Ana SayfaGüncelHDP’li Baydemir iktidara sordu: Hollanda’daki belediyeye de kayyum mu atayacaksınız?

HDP’li Baydemir iktidara sordu: Hollanda’daki belediyeye de kayyum mu atayacaksınız?

HABER MERKEZİ – Avrupa ülkeleri ile yaşanan krizi AKP hükümetinin yarattığı “suni kriz” olarak nitelendiren HDP Sözcüsü Osman Baydemir, “İçerideki kutuplaşma yetmedi şimdi de Avrupa ile bir kriz yaratmanın çabasını en üst düzeyde veriyorlar” dedi. 2015 yılında bakanların Cizre’ye sokulmadığını hatırlatan Baydemir hükümet yetkililerine, “Hollanda’daki belediyeye de kayyum mu atayacaksınız?” diye sordu.

HDP Sözcüsü Osman Baydemir, partisinin grup toplantısında gündemdeki konulara dair değerlendirmelerde bulundu.

AKP’lilerin Avrupa ülkelerinde referandum kampanyası için yapmak istedikleri etkinliklerin iptal edilmesi ve Aile ve Sosyal Politikalar Bakanı Fatma Betül Sayan Kaya’nın Hollanda’dan sınır dışı edilmesi ile başlayan krizi “suni bir kriz” olarak nitelendiren Baydemir, “İçerideki kutuplaşma yetmedi şimdi de Avrupa ile bir kriz yaratmanın çabasını en üst düzeyde veriyorlar” dedi.

Baydemir’in konuşmasından satırbaşları şöyle:

Size bir sorum var Kürt halkının mazlum halkların 6 milyon seçmenin yüreğine yazılmış Figen Yüksekdağ’ın ve tüm vekillerimizin o saygın yerini nasıl sileceksiniz? Silemezsiniz, düşüremezsiniz.

Kamışlo ve Gazi katliamlarını kınadı

Ortadoğu coğrafyası ilklerin coğrafyasıdır. Bir o kadar da zulmün ve katliamların coğrafyasıdır. Qamışlo katliamını bir kez daha kınıyoruz. Orada yaşamını yitiren kardeşlerimize rahmet diliyoruz. O zalimler bir gün mutlaka hakkın divanında hem de dünyada hukukun önüne mutlaka çıkacaktır. Aynı zamanda Gazi Katliamını bir kez daha kınıyoruz, bir kez daha lanetliyoruz. O 22 canın hesabı bir kez daha sorulacaktır. Halepçe Katliamının yıl dönümüne yaklaşıyoruz. Bu katliam öyle bir katliam ki Koçgiri’den, Zilan’dan ayrı ele alamayacağımız bir katliamdır. Bu katliam öyle bir katliam ki Şengal’deki katliamdan ayrı ele alınamayacak bir katliamdır. O katliamın emir vericileri kendi zulümlerinin kurbanları oldu. Gün gelecek bu coğrafya HDP fikriyatının öncülüğünde geçmişle yüzleşecek. 1915’lerden bugüne değin dayatılan tekçi zihniyetle yüzleşilecek.”

Üç tarafı denizlerle çevrili olan Türkiye’nin dört tarafı düşmanla çevrili diyorlar. Nasıl düşmanlarla çevrili olduğunu AKP politikalarına bakarak görüyoruz. İçerideki kutuplaşma yetmedi şimdi de Avrupa ile bir kriz yaratmanın çabasını en üst düzeyde veriyorlar.

HDP bir ilke partisidir. Kimden gelirse gelsin fikir hürriyetinin engellenmesine hayır diyoruz. Faşizm kimden gelirse gelsin hayır diyoruz. Ama şu anda yaşanan tamı tamına bir algı operasyonudur, bir kandırma operasyonudur. Duyguları suiistimal etmedir. Bu ülkenin bir mevzuatı var. Bu yasa bana nasıl uygulanıyorsa ben nasıl yerine getirmekle mecbur isem bu ülkenin cumhurbaşkanının, bakanının da uymakla mükellef olduğu yasadır. Seçim kanununu düzenleyen yasanın kendisi AKP döneminde bir değişikliğe uğradı ve denil ki ‘yurtdışı temsilciliklerinde propaganda yapılamaz.’ Sen bakan olarak niye kendi koyduğun yasayı ihlal ediyorsun. Bunlar bir mağduriyet edebiyatıyla referandum çalışmasını yürütmek istiyorlar.

