Ana Sayfa1915'TEN BUGÜNE1915’ten BUGÜNE | Japonya’da Ermeni bir sanatçı: Stephanie Topalian

1915’ten BUGÜNE | Japonya’da Ermeni bir sanatçı: Stephanie Topalian

HABER MERKEZİ – 1915’ten bugüne uzanan Ermeni portrelerinde bu hafta Stephanie Topalian ve ailesinin Soykırım hikayesi var. Bu portre, ailenin Soykırım’la birlikte Lübnan’dan Fransa’ya, ABD’den Japonya’ya uzanan yolculuğunu şimdilerde Japonya’da bir pop müzik yıldızı olan Stephanie Topalian üzerinden anlamamıza vesile oluyor. 


Görüşmeyi yapan: Christopher Atamian

Çeviri: Lokman Sazan


Ermenilik ve Japonluğun bir araya gelmesiyle bir pop müzik yıldızı ve sanatçısının ortaya çıkmasına çok sık rastlanmaz. Stephanie Topalian, 5 Ağustos 1987’de Los Angeles, California’da doğdu. Genç sanatçı 2008’de kendi adını verdiği “Stephanie” ve 2009’da “Colors of my Voice” adlı albümleri olmak üzere Sony Music Entertainment’ten iki albümü yayınladı. Aynı zamanda 2007 yılında prestijli 49. Japan Record Awards müzik ödüllerinde “En iyi Yeni Sanatçı” ödülünün sahibi oldu.

“Pride” ve “Tokyo Tribe” dahil olmak üzere bir çok Japon film ve animasyonlarında şarkıları seslendirildi. Ayrıca “Face the Shadow” şarkısıyla Ermanistan’ı temsil eden Geneology grubunun bir parçasıydı. Stephanie Japonya’da yaşamasına rağmen, büyük annesi ve dedesinden kendisine aktarılan Ermeni mirası ve kültürüyle güçlü bir bağı var.

Stephanie’nin aile tarihinin ayrılmaz bir parçası olarak Ermeni Soykırımı

Stephanie, 1915’teki soykırım başladığında henüz 7 yaşında olan ve Osmanlı İmparatorluğu sınırları içerisinde  Batı Ermenistan’da yaşamış Artine Makaelian’ın kızı ve aynı zamanda babaannesi olan Koharik Mikahelian Topalian’dan aile geçmişinin önemli bir kısmını öğrendi. Artine olaylardan sonra genç yaşında aile üyelerini kurtarmak için yapabileceği çok az şey olmasına rağmen onlarla ilgilenmek için elinden geleni yaptı fakat annesi gözlerinin önünde açlıktan öldü.

Büyük büyük dedemin annesi gözlerinin önünde açlıktan ölmüş. Diğer büyük büyük dedem ve annemlerin ailesi de ölüm yürüyüşünde ve açlıktan ölmüşler. Gerçek tam olarak bilinmiyor çünkü ailelerine tam olarak ne olduğunu hatırlamıyorlar. Onlar ölüm yürüyüşüne gönderildiklerinde çölün ortasında açlıktan ve susuzluktan öldüklerini varsayıyoruz.

Ermenilerin toplu katledilmesi ve tehcir edilmesi durduktan sonra Artine İstanbul’da bulunan bir yetimhaneye gönderildi. Artine, orada birkaç yıl Ermeni okuluna gittikten sonra Osmanlı İmparatorluğu’ndaki Ermeni yetimlere ve mültecilere yardım eden Amerikan yardım kuruluşu Near East Relief’in 1919-1922 yılları arasında yetim kalan Ermenileri imparatorluk sınırlarından daha güvenli bölgeye tahliye etmeye başlamasıyla Suriye’nin Şam kentine yerleşip eğitimine orada devam etti. Artine de birçok diğer yetim çocuk gibi sonradan, Beyrut’ta bulunan “Bird’s Nest” adında (Kuş Yuvası) üçüncü bir yetimhaneye gönderildi.

