Ana SayfaÇeviriEdebiyat teorisyeni ve kötülüğün tarihçisi: Tzvetan Todorov

Edebiyat teorisyeni ve kötülüğün tarihçisi: Tzvetan Todorov

HABER MERKEZİ – 77 yaşında hayata gözlerini yuman Tzvetan Todorov, Roland Barthes’ın öğrencisiydi. Fantastik kurgudan sömürgeciliğin, fanatizmin ve Holokost’un ahlaki sonuçlarına dek pek çok konuda onlarca kitabı olan Todorov, yapısalcılık üzerine çalışmalarıyla biliniyordu. İyilik konseptine şüpheyle yaklaştığını belirten Todorov, daha basit olan inceliği tercih ettiğini söylüyordu.


SEWELL CHAN

Çeviri: SERAP ŞEN


Fantastik kurgudan sömürgeciliğin, fanatizmin ve Holokost’un ahlaki sonuçlarına dek pek çok konuda onlarca kitabı olan Bulgar-Fransız edebiyat teorisyeni ve fikir tarihçisi Tzvetan Todorov, 7 Şubat Salı günü Paris’te 77 yaşında hayata gözlerini yumdu.

Roland Barthes’ın öğrencisi olan Todorov, 1970’lerde, yinelenen düşünce ve davranış modellerine odaklanan –kültürel antropolojiden etkilenen– bir yorumlama metodu olan yapısalcılık üzerine çalışmalarıyla tanınmaya başladı.

Formel hikâye anlatıcılığı süreçleri üzerine çalışmalarını, 1973’te, “Bin Bir Gece Masalları” ve Kafka’nın “Dönüşüm”ü gibi fantastik metinlerdeki yapısal özellikleri incelediği “Fantastik: Edebi Türe Yapısal bir Yaklaşım” adlı kitapta topladı.

Todorov’un sonraki kitapları arasında düşünürler Benjamin Constant, Jean-Jacques Rousseau ve Mikhail Bakhtin’in entelektüel portreleri vardı; mektuplarından, notlarından ve günlüklerinden yaptığı derlemelerle, Rus şair Marina Tsvetayeva’nın yazılmamış otobiyografisini kaleme aldı.

Ahlaki türbülans epizotlarına özellikle ilgi duyuyordu. “The Conquest of America: The Question of the Other” (1985) (Amerika’nın Fethi: Öteki Sorunu) kitabında, Avrupalıların aksine bir “öteki” konseptinden yoksun olan yerli halkların, kendi gerçeklik algılarını manipüle edip planlama ve muhakemelerini bozabilen bir düşmana karşı kendilerini savunamadıklarını belirtti.

1989 tarihli “On Human Diversity” (İnsan Çeşitliliği Üzerine) kitabında, Fransız yazarların “öteki”ne nasıl yaklaştıklarına baktı ve hem evrensel değerleri hem de kültürel çeşitliliği savundu.

Fransa’daki Sınır Tanımayan Doktorlar’ın eski başkanı ve Torodov’un eski dostu olan Rony Brauman, “Dünyaya farklı bir şekilde bakmama, sürekli kurulan ‘onlar ve biz’ çerçevesinin dışına çıkmama yardımcı oldu” diyor:

Öylesine açık bir zihni vardı ki, hep görünenin ötesine bakar, büyük şeytanın bile onu hipnotize etmesine izin vermez, sürekli empati arardı. Yazılarında ve kişisel olarak, incelik ve iyi niyet konusunda her zaman etkileyici bir kapasiteye sahip olmuştur.

Todorov’un “Facing the Extreme: Moral Life in the Concentration Camps” (1996) (Aşırılıkla Yüzleşme: Toplama Kamplarındaki Moral Yaşam) kitabında, insan haysiyeti ve iyiliğinin, en kötücül durumlarda bile var olması paradoksuna işaret etti. 2015’te hayatını kaybeden Stanley Hoffmann, bu çalışmanın “hem cesaret hem de cömertlik gösteren az sayıdaki ‘hakkaniyetli’ erkek ve kadına adandığını” yazdı.

“A French Tragedy: Scenes of Civil War, Summer 1944” (1996) (Bir Fransız Trajedisi: İç Savaştan Sahneler, 1944 Yazı) kitabında, Todorov, Fransa’nın ortasında Fransız Direnişi üyelerinin Nazi yanlısı Fransız milisinin 13 üyesini öldürdüğü bir epizodu anlattı. Misilleme olarak, milislerin, Saint-Armand köyünde 38 Yahudi’yi bir kuyuya atıp üzerlerini taş ve çimento ile kapatarak katlettiğini yazdı.

Todorov’un Holokost sırasında birçok Bulgar Yahudi’nin kurtarılmasını incelediği 2001 tarihli çalışması, kurtarıcıların karmaşık motivasyonlara sahip olduğunu gösteriyordu: Almanlara ve otoriter yönetime sempati duyuyorlar ama anti-Semitizm’i reddediyorlardı.

