Ana SayfaDünyaDevlet hukukuna karşı toplumsal adalet ve kadının rengi

Devlet hukukuna karşı toplumsal adalet ve kadının rengi

HABER MERKEZİ – Rojava’da ‘Kadın Kanunları’ ile kadına ilişkin temel ilke ve kuralları kapsayan bir takım yasal düzenlemeler yapılıyor. Bu düzenlemeler ise kadına dair bütün sorunlara özgürlükçü ve demokratik yöntemler  ile çözüm sunuyor. Buradaki işleyişi Kadın Adalet Meclisi’nde yer alan isimlerden Bahar Ali, Gazete Karınca’ya anlattı.


Bekir AVCI


Geçtiğimiz günlerde Rojava’da ‘kadın köyü’ inşasına başlanmıştı. Ekolojik temelli Jinwar Özgür Kadın Köyü projesinin inşa komitesinde yer alan Heval Rumet, günümüzde erkekle beraber yaşayan kadının hiçbir yaşam güvencesi ve garantisi olmadığını vurgularken, kadınların kendi kararları temelinde kendi yaşam alanlarını geliştirmelerinin yaşamsal bir ihtiyaç olduğunu ifade etmişti.

Rumet, daha radikal ve kalıcı bir aşamaya geçme ihtiyacı doğduğu için de “kadın köyü” inşasına başladıklarını belirtmişti.

Rojava’da demokratik, kadın özgürlüğünü temel alan ve ekolojik bir toplum için daha birçok çalışma yapılıyor.

‘Kadın köyü’ bunlardan biri. Bir diğeri ise kadına ilişkin temel ilke ve kuralları kapsayan bir takım yasal düzenlemeleri içeren ‘Kadın Kanunları’.

Bu düzenlemeler kentlerde daha çok Mala Jin (Kadın Evi) ve Mala Gel’ler (Halk Evi) eliyle gerçekleştirilmekte.

Burada kadının kapalı kapılar ardına gizlenen yaşamı ve yaşadıkları sorunlar müzakere ve ikna ile çözüme kavuşturulmakta.

Yine kadınla ilgili bütün sorunlara özgürlükçü ve demokratik çözüm yöntemlerinin oluşturulmasında en yüksek organ konumunda olan Kadın Adalet Meclisi var.

Rojava kentlerindeki ‘Kadın Kanunları’nın işleyişini ve buradaki yasal düzenlemeleri, Kadın Adalet Meclisi çalışmalarında yer alan isimlerden Bahar Ali anlattı.

‘Hukuk’ ve ‘adalet’ kavramları

Bahar Ali ilkin ‘hukuk’ ve ‘adalet’ kavramlarına dikkat çekerken, iki kavramın ilişkilendirilmesini ‘büyük bir aldatmaca’ olarak niteleyip şunları söyledi:

‘Adalet’ in hukukla ilişkilendirilmesinden sıyrılıp toplumsal ilişkilerin, toplumsal ahlakın temelini oluşturduğu öz haline, toplumsal haline kavuşturulmasına ihtiyaç var. Ortadoğu’da göz önünde bulunan durum da toplumun bu ihtiyacının aciliyetini göstermekte. Rojava’daki devrim bir kadın ve kültür devrimi olarak ele alınmak durumunda ve bunun en temel kısmını da ‘toplumsal adalet’ alanı oluşturmakta. Ancak demokratik, kadın özgürlükçü, ekolojik bir toplum ahlakının geliştirilmesi ve  ‘adalet’in devletçi kurum ve yapılaşma yöntemlerini aşarak toplumsallaşması ile kültür devriminin gerekleri yerine getirilebilir.

Toplumun kendi sorunlarını bir devlet ve hukuk kurumuna başvurmadan, kendi aklı, vicdanı, kuralları ile çözme gücüne ulaşmasının toplumsal adaletin olgunlaşması ve ‘kültür devriminin’ vücut bulması için en büyük adım olduğunu vurgulayan Ali, Rojava’daki komünler, halk meclisleri, Mala Gel’ler ve Mala Jin’ların bu işlevi yerine getirdiğini de söyledi.

Ali’ye göre esas amaç da bu zaten: “Toplumun kendi ihtiyaç ve sorunlarına bir merkezi kuruma başvurmadan kendisinin cevap olması.”

