Ana SayfaGüncelİhraç edilen akademisyen Şen: Tası tarağı toplayıp gitmiyoruz, bağımsız akademi fikri şahane olur

İhraç edilen akademisyen Şen: Tası tarağı toplayıp gitmiyoruz, bağımsız akademi fikri şahane olur

HABER MERKEZİ –KHK ile ihraç edilen barış bildirisi imzacısı akademisyenlerden Selda Şen, ihraçların “Tası tarağı toplayıp gitmek” anlamına gelmeyeceğini söyledi ve “Siz isteseniz de istemeseniz de zihin çalışmaya devam eder. Bu meslek böyle bir şey dolayısıyla kimse varlığını bu mücadele içerisinden alıp gitmiyor. Bağımsız bir akademi fikri şahane olur” dedi.

Osmangazi Üniversitesi Tarih bölümündeki görevinden Kanun Hükmünde Kararname (KHK) ile ihraç edilen barış bildirisi imzacısı araştırma görevlisi olan Selda Şen, akademide ihraçların ciddi bir kıyıma dönüştüğünü söyledi.

“30 -35 yıllık birikimler bir çırpıda silinmeye çalışıldı” diyen Şen, yılgınlığa mahal vermeden bağımsız akademi fikrini geliştirme çağrısında bulundu.

Şen, “Türkiye’de mesela bağımsız bir akademi fikri şahane olur. Atılmamız ‘Artık tasımızı tarağımızı toplayıp gidiyoruz’, anlamına gelmiyor” dedi.

Daha önce Müftülük, Diyanet İşleri Başkanlığı, Kültür ve Turizm Bakanlığı bünyesinde kısa bir süre çalışan Şen, KHK ile ihraç edilmesinin ardından yaşadığı süreci Gazete Sujin’e anlattı.

Barış bildirisine imza atmalarının ardından hedef seçilmelerini ve ihraca varan sürece ilişkin Şen şunları söyledi:

Aslında hepimizin ittifak ettiği bir düşünce var. Bir bildirinin bu kadar ses getireceğini düşünmüyorduk. Ondan sonra gelişen süreçte genel konjonktür içinde bu durum buraya kadar geldi. Türkiye’de yaşanan savaş süreci bizi bu eylemselliğe itti. Aslında benim etrafımda vicdanlı insan çok, hepsi akademiden değil ama akademi içinde de artık insanlar seslerini çıkarmak zorunda hissettiler. Şuan belli bir devlet politikasına kurban gittik. Gündem çok çabuk değişiyor. İçinde bulunduğumuz şartlar git gide zorlaşıyor. Hakikaten öngörüde bulunamaz hale geldik. Her an her şey olabilir. Hepimiz bu sürecin ağır şartlarını yaşıyoruz.

Ben açıkçası Eskişehir özelinde zaten çok mutluyum. Yani son derece örgütlü bir duruş sergilendi. Arkadaşlar çok organizeydi ve bu konuda onlara minnettarım. Hem duruşlarına sahip çıktılar hem de motive olarak iyilerdi. O yüzden Eskişehir’de ki akademisyenlerin benim nezdimde yeri çok önemlidir. Ama genel olarak Barış İçin Akademisyenler (BAK) grubu gerçekten yılgınlığa düşmemek için çok direndi. Hala da devam ediyor. Düşünsel anlamda da birbirimize bağlıyız. O bildiriyi ben şöyle imzalamıştım; Rastgele karşıma Facebook’ta çıktı. Bildiriyi okudum ve imzaladım. Ondan sonra listeye parça parça baktım. Çok daha sonra listede pek çok arkadaşımın olduğunu gördüm. Biz bu şekilde birbirimize zaten bağlıyız. Aslında bakarsanız her şerde bir ‘hayır’ vardır diyalektiği var ya yani o burada çok güzel bir şekilde ortaya çıktı. Ben onu düşünüyorum. Bağlarımızı güçlendirdi ve orada birisi var benimle aynı şeyi düşünen, özellikle bu kasvetli günlerde sizin gibi düşünenlerin olduğunu bilmek hayatta tek kurtarıcı şey.

İktidarların her dönem akademiyi kıskaca almak istediğini belirten Şen sözlerini şöyle sürdürdü:

Akademi her dönem önem arz eden bir kurum. Çünkü düşünsel dünyayı yönlendirenlerin akademisyen olması beklenir. Bu 1933’te Üniversite reformu yapıldığında da böyleydi. Zaman zaman her darbe arkası yapılan tasfiyelerde de böyleydi. Çünkü akademi yönlendirici bir güce sahiptir. Bu gücü de devlet elinde tutmak istiyor. O yüzden akademinin üzerinde her zaman devlet bir gölgesini oluşturur. Çünkü ‘olası özgür bir düşünce’ o devletin ulus- devlet ve üniter yapısına kendisince zarar veriyor. Ama özgür düşünce olmadan barış gelmez. Bu birbirini takip eden bir döngü bu yüzden iktidar akademiyi kendi kıskacına almak ister. Kendi sözünü söyletmek ister. Yani yapacağınız bilimde, akademide devletin güdümündedir. Benim karşımda bölüm başkanı konuşurken televizyonda Cumhurbaşkanının konuşmalarını görüyorum. Sadece ağız başka birisinin ağzı. Cümleler, tavırlar iktidarın mimimize edilmiş hali.

Şen ihraçların ardından mücadele süreçlerine ilişkin ise “ ‘Artık tasımızı tarağımızı toplayıp gidiyoruz’, anlamına gelmiyor” dedi ve bağımsız akademi fikri için mücadele etmek gerektiğini söyledi. Şen şöyle konuştu:

Çok değerli insanlar değersiz bir sistemin içinde her şeye rağmen mücadele ediyor ve var olmaya çalışıyor. Atılmayıp da hala kalitesiz eğitim sisteminde bir şeyler vermeye çalışan insanlar var. Eğer bizim derdimiz gerçekten insanlığa bir şey katmaksa önce kendi çevremizden başlamalıyız. Bulunduğun yeri aydınlatırsın. Benim nihai hedefim insanlıktır o yüzden herkes kendisini kalben ve ruhen nasıl rahat hissediyorsa çözümü öyle bulacaktır. Daha sonra zaten okulda mobinge maruz kaldım. Her yer böyledir demiyorum ama çoğu yerin bundan daha kötü olduğunu düşünüyorum. Sözün bittiği yerdeyiz. İletişimin tüm yollarını kapattılar. Bu benim için herhangi bir yılgınlığa ve moral bozukluğuna neden olmuyor. Türkiye genelinde akademide son ihraçlar ciddi bir kıyıma dönüştü. Bazı bölümler kapatılma noktasına geldi. 30 -35 yıllık birikimler bir çırpıda silinmeye çalışıldı. Türkiye’de mesela bağımsız bir akademi fikri şahane olur. Atılmamız ‘Artık tasımızı tarağımızı toplayıp gidiyoruz’, anlamına gelmiyor. Siz isteseniz de istemeseniz de zihin çalışmaya devam eder. Bu meslek böyle bir şey dolayısıyla kimse varlığını bu mücadele içerisinden alıp gitmiyor.

 

 

Previous post
21 yıllık tutukluluğun ardından gelen ‘pardon’: Tercüme yanlış yorumlanmış, suçsuzsun
Next post
Protestoların gölgesinde Oscar Ödülleri