Ana SayfaÇalışma YaşamıBetül Celep ‘medeni ölüm’e karşı direniyor: OHAL ve KHK’lar ‘normalimiz’ değil

Betül Celep ‘medeni ölüm’e karşı direniyor: OHAL ve KHK’lar ‘normalimiz’ değil

HABER MERKEZİ – Çıkarılan KHK ile 5 yıldır çalıştığı işinden atılan Betül Celep, Kadıköy Kalkedon Meydanı’nda eyleme başladı. Eylemini Gazete Karınca’ya anlatan Celep, özlük haklarının elinden alındığını ve ‘medeni ölü’ haline getirildiğini söylerken, kadınları eve kapatmaya yönelik devlet politikasına karşı da direndiğini belirtti. Nuriye Gülmen gibi ‘tekil direniş’ örneklerini hatırlatan Celep, bu direnişlerin kitlesel bir direnişe doğru büyümesi gerektiğini vurgulayarak “Bu direnişi büyütelim” diyerek dayanışma ve mücadele çağrısında bulundu. 

Betül Celep OHAL kapsamında çıkarılan Kanun Hükmünde Kararname (KHK) ile işten çıkarılan kamu emekçilerinden biri.

Celep, kendisine herhangi bir gerekçe dahi belirtilmeden elinden alınan işi, özlük hakları ve baskılara maruz bırakılan tüm kadınlar için her gün Kadıköy Kalkedon Meydanı’nda, saat 12:00 – 18:00 arasında eylemde olacak.

Direnişinin ilk gününde Celep’e arkadaşları, Yeryüzü Kadınları ve Kadın Cinayetlerini Durduracağız Platformu’ndan kadınlar, HDP Iğdır milletvekili Mehmet Emin Adıyaman ve HDP Emekten Sorumlu Eş Genel Başkan Yardımcısı Serpil Kemalbey destek verenlerdendi.

Çıkarılan KHK’lar ile tüm özlük haklarının elinden alındığını ve ‘medeni ölü’ haline getirildiğini söyleyen Celep, işten çıkarılma ve direnişe başlama sürecini Gazete Karınca’ya anlattı.

“OHAL ve KHK’lar bizim normalimiz değil”

6 Ocak’ta KHK ile işten atıldığını öğrenen Celep, yaşadığı sürece ilişkin şunları dile getirdi:

Daha öncesinde iş yerindeki soruşturmanın bittiğini söylemişlerdi fakat bir anda listede ismimi gördüm. Zaten KHK ile işten çıkarılanlarla dayanışıyor ve hikayelerini dinliyordum. Bunların içinde küçük dayanışma grupları olan daha şanslı diyebileceğim kadınlar da vardı ne yapacağını bilmeyen, çok çaresiz hisseden, eve kapanan, memleketine dönmek zorunda kalmış, evlatlık aldığı çocuğunu maddi durumu sebebiyle geri vermek gibi bir tehditle karşı karşıya kalan kadınlar da.

Yaşananların sanki normalmiş gibi yansıtılmasına itiraz eden Celep, “Bizim normalimiz bu değil. OHAL bizim normalimiz değil, KHK’lar da” dedi.

Betül Celep eyleme hem kendi hem de diğer kadınların sesi olmak için başladığını söyledi.

‘Medeni ölüm’

Betül Celep

KHK ile işten atılanların tüm özlük haklarının elinden alınarak adeta bir ‘medeni ölü’ye döndürüldüğünü belirten Celep, taleplerini şöyle sıraladı:

Ben ve bir çok insan neden işten atıldığını bilmiyor. Çoğu da zaten yanlı, objektif olmayan değerlendirmelere dayanıyor. Ben kendi iş yerimde Koop İş Sendika temsilcisiydim o yüzden atıldığımı düşünüyorum.

