Ana Sayfa1915'TEN BUGÜNEKesintiye uğramış çocukluk: Kocaeli ve Adapazarı’ndan Buenos Aires’e uzanan yaşamlar

Kesintiye uğramış çocukluk: Kocaeli ve Adapazarı’ndan Buenos Aires’e uzanan yaşamlar

HABER MERKEZİ – Soykırımın ardından, üstün yetenekli Arzoumanian kardeşlerin Kocaeli ve Adapazarı’ndan Buenos Aires’e uzanan hikayeleri.


Görüşmeyi yapan: Eugenia Akopian

Çeviri: Lokman Sazan


Arzoumanian kardeşler, babaları Bedros’un mirasını devam ettiriyorlar. Bedros, onlara eğitimin önemli olduğu fikrini aşılarken iki kardeş de onu hayal kırıklığına uğratmadı.  Diana, “Babam her zaman bize okumamız gerektiğini söylerdi. Çünkü onun başına bir şey geldiğinde başka ülkeye gitmek zorunda kalırsak iyi bir şekilde eğitim almış olmamız gerektiğini belirtirdi” diyor.


María Diana Arzoumanian ilk ve ortaokulu üstün başarıyla bitirdi. Piyano ve şan eğitimi aldığı üniversiteden de üstün başarıyla mezun oldu. Verdiği konserlerle birkaç yarışmayı kazanan Diana, Teatro Colón’un bestecisi ve sanat direktörü olan Roberto Caamaño ile birlikte iki albüm çıkardı.

Profesör María Diana Arzoumanian, 37 yıldır Universidad Católica Argentina’daki Müzik Fakültesi’nde eğitim vermesinin yanı sıra Conservatorio Nacional de Música, Conservatorio Superior de Música Manuel de Falla ve Latin Amerika’nın en önemli konservatuar bölümlerinden biri olan Conservatorio Provincial Juan José Castro’da da dersler veriyor. Birçok öğrencisi arasında ünlü şarkıcı Elena Roger da bulunmaktadır.

Pablo Arzoumanian ise daha çocuk yaştayken büyük ablasının kitaplarındaki matematik problemlerini çözüyordu ve bazen kitaplardaki hataları bile tespit ederdi. Dahi olarak tanımlanan Pablo, Universidad de Buenos Aires’te sigorta uzmanlık bölümünde, çok az sayıda öğrenciye verilen diplomaya layık görüldü. Aynı üniversitede önce asistan profesör olarak işe başladı ve sonrasında büyük bir memnuniyetle 43 yıl boyunca Mali Hesaplama, İstatistik ve Sayısal Analiz dersleri verdi. Bankacılık finans alanında uzmanlaşarak parlak bir profesyonel kariyer inşa etti.

Kesintiye uğramış bir çocukluk

Adapazarı’nda doğan baba Bedros, Ermenilerin yaşadığı trajediden sekiz yaşındayken kurtuldu. Ailesinde bölgede yaşayan 28 kişiden sadece Bedros hayatta kalabilmişti.

Anneleri Repega Tutundjian, Armesh’te doğdu (Akmeşe-Kocaeli). Repega’nın babası Nerses Armesh belediye başkanıydı. Nerses, Ermeni Soykırımı boyunca Türk ordusu tarafından rehin tutularak ordunun muhasebecisi olarak zorla çalıştırıldı.

Arjantin’in geleneksel içeceği ‘mate’yi hazırlarken “Dedem, Osmanlı subaylarının ordudan çok büyük paralar çaldığını söylerdi” diyor Pablo.

Nerses, bulunduğu pozisyondan yararlanarak birçok Ermeni’nin katliamdan kaçmasına yardım etti. Eşi Servart ise dört çocuğuyla birlikte Yunanistan’a kaçışını kendi hazırladı. Savaştan sonra Servart ve Nerses tesadüfen bir araya geldiler.

Servart, trende yolcunun birinin Nerses Tutundjian’ın hala hayatta olduğunu konuşurken duymuş. Sonrasında ise Arjantin’e ulaştılar. “İlk yatak ve sıcak yemekle dolu ilk tabak Selamet Ordusu’ndan  geldi” diye anlatan Diana, kendilerini kabul eden ülkeye ve el uzatan organizasyona şükranlarını dile getiriyor.

Bedros, Osmanlı İmparatorluğu’nda Ermenilere yapılan zulüm sonrasında sabit bir yönü olmadan fakat sağlam bir inanç ve hayatta kalma kararlılığıyla kurak çöllere doğru yola çıktı. Güneşin ve rüzgârın sert olduğu yolculukta bir ayağını köpek ısırdı. Birlikte yola çıktığı diğer Ermeniler yarasını deve idrarıyla temizleyip mikrop kapmasını engellemek için barutla yaktı. Başını bacaklarına doğru indirip elini sağ bacağına uzatarak sanki izi kendi bacaklarındaymış gibi “Çok büyük bir yara izi vardı” diyor Pablo. Daha sonra Bedros, Müslüman bir ailenin yaşadığı ve kendisini evlat edinip kendi çocuklarıymış gibi büyütmek istediği Arap bir köyüne varmayı başardı.

