Ana SayfaÇeviriMeksika’da seçime doğru: Zapatistalar’ın adayı

Meksika’da seçime doğru: Zapatistalar’ın adayı

EZLN, Meksika’da 2018 yılında yapılacak seçimlere katılarak, yerli halkın antikapitalist platformunu ana akım siyasete taşıyabilecek.


RASEC NIEMBRO

Çeviri: Kontra Salvo


Latin Amerika, 1980 ve 1990’lar boyunca uluslararası ekonomik ve politik akımları takip etti. Tek alternatif haline gelen neoliberalizm, sol yapıları ve sendikaları yok eden baskıcı stratejiler sayesinde seçilen teknokratlarca uygulandı. Bu koşullar, bir Meksika maliye bakanının dediği gibi, yoksulluğun “sadece büyük bir efsane” olarak sunulduğu artan eşitsizlik ortamında sahneye kondu.

1990’ların başlarında bu gelişmelere karşı, güçlü bir muhalefet hareketi yaratan tepkiler oluşmaya başladı. Köylü ve yerli grupları, Meksika’da neoliberalizme karşı mücadeleler başlattılar ve sürdürdüler.

1 Ocak 1994’te Zapatista Ulusal Kurtuluş Ordusu (EZLN) devlete karşı savaş açtı. Zapatistalar, tüm Latin Amerika’yı etkileyen yıkıcı neoliberal politikalardan doğdular. Orta sınıf kendisini artan bir güvencesizlik içinde bulurken yoksullar sadece geçinme kapasitelerinin ciddi bir şekilde azaldığını değil, hükümet ve toplumun önemli bir kesimi tarafından görmezden gelindiklerini gördüler. Komutan Yardımcısı Marcos kamuoyu önüne ilk çıktığında “devlet idaresi veya herhangi bir politik iktidarla ilgilenmiyoruz, biz yerli halklar için adalet istiyoruz” demişti.

EZLN, kamusal alana çıkmasından bu yana hiçbir politik partiyi desteklemedi. Onun yerine küreselleşme ve neoliberalizm karşıtı sosyal hareketlere ve başta Chiapas bölgesi olmak üzere, yerli halkların, yerel kaynaklar üzerinde kontrol sahibi olmalarına odaklandılar.

Kurumsal Devrimci Parti’nin (PRI), yetmiş yılda kaybettiği ilk seçim olan 2000’deki başkanlık seçiminden önce EZLN, seçimlere şöyle itiraz etmişti:

Seçimler Zapatistalar için, özellikle de politik forumların aşağıdakiler için olmadığı, plebisit veya referandumun sadece söylenmesi zor sözcüklerden ibaret olduğu antidemokratik şartlarda uygun değil.

EZLN’nin bu oy kullanmama tutumu yavaş yavaş değişti. 2005’in sonunda Zapatistalar, anarşizmin bazı unsurlarını da içeren, Marksist sosyalizme dayalı bir program geliştirdiler. “Başka Kampanya” dedikleri bu yeni program, sosyal ilişkileri dönüştürecek, ulusal bir program geliştirecek ve yeni bir anayasa yazacak büyük bir ulusal hareketin örgütlenmesi çağrısında bulunuyordu. Meksika’nın her yanındaki sosyal hareketleri, kapitalizm karşıtı bir ideolojinin rehberlik ettiği ve kayıtlı herhangi bir politik partiden azade kılınmış, halkı aşağıdan yukarıya güçlendirecek bir girişim için bir araya gelmeye teşvik etti.

“Başka Kampanya” hiçbir zaman 2006 seçimleri için boykot çağrısında bulunmasa da “önce yoksullar” sloganıyla katılan sosyal demokrat aday Andrés Manuel López Obrador da dâhil olmak üzere ana akım adayları sert bir şekilde eleştirdi.

Komutan Yardımcısı Marcos, o yılki seçime dair pozisyonlarını “Zapatistalar olarak oy verme ya da vermeme çağrısında bulunmuyoruz. Zapatistalar olarak biz, ne yaptıysak oyuz. Sizin yapabileceğiniz ise halkı örgütlenmeye, direnmeye ve savaşmaya davet etmek” diyerek açıkladı.

