Ana SayfaGüncelBİZ’ler, HAYIR diyoruz

BİZ’ler, HAYIR diyoruz

HABER MERKEZİ – Ne yaparsanız yapın, hangi baskı yöntemini uygularsanız uygulayın, kendini sürekli var eden bir sesi var bu ülkenin. Söz büyüyor, ses çoğalıyor, sokaklar, caddeler, meydanlar yeniden o itirazı duyuyor: “Hayır, Hayır, Hayır!”


AKIN OLGUN


BİZ’ler, HAYIR diyoruz.

Sesimizin yettiği yere kadar bağıracağız bunu.

Çaldığınız hayatlar adına, yılmadan, usanmadan, bıkmadan, ısrarla bu sesi taşıyacağız.

“Hayır” diyen sesimiz güçlü, çünkü o sesin arkasında hakkını gasp ettiğiniz, özgürlüğünü çaldığınız, iradesini rehin aldığınız, emeğini sömürdüğünüz, alın terinin üstünde tepindiğiniz binlerce insanın birikmiş ahı var.

Unutulmayacak yaptıklarınız, çaldıklarınız ve paramparça ettiğiniz hayatlar.

Zindanlara kapattığınız yüzler unutulmayacak.

Yüreğimizin üzerine basıp geçtiğiniz, çocuklarımızı paramparça edip elimize verdiğiniz, cesetlerini yerlerde sürüklediğiniz unutulmayacak. O canların hiç birini ama hiç birini unutmayacağız.

Bağır bağır bağıran annelerin acılarını, ısırdıkları yumruklarını, başlarına yıktığınız damlarını, ocaklarını, döve döve öldürdüğünüz gençleri unutmayacağız.

Acı yakıcıdır, acılarımız kadar “Hayır” diyeceğiz. Acı yaradır, yaralarımız kadar “Hayır Hayır Hayır” diyeceğiz. Sesimiz dönüp duracak havada.

Sesimiz, suçlarınızın büyüklüğü kadar saracak etrafınızı.

Nerede öldürdüyseniz Hrantlarımızı, Ali İsmaillerimizi, Berkinlerimizi, Uğurlarımızı, Rozerinlerimizi oradan yükselecek, yürüyecek ve dimdik karşınıza dikilecek, yapıştıracaklar seslerini yüzlerinize.

Göçük altından çıkıyor hala kömür karası bedenlerimiz.

Aç kalmasın diye geridekiler, ölümle giriyorlar ocaklara ve çocuklar babalarından kalan son hatıraları el ele tutuşmuş çiziyorlar.

Ellerinizle kapatıp ağızlarını, tecavüz ettiğiniz çocukların gözyaşı var şuracıkta. İçimize akıtıp, kahrolduğumuz çırpınışlarımız taş gibi duruyor yüreğimizin üstünde. Nefessiz ölelim diye boğazlarımıza yapıştığınız ellerinizin izleri hiç geçmedi, sızlıyor hala.

Bir ses, “Elbet bir bildiği var bu çocukların, kolay değil genç yaşta ölmek” diye fısıldıyor kulaktan kulağa.

İçinden geçenleri seyrediyoruz cümlelerin. İçinden geçiyorlar el ele, şen şakrak türküler, şarkılar söyleyerek, geçiyorlar kelimelerden, sözlerden.

Bahanelerden kurulmuyor hayat.

Yok böyle bir şey.

Korkarak kurtulmuyor insan baskıdan, şiddetten, vahşetten.

Az biraz daha nefes almak için, canavarın ağzına atılanları seyreden gözlerimiz, görmezlikten geliyoruz diye yummuyor gözkapaklarını. Görüyoruz, duyuyoruz, hissediyoruz ve içimizde bir yerlerde birikiyor tüm yaşanmışlıkların görüntüsü.

Boğazlardan yırtılırcasına çıkan o “Hayır ulan hayır” diyen ses biziz, bizim sesimiz o duyduğunuz.

Ne yaparsanız yapın, hangi baskı yöntemini uygularsanız uygulayın, kendini sürekli var eden bir sesi var bu ülkenin.

Ne yaparsanız yapın, kendini yeniden ve yeniden yaratacak bir yol buluyor mutlaka Sol.

Ne yaparsanız yapın, yeniden örgütleniyor vicdan ve kendisi gibi olanları bulup yeşeriyor yeniden.

Söz büyüyor, ses çoğalıyor, sokaklar, caddeler, meydanlar yeniden o itirazı duyuyor:

“Hayır, Hayır, Hayır!”

İşte bizi güçlü kılan bu.