  • Bu soruşturmaların hukuki bir dayanağı varsa bunun bize açıklanmasını istiyoruz. Yani bu işten çıkarmalar neye dayandırıldı bunu öğrenmek istiyoruz, ilk talebim bu.
  • Ben haksız yere işten atıldığımı biliyorum, hesap veremeyeceğim bir durum yok. Bir çok kadının hatta KHK’larla işten atılan bir çok insanın bu durumda olduğunu biliyorum. O yüzden de tabi ki işimizi geri istiyoruz. Özlük haklarımızı da istiyoruz. Çünkü kamu hizmetin yok, pasaportun yok zaten. Vebalı gibi bir hale getiriyorlar, linç edilmek üzere halkın önüne atılıyorsun. ‘Yaşarken ölün’ gibi bir şey diyorlar. ‘Medeni ölüm’ dediğimiz şey bu… Buna itiraz etmeyip neye itiraz edeceğiz? Bizden çaldıkları emeğimizi geri istiyoruz bu da ikinci talebimiz.
  • Üçüncü olarak da OHAL, KHK bizim tepemize bindi. Eğer OHAL sürecinin, çıkarılan KHK’ların darbe girişimiyle bir ilişkisi bulunuyorsa asgari ücrete çalışan bir kadın mı darbeyi planladı? Ben mi planladım yani İstanbul Kalkınma Ajansı’nda çalışırken? Sendika temsilcisi olmak suç muydu? Kedi sevmek suç muydu? OHAL’in kaldırılmasını ve KHK’ların hayatımızdan çıkarılmasını istiyoruz.

“Bu direnişi büyütelim”

Nuriye Gülmen gibi ‘tekil direniş’ örneklerini hatırlatan Celep, bu direnişlerin kitlesel bir direnişe doğru büyümesi gerektiğini vurgulayarak bunun yolunun sokaktan geçtiğini belirtti ve şunları söyledi:

Direnişi büyütmek için sokakta olursun ve bunun etrafında bir dayanışma örersin. Ben tek başıma duruyorum ve kahraman olacağım gibi bir amacım yok, KHK ile atılan tüm kadınları bekliyorum. Bu direnişi büyütelim, diğer direnişlerle ortak bir zemin oluşturacak ve sözümüzü daha da yukarı taşıyacak bir noktaya çekelim. Bu zaten hepimizin arzusu.

“Ruhumuz sokakta ve biz buradayız”

Devlet politikasının kadınları eve hapsetmek üzere kurulduğunu ve KHK’ların da bunun bir aracı haline dönüştüğünü vurgulayan Celep, “Ekonomik özgürlüğünü elinden alıyorlar, bir biçimiyle senin evde yalnızlaşmanı istiyorlar. Sokak bizim evimizdir. Sokağımızı da vermeyeceğiz. Daha ne yapabilirler ki? Ruhumuzu da alacaklar? Ruhumuz sokakta bizim ve buradayız” dedi.

“Korku bulutu ancak direnişle dağılır”

Toplumun geneline yayılan korku bulutunun ancak direnişle dağıtılabileceğini belirten Betül Celep, ülkedeki genel korku ve öfke atmosferine dair de şunları dile getirdi:

Biri çıkıp kedi evi yapan birini öldürüyor, sürekli bombalar patlıyor, sokağa çıkmaya çekiniyor insanlar. İş yerlerini güvencesizleştiren de sadece KHK’lar değil bir yandan da grev yasakları konuyor, işten atmalar sürüyor. O yüzden bizim sesimizi çıkarmamız gerekiyor. Başka türlü bu korkuyu da kıramayız, öfke patlamalarını da daha doğru bir yere doğru akıtamayız. O yüzden tekil ve kitlesel direnişler çok önemli.

“İstiyorlar ki korkup sinelim”

Eylemini polis ablukası altında sürdüren Celep, sık sık polisin “Dağılın yoksa müdahale ederiz” ikazına maruz kaldığını da belirtti:

İstiyorlar ki korkup sinelim, mutsuz ve umutsuz bir şekilde evde oturalım. Ama bu olmayacak. Beni gözaltına alabilirler ancak taleplerim yerine getirilene dek burada kalacağım.

“Gelin beraber direnelim”

Tüm kadınları özellikle KHK ile işten atılan kadınları direnişine ortak olmaya çağıran Celep, sözlerini şöyle tamamladı:

Gelin beraber direnelim, sokağa çıkamasa da dayanışma ihtiyacı olan, sesi duyulmayan çok kadın olduğunu biliyorum. O kadınlar gelemeseler bile KHKadınname.wordpress.com adlı bir blog açıldı oraya hikayelerini gönderebilirler. Ben her gün bir kadının hikayesini burada okumaya çalışacağım. Onların da sesini duyurmak istiyorum. Onun dışında dayanışmanın büyüğü küçüğü yoktur. Fiziksel olarak burada olmayıp sosyal medyada #KHKadınname hastagı ile destek olabilirler.

