Ana SayfaÇeviriABD’de faşizme yumruk: Kara Blok’tan Neo-Nazi Richard Spencer’a bir sağ kroşe

ABD’de faşizme yumruk: Kara Blok’tan Neo-Nazi Richard Spencer’a bir sağ kroşe

HABER MERKEZİ – Natasha Lennard, Donald Trump karşıtı protestolar esnasında bir ‘Black Block’ (Kara Blok) üyesinin, Neo-Nazi Richard Spencer’a attığı yumruk üzerine yazdı. Lennard’a göre Trump’ın yükselişindeki faşizmi görüyorsak, yanıtımızın niteliği de antifaşist olmalı: “Antifaşist eylemin tarihi nazik protestolar veya ırkçılarla makul tartışma yapılabileceğine dair naif inançlar değil; doğrudan, agresif çatışmadır. ABD’de belki de en iyi örnekleri yirmi yıldan daha uzun süre önceki küreselleşme karşıtı hareketin büyük zirve protestoları olsa da, Kara Blok, uluslararası antifaşizmin uzun bir tarihe sahip görsel dilinin parçası.”


NATASHA LENNARD

Çeviri: Serap Şen


Roger Federer’in “kinetik güzellikteki” tenis oynayışını izlemenin doğaüstü deneyimini yazmıştı David Foster Wallace. Federer’in, bir bedenin ulaşması mümkün görünen sınırın tam ucundaki adrese teslim vuruşları ve zamanı kullanmadaki ustalığı, bir tür bedensel deha idi. Foster Wallace’ın Federer Anları’nda gördüğü şeyi, neo-Nazi Richard Spencer’ın suratına yumruk yediği videoda gördüm.

Görmüş olabilirsiniz, artık bir mem haline gelen video Bruce Springsteen, New Order, hatta Hamilton’dan şarkıların üstüne bindirilmiş vaziyette dolaşımda. Maskeli bir protestocu tarafından yemin töreni günü indirilen yumruk tam yerine oturuyor. Amerika’nın beyaz erkeklere ait olduğunu söyleyen Spencer, başkentte Avustralyalı bir TV ekibine, tam da neo-Nazi Kurbağa Pepe yaka rozetini işaret ederken neo-Nazi olmadığını söylediği bir röportajın ortasında.

Siyahlar içindeki biri ‘Hızır gibi’ yetişerek dışarıdan zıplayıp kareye giriyor ve Spencer’ın suratına mükemmel yerleşen bir sağ kroşe oturtuyor. Alternatif sağın poster çocuğu sendeliyor ve kimliği belirsiz saldırgan o ara kaşla göz arası kayboluyor. Yumruğu kim attı bilmiyorum ama gayri resmî üniformasından anladığım, o günkü Kara Blok’umuzun bir üyesi olduğu. Bu Nazi sopalama klibinden keyfalanlar varsa eğer (ki epeyce var), antifaşist bloğun taktiklerinin mükemmel bir uygulamasını izlediklerini bilsinler: saf kinetik güzellik! Spencer’ı yumruklayana teşekkür etmek istiyorsanız, Kara Bloka teşekkür edebilirsiniz.

Faşizme antifaşist bir yanıt: Kara Blok

Kara Blok bir grup değil, bir anarşist taktik -siyahlar giyip güvenlik için kimliğini gizlemiş şekilde, birleşik bir karşıt cephe olarak yürümek. Uygulandığında, taktik alşimik bir nitelik kazanıyor ve geçici bir nesneye, Kara Blok’a dönüşüyor. Cuma günü, başkentte katıldığım blok rahatça 500’ün üzerindeydi, on yıldan uzun süre önceki savaş karşıtı protestolardan beri en kalabalık olanı. Yemin töreninden önce yazdığım gibi, Trump’ın yükselişindeki faşizmi görüyorsak, yanıtımızın niteliği de antifaşist olmalı. Antifaşist eylemin tarihi nazik protestolar veya ırkçılarla makul tartışma yapılabileceğine dair naif inançlar değil; doğrudan, agresif çatışmadır. ABD’de belki de en iyi örnekleri yirmi yıldan daha uzun süre önceki küreselleşme karşıtı hareketin büyük zirve protestoları olsa da, Kara Blok, uluslararası antifaşizmin – veya AntiFa’nın – uzun bir tarihe sahip görsel dilinin parçası. Örneğin blok taktikleri, Almanya’da 1990’lardan beri, neo-Nazilere karşı yürüyen Avrupalı antifaşistler tarafından kullanılıyor. Trump’ın yemin töreni gününde büyük bir Kara Blokun olmasının sembolik değeri, Trump karşıtlığı ile antifaşizm arasında bir bağlantı kurmada yatıyor.

