilir bir süre içerisinde iş birliği yapılabilecek tek grup, önemli kısmını YPG’nin oluşturduğu SDF’dir. Bu nedenle Türkiye ile müzakere sürdürüyoruz, planlama yapıyoruz, görüşme ve temaslarda bulunuyoruz ve meseleyi adım adım ele alacağız.”

ABD’li yetkililer, Rakka’yı izole etmek için Kürt güçlerine ve SDF’ye ihtiyaç duyduklarını, ancak kenti IŞİD’in elinden alacak son hamleyi geliştirmek için Arap güçlerinden oluşan birlikler de oluşturulduğunu ifade etti.

Rakka’da bu operasyon için yeterli yerel gücün mevcut olduğuna inandığını söyleyen Townsend sözlerine şöyle devam etti: “Ancak, bu operasyon için daha çok yerel gücü eğitip donatma planlarımız da mevcut. Harekât planımızın bir kısmı da geleceğe yönelik askeri birliklerin oluşturulması.”

26 Ekim günü yapılan NATO toplantısı esnasında Fransa ve Türkiye Savunma Bakanları ile Brüksel’de yaptığı görüşmenin ardından gazetecilere konuşan ABD Savunma Bakanı Ash Carter da yerel güçlerin yeterliliğine inandığını ifade etti. Konuşmasında Türkiye Savunma Bakanı Fikri Işık’ı coşkuyla öven Carter, henüz bir anlaşmaya varılmadığını, konunun sonlandırılmadığını söyledi.

Carter şöyle konuştu: “Yeni bir anlaşmaya varamadık ama çok iyi bir ortağımızla, büyük önem taşıyan tartışmalarımızı sürdürdük. IŞİD’i sürekli bir baskı altında tutmak konusunda hemfikiriz ve en önemli nokta bu. Hepimizin ortak amacı Irak ve Suriye’de IŞİD’i yenmek.”

Rakka’ya operasyonların ne zaman başlayacağı sorusuna ise Carter “birkaç hafta” yanıtını verdi ve daha fazla ayrıntı açıklayamayacağını söyledi.

Carter şöyle konuştu: “Ne yaptığımızı biliyoruz. Planımızı başarıyla uygulamaya koyacağız ve bu plan, bizi birkaç hafta içerisinde yerel güçleri Rakka’nın etrafını saracak şekilde konumlandırmamızı gerektiriyor.”

Eski bir Suriyeli diplomat olan ve günümüzde Suriye muhalif güçlerinin Yüksek Müzakere Komitesi ile çalışan Bassam Barabandi ise Rakka’yı almaya yönelik bir operasyonun Kürt güçleriyle değil, Suriye Arap güçleriyle birlikte yürütülmesinin uzun vadeli bir başarı sağlamak için büyük önem taşıdığını ABD hükümetine anlattığını söyledi.

Al-Monitor’a konuşan Barabandi, “Anbar’da her iki yılda bir IŞİD hortluyor. Rakka’nın da böyle bir yer olmasını istemiyoruz” dedi.

Barabandi şöyle konuştu: “Bizim için, ABD için ve komşu ülkeler için en iyi seçenek bu coğrafi bölgeye ABD’nin eğittiği saf Arap güçlerinin yönlendirilmesidir, bu güçler sorunu çözecektir. Burada operasyonel görev ise ABD ve Türkiye arasında paylaşılacaktır.”

Barabandi konuşmasına şöyle devam etti: “SDF hiçbir çatışmada rol almayacak, bunun yerine danışmanlık için hazır bulunacaklar, destek sunacaklar, ancak kentten uzakta konumlanacaklar. Yönetim bu fikri beğendiklerini söyledi ama şu an yeni bir gücün oluşturulmasının çok zor olduğunu, elimizdeki güçlerle yola devam edeceğimizi ifade etti.”