HDP’den dayanışma

Celep ile dayanışmak için gelen Halkların Demokratik Partisi (HDP) Iğdır Milletvekili Mehmet Emin Adıyaman, iktidarın emekçileri ve tüm muhalif sesleri biat etmeye zorladığını belirtti.

Betül Celep’in hiç bir gerekçe gösterilmeden siyasi nedenlerle işinden edildiğini söyleyen Adıyaman, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın Türkiye’de bir dikta rejimi inşa etmeye çabaladığını ifade ederek, ülkeyi OHAL ve KHK’lar ile yönettiğini söyledi.

“OHAL’in en büyük bedelini de kadınlar, kamu emekçileri, işçi sınıfı, köylü yani özcesi ülkenin en yoksulları en emektarları ödüyor” diyen Adıyaman, sözlerini şöyle sürdürdü:

Anlaşılan şu ki Türkiye’de inşa edilmeye çalışılan sadece dikta rejimi değil bunun altyapısı da selefi bir temele dayanıyor. Sadece yönetimsel anlamda, başkanlık sistemine geçiş değil bizim günlük sosyal yaşamımızı da doğrudan etkileyecek. Kadın özgürlük hareketini kontrol altına alan, biat etmeye zorlayan Başbakan Binali Yıldırım’ın sözüyle “Biat et rahat et” konumuna getiren bir politika izleniyor.

Korkarım ki bu sürecin böyle devam etmesi durumunda hem ülke içinde kronik sorunların daha da derinleşecek ve ülke bir iç savaşa sürüklenecek.

Tüm muhalif kesimlerin; Kürtlerin, demokratların, sosyalistlerin, sosyal demokratların, kadınların, inanç gruplarının hepimizi tehdit eden dikta rejimine karşı ortak bir cephede birleşmesi gerekiyor.

“Eylemsellikler birleşerek sele dönüşür”

Statükonun çözümünün dikta rejimi olmadığını belirten Adıyaman, şöyle devam etti:

Bugünkü eylemde bir arkadaşımız başladı. Dilerim ki ülkenin her noktasında damla damla başlayacak eylemsellikler birleşerek sele dönüşür. Sel olduğu zaman önüne ne gelirse götürür. Ne selefilik ne de dikta rejimi dayanır. Sel alır bunu okyanusa götürür. Okyanus da kiri pası temizler. Dupduru bir denizle karşı karşıya kalırız. Dilerim bizim mücadele sürecimiz de böyle bir rota izler. Umudum tüm muhalif güçlerin birlik olarak bu dikta rejimini geldiği gibi geri göndermesidir.

“100 yıllık kazanımlarımıza saldırılıyor”

Betül Celep’in kadın bir emekçi olarak direnmesinin çok kıymetli olduğunu belirten HDP Emekten Sorumlu Eş Genel Başkan Yardımcısı Serpil Kemalbey de bu direnişin tüm kadın mücadelesini birleştireceğine inandığını ifade etti.

Yaşadığımız tam bir tek adam diktatörlüğü, önümüzdeki referandum süreci bunu daha da sağlamlaştırmak için gerçekleştiriliyor. Betül arkadaşımızın da bir gece ansızın işten atıldığını öğrenmesi buna tekabül ediyor. 100 yıllık kazanımlarımıza saldırılıyor. Bu saldırıyla bir rejim değişikliğine gidilmek isteniyor. Özellikle emeğin sömürüsüne yönelik olarak bu çok radikal bir şekilde değiştiriliyor. Biz biliyoruz ki AKP iktidarı 14 yıldır zaten neolieberal politikaları sınırsızca uyguluyordu. Eğer başkanlık sistemi kabul edilirse bunu daha güçlü bir şekilde gerçekleştirecekler.

“Kadınların mücadelesi mutlaka kazanacak”

Emekçileri biat eden kişilerden oluşturmaya çalıştıracaklarına dikkat çeken Kemalbey, sözlerini şöyle noktaladı:

Liyakatı, özgür düşünceyi, sendikalaşmayı, örgütlenmeyi tamamen ortadan kaldırıyorlar. Elbette biz boyun eğmeyeceğiz Betül Celep’in direnişi bunu gösteriyor. Bir tek kişi bile olsa yapabileceğimiz çok şey var. Mesele aslında bu direnişleri birleştirmek, öfkeyi birleştirdiğimiz zaman o referandumda güçlü bir hayıra dönüşeceğine inanıyoruz.

Betül yalnız değil, buradayız. Kadınların, emekçilerin mücadelesi mutlaka kazanacak.