Ali, bu komün ve meclisleri ise şöyle anlattı:

Toplumsal adalet bağlamında sorunların çözümü için önemli merkezler durumundadır bahsi geçen kurumlar. Sorunun muhataplarının ilk başvurdukları yer komünlerde yer alan Sulh Komiteleri. Adından anlaşılacağı üzere tarafların müzakere yöntemi ile anlaşma ve sorunu çözme yoluna gidilmekte. Yine Mala Jin ve Mala Gel’lerde yer alan Sulh Komiteleri de komünlerle ortak çalışma yürüten kurumlar olup bünyelerinde bulunan Sulh Komiteleri ile çözüm üreten yerler.

Mala Jin’lar ve ‘Kadın Kanunları’

Hali hazırda kadının yüz yüze kaldığı çok boyutlu sorunların da toplumsal adalet sisteminin öncelikli gündemi olduğunu belirten Bahar Ali, kadına ilişkin temel ilke ve kuralları içeren yasal düzenlemelerle ilgili olarak da şunları söyledi:

Kadınlar şiddet, baskı, berdel, zorla evlendirilme, çocuk yaşta evlilik, başlık parası karşılığı evlendirilme, çok evlilik başta olmak üzere geleneksel toplum yapısı ve şeriat uygulamalarından kaynaklanan birçok sorun yaşamakta.

2014 yılında Rojava’da yapılan yasal düzenleme ile söz konusu durumlar yasaklanmış, kadına ilişkin temel ilke ve kuralları içeren bu yasal düzenleme de halk içinde ‘Kadın Kanunu’ olarak adlandırılmıştır.

‘Kadın Kanunu’nun düzenlenmesinden önce de söz konusu sorunlarla mücadele edilmiş, belli bir aşamaya da gelinmişti. Bu konuda en belirgin mücadeleyi de Mala Jin’lar yürüttü. İlk olarak 2011 yılında Qamişlo’da açılan Mala Jin, başlangıçta kadınların sorunları olduğunda başvurabilecekleri bir merkez, ihtiyaçlarını karşılayabilecekleri, eğitim görebilecekleri, kadın örgütlenme merkezleri olarak işlev görmüştü.  Daha sonra her ihtiyaç için birçok kurum açılınca, daha çok kadınların karşılaştıkları sorunlar için başvurdukları ve çözüm bekledikleri merkezler olarak çalışma yürüttüler. Şu anda Cizre Kantonu’nda sayısı 15’i bulan Mala Jin’lar var. Yine Kobani ve Afrin kantonları ile Menbiç’te de bulunmaktadır. DAİŞ’ten kurtarılan alanlarda da Mala Jin açılması için talep ve gereklilik bulunmakta ve bu bağlamda da çalışmalar yürütülmekte. Mevcut çalışmalarla temas edilen Arap kadınları sözü edilen sorunları çok şiddetli bir biçimde yaşamakta ve Mala Jin’lara ilgi, güven ve inançla yaklaşmaktadırlar.

Öncelikli iki mücadele alanı: Çocuk evlilikleri ve çok eşlilik

Mala Jin’larda üyelerin çoğunluğu tecrübe sahibi yaşları ilerlemiş anneler ve kadınlardan oluşuyor.

Bahar Ali, bu evlerin sadece 5 yıllık süreçte yürüttüğü çalışmalar ile toplumsal adalet zemininde büyük etki ve katkı sağladığını belirtiyor:

Yazılı olmayan kurallar fakat genel kabul gören ilke ve kurallar ile sorunların çözümü için çalışmalar yürütüldü. Çok eşliliğe karşı ailenin demokratikleştirilmesi ve toplumda bu konunun ikna ve müzakere temelli ortadan kaldırılması hedeflendi. Yine öncelikli gündemler arasında çocuk evlilikleri bulunmakta. En başından beri öncelikli mücadele alanı bu iki konu oldu: Çocuk evlilikleri ve çok eşlilik. Bunların yanında şiddet, zorla evlendirilme, miras, komşuluk hukuku, borç ilişkilerinden doğan sorunlar gibi toplumsal sorunların çözümü ile toplumsal adaletin gelişmesi bağlamında çok büyük rol üstlenilmiş durumda.

Kadının kapalı kapılar ardına gizlenen yaşamı ve yaşadıkları sorunlar Mala Jin’lar aracılığı ile müzakere ve ikna temelli çözülmeye başlandı ve toplum içinde de görünür olup tartışılan esas konular arasında yer buldu.

