Ana SayfaGüncelMehmet Fatih Traş’ı arkadaşı anlattı: ‘Bu intihar aynı zamanda politik bir cinayettir’

Mehmet Fatih Traş’ı arkadaşı anlattı: ‘Bu intihar aynı zamanda politik bir cinayettir’

HABER MERKEZİ – Yaşamına son veren imzacı akademisyen Mehmet Fatih Traş’ın ardından yakın arkadaşı Lütfü Uçal, bir yazı kaleme aldı. Uçal, arkadaşı Traş’ı anlattığı yazısında “Bu intihar aynı zamanda politik bir cinayettir” dedi.

Çukurova Üniversitesi İktisadi İdari Bilimler Fakültesi Ekonometri Bölümü’nde işten çıkarılan akademisyen Mehmet Fatih Traş’ın intihar ettiği açıklanmıştı.

Eğitim Sen Adana Şubesi açıklamasında “Çukurova Üniversitesinde Barış imzacısı üyemiz Arş. Gör. Mehmet Fatih Tıraş, barış imzacısı olduğu için görev süresi uzatılmadığı ve birçok üniversite tarafından kabul edilmediğiden geçirdiği psikolojik travma nedeniyle yaşamına son verdi” denmişti.

Mehmet Fırat Traş’ın yakın arkadaşı olan Lütfü Uçal, yaşamını yitiren arkadaşının arkasından bir yazı kaleme aldı.

Yazısında “Bu intihar aynı zamanda politik bir cinayettir” diyen Uçal, “Ola ki ‘bunalıma girdi intihar etti’ derlerse, emin olun ki yalan söylüyorlar! Fatih katledildi! Politik iktidar aldı aramızdan en değerlilerimizden birini…” dedi.

Siyasihaber.Org’da yer alan Mehmet Fatih Traş’ın yakın arkadaşı olan Lütfü Uçal’ın yazdığı yazı şöyle:

Onuru için kendine kıyan bir insan evladı: Mehmet Fatih Traş… Genç bir insan, sevgi dolu, naif…. Alçakgönüllülüğü ile en sıradan insanı utandıran cinsten… Sanata, bilime ve insana dair ne varsa bitip tükenmek bilmeyen bir merak ve coşkuyla yaşadı. Aynı zamanda genç bir akademisyendi… 25 Şubat 2017 gününün ilk saatlerinde sessiz sedasız çekilip gitti aramızdan. Çekip giderken kimseye bir laf etmedi. Çıkışsızlığını gün be gün gösterse de en yakınındakilere, o derin sessizliğin böyle bir sonuca varacağını tahmin edemedi hiç kimse. Birkaç arkadaşına elveda demekle yetindi….

Bu intihar aynı zamanda politik bir cinayettir. Bu yazı en yakınındaki arkadaşlarından biri tarafından bu gerçeği göstermek için yazılıyor. Fatih, Barış için Akademisyenler tarafından yazılan Barış Bildirisinin imzacılarından biri. Tam doktorayı bitirmek üzereyken attığı bu imzanın bedelleriyle ilk günden itibaren karşılaşmaya başladı. Çevresinde değer verdiği “hocaları” bu imzayı önce atmaması, devamında geri çekmesi için defalarca dostça nutuklar çektiler. Hepsine gülüp geçti… Sonra tüm güçlüklere rağmen doktorasını bitirdi. Artık İktisat ve Ekonometri alanlarında uzmanlığını kanıtlamış bir Doktor olmuştu.

Önce doktora derecesini aldığı Çukurova Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi’nde bir iş arayışı oldu. Tüm rektörlerin doğrudan Recep Tayyip Erdoğan’ın talimatıyla hizaya girdiği bir ortamda Fatih’e kadro vermek pek göze alınacak bir karar değildi. Bir şekilde Fakülte Fatih’e ücretli ders ayarladı. Onun için attığı imzanın bedellerini ödemek çok da mühim değildi. Mühim olan dost yüzlü dost gülücüklü insanlarla bu bedelleri öderken karşı koyabilmekti. O yüzden, ilk defa kendi adına açılan ve tek başına yönettiği 3 derse emek vermek belki de mesleki anlamda en keyif aldığı işti. Tüm heyecanı ve coşkusuyla öğrencilerine yoğunlaşmışken dönemin ortasında bir anda tuhaf bir gelişme oldu. Fakülte Kurulu toplanıp Fatih’in üstlendiği ders verme görevine son vermişti.

Peki gerekçe neydi?