“Antikapitalist, antifaşist blok” yani Cuma günkü kara blok yürüyüşü, Disrupt J20 Inauguration Day (Yemin Töreni Gününü Bloke Et J20) protestolarının örgütleyicileri tarafından çağrısı yapılan bir dizi doğrudan eylemden sadece biriydi. Cumartesi günkü geniş katılımcı Kadın Yürüyüşünün aksine, Distrupt J20 yemin törenini doğrudan engellemeyi, geciktirmeyi ve meydan okumayı hedefliyordu. Bu mesaj insan blokajları, büyük şirketlerin indirilen camı çerçevesi, çöp kutularının ateşe verilmesi, limuzin yakılması, “Make America Great Again” (Amerika’yı Yeniden En Büyük Yap) posterlerinin yakılıp kül edilmesi ve Richard Spencer’ın kafasına inen yumrukla verildi. Polis biber gazı deryası, sersemletici ses bombaları ve 200’den fazla insanın kitlesel gözaltına alınması ile yanıt verdi. Gözaltına alınanların çoğuna “felony riot” (mala zarar veren ayaklanma) suçlaması yöneltiliyor. Kadın Yürüyüşünün birliktelik mesajı veren neşeli sahneleri ile birlikte, J20’nin blokajları Trump çağında direnişin açılış salvosu olarak kutlanmalı.

Benim katıldığım Kara Blok, yemin töreni geçidi rotasının iki mil kadar kuzeyindeki Logan Circle’da buluştu. Bandanalardan bakarak arkadaşları bulmaya çalıştık. Tahtayla güçlendirilmiş pankartların arkasında blok şeklinde bir araya geldik, sokağı doldurduk ve yürümeye başladık. Blok bir arada durmaya, birlikte hareket etmeye ve birbirine karışma dikkat ediyor. Dakikalar içinde havai fişekler uçuşuyor ve bankaların camlarından içeri tuğlalar uçuyordu. Blokta kimin ne yaptığını bilmezsiniz, bulmak için bakmazsınız. Birileri Starbucks camı indirmek üzere taş almak için bloktan ayrılır ve saniyeler içinde geri dönerler. Uyum içinde bedenler kinetik güzelliktedir. Bu size kitle şiddetinin bir önkoşulu gibi geliyorsa haklısınız. Ama bu sadece haklı bir kitle olmadığını veya camların canı olduğunu ya da karşı-şiddetin (Richard Spencer’ı yumruklamak gibi) asla meşru olamayacağını düşünüyorsanız mesele olur.

Çevik kuvvet polisleri hiç de “kalabalık” olmayan yemin töreni kalabalığından sadece birkaç blok ötede önümüzü kestiğinde güneye doğru ilerliyorduk. Bize uzun gelen kısa birkaç dakika boyunca birlikte koştuk. Metropolitan Polis Departmanı üstümüze biber gazı boca etti, sersemletici gaz bombaları ve sis bombaları attı, en sonunda da bloğun büyük bir kısmını bir duvara karşı sıkıştırdı. Kara Blokun bu üyeleri dört saat boyunca orada çevrelenmiş vaziyette gözaltında tutuldular. Üyeler sık sık artık çişini tutamayanların etrafında ihtiyaçlarını giderebilmeleri için çember yapmak zorunda kaldılar. Blok bu sıkıştırmanın ardından tekrar toplanamasa da polislerle çatışmalar, zorba Trump destekçileri ile münakaşalar ve mülke yönelik saldırılar öğleden sonra ve akşam boyunca dura kalka devam etti. Bir noktada biri Spencer’ı yumrukladı. 200’den fazla insan 24 saat gözaltında tutulurken, gözaltı destek grupları sabırla onları bekledi, bu zaman zarfında Kadın Yürüyüşü başkent sokaklarını doldurmuş ve ardından dağılmıştı. J20 gözaltıları serbest bırakıldı. Bazıları önümüzdeki ay DC Üst Mahkemesinde mala zarar veren ayaklanma suçuyla yargılanacak. Bu bir sürü eylem görmüş DC aktivistlerinin beklemediği sert bir savcı reaksiyonu.