Muhafazakâr Milliyetçi Eylem Partisi (PAN) adayı Felipe Calderón, seçimi 0.56 puan farkla kazandı. Federal mahkemeler Eylül 2016’da zaferini onayladı ve başkan ilan edildi. Ancak Andrés Manuel López Obrador, oy verme yerlerinin yüzde otuzundan fazlasında usulsüzlükler olduğunu iddia etti ve başarısız bir yasal süreçten sonra protesto çağrısında bulundu. EZLN’nin, sosyalist örgütlere kendisine oy vermemesi için yol gösterdiğini söyleyerek dolaylı yoldan Calderón’un seçimleri çalmasına yardım ettiğini savundu. O zamandan beri EZLN ve Meksika’nın yakın tarihindeki en iddialı sol aday olan López Obrador arasında gerilimli bir ilişki var.

EZLN, 2012’deki seçimden önce resmi yayın organı Rebeldía’da ana akım politikaları “Seçim arzusu yalnız halktan uzakta soluk alan politikacılarda var” diyerek reddetti.

Ocak ve Şubat 2011’de, Komutan Marcos ve aydın Luis Villoro “Meksika’yı anlamaya çalışmak için” karşılıklı olarak kamuoyuna açık yazıştılar. Bu yazışmalarda Marcos, kapitalizmin sosyal bütünlüğü nasıl bozduğunu yazdı. Aynı zamanda ABD ve kurumlarının uyuşturucuya karşı savaşı kazanmaktayken, bu esnada Meksika için sonucun “çökmüş bir toplum, harap olmuş, nüfusu zalatılmış ve telafi edilemez bir şekilde çökmüş bir ülke” olduğunu söyledi.

2012’de Enrique Peña Nieto seçildi ve o günden beri iktidarda olan PRI, eğitim, emek ve enerji alanlarında neliberal reformları hızlandırdı. 2011’de Marcos, daha da iç karartıcı bir öngörüde bulundu, Peña Nieto’nun “örgütlü suçlara karşı sonuçta sivillere zarar verecek savaşı” yoğunlaştıracağına inandığını söyledi.

EZLN yirmi üç yıldır, devlet iktidarını almadan adalet arayacağı ve kapitalizme karşı savaşacağı sözünü tuttu. Ama artık bu değişmek üzere.

Saldırı zamanı

14 Ekim’te San Cristóbal de las Casas’da yapılan Beşinci Yerli Kongresi sırasında, EZLN, 2018’deki başkanlık seçimlerinde bağımsız bir adayı destekleyeceklerini duyurduğu tarihi bir açıklama yaptı. Bu tarihi açıklamadan sonra, artık “Galeano” diye bilinen Komutan Yardımcısı Marcos, kısa ama önemli bir savaş çığlığı attı: “Saldırı zamanı geldi”

Henüz bir aday belirlememiş olmalarına rağmen, demokratik süreçler ve tüm topluluklarla yapılacak yoğun görüşmelerle dikkatlice seçilen bir yerli kadın olacağını duyurdular. CNI, konferansında sonunda “sadece ölüm, şiddet, yağma ve yıkım getiren iktidarı kaldırma” kararı aldıklarını açıkladı:

Mücadelemizin iktidar için olmadığını bir kere daha vurguluyoruz. Biz yerli halklar ve sivil topluma bu yıkımı durdurmak için örgütlenmeye, her bir insanın, ailenin, kolektifin, toplumun ve mahallenin yaşamının savunulması için direnişimizi ve isyanımızı güçlendirmeye çağırıyoruz. Neredeysek ve neysek oradan barış ve adaleti aşağıdan yukarıya inşa etmek için. Tüm halk için bir ülke inşa etmek, antikapitalist solun gücünü arttırmak ve Meksika halkının çektiği acıların bedelini faillerine ödetmek için isyancı onur zamanı.

1 Ocak 2017’de Ulusal Yerli Konseyi, Meksika’daki 525 yerli topluluğunun sesini duyuracak Yerli Hükümet Konseyi’nin (CIG) kuruluşunu duyurdu. CIG, Mayıs ayında, 2018 seçimlerinde yarışacak bir yerli kadını sözcü olarak seçecek. Program, adayın duyurulmasından sonra sunulacak ve “doğa ananın korunması, adil ücret, herkes ücretsiz sağlık hizmeti ve kamusal, bilimsel ve laik eğitim temeline” dayanacak.

Associated Press’in bile kısaca da olsa yer verdiği açıklamaya Meksika ana akım medya hiç yer vermedi. Sadece bazı ilerici yayınlar yorumladı. Doğrusunu söylemek gerekirse insanlar hala bu hareketin kapsamı ve değerinden kuşku duyuyor.