Gerekçe yoktu! Kağıtlara “görülen lüzum üzerine” yazmakla yetindiler. Attığı imzanın ilk ağrı bedeli ile karşı karşıyaydı. Sakın yanlış anlaşılmasın burada Fatih’i üzen şey derslerden aldığı “üç kuruşun bile altındaki” para değildi. Onu üzen şey tüm ısrarlarına rağmen üç dersin – ve o dersi alan öğrencilerin – yarı yolda bırakılmasıydı. “En azından dönemin bitmesini bekleselerdi” demekle yetindi. Bu kararda sorumluluk Fakülte Kuruluna aitti. Kurula öneriyi getiren “hoca” toplantıda ısrarla Fatih’in “terörist” olduğunu iddia etti. Kendisine kaynağı sorulduğunda ise gizli polisi ima etti. Ama Fatih’in onurunu esas kıran nokta, güvendiği ve dost bildiği “Hoca”larının bu kararı kendisine tüm açıklığı ve gerçekliğiyle izah etmekten imtina edişi oldu.

Takip eden ayların Fatih için zorlu geçeceği artık sır değildi. Çok geçmeden Mardin Artuklu Üniversitesi’nden bir dostu Fatih’i Fakülteye önerdi. Fakülte telefonla iletişim kurup Fatih’in “tam da aradıkları eleman” olduğunu söylediler. Yine heyecanlandı, yine umutlandı. Daha 2 gün geçmeden çalan telefonunu Mardin Artuklu Üniversitesinden bir görevli arıyordu. Görüşme çok kısa geçti. Yine “görülen lüzum üzerine” böyle bir atamanın yapılmasının olanaksız olduğunu anlatıyordu karşıdaki ses. Çok geçmeden İstanbul Aydın Üniversitesi’ne başvurdu Fatih. Mütevelli Heyeti, Rektör Yardımcısı, Fakülte Dekanı çok etkilenmişlerdi Fatih’in özgeçmişinden. Vereceği dersleri uzun uzun konuştular. Alacağı ücret konusunda da anlaşıp kontrat imzaladılar. Hatta kendine ev bak İstanbul’dan dediler. Yine çok heyecanlıydı. Artık mesleğini icra edebileceğine inanmıştı. Sonra yine yetkili biri aradı ve Fatih’in “maalesef terörist” olduğunu ima etti.

En çok da Toros Üniversitesi’ne içerledi Fatih. Türlü sınavlar, mülakatlar ve seremoniler neticesinde aradıkları “adamı” bulmuşlardı. Hatta yakında başlayacağı bölümün ders programını, ders içeriklerini vb. bile hazırlattılar. Ama o göreve başlayacağı “yakın tarih” bir türlü gelmedi. Son dönemde doktorasını aldığı Çukurova Üniversitesi’nde bir proje kapsamında çalışıyordu. Üzerindeki baskıya, aşağılanmaya ve hedef gösterilmeye rağmen hep o biricik hedefine ilerlemeye çalıştı. Ama olmadı.. olamadı… İntihar insanlık tarihinde hep anlaşılmayan-anlaşılamayan bir davranış olarak kalmıştır.

Tıpkı aşk gibi, sevgi gibi…

Ola ki “bunalıma girdi intihar etti” derlerse, emin olun ki yalan söylüyorlar! Fatih katledildi! Politik iktidar aldı aramızdan en değerlilerimizden birini… Hesabı sorulacak…

Paul Eluard’ın Gabriel Peri’ye yazdığı şiirle hatırlayacağım seni çocuk… Yaşatacağım kalbimin en derininde, bilincimde, eylemimde…

Gabriel peri

bir insan öldü başka silah bilmeden

hayata açılmış kollarından gayrı

bir insan öldü başka yol bilmeden

mavzerlerin kıpraştığı yollardan gayrı

bir insan öldü vazgeçmez hâlâ döğüşten

ölüme karşı o karanlığa karşı

madem onun istediği şeyleri

biz de istiyoruz

esenlik diyoruz ışısın bir

gözlerin gönüllerin derininde

adalet diyoruz ışısın yeryüzünde

insanı yaşatan kelimeler vardır

hani yunmuş arınmış sözler

sıcaklık diyelim güven diyelim

mesela aşk adalet hürriyet kelimesi

çocuk kelimesi insanlık kelimesi gibi

ve bazı çiçeklerin ülkelerin ismi

mesela yiğitlik kardeşlik arkadaşlık

çalışma kelimesi gibi

sonra bazı kadınların bazı dostların ismi

bizim peri de onların arasında

bizim dediysem boşuna değildi vurulduğu

peri öldüyse bu hayat yaşamaya değsin diyeydi

ondan öğrendik gücümüzün nelere yeteceğini

biz diyorsam onun umudu hâlâ harlı diyedir