Ana SayfaGüncel‘Savaşlarda cinsel saldırılar silahtan daha tehlikeli’

‘Savaşlarda cinsel saldırılar silahtan daha tehlikeli’

HABER MERKEZİ –  Savaş ve Barış Üzerine Aktif Kadın Müzesi Genel Sekreteri Mina Watanabe, savaş dönemlerinde yaşanan cinsel saldırılar ve ‘tecavüz merkezleri’ne dair deneyimlerini paylaştı. Kadınların savaş süresince yaşadıklarını barıştan sonra bile anlatmasının çok güç olduğunu belirten Watanabe, devletin duruşunun da bunda etkili olduğunu söyledi.

Japonya’nın başkenti Tokyo’da faaliyetini sürdüren Women’s Active Museum on War and Peace (Savaş ve Barış Üzerine Aktif Kadın Müzesi) kuruluşunun Genel Sekreteri Mina Watanabe, 1990’lı yıllardan bu yana kadın hakları alanında önemli çalışmalar yapıyor.

“Japon Ordusunun Uyguladığı Sex Köleliği Davası İçin Kadınlara Yönelik Uluslararası Savaş Suçları Mahkemesi”ne de katılım gösteren Mina, savaş dönemlerinde yaşanan cinsel saldırılar ve ‘tecavüz merkezleri’ne dair deneyimlerini paylaştığı konuşmasında çarpıcı aktarımlarda bulundu.

JINHA’da yer alan habere göre savaş, cinsel saldırı ve Suriye’de yaşanan iç savaşın kadınlara yansımasını değerlendiren Watanabe, “Çoğu zaman savaşlarda kadın olmak erkek olmaktan çok daha zor. Tecavüz bir silahtan daha fazla zarar veren bir şey haline geliyor. Ayrıca savaşın sona ermesiyle kadınların taciz ve tecavüz tramvaları bitmiyor” diyor.

Watanabe, şunları söylüyor:

Savaş bittiğinde kadınlar yaşananları açıklayınca devletlerin savaştan sorumlu olduğu gibi bu yaşananlardan da sorum olması gerekiyor. Yaşanan savaş süreçlerinde kadınların savaş suçları ve cinsel suçlardan bahsedememe durumunun en önemli nedenlerinden biri devletlerin durduğu nokta. Devletler bu noktada sorumluluk almak zorunda.

Japonya savaşı sürecinde kadınların Japon askerleri tarafından “seks kölesi” haline getirildiğini belirten Watanabe, bunu da ‘rahatlama kadınları’ olarak adlandırdıklarını hatırlatıyor.

Askerler için ‘tecavüz merkezleri’

Savaş sürecinde askerlerin cinsel saldırılarını sistematik bir şekilde devam ettirebilmeleri için ‘tecavüz merkezleri’ kurulduğunu belirten Genel Sekreter Watanabe şöyle devam ediyor:

‘Rahatlatma kadınları’ Kore yarımadası ve Tayvan (Japonya kolonileri)’da bilinen bir savaş zamanında kullanılan cinsel Japon kolonileriydiler. Buralara Japon kadınlarını da ordu çalışanlarına cinsel servis vermeleri için getirmişlerdi ancak Japon askerleri için kadınları sürekli başka yerlere taşıyamayacaklarından, gittikleri yerlerde, yerli kadınlardan oluşan Japon Ordusu için ‘rahatlama durakları’, ‘tecavüz merkezleri’ kurdular. Bu merkezlere ‘düşmenin’/ ‘gitmenin’ pek çok farklı yolu var.

Watanabe, savaş döneminde ‘tecavüz merkezleri’nde tutulan Filipinli bir kadının hikayesini ise şu sözlerle anlatıyor:

Kadın sınıf öğretmeni ve başka bir sınıfa gitmesi söyleniyor. O sırada kadını alıp bu merkezlerden birisine götürüyorlar. Üç, dört gün boyunca hiçbir şey yapamayacak hale gelene kadar tecavüz ediliyor ve terk ediliyor. O kadar zayıfken, hasta hali ile evine yürüyerek gidiyor; o halde hayatta kalmaya çalışıyor. Günümüzdeki kadın ticareti ile aynı şey bu.

“Cezasızlığı sona erdirecek mahkemeler oluşturmalıyız”

‘Rahatlatma kadınlarının’ neler yaşadıklarını anlatmalarının uzun zaman aldığını belirten Watanabe, kadınların yaşadığı süreci de şöyle aktarıyor:

Savaştan çok uzun süre sonra konuşabildiler. Çünkü 50 yıl sonra konuşabilecekleri bir ortam oluştu, onlar konuştuktan sonra yeniden tartışıldı ve değerlendirildi ayrıca biz de onlar anlatana kadar bu kadar sistematik olduğunu bilmiyorduk. Bizim yapabileceğimiz cinsel şiddettin cezasızlığını sona erdirmek için mahkemeler oluşturmak. Tecavüz hala daha devam ediyor ve savaşın gerekli bir silahı olarak görülüyor. Savaşta da tecavüz bir suçtur. Ama savaşta kadınlar askerle, polisle, kimseyle konuşamazlar ancak savaştan sonra barış ortamında olanlardan bahsetmeye başlayabilirler.

Ortadoğu’da yaşanan savaş gerçekliğini ve özel olarak Suriye’yi değerlendiren Watanabe, savaşın nedenin hala net olmadığını bunun ancak barış sonrası anlaşılabileceğini belirtiyor.

Devletlerin bu konudaki yükümlülüklerine vurgu yapan Mina Watanabe şunları ifade ediyor:

Savaş bittiğinde kadınlar yaşananları açıklayınca devletlerin savaştan sorumlu olduğu gibi bu yaşananlardan da sorum olması gerekiyor. Yaşanan savaş süreçlerinde kadınların savaş suçları ve cinsel suçlardan bahsedememe durumunun en önemli nedenlerinden biri devletlerin durduğu nokta. Devletler bu noktada sorumluluk almak zorunda

Kimi yerel noktalarda kadınlar yaşadıklarını açıkladığı için ceza alıyor oysa tam tersi olması lazım mağdur olanın değil bu suçu işleyen kişinin ceza alması lazım. Kadınların, bunları daha fazla dile getirip açıklayabilmesi için savaşın gerçekten sona ermesi gerekiyor.

Watanabe savaşta işlenen suçların üzerinden ne kadar zaman geçse de suçtan sorumlu olan kişilerin cezalandırılması ve kadınların konuşabilecekleri güvenli bir ortamın yaratılması gerektiğini de sözlerine ekliyor.