Ana SayfaGüncelTürkiye-Fransa OHAL karşılaştırması: Uygulamadaki farklar ne?

Türkiye-Fransa OHAL karşılaştırması: Uygulamadaki farklar ne?

Hükümet yetkililerinin Türkiye’de devam eden OHAL’e yönelik eleştirilere cevaben gösterdiği Fransa'daki OHAL uygulaması, Türkiye’deki uygulamadan bir çok yönden ayrılıyor. En belirgin fark ise gözaltı süreleri ve OHAL uygulamalarının denetiminde.

HABER MERKEZİ – Türkiye’de 15 Temmuz darbe girişiminin ardından 3 aylığına ilan edilen OHAL, geçtiğimiz günlerde 3 ay daha uzatıldı. OHAL’le birlikte birçok insan hakkı ihlali yaşanmaya devam ederken, yükselen itirazlara karşı hükümet cevaben Fransa’daki OHAL uygulamasını örnek gösteriyor.

Her iki ülke açısından da OHAL, temel insan hak ve özgürlüklerinin askıya alındığı bir dönem ama Türkiye’de durum Fransa’dakinden çok daha katı işliyor.

Fransa’da OHAL, IŞID’in 2015 Kasım’ında Paris’te düzenlediği ve 130 kişinin hayatını kaybetmesinin hemen ardından gelişen acil durum sonrası ilan edildi. Dört kez uzatılan OHAL, Ocak 2017’ye kadar sürecek.

Türkiye’de ise OHAL 15 Temmuz’da yaşanan darbe girişiminin ardından ilan edildi. İlk olarak 3 ay süreliğine ilan edilen olağanüstü hal ardından 3 ay daha uzatıldı. Hükümet OHAL ilanının hemen ardından Kanun Hükmünde Kararnamelerle (KHK) OHAL’e bir çok ek uygulama getirerek temel hak ve özgürlükler noktasında çok sayıda kısıtlamaya imza attı.

Peki Fransa ve Türkiye’deki OHAL’in sebebi ve uygulanışındaki farklar ne?

Gözaltı süresi Türkiye’de 30 gün, Fransa’da 4 saat

İki ülkedeki OHAL uygulamasının en belirgin farkları çokça tartışma yaratan gözaltı süresi. Türkiye’de OHAL uygulamasında gözaltı süresi 30 güne kadar çıkabilirken, Fransa’da gözaltı süresi 4 saat.

Türkiye’deki OHAL uygulamasında şüpheli veya sanığın en temel hakkı olan savunma ve adil yargılanma, avukat görüşünün engellenmesiyle ihlal ediliyor. Karakollarda, gözaltı merkezlerinde gözaltına alınanların yakınlarına ve avukatlarına günlerce bilgi verilmediği durumlar yaşanıyor.

Emniyet gözaltındaki kişileri 5 gün boyunca avukatlarıyla görüştürmeme hakkına sahip.

Alıkoyma Merkezinde tutulma şüpheliler için bile yasak

Fransa’daki OHAL, makul şüphe dahil, kesin olmayan durumlarda hukuk kurallarını es geçen yetkileri hükümete tanımıyor. Ulusal güvenliği tehdit ettiği düşünülen ‘S fişli’ kişiler dahil, kimsenin herhangi bir Alıkoyma Merkezinde tutulmasına izin verilmiyor.

Fakat Türkiye’de OHAL’le birlikte gözaltına alınan kişiler emniyetler haricinde farklı merkezlerde de günlerce tutulabiliyor.

Medyaya sansür

Fransa’da OHAL’de medya kuruluşlarının bazı haberler için kullanacağı görsel ve işitsel materyaller denetlenebiliyor.

Türkiye’de ise gazete, dergi, broşür, kitap, el ve duvar ilanı ve benzerlerinin basılması, çoğaltılması, yayımlanması ve dağıtılması, bunlardan olağanüstü hal bölgesi dışında basılmış veya çoğaltılmış olanların bölgeye sokulması yasaklanabiliyor. Sadece 7 Ekim’den bu yana 12 televizyon kanalı, 14 radyo kapatıldı.

Toplantı ve gösteriler

Fransa’da yürütmenin, tüm gösterileri iptal etme yetkisi bulunmuyor. Yürütme organları ancak “kişilerin güvenliğini sağlayamayacağı” kesinleştiğinde kortejleri, yürüyüşleri veya kamu alanlarında toplanmayı iptal edebiliyor.

Türkiye’de ise durum farklı. OHAL’e göre yürütmenin kapalı ve açık yerlerde yapılacak toplantı ve gösteri yürüyüşlerini yasaklamak, ertelemek, izne bağlamak veya toplantı ve gösteri yürüyüşlerinin yapılacağı yer ve zamanı tayin, tespit ve tahsis etmek, izne bağladığı her türlü toplantıyı izletmek, gözetim altında tutmak veya gerekiyorsa dağıtmak gibi yetkileri bulunuyor.

Denetim mekanizmaları ve itirazlar

Türkiye’de OHAL kapsamında alınan karalara karşı itiraz mekanizması kapalı. Son olarak CHP’nin OHAL KHK’ları ile ilgili Anayasa Mahkemesi’ne yaptığı başvurunun mahkemece ‘yetkisizlik’ gerekçesiyle reddedilmesi de denetimsizliğin bir örneği.

Fransa’da ise durum farklı. OHAL, Fransız hükümetine çok sayıda yetki ancak yürütme organlarının ayrımcılık yapması veya görevi kötüye kullanması gibi durumlara karşı, Ulusal Meclis ve Senato kontrol mekanizması rolünü üstleniyor.

Bir denetim mekanizması da Anayasa ile görevlendirilen “Hukukun Koruyucusu” kurumu. Bağımsız bir yapısı olan bu kurum, bireylerin yasal haklarının ihlalini engellemenin önüne geçmeye çalışıyor. Hukukun Koruyucusu Kurumu polis ve yargı mensupları ile ilgili soruşturma yürütebilir.

Bakanlıklar bu kurumun talebi doğrultusunda soruşturma açmak durumunda kalabiliyor. Kurum ayrıca Danıştay’a da soruşturma açma talebinde bulunabiliyorlar.