Ana SayfaGüncelCHP’li Özel: Kapalı oylama sağlıklı yapılırsa 276 bile çıkmaz, ciddi fireler olacak

CHP’li Özel: Kapalı oylama sağlıklı yapılırsa 276 bile çıkmaz, ciddi fireler olacak

HABER MERKEZİ – Gazete Karınca’ya konuşan CHP Grup Başkanvekili Özgür Özel, Meclis Anayasa Komisyonu’ndan geçen ‘başkanlık sistemini’ de içeren anayasa değişiklik teklifinin Genel Kurul’da kolay kolay geçmeyeceğini ifade etti ve ekledi: “Ve biz iddia ediyoruz ki kapalı oylama sağlıklı bir biçimde yapılırsa bırakın 330’u, 276’nın çıkması bile mümkün değil, çünkü AKP’nin içinde de MHP’nin içinde de çok ciddi sayıda fireler olacak.”


Röportaj: ALTAN SANCAR


Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Manisa Milletvekili ve Grup Başkanvekili Özgür Özel, Anayasa Komisyonu’nda kabul edilerek TBMM Genel Kurulu’na sevk edilen, ‘başkanlık sistemini’ de içeren anayasa değişiklik teklifini ve CHP’nin tavrını Gazete Karınca’ya değerlendirdi.

Komisyon’da kabul edilen teklif için “AKP ve MHP, seçmenden almış olunan yasama yetkisini tek kişiye verecek olan bir teklif ile karşımızda geldiler ve bu bir rejim değişikliğidir” diyen Özel, görüşmelerin tamamının anayasaya aykırı olduğunu değerlendirdiklerini ifade etti.

Teklifin Komisyon’dan geçeceğinin ‘zaten belli olduğunu’ söyleyen Özel, “Ancak Genel Kurul’da kolay kolay geçebileceğini öngörmüyoruz” yorumunda bulundu ve bu noktada da önemli olan noktanın ‘kapalı oylamanın sağlanması’ olduğu vurgusunda bulundu.

Özel, “Ve biz iddia ediyoruz ki kapalı oylama sağlıklı bir biçimde yapılırsa bırakın 330’u, 276’nın çıkması bile mümkün değil, çünkü AKP’nin içinde de MHP’nin içinde de çok ciddi sayıda fireler olacak” dedi.

“Bu bir rejim değişikliği; tamamı anayasaya aykırı”

Genel Kurul ve komisyon görüşmelerine ilişkin değerlendirmelerinize geçmeden önce, teklifi nasıl değerlendiriyorsunuz?

Komisyon görüşmelerini AKP de MHP de kendi yetkilerini aşarak sürdürmüştür. Görüşmelerde kullanılmaya çalışılan yetki, Kurucu Meclis yetkisiydi, çünkü bir rejim değişikliği öngörülüyor. Seçilmiş ve sistemin içinden gelmiş olan meclisler, anayasa yapacaklar ise bunun iki yolu vardır. İlki, seçmene kurucu meclis talebi ile gitmek ve bir kurucu meclis oluşturmak lazım. Ama bu bir savaştan, darbeden veya büyük bir sosyal karışıklıktan sonra mümkün olabilir. Kaldı ki böylesi bir durum söz konusu değildir. Biz 7 Haziran’da da 1 Kasım’da da seçmene gittiğimizde, seçimden çıkıp parlamentoya geldiğimizde de ettiğimiz yemin bu anayasaya sadakat yeminiydi. Bu ülkenin yönetim şeklinin cumhuriyet olduğu, anayasanın ilk dört maddesinin değiştirilemez olduğu ve buna sadakat yemini edilmesi söz konusu iken; anayasayı ortadan kaldıracak, seçmenin verdiği yasama yetkisini bir başkası ile paylaşacak bir teklifi getirmek anayasanın temeline aykırıdır.

