YAŞAM EYLEMİ | Doğanın bir parçası olarak insan
AYTÜL HASALTUN
Düşüncelerimi ve meslek hayatımı derinden etkileyen yaklaşımı, hümanist psikoloji hareketinin kurucusu olan Carl Ransom Rogers’ın ‘Kişi Olmaya Dair’ adlı kitabından birkaç alıntıyla, mümkün olduğunca kısa anlatmaya çalışacağım. Ki beni de bu yazı dizisini hazırlamaya iten temelde bu düşünme biçimidir.
Rogers “Yaşamın amacı nedir?” sorusuna “insanın gerçekten de olduğu kişi olması” ifadesiyle cevap verir ve kişinin özünün başka bir ifadeyle hayvan doğasının temelinin yapısal olarak olumlu, temelde sosyal, ileriye hareket eden, akılcı ve gerçekçi olduğunu söyler. Gelişmenin, büyümenin, organizmanın sahip olduğu tüm potansiyeli açığa vurmanın ve aktif hale getirme eğiliminin dürtüselliğinden bahseder. Bu dürtü için “kabuk üzerine kabukla örttüğümüz psikolojik savunmaların altında gömülü olabilir, varlığını inkar eden süslü maskelerin ardında saklı olabilir ama ben onun her bireyde var olduğuna ve ortaya çıkıp açığa vurulmak için uygun koşulları beklediğine inanıyorum” diye de ekler.
Kabukları soymanın hele ki tamvatik yaşantı geçmişiniz varsa çok zor olduğunu kabul ediyorum. Hayatınızın bir dönemini içinden çıkamadığınız bu sorunu işinin ehli bir psikoterapist yardımıyla çözmeye çalışmak, geri kalan ömrünüzü daha sağlıklı ve daha dengeli yaşamanızı sağlayacaktır, buna yürekten inanıyorum. Daha kolay bir yaşantınız varsa da dışavurumcu sanat çalışmalarını yapmanızı ya da bir hobi edinmenizi öneririm.
Doğa ile daha çok bağlantıda olmak
Süslü maskeler içinse benim çözümüm doğa ile daha çok bağlantıda olmak.
Kentin ortasında beton yığınları arasında oturuyor olsanız bile bir saksıda yetiştireceğiniz bir çiçek, yemini vereceğiniz bir kuş bir kedi, deniz kenarında ya da koruda kısa bir yürüyüş yaşamın döngülerine dair çok şey söyleyecektir size.
Hep bardağın dolu kısmını görmeniz dileğiyle ve iyilikle…