Ana SayfaÇeviri13 maddede insanlık olarak hapı yuttuğumuzun resmi – George Monbiot

13 maddede insanlık olarak hapı yuttuğumuzun resmi – George Monbiot

HABER MERKEZİ – George Monbiot, The Guardian’da kaleme aldığı yazısında 13 krizi listeledi. Monbiot, yazısının girişine ise “Moraliniz sağlam değilse bu yazıyı okumayın. Çünkü insanlık olarak hapı yuttuğumuzu gösteren 13 krizin bir listesini yapacağım. Liste uzatılabilir. Siz de ekleme yapabilirsiniz. Üzgünüm ama sonu mutlu bitmiyor” notunu düştü.

George MONBIOT / The Guardian

Çeviri: Serap ŞEN / Dünyadan Çeviri

1) Donald Trump

Beyaz Saray’ın bir sonraki sakini, kendini kontrol etme, denge veya empati konusunda kapasitesiz ama intikam ve kincilik konusunda dipsiz görünen bir adam olacak. Seçimde hem temsilciler meclisini hem de senatoyu cebine atmasını sağlayan net bir zafer kazandı. Çevresini, dünya konusunda idrak ve bilgisi en hafif deyimle sınırlı olan insanlarla dolduruyor. Dünyanın en büyük nükleer ve konvansiyonel silahlarının ve dünya üzerinde bir devlet tarafından geliştirilmiş olan en kapsamlı gözetim ve güvenlik aparatının sorumluluğunu üstlenecek.

2) Trump’ın ulusal güvenlik danışmanı

Kongrenin önemsiz kısıtlaması dahi olmaksızın hareket etme kapasitesi ile, stratejik askeri kararları alırken eli serbest olacak. Ulusal güvenlik danışmanı Michael T Flynn, tehlikeli bir uç görüşlü.

3) Ekibinin geri kalanı

Trump’ın ekibinin bir bölümü fosil yakıt, tütün, kimya ve finans şirketlerinden seçilerek işe alınmış profesyonel lobicilerden ve seçme milyarderlerden oluşuyor. Birincil siyasi çabaları yasal düzenlemelerden ve vergilendirmeden kaçınmak. Bu insanlar veya temsil ettikleri çıkarlar, şimdi görevde. Yaşayan dünya, kamu sağlığı, kamu maliyesi ve mali istikrar açısından etkileri bir yana, bu, 1960’lardan beri tütün şirketleri tarafından öncülüğü yapılan siyasi modelin galebe çalması. Düşünce kuruluşları, akademik mevkiler ve sahte taban hareketleri kurmak için yeterince para harcarsanız ve onlara bir platform vermek için medya ile birlikte çalışırsanız, ihtiyaç duyduğunuz tüm siyaseti satın alabileceğinizi gösteriyor. Demokrasi hükümsüz hale gelir. Siyasi alternatifler susturulur.

4) Transatlantik açısından izdüşüm

Bu esnada, Atlantik’in bu yakasında, Britanya’nın kendisini AB’den ayırma çabaları, aşılamayacak bir karmaşıklık seviyesi ile karşılık buluyor. Dahası, hükümetin kendisini içinde bulunduğu siyasi açmazın hiçbir çıkışı olmayabilir. Bu açmaz: a) tek pazara erişim karşılığından insanların serbest dolaşımını kabul etmek, ki bu durumda Brexit cephesinin eline geçen şey sadece koca bir utanç olur, veya b) AB’nin kepenkleri kapatması. AB, Britanya hükümetinin sunduğu şartları reddetmekle kalmayıp bir de önüne çıkışın sebep olduğu maliyetler nedeniyle 60 milyar Avroluk bir çıkış faturası koyabilir. Bu, hükümetin siyaseten ödemesinin imkânsız olacağı bir fatura anlamına gelecek ve müzakeresiz bir ayrılığa ve hayal edilebilecek en sert Brexit’e neden olacaktır.

5) Avro bölgesi riskleri

İtalyan bankacılık krizi ciddi görünüyor. Bunun Avro bölgesinin geleceği üzerinde ne gibi bir etkisi olacağını kimse bilmiyor.

6) … ve küresel yansımaları

Bunun bir başka küresel finans krizini tekrar tetiklemeye yeterli olup olmayacağını öngörmek güç. Böyle bir şey olması halinde, hükümetler 2007-8’de kullandıkları türde bir kurtarma planını toparlayamayabilirler. Kasalar boş.