Mala Jin’lara şimdiye dek binlerce dava geldiğini ve bunların yarısından fazlasının çözüme kavuşturulduğunu belirten Ali, “Çözülemeyenler ise genellikle suç kapsamına giren davalar ya da resmi düzenleme gerektiren boşanma davaları olup Adalet Divanı’na ya da soruşturma birimlerine gönderilmişlerdir” diyor.

Ayrıca Mala Jin’lar gönderdikleri davaların akıbetini de izliyor ve zaman zaman kadının savunma konumunda celselere de katılıyor.

Bahar Ali, yasal düzenlemeler ile mekanizmaların işleyişini anlatmayı şöyle sürdürüyor:

Sulh Komiteleri ve Kadın Adalet Meclisi

Komün ve Mala Gel’lerde yer alan Sulh Komiteleri de yine müzakere ve ikna yöntemi ile çözüm olmakta. Kadınların taraf oldukları davalarda Mala Jin’lar devrede olup ortak çalışma yürütmeyi esas almaktalar.

Yaklaşık 6 aylık bir süre önce Kadın Adalet Meclis’i oluşturulmuş ve Mala Jin, Sulh Komiteleri ve Adalet Divanı üyelerinin eşit temsili ile de meclisin çalışması başlamıştır.

Meclisler kanton düzeyinde örgütlenmiş, her üç kurumdan üyeler ile Cizre’de 9, Kobani ve Afrin’de 3 kişi olmak üzere 15 kişilik bir koordinasyon oluşturulmuştur.

Kadın Adalet Meclisi kadınla ilgili bütün sorunlara özgürlükçü ve demokratik çözüm yöntemlerinin, bakış açısı ve perspektifinin oluşturulmasında en yüksek organ konumunda. Bir üst mahkeme veya hukuk birimi olarak anlaşılmamalı. Toplumsal adaletin hukuksal zeminden ve suç-ceza ilişkisinden sıyrılıp sorunların güçlü tahlili, eğitim, bilinçlendirme, önleyici tedbir ve müzakere-ikna temelli yöntemlerin kadın bakış açısı ve rengi ile geliştirilmesinin en üst karar gücü olmakta.

Bürokrasinin ‘parçalılığına’ karşı

Bahar Ali, devletli hukuk sistemindeki bürokrasiyi ‘korkunç’ olarak niteliyor ve bu bürokrasinin sorunları katmerleştirdiğini belirtiyor.

Ali, bürokrasinin bu parçalı yargılamasına karşı kendi çözüm mekanizmalarını ise şöyle anlatıyor:

Sulh olabilecek davalar komün, Mala Jin ya da Mala Gel’lerde çözüme kavuşmakta. Çözülmeyen davalar ya da suç kabul edilen davalar ise Adalet Divanlarına gönderiliyor. Soruşturma birimi, yargılamanın yapıldığı Adalet Divanı ve kararların uygulamasını yerine getiren tenfiz büroları ve bir itiraz merci olarak istinaf yer almakta. Genel Adalet Meclisi oluşumunun içinde toplumsal adalet alanında çalışanlar (kadın ve erkek) yer almakta, önemli davalar hakkında görüş ve yöntemler burada tartışılmakta. Yine çalışmaların işleyiş yöntemleri de burada tartışılmakta. Cinayet gibi büyük davalar ise halkın katılımcı olduğu platformlarda yargılanmakta. Platformlarda bir divan oluşturulmakta. Bu divan, platformun yönetilmesinden sorumlu.

Katılımcılar komün, kadın kurumları, kent meclislerinden kanton yönetimlerine kadar herkesten oluşabiliyor ve yargılamada etkin oluyorlar. Suçu işlediği iddia edilene sorular yöneltip tespitlerini paylaşıyorlar ve karar da platformda bulunanlar tarafından alınıyor. Bu uygulama alışılagelmiş hukuk sistemlerindeki detaycı ve üstten belirlenmiş kanunlara bağlı kalan en fazla üç kişilik heyetlerin sorunu çözmesindense temel ilkeler ve mevcut yasal düzenlemeler çerçevesinde toplumun kendi vicdanı, ahlakı ve aklıyla çözümünü esas alıyor.

Adalet Akademisi

Bahar Ali ayrıca adalet konusundaki eğitim çalışmaları olduğunu da belirtiyor.

Mezopotamya Toplumsal Adalet Akademisi’nin kadın özgürlükçü, demokratik ve ekolojik paradigma çerçevesinde adalet eğitimlerinin yapıldığı yer olduğunu ve buradan mezun olanlar toplumsal adalet çalışmalarına hazırlandığını ifade ediyor.