Fransız ve Alman hükümetleri ile birçok Avrupalının karşı olduğu Irak işgalinin arifesinde yazılan “Yeni Dünya Düzensizliği: Bir Avrupalının Bakışıyla” (2003) kitabında Todorov, Avrupa’yı “pasifizmini ve edilgenliğini” terk etmeye çağırdı. New York Times gazetesine şunları söyledi:

Potansiyel düşmanlarımız artık Avrupa’nın içinden değil. Kendimizi bu dış düşmanlara karşı savunmak için güçlerimizi birleştirmeliyiz.

Ancak göçmenleri Avrupa’ya karşı bir tehdit olarak görmüyordu. 2009 tarihli “Fear of the Barbarians: Beyond the Clash of Civilizations” (Barbarlardan Korkmak: Medeniyetler Çatışmasının Ötesinde) kitabında şöyle yazdı:

Ülkeye yeni gelenlerden, tüm yurttaşları bağlayan yasalara veya toplumsal sözleşmeye saygı duymaları talep edilebilir ama sevmeleri değil: Kamusal görevler ile özel duygular, değerler ve gelenekler aynı alana ait değildirler. Yalnızca totaliter toplumlar insanın ülkesini sevmesini zorunlu kılar.

Aralık ayında Fransız gazetesi Le Monde’a verdiği mülakatta Todorov, Fransız yaşamı açısından, terör tehdidi ile otoritelerin aşırı reaksiyonu tehdidini çifte bir zorluk olarak gördüğünü söylüyordu. En saygı duyduğu düşünürlerden biri, Fransız Direnişinin üyesi ve Cezayir’in bağımsızlık savaşı üzerine çalışmış bir antropolog olan Germaine Tillion’un 1961 tarihli bir kitabının adına, “tamamlayıcı düşmanlar” fikrine gönderme yaptı.

Temmuz ayında IŞİD bağlantılı saldırganlarca bir Fransız rahibin kafasının kesilmesine atıfta bulunarak, “Ortadoğu’da bir kasabayı sistematik olarak bombalamak, bir Fransız kilisesinde birinin boğazını kesmekten daha az barbarca değil” diyordu Todorov. “Aslında daha fazla can alıyor.”

Todorov Fransız aydınlarının ulusal irtifa kaybına dair çoktandır devam eden korkusunun, “20. yüzyıl Fransa’sının, bir dünya gücü statüsünden ikinci sırada bir güç statüsüne inmesinden” kaynaklandığını söylüyordu.

“Bu kısmen, Fransız ruhunun bileşeni olan o kötü ruh halini açıklamakta,” diyordu.

Le Monde’a verdiği mülakatta Todorov, iyilik konseptine şüpheyle yaklaştığını, daha basit olan inceliği tercih ettiğini söylüyordu. İkinci Dünya Savaşı başyapıtı “Yaşam ve Yazgı”nın yazarı Sovyet romancı Vasily Grossman’dan, “kötülüğün çoğunlukla başkalarına iyilik dayatanlardan geldiğini düşünen” biri olarak söz ediyordu.

Todorov, üniversite profesörü Todor Borov ile kütüphaneci Haritina Peeva’nın oğlu olarak 1 Mart 1939’da Bulgaristan’ın başkenti Sofya’da doğdu. Lisans eğitimini Sofya Üniversitesi’nde tamamladı. Ardından, felsefeci ve psikanalist olan çağdaşı Julia Kristeva gibi, lisansüstü eğitimi için, o zamanlar uzatmalı komünist diktatör Todor Jivkov’un pençesinde olan Bulgaristan’dan Fransa’ya taşındı.

Todorov göç ettiğinde 24 yaşındaydı, devlete karşı 1989’da Demir Perde’nin düşüşü sonrasında yumuşayan içgüdüsel bir kuşkuculukla büyümüştü.

“Devletin savunduğu ve kamusal alanla ilişkili her şeye karşı güvensizliğim vardı,” diyordu Todorov Le Monde’a:

Berlin Duvarı’yla birlikte kafamın içinde de küçük bir duvar çöktü ve bu benim kamusal alana erişmeme imkân verdi. Totaliter bir dünyada geçen o çocukluk ve ilk gençlik yıllarıyla şartlanmak zorunda değil gibiydim artık.

Todorov doktorasını 1966’da Barthes gözetiminde Sosyal Bilimlerde İleri Çalışmalar Okulu’nda tamamladı ve 1968’de Bilimsel Araştırmalar Ulusal Merkezi’nde ders vermeye başladı. 1983’te iki kurumdan da bilim insanlarını içeren Sanat ve Dil Araştırmaları Merkezi’nin kuruluşuna yardım etti.

Todorov’un yayın kurulu üyesi olduğu Fransız dergisi Books’un kurucusu Olivier Postel-Vinay, “Üstünkörü yorumlar yapmayı veya bir olayın hemen ertesinde tepki vermeyi daima reddetti” diyor:

Books için ayda bir köşe yazardı ve bu aylık temponun onun için stresli olduğunu hatırlıyorum. Düşünmek için daha çok zaman isterdi. Medya ve televizyondaki sözde analizlerin artan üstünkörülüğünden kaygılanıyordu.


Kaynak: The New York Times