7) İstihdam yiyen otomasyon

Otomasyon işleri benzeri görülmemiş bir ölçekte ortadan kaldırıyor ve bilgi teknolojisinin ekonominin her parçasına nüfuz etmesi nedeniyle bu geçici bir aşama değil yükselen bir trend. Otomasyonun ekonomiden dışladığı emeğin ne olacağı meçhul. Dünyanın hiçbir yerinde hiçbir hükümet veya hiçbir önemli siyasi parti, bu sorunun ölçeğini kavradığına dair bir işaret göstermiş değil.

8) Marine Le Pen kazanırsa

Marine Le Pen’in Mayıs’ta Fransa başkanı olma şansı öyle düşük falan değil. Bunun AB’nin çöküşünü tetiklemeye yeterli olup olmayacağı bir başka bilinmeyen. Krizi tetiklemeye bu da yeterli olmazsa, zincirleme reaksiyon başlatabilecek sayısız başkası sırada bekliyor, özellikle de özel olarak orta ve doğu Avrupa boyunca ama genel olarak her yerde büyüyen milliyetçi hareketler. Bu başladığında, herkesin şaşırıp kalacağı bir hızla yaşanacağını düşünüyorum. Sadece aylar içinde AB diye bir şeyin varlığı ortadan kalkacak.

9) BM Güvenlik Konseyi’nde tablo…

Le Pen kazanırsa, BM Güvenlik Konseyi’nin daimî üyeleri şu insanlar tarafından temsil edilecek: Donald Trump, Vladimir Putin, Xi Jinping, Theresa May ve Marine Le Pen. İnsanın bu bileşimi güven verici bulması epey zor.

10) Paris iklim anlaşması çöpe

Ulusal iklim değişikliği programlarının Paris’te hükümetler tarafından yapılan vaatlerle hiçbir alakası yok. Bu programlar tam olarak uygulansalar bile, ki uygulanmayacaklar, bizi anlaşmanın öngördüğünden bambaşka bir iklim değişikliği yörüngesine oturtuyorlar. Ve daha Trump’ın ne yapacağını da bilmiyoruz.

11) …ve göç üzerindeki etkiler

İklimsel çöküşün birçok etkisinden bir tanesi – şehirlerin su baskınlarına maruz kalması, gıda üretimindeki kayıplar ve su sıkıntıları gibi küçük meseleleri bir yana bırakırsak – şu anki göçü devede kulak bırakacak ölçekteki kitlesel nüfus hareketleri olacak. İnsancıl, siyasi ve askeri etkilerini ise hiç saymıyorum.

12) …son 60 hasat yılımız

BM gıda ve tarım örgütüne göre, şu anki toprak kaybı hızıyla sadece 60 yıllık hasadımızı kaldı.

13) …türlerin nesli kriz seviyesinde bir hızla tükeniyor

Türlerin neslinin tükenmesi daha da hız kazanmış görünüyor.

Bu kadarı yetti mi? Üzgünüm, hayır. Bu karmaşık, çok başlı krizin kendi özgülüklerinden biri de kendimizi kurtarabileceğimiz bir çıkış kapısı yok gibi görünmesi. Hükümetlerin total gözetim ve insansız hava aracı saldırısı kapasitelerini kaybettiği, iklimsel çöküşün yaşanmadığı, kaybolan türlerin geri geldiği ve yeryüzünün topraklarına geri kavuştuğu gerçekçi bir senaryo hayal etmek zor. Bunlar geçici krizler değiller, daha çok, temelli çöküşün alameti gibi görünüyorlar.

Dolayısıyla anahtar soru, bunları nasıl savuşturacağımız değil, eğer mümkünse, nasıl engelleyebileceğimiz. Bu yapılabilir mi? Yapılabilirse neye mal olacaktır?

Etkisi bu olacak biliyorum ama bunu sizi bunaltmak için yazmıyorum, zihinlerimizi önümüzde duran görevin ağırlığına konsantre edebilmek için yazıyorum.

Previous post
Mozart'ın 239 yıldır gizli kalan konçertosu ilk kez seslendirildi
Next post
Özgür Ülke'den Özgür Gündem'e: Bir 'kırık kapı' ile 22 yılın özeti