Açıklama ciddi tartışma başlattı. López Obrador, Zapatistalar’ı açıkça kınadı. Onları bir kere daha 2006’daki kaybı için suçladı ve sertçe 2012’de kendisini desteklememekle suçladı. Sonra liderlerinin, hükümetin oyununu oynadığını ve bir adayı destekleme kararının aslında grubun gerçek bir söylemi olmadığını gösterdiğini söyledi. López Obrador, EZLN’nin güçlü olduğu yerli bölgelerinde halkın PRI’ya oy verdiğini iddia etti ve EZLN’nin seçime dair kararından korkmadığını çünkü adaylarına “halkın ilgi göstermeyeceğini” söyledi.

Ama López Obrador’un değerlendirmeleri yanlış. Herhangi bir politik mücadelede birlik esastır ama birliğin Solun gerçek destekleyicilerini sansürlemesine izin veremeyiz. Zapatistları ve CNI’yı, seçimlere kendi adaylarıyla katılmayı istediler diye hükümetle birlikte davranmakla suçlamak kibir ve hoşgörüsüzlüğe işaret ediyor.

Latin Amerika’daki en iyi tarihçilerden biri olan Pedro Salmerón’un çok doğru tespit ettiği gibi: neoliberal sağ 2018 Başkanlık Seçiminde en az üç aday gösterecek. Eğer kurumsallaşmış bir koalisyonun gösterdiği tek solcu aday olan López Obrador kazanamazsa, sonuç için tek gerçek antikapitalist adayı suçlayamayız.

Elverişsiz sonuçlar

Seçim haritasından elde edilen veri, yerli kadın adayın, yerli halkların yoğun olduğu yirmi sekiz bölgede doğrudan etkisinin olabileceğini gösteriyor. Bu bölgelerdeki nüfus, potansiyel seçmenlerin yaklaşık yüzde 1’ine tekabül ediyor.

Yine de EZLN’nin kendi davasını bir kere daha ulusal gündeme taşıma zamanlaması önemli. Şu anda Başkan Peña Nieto, Meksika’nın açlık çeken yaklaşık dört milyon yoksuluna hizmet etmek yerine Başkan Trump’ı hoşnut etmeye çalışmakla meşgul.

Meksika’nın en iyi yerli hakları uzmanlarından biri olan Jaime Bailón Corres’in söylediği gibi Peña Nieto hükümetinin resmi yaklaşımı, yoksullukla mücadele etmeye odaklanmaktan çok eski ataerkil söyleme geri döndü. Bu pozisyon, Meksika’yı, tek kültürlü bir toplum modeli olarak görmek yerine kültürel çoğulculuğun tarihsel olarak tanınmasına dayanarak çokkültürlü bir toplum olarak kabul eden ve hakların eşitliğine odaklanan, 2001’de kabul edilmiş yerli hakları ve kültürüne dair anayasal reformu dikkate almıyor.

Bu nedenle yerli bir kadının bağımsız aday olarak seçilmesi Meksika siyasetinde bir dönüm noktası. Meksika’da ilk defa silahlı sosyalist bir grup seçim mücadelesine girmiş olacak. Adaylarının yerli bir kadın olması siyasi temsiliyet için iyi bir haber.

Bu deneyim, EZLN’nin, ülkenin en ezilen gruplarının çıkarlarını temsil eden tek siyasi ve seçime dair alternatif olma yolunda sadece ilk adımı olabilir. Bu durum bölgede yeni değil. Uruguay’da Ulusal Kurtuluş Hareketi, El Salvador’da Farabundo Marti Ulusal Kurtuluş Cephesi, Brezilya’da MR8 ve bazı bölgelerde de olsa- Kolombiya’da Kolombiya Devrimci Silahlı Güçleri de seçimlere katıldılar.

Devletin yerli halklarla ilgilenmemesi dışlanma ve yoksulluk oranları çok yükseltti. 2010’daki nüfus sayımına göre ülkedeki nüfusun %11’ini oluşturan yerli halklar en kötü eğitim göstergelerine sahipler. Aynı zamanda istihdam imkanlarına erişimler belirgin bir şekilde kısıtlı. Bu düşük düzey sadece ekonomik alanda değil, aynı zamana siyasi temsiliyette de var: Kongre’deki 620 temsilciden sadece 20’si yerli köklere sahip.

Bağımsız yerli kadın bir aday kazanamayacak olsa bile bu çaba, yerli haklarına bağlı konuların yeniden gündeme gelmesini zorlayacak ulusal bir taban hareketinin inşa edilmesine yardımcı olabilir.

