Ana SayfaDünyaChe ve Fidel’in buluşması

Che ve Fidel’in buluşması

26 Kasım 1956’da 82 devrimci “Granma” adlı tekneyle Meksika’dan yola çıkar ve 2 Aralık’ta Küba’ya ayak basar. Küba’ya ulaşan bu devrimciler arasında Ernesto Che Guevara da vardır. Amaçları Fidel Castro ve kardeşi Raul ile Sierra Maestra Dağları’nda buluşmak ve ’26 Temmuz Hareketi’ne katılmaktır. Diktatör Fulgencio Batista’nın askerlerinin hedef aldığı devrimcilerin büyük bir kısmı yolculukta yaşamını yitirse de aralarında Che’nin de olduğu -sayıları 20’den az olan- devrimciler Küba Devrimi’ni ateşleyecek olan büyük buluşmayı gerçekleştirecektir.

Arjantinli yazar Julio Cortázar’ın “Buluşma” (Reunion)[1] isimli kitabı, Küba Devrimi’nin fitilinin ateşlendiği bu anı, Fidel Castro ile Ernesto Che Guevara’nın büyük buluşmasını anlatır.

Cortázar, “Buluşma”daki anlatıyı Che’nin gözünden biçimlendirmiştir. Kitapta Fidel Castro “Luis” kod adıyla, Raul Castro da “Pablo” adıyla karşımıza çıkar.

Kitaptan alıntılanan aşağıdaki metinde, Cortázar’ın Che ve Fidel’in buluşmasına dair anlatısından bir bölüm okuyacaksınız.

che-fidel

Yazar: Julio Cortázar, Çeviri: Altuğ Akın

(…)

Gece çökünce yolumuz daha da dikleşti ve iyice zorlaştı ama Luis’in bizi beklemek için bir alageyiğin bile tırmanamayacağı bir noktayı seçmiş olduğunu düşününce şevkimiz arttı. Pablo hemen yanımda, “Kilisede gibi olacağız, orgumuz bile olacak,” deyip muzırca bana bakarken ben sadece ona komik gelen bir passcaglia mırıldanıyordum. O saatleri tam olarak hatırlamıyorum, birden sonrakine geçe geçe, kendimizi tanıtarak ve köylüler için de cevap vererek, son kontrol noktasına vardığımızda karanlık çöküyordu; en nihayetinde vardığımız ağaçlar arasındaki açıklık alandan Luis bir ağacın gövdesine yaslanmış, sonsuz siperliğiyle şapkası başında, purosu ağzındaydı. Geride kalmak, Pablo’nun koşup abisine sarılmasına müsaade etmek, ardından Teğmen ve diğerlerinin kucaklaşmasını beklemek beni iyiden iyiye zorladı, sonra ecza çantasını ve Springfield’ı yere bıraktım, ellerim ceplerimde ona yaklaştım ve ne söyleyeceğini bilerek karşısında durdum, her zamanki espri:

“Demek halâ bu tuhaf gözlükleri takıyorsun,” dedi Luis.

“Ya seninkilere ne demeli,” dedim, gülmekten iki büklüm kaldık, yüzüme yasladığı çenesi yaramı dağlıyordu sanki ama bu, sonsuza dek hissetmek isteyeceğim bir acıydı.

“İşte geldin, Che” dedi Luis.

Doğal olarak, “Che”yi berbat telaffuz etti.

Aynı çirkinlikte, “Ya ne sanmıştın,” diye cevap verdim. Bir kez daha salak gibi kahkahalara boğulduk ve herkes, neden olduğunu bilmeden gülüşüp durdu. Su ve haber getirdiler ve her zamanki gibi Luis’i görecek şekilde halka oluşturduk, ancak o zaman ne kadar zayıfladığının ve o kahrolası camların arkasında gözlerinin nasıl parladığının farkına vardık.

Aşağılarda çatışma yeniden başlamıştı ama kamp şimdilik güvenliydi. Yaralılar tedavi edildi, pınarda yıkanıldı, uyundu; en önemlisi de uyundu, abisiyle konuşmak için sabırsızlıktan ölen Pablo bile. Ama metresim astım, bana gecelerin tadını çıkarmayı öğretmiş olduğu için ben Luis’le kaldım, ağaca yaslanarak oturduk ve sigara içtik, yaprakların gökyüzüne karşı oluşturduğu desene baktık, ara ara birbirimize karaya çıkışımızdan bu yana başımızdan geçenleri anlattık ama hepsinden önemlisi gelecek hakkında konuştuk, silahlardan telefonlu ofislere, dağlardan şehirlere geçmek zorunda kalacağımız günün, neyin başlangıcı olacağı konusunda konuştuk ve aklıma av borazanları geldi, yalnızca onu güldürmek için o akşam düşündüklerimi Luis’e anlatmak üzereydim. Sonunda ona bir şey söylemedim ama kuartetin adagio bölümüne geçtiğimizi hissediyordum, birkaç saatlik kırılgan bir ferahlama, fakat şüpheye yer bırakmayan bir geçiş, unutmamamız gereken bir işaret. Kaç av borusu daha bekleyecektik, kaçımız daha kemiklerimizi bırakacaktık, Roque gibi, Tinti gibi, Perulu gibi. Ancak iradenin bir kez daha kendi keşmekeşini düzene dönüştürdüğünü görmek için ağaçların tepesine bakmak yeterliydi; kaosa adagionun biçimini dayattığını ve bir gün gelip son bölüm olan allegroya geçerek bu isme layık bir gerçekliğe hükmedeceğini görmek için de.

  Fidel Castro: 'Benim de zamanım gelecek ama ideallerimiz yaşamalı'
  Küba'nın efsanevi lideri Fidel Castro hayatını kaybetti

Hazırlayan: Bekir Avcı

[1] Cortázar, Julio. Buluşma. Resimleyen: Enrique Breccia. Çev. Altuğ Akın. Deli Dolu Yayınları. Ankara: 2016. s.35-39

bulusma


PAYLAŞ:
    WhatsApp'da Paylaş!   Telegram'da Paylaş!     Yazdır   E-Posta Gönder

Önceki Haber
Amedspor maçında tribünler Tahir Elçi’yi unutmadı
Sonraki Haber
'Maço tarih'in unutturmaya çalıştığı feminist: Manuela Sáenz