Kara Blok’a herkes katılamaz. Göçmen statüsü altında veya gözaltı kaydı ile durumu hassas olanlar veya tenlerinin rengi nedeniyle polis baskısından korkmak için sebepleri olanlar çoğu zaman gözaltı riskinin yüksek olduğu faaliyetlere katılmazlar. Cuma günkü blok beyazlardan müteşekkil değildi elbet ama büyük oranda beyazdı. Beyaz olma ayrıcalığını taşıyanlar bir şey yapabilecekse eğer, kendilerini saflara dahil edip başkalarının alamadığı riskleri alabilirler. Bu sadece bir taktikti. Ve Cuma gününden tanıdığım sayısız beyaz katılımcı ırksal adaleti aktivizmlerinin ön cephesine yerleştirdi o gün. Distrupt J20 eylemleri yemin töreni güvenlik noktalarına karşı bir dizi geçici blokajı da içeriyordu. Bunlardan her biri mücadelenin farklı bir noktasını temsil ediyordu; Black Lives Matter hareketinden “gelecek feministtir” diyen aktivistlere, Standing Rock ve Yerli hakları hareketinden queer direnişine ve çok daha fazlasına kadar. Bir grup Trump destekçisi, “Bu kontrol noktası kapatılmıştır” diye bağırarak blokaj yapan protestocuların yanından koyun sürüsü gibi geçtiler. Bunlar küçük ama boyun eğmeyen eylemlerdi ve Kadın Yürüyüşünde seslendirilen “yönetilemez” olma çağrısına uysal davranışlarla yanıt verilemez.

20 Ocak 2017 günü yemin töreni yakınlarında ABD Başkanı Donald Trump’a karşı protesto sırasında sersemletici ses bombasına hedef olan aktivistler.

Kara Blok’tan bahsederken romantizm yapmak tumturaklı devrimci yazının en berbat kinayelerinden birine düşme riski taşıyor. Siyah maskeler giyip anında devrimci özneler haline gelmiyoruz. Mülke zarar vererek, daha kitlesel, daha düzenli yürüyüşlerden daha fazla şey illa ki elde etmiş olmuyoruz. Her durumda, kazanım elde etmenin ölçüsü eylemin hedeflerine bağlıdır ve hepimiz dünyada görmek istediğimiz kopuşu yaratmaktan çok uzağız. Tek bir kırılmış cam veya yüzlercesi… zafer değil. Ama Natinal Mall’da yürüyen bir milyondan fazla insan da değil. İkisi de ancak muktedirler ve etraflarındakiler tarafından tehdit olarak algılandığında etkili olur. Ve iki eylem tarzı da birden çok yönde boyun eğmez bir güçle tekrar ve tekrar zorlanmadıkça tehdit edici görünemez. Pembe bere ile siyah maske arasında tercih yapmak zorunda değilsiniz; her birimiz ikisini de giyebiliriz. Neo-Nazilere karşı sokakta mücadele vermek zorunda değilsiniz ama verenleri desteklemelisiniz.


PAYLAŞ:
    WhatsApp'da Paylaş!   Telegram'da Paylaş!     Yazdır   E-Posta Gönder

Önceki Haber
Cezaevi yangınında yaralanan bir çocuğun beyin ölümü gerçekleşti
Sonraki Haber
Bilgen'den 'boykot' tartışmalarına yanıt: En net 'Hayır' HDP seçmeninde