AKP ve MHP, seçmenden almış olunan yasama yetkisini tek kişiye verecek olan bir teklif ile karşımızda geldiler ve bu bir rejim değişikliğidir. Bunu yapmak milletvekillerinin halktan aldığı yetki ile bağdaşır değildir ve burada bir yetki aşımı söz konusudur. Tam da bu nedenle yapılan görüşmelerin tamamının anayasaya aykırı olduğunu değerlendiriyoruz.

Peki, komisyon görüşmelerinde nasıl bir yol izlediniz?

Cumhuriyet Halk Partisi olarak komisyon görüşmelerindeki tavrımız ise görüşmelere katılmak,  ancak maddelerin detayları ile ilgili görüş bildirmek yerine;  her fırsatta bu durumun anayasaya aykırılığını ve rejim değişikliği olduğunu dillendirmek oldu.

AKP’nin içinde yer alan pek çok ismin geçmişte yazdığı makaleler ve söylediği sözler de bugün karşımıza getirilen anayasa değişikliğinin doğru olmadığını ortaya koyuyor. Meclis Başkanı İsmail Kahraman’ın, Birlik Vakfı Başkanı iken yaptırmış olduğunu bir anayasa çalışması da Cumhurbaşkanı’nın kesinlikle yasama yetkisinin olamayacağı, güçlü bir kuvvetler ayrılığı ile ancak başkanlık siteminin mümkün olabileceğini ortaya koymuştu. Burhan Kuzu’nun sunulan teklif ile ilgili bugün söyledikleri ile de çelişen çok ciddi eleştirileri vardı. MHP ise baştan aşağı başkanlık sistemini bir bölünme, bir federasyon olarak gördüğünü, partili cumhurbaşkanlığının saçmalık olduğunu ifade ediyordu; ancak bugün bu metni savunuyorlar. Biz de hem bu durumu ortaya koyarak hem de anayasaya aykırılığını dillendirerek ve iç tüzükten gelen haklarımızı da kullanarak komisyon görüşmelerini uzatmaya ve toplumda konunun tartışılmasını sağlamaya çabaladık.

“Kapalı oylama sağlıklı olursa bırakın 330’u, 276 bile çıkmaz”

Teklif, kısmi değişiklikler ile komisyondan geçti. Peki, Genel Kurul görüşmeleri aşamasına gelindiğinde neler olacak?

Komisyondan geçeceği zaten belliydi ancak Genel Kurul’da kolay kolay geçebileceğini öngörmüyoruz. Fakat bu noktada da önemli olan nokta kapalı oylamanın sağlanması. Kapalı oylamayı alenileştiren, saray zabitlerini oy kullanılan kabinlerin başına diken, güvenmediği kişilerle kabine giren ya da onları kabine sokmadan oy kullandırtan bir zihniyet ile de karşı karşıyayız. Gerek MHP’de gerek AKP’de bu tip tedbirlerin alınmakta olduğunu duyuyoruz ve bu son derece tehlikeli bir durum. Ve biz iddia ediyoruz ki kapalı oylama sağlıklı bir biçimde yapılırsa bırakın 330’u, 276’nın çıkması bile mümkün değil, çünkü AKP’nin içinde de MHP’nin içinde de çok ciddi sayıda fireler olacak. Eğer kapalı oylama koşulları tam anlamı ile sağlanır ise MHP’de beş altı kişiden fazlası bu sisteme oy vermez.

“AKP’de fire sayısı 50’yi bulabilir”

AKP’deki fire beklentilerinizin sebebi nedir?

AKP’de Erdoğan’ın bu yetkileri almasının ardından ilk kendilerinin kafasını koparacağını bilen ve düşünen gruplar var. Bunların bir kısmı Davutoğlu’nun ekibi, bir kısmı ise Bülent Arınç’a yakın olanlar. Bunlara parti içinde By-Lock kullandığı belirlenen vekillerin olduğunu belirtilerek AKP içinde olası muhaliflerin kafasının koparılacağından yakınanlar ile bu sistemin Türkiye’ye huzur değil felaket getireceğini düşünen aklı ve vicdanı ile hareket eden vekillerin de eklenmesi ile AKP’de fire sayısının 50’yi bulabileceğini değerlendiriyoruz.