Stephanie dedesi ve erkek kardeşi ile birlikte

Aslında Stephanie’nin baba ve anne tarafının tehcir hikayesi Danimarkalı misyoner olan ve Ermeni Soykırımı boyunca hayatını insani yardım çabalarına adamış Maria Jacobsen’in idaresinde olan “Bird’s Nest”  (Ermenicede “Trchnots Pooyn” demek) yetimhanesinde son buluyor.

Jacobsen 1915’ten 1919 yılları arasında yaklaşık olarak 4 bin yetim Ermeni çocuğunu Türkiye’den Suriye’ye gizlice getirip; oradan da “Bird’s Nest”in olduğu Beyrut’a getirerek hayatlarını kurtardı. Maria Beyrut’ta hayatı boyunca elinden geldiğince çocuklara sahip çıkıp, onları besleyerek misyonunu sürdürdü.

Fransa, Lübnan, Wisconsin ve Japonya

Stephanie’nin büyük büyük dedesi Artine Suriye’den Lübnan’a götürüldüğünde, Beyrut’ta yaşayan akrabalarına ulaştı ve orada evleneceği kişi Aghavni Gichanshayan’la tanıştı.

Aralık 1934’te Soorp Mesrob Kilisesi’nde evlenen Stephanie’nin büyük annesi ve dedesi,  kayıtları olmadığından hiçbir zaman gerçek yaşlarını öğrenemediler.

Stephanie’nin Marsilya’da doğan dedesi Pierre Topalian ve Beyrut’ta doğan büyükannesi Koharik Mikaelian ortak arkadaşları aracılığıyla tanıştılar. Beyrut’ta tanıştığı Koharikle evlenen Topalian sonrasında Amerika Birleşik Devletleri’ne taşındı. Akdenizli genç çiftin son durağı ise Birleşik Devletler’in kuzeyindeki soğuk Wiscinson eyaleti oldu. Her ikisi de İngilizce konuşamadığından çiftin yeni çevreye adapte olması kolay olmadı. Stephanie şöyle anlatıyor:

Dedem gün boyunca bir şirkette çalışırken, eve döndüğünde de Racine (Wisconsin eyaletinde bir şehir) halkı için terzilik yapıyordu ve büyük annem günün çoğunluğunu dört çocuğunu büyüterek geçiriyordu.

Soldan sağa: Artine Mikaelian, Aghavni Gichanshayan, Koharik Mikaelian, Pierre Topalian

Barış mesajı

Stephanie 2015 yılının Ermeni Soykırımı’nın yüzüncü yılı ve Japonya’da savaşın sona erişinin 70. Yılı olması dolayısıyla hem Ermeniler hem de Japonlar için önemli bir yıl olduğuna inanıyor. Ermeni Soykırım Müzesi’ni ve annesinin büyüdüğü yere oldukça yakın olan Hiroşima Barış Anıtı’nı ziyaret eden Stephanie şunları söylüyor:

Savaşın ne kadar çirkin olabileceğini gördüm. Hiçbir masum yaşam gasp edilmemeli veya unutulmamalı.Her iki tarafın da bakış açısı ve yaşadığı gelişmelerin ele alınarak ne olduğunu anlamanın  ve bununla yüzleşmenin önemli olduğuna inanıyorum.

Stephanie’nin Ermeni ailesi ve akrabaları

Genç sanatçı, Soykırım ve savaşın geçmişte kalan bir şey olduğu bir geleceği bekliyor ve ailesinin hayatta kalmasını mümkün kılanları düşünerek barış ve umut mesajlarını taşıyor:

Her insanın, geçmişinden bağımsız olarak, güzelliklerine bakmaya çalışıyorum. Nefret kesinlikle şeylerle hesaplaşmanın bir yolu değildir ve bu nedenle bazı sorunların çözülememesi üzücü. Barış mesajını taşımakla görevli bir sanatçı olarak, umarım bir gün dünya daha iyi bir yer olur.


Kaynak: Aurora Prize

Previous post
Medeni Yıldırım'ın katil zanlısına beraat veren mahkemeden itiraf: Etkin soruşturma yürütülmedi
Next post
Avrupa'da 'Hayır' platformu: Amaç 7 Haziran'daki seçmeni ikiye katlamak