“Rakka’nın küçük bir şehir olduğunu, bunun Amerika’nın Suriye’deki ilk büyük kara operasyonu olacağını, bunun büyük bir başarı hikâyesi olması gerektiğini kendilerine söyledik” diyen Barabandi, “Bu Suriye için, devrim için, herkes için iyi olacaktır. Amerikalıların şu an kafalarındaki hikâye ise hayli trajik bir hikâye” şeklinde konuştu.

Barabandi’nin konuşmasında aktardığı bilgilere göre Amerikalılar, Türklere Rakka operasyonunda hiçbir İslamcı grubun katılımına izin verilmeyeceğini söyledi, çünkü Ehrar El-Şam ve Jahbat El-Nusra gibi gruplar daha önce Rakka’yı IŞİD’e vermiş olan güçlerdi. Türkiye ise kendi perspektiflerinden SDF ve Kürtlerin kırmızı çizgileri olduğunu söylüyor ve böyle bir operasyonda tek seçenek olarak Arap güçlerini işaret ediyor.

Erdoğan, 27 Ekim günü bu görüşünü tekrarladı ve bir gün önce Barack Obama ile yaptıkları telefon konuşmasından bahsetti.

Erdoğan, telefon görüşmesinde Obama’ya şöyle söylediğini ifade etti: “PYD/YPG gibi terör örgütlerine ihtiyacımız yok. Gelin, DEAŞ’ı Rakka’dan beraber çıkaralım. Bu işi beraber halledelim. Gücümüz buna yeter.”

Atlantic Council’den Türkiye uzmanı Aaron Stein’a göre ise SDF, 25 bin savaşçıdan oluşan gücünün üçte ikisine kadarını Rakka’nın etrafını sarmaya yönelik operasyona ayıracak ve Suriye’deki diğer Kürt kentlerine yönelik olası Türk saldırılarına karşı savunma amacıyla daha az sayıda birliğini bu bölgelerde bırakacak.

Al-Monitor’a konuşan Stein, “SDF, Türk saldırılarına açık olan ön cephedeki konumlarını bırakmak istemiyor, özellikle Til Abyad ve Menbiç’te kalmak istiyor” dedi.

ypg

“ABD Rakka’yı istiyor çünkü Rakka, IŞİD’in dış dünyaya dönük operasyonlarını planladığı yer. Eğer planları IŞİD’i yok etmekse önce Rakka’dan çıkarmaları gerekir ki dış dünyaya dönük saldırılar planlaması daha da zorlaşsın.”

“Tahminimce ABD öncülüğündeki koalisyon güçleri, aynı Menbiç’teki gibi, görünürde Arapların yönettiği bir askeri meclis kuracak. Ama bu aslında meselenin dış yüzü. Esasen ABD Türkiye’ye verdiği sözü tutmadı. Menbiç’te halen YPG var. Adını değiştirmek, aralarına birkaç Arap koymak meseleyi çözmüyor.”

Stein sözlerine şöyle devam etti: “Aslında SDF diye bir şey yok. YPG’ye takılmış uydurma bir isim. YPG olmadan SDF hiçbir şey yapamaz. YPG tamamen SDF’nin omurgasıdır.”

“Ama fark şu ki, Suriye’nin geri kalanından farklı olarak YPG tamamen homojen ve tek bir emir komuta yapısına sahip. Bu durum ABD’nin savaş tarzı için ideal. Ayrıca YPG, ABD’ye karşı düşmanlık beslemiyor, YPG’nin ABD askerlerini kaçırması gibi endişe verici bir ihtimal yok” diyen Stein, isyancı Arap gruplarının kimi öğelerinde ise bu tehdidin mevcut olduğunu ifade etti.

Barabandi, Rakka’yı alacak yeni bir Suriye Arap gücünün oluşturulması çağrısına karşı ABD hükümetinin eleştirisi hakkında ise şöyle söyledi: “ABD hükümeti için sorun, böyle bir çabanın çok uzun bir zaman gerektireceği ve bu Arap güçlerinin kimlerden oluşacağı. Ben kendilerine Suriye’nin bir Arap ülkesi olduğunu hatırlattım. Suriye’de Arap bulmak zor olmasa gerek.”

Türkçesi: Çevirmenler Meclisi (werg.org)