Bu senaryoda, seçim süreci yeni aşamalar edinecek. Kampanya mesajları yerli toplulukların yaşadığı gerçekliği detaylandıracak ve yerli ve yoksul halkların taleplerinin altını çizecek. Ama hepsinden öte, yüzyıllardır yerli topluluklarını yok eden ve Meksika halkının çoğunun görmezden geldiği, vahşi kapitalizm ve çığırından çıkmış emperyalizmle birlik olan hükümetlerin politikalarının yol açtığı büyük hasarı açığa çıkartacak.

Zapatistalar’ın yerel seviyede seçme ve yönetme deneyimlerini kanıtlamış olmaları, devletin dönüştürme ve ulusal seviyede siyasi etki kazanma kapasitelerinin kanıtı. EZLN, seçime katılımı bir direniş, örgütlenme ve mücadele alanı olarak gördüğüne göre sosyal kurumları ve devlet kurumlarını demokratikleşmek için önümüzde büyük bir fırsat var. Antikapitalist solu ulusal politikanın merkezine yerleştirmek, halkın ve hükümetlerin kamu politikalarına öncelik vermesi yolunda çok büyük bir etkisi olabilir.

Pratik fırsatlar

Bu hareket üzerindeki tartışma, neoliberal uzlaşma hükumetine karşı oyların bölünmesi konusuna odaklanmamalı. Kapitalizm ve emperyalizme karşı birleşik bir hareket, demokratik ve seçime dair hedefleri olan çok sayıda yerel cepheyi dışlamamalı, aksine içermelidir.

Zapatistalar’ın yapmak zorunda kalacağı ittifaklar, liberal kent seçkinleri yerine en geniş yeni işçi sınıfı gruplarına yönelmelidir. Bu yönelim halka gerçekten radikal fikirleri sunma fırsatı sağlayacaktır. Son zamanlarda dünyadaki seçim siyasetlerinde öğrenilecek bir şey varsa o da ılımlılık ideolojisinin çöküş halinde olduğudur.

Meksika radikal solunun tarzı ve kültürü tarih boyunca kentlerde yaşayan aydınlar tarafından şekillendirilmiştir. Büyümekte olan ve farklılıklara sahip bir gruplar ve genellikle ılımlı bir geçmişten geliyorlar. Ve öncelikleri, söylemleri ve görünüşleri, küçük kentlerdeki çoğu aşırı yoksulluk içinde yaşayan taşralı ve yerli olan işçi sınıfından çok farklılar.

Bu durum değişmeli. Meksika solunun, işçi sınıfı toplulukları arasında kök salmadıkça, işçi sınıfının değerlerini veya önceliklerini yansıtan bir dil konuşmadıkça siyasi bir geleceği olmayacak. Başarılı bir kampanya için temeli sınıfa dayanan geniş bir koalisyon inşa etmek önemli.

Zapatista hareketinin seçim politikasına geri dönüşü bunu yapmak için bir fırsat sunuyor. Ülkedeki tüm sömürülen grupları savunacak, cinsiyetçilik, ırkçılık, eş cinsel düşmanlığına karşı savaşacak ve aynı zamanda Meksika devletini ülkeye yoksulluğu yaymak için etkin şekilde işleyen bir devlet haline getiren neoliberal çıkarlara karşı çıkacak sınıf temelli bir programı sunacak başka bir grup yok.

Sonuç olarak, bu yolun ülkeyi dönüştürmekte işe yarayıp yaramayacağına genelde Meksika toplumu, özelde yerli halk karar verecek. Eğer yerli kadın bir aday, alt ve orta sınıfların hoşnutsuzluğunu, herkes için eşitlik, fırsatlar ve haklar konusunda uyumlu bir seste birleştirirse, kesinlikle başkanlık için iddialı olacaktır.

Zapatistalar’ın seçim kampanyası, başkentteki başkanlık ofislerinden uzakta, siyasi gücü sokaklara, okullara, fabrikalara ve kırsal kesime aktarma fırsatı sunuyor.


Rasec Niembro’nun Jacobin’den tercüme edilen bu yazısı Kontra Salvo’dan alınmıştır.

Previous post
Bahçeli'den Ahmet Türk açıklaması: Çatışma ortamı da olsa insanlığı heba etmemek lazım
Next post
Başbakan Yıldırım, CIA Direktörü Pompeo ile görüştü