“Genel Kurul’da olacağız, kapalı oylama için mücadele edeceğiz”

Genel Kurul’a gelecek olursak, CHP görüşmelerde nasıl bir tavır takınacak? Bu yönlü bir planlama mevcut mu?

Komisyon görüşmeleri öncesi, “komisyonda neler yapılabilir?” noktasını planladık. Sansüre karşı, 24 saat Periscope yayını yapma kararı almıştık. Komisyonda yer alan milletvekillerimizin tüm hakları kullanarak konuyu ülkenin gündeminde tutmasını sağlamaya çalıştık. En önemlisi de ülkede anayasaya karşı yapılan saldırıya karşı toplumsal bir bilinç oluşturmayı amaçlıyoruz. Biz bu meseleyi de biraz geçtiğimiz günlerde gündeme gelen, ancak toplumun vidanını aşamayan tecavüzü meşrulaştırma tasarısı ile benzer görüyoruz. Çünkü gelinen noktada AKP aynı şeyi yapıyor; yani demokrasimizi tecavüzcüsü ile evlendirerek tecavüzü cezasız durumuna getirmeye çalışıyor. Bizim CHP olarak esas meselemiz toplumda anayasaya sahip çıkma bilinci yaratmak ve bunun için elbette ki Genel Kurul’da olacağız. Genel Kurul’da da kapalı oylamanın yapılmasını sağlamak için mücadele edeceğiz. Ayrıca, grup adına ve şahıslar adına bütün hakları kullanarak uzun konuşmalar da yapacağız.  Bu noktada örnek verecek olursak, 1 Mart Tezkeresi’nin geçmesine kesin gözü ile bakılıyordu, ancak CHP’nin buradaki performansı etkili olmuştu ve tezkere kabul edilmemişti. Bunu tekrar etmeye çalışacağız.

CHP Genel Kurul ile eş zamanlı olarak sahaya inmeyi ve görüşmeleri halka kesintisiz ulaştırmayı  planlıyor mu?

Genel Kurul’a eş zamanlı olarak TBMM’nin etrafında, İstanbul’da, Ankara’da ve büyük şehirlerdeki meydanlarda vekil ve parti yöneticilerimizin katılacağı eylemler düzenleme ve bunun sosyal medya ile paylaşılması gibi niyetlerimiz mevcut.

AKP anayasa görüşmelerinde bir karatma uygulamaya da çalışıyor. Bu noktada da TBMM Başkanlığı’ndan bütçe görüşmelerinde olduğu gibi anayasa görüşmelerinin de kesintisiz biçimde Meclis TV’den yayınlanmasını talep edeceğiz. Bunu  yapmamaları halinde ise milletvekillerimizden biri kameramanlık görevi üstlenecek ve tüm sosyal medya mecralarından olarak yayınlayacağız.

“Erdoğan, bir ünvan maçına çıkacak”

Son olarak, teklifin geçmemesi durumunda ortaya çıkacak durum hakkında bir öngörünüz var mı?

Kendisini yenilmez armada olarak gören Erdoğan, burada bir ünvan maçına çıkacak ve burada yere serildiğinde bundan önce elde etmiş olduğu tüm ünvanlarını da kaybetmiş olacak. “Başkomutanınız konuşuyor” diyen Erdoğan, bu ünvanını da kaybedecek, toplumsal meşruiyetini de kaybedecek. Aslında Erdoğan, burada büyük bir riske giriyor ve hayatının kumarını oynuyor. Ve bu görüşmelerin sonucu Erdoğan’ın en büyük yenilgisi, Türkiye’deki demokrasi güçlerinin de en büyük zaferi olacak.