Bedros, bir gece gözleri görmeyen bir adama kılavuzluk edeceği bir Arap şehrine kaçtı. “Adam bir gün yiyecek aramaya gittiğinde babama, hiçbir şey yemediğinden emin olmak için, yiyecekleri saymasını istedi” diye anlatıyor Pablo. Bedrós tekrar kaçıp Yakın Doğu Amerikan Yardım Heyeti’nin bulunduğu yere yakın olan Halep şehrine vardı. Bedrós, yaşadığı birçok şeye rağmen hala küçük bir çocuktu. Bir süre burada kaldıktan sonra, Pablo “Amerika’ya gitmek için oradan ayrıldı ve o zamandan itibaren Arjantin’de kaldı” diyor gülerek. Yolculuk sırasında iki hemşerisiyle tanıştı. Hemşerilerinde biri aile fotoğrafını gösterdi ve Bedros fotoğraftaki genç kadına aşık oldu: Repega Tutundjian.

Yeni bir gelecek

Bedros önceleri, gerçek anlamda gece gündüz demeden haftanın yedi günü La Plata’da bulunan et paketleme tesisinde çalıştı. Hayatta kalmayı başaran tek akrabası olan yeğenleri Siranoush, Boghos ve Khatchik Arzoumanian’ı Arjantin’e getirmek için para biriktirmeye karar vermişti. Yeğenlerini getirdikten sonra da onlara bakmak zorunda kaldı. Bu sebeple ev ve iş bulmalarını ve hatta genç Siranoush’un oyunculuk dersleri almasını sağladı. Bugün, Arjantin Buenos Aires’teki Ermeni Caddesi’nde bulunan Ermeni odasına Siranush’un vefatından “Siranush Odası” adı verildi.

Bedros, Boghos ve Siranush, Buenos Aires’te

Kardeşler, büyük dede ve büyük annelerinin yaşadıkları korkunç hikâyeleri birbirlerine anlattıklarını hatırlıyorlar. “Bazen bizi travmadan uzak tutmak için kendi aralarında anlamadığımız Türkçe dilini konuşurlardı” diyor Diana.

Torunlarıyla konuşurlarken de Ermenice konuşurlardı: “Ermenice konuşamadığımızda ise babam ve annemin tepesi atardı” diye anlatıyor Pablo. Hiçbir zaman nereden geldiklerini unutmadılar. “Babam genellikle kâbus görürdü ve annem onu uyandırırdı” diye hatırlıyor Diana.

Övünürcesine “Babam her şeyi kendi kendine öğrendi. İspanyolcayı not tutarak ve yazarak öğrendi. Tek bir nota bilmeden, kulaktan piyano çaldı. Okumak ise onun en çok sevdiği uğraşıydı” diye anlatıyor Diana. Bedros, Diana’nın yeteneğini daha küçükken fark ederek büyük bir fedakarlıkla ona piyano aldı ve o piyano sonradan Diana’nın hayatını tanımlayan obje oldu.

Diana ve Pablo ailesi Repega and Bedros ile birlikte Buenos Aires’te

Ve güneş batıyor. Diana ve Pablo, anıları diri tutan; mekanları ve mutlu geçen bir çocukluğun tadını ve kokusunu hatırlatan aile fotoğraflarını gösteriyor. Bu hatıralar arasında Arjantin bayraklarını simgeleyen bir kurdele ve “Onur diploması. Ricardo Pablo Arzoumanian” yazılı bir belge de var. Diana belgeyi eline alıp gurur verici bir gülüşle önünde oturan erkek kardeşine bakarak okuyor. Pablo o sırada özel bir anı hatırlatıyor:

Otobüsteyken tesadüfen birilerinin kızkardeşimin nasıl kurallara bağlı bir öğretmen olduğu ile ilgili konuşmalarını duydum ve aynı sohbette başka birinin de ‘Erkek kardeşi de onun kadar kurallara bağlı’ diye ekledi. Sonra kimin daha kurallara bağlı olduğunu karşılaştırmaya başladılar.

İkisi birden günün anılarıyla dolup taşarken gülüştüler.


Kaynak: Aurora Prize

Previous post
Tezer Özlü'nün sözü 'suç delili' sayıldı
Next post
Trans kadın Seyhan Arman: Hala oyuncu olamayacağımı düşünen bir sektör var