‘Hollanda’daki belediyeye de kayyum mu atayacaksınız?’

2015 yılında Cizre’ye girmek isteyen HDP’lilerin engellendiği fotoğrafları göstererek, milletvekilleri ve bakanların o gün Cizre’ye girişine izin verilmediğini hatırlatan Baydemir şöyle konuştu:

Hollanda’daki belediyeye de kayyum mu atayacaksınız? Senin ülkende insanlar fikirlerini özgürce ifade edebiliyorlar mı? İnsanlar fikirlerini özgürce ifade edemiyorlar.

Algı operasyonu

Gelip dönüp dolaşıp bir kez daha algı operasyonuyla bir kez daha vicdanları suiistimal etmek suretiyle bir oy avcılığı ile karşı karşıyayız. Ömer Çelik çok net söyledi ‘bu krizden iki puan oyumuz arttı’ diye. Bütün mesele bu. İki puan oyları artsın memlekete ne oluyorsa olsun. ‘Akılsız başın derdini ayaklar öder’ diye bir laf var; ama akılsız hükümetin akılsızlıkla yöneltilen hükümetin cezasını maalesef halk öder. Bu faturanın halka çıkartılmaması için bu suni krize ‘hayır’ diyoruz.

AKP’ye ‘silahı bırak gel’ çağrısı

Bir yandan referandum çalışması adı altında toplumun bir kesimi ötekileştiriliyor öte yandan gizli genelgeler yayınlanıyor. Nusaybin’de 15 günü aşkın sistematik bir işkence yapıldı. AKP Kürt coğrafyasında referandum kampanyasını silahlı olarak yürütüyor. Burada bir kez daha hükümete AKP’e sesleniyoruz eğer ki demokrasiye inanıyorsa şiddetle, silahla arana mesafe yok. Silahı bırak gel ne sözün varsa tartışalım.

‘Miloseviç yargılandığı gibi bunlar da yargılanacak’

Şırnak’ta, Nusaybin’de, Cizre’de, Sur’da yapılanların tümünün şahidiyiz. Bu halkın o katliamı gerçekleştirenlerin iki yakasında iki eli olacaktır. Tıpkı Miloseviç yargılandığı gibi bunlar da yargılanacaktır.

Bu karanlığa ışık tutacak olanlar yine sizlersiniz. İhraç edilen 130 bin insana, akademisyenlere çağrım var; yapacağımız tek şey var boyun eğmemek, kapı kapı dolaşmak ve ‘Hayır’ları büyütmektir. Her kışın sonu mutlaka bahardır. Bu da kışımız son kışımızdır.

Bir gün hesaba çekileceğiz. O hesap günü geldiğinde alnımız açık şekilde ‘ben zulme karşı durdum’ demenin aynı zamanda fırsatıdır 16 Nisan ve hiç şüpheniz olmasın 16 Nisan cumhuriyet tarihinin en hayırlı pazarı olacak. Bu ‘Hayır’da hiç kimse kaybetmeyecek. Zalim zulmüne dur diyecek. AKP tek başına hükümete devam edecek. Erdoğan cumhurbaşkanı olmaya devam edecek; ama zulüm ve yıkım politikaları onaylanmamış olacak. Halk ‘senin bu politikan doğru değil’ demiş olacak. Bu paketle bu ülkenin önüne koydukları şer cephesi dağılmış olacak.

Baydemir, grup toplantısının ardından gazetecilerin sorularını yanıtladı.

Gazetecilerin hükümetin Hollanda ile yaşanan krizin ardından açıkladığı dört maddelik önlemlere ilişkin görüşü sorulan Baydemir şunları söyledi:

Demokrasi herkes için, fikir özgürlüğü herkes içindir. Siyaset yapma hürriyeti herkes için. Hükümetin Sayın Demirtaş, Yüksekdağ ve HDP’li milletvekillerimiz cezaevinde tutulduğu bir atmosfer içerisinde dünyaya söyleyebileceği her hangi bir lafının beş kuruşluk kıymeti harbiyesi olur mu? Ben bir kez daha hükümeti bu suni krizden bir an önce çıkmaya, ama aynı zamanda kendi iç dinamiği içinde HDP’ye gönül vermiş milyonların temel hakkı olan eş başkanların özgürlüğüne kavuşması önündeki engelleri ortadan kaldırması çağrısında bulunuyorum. Rusya krizindeki tavrınız ne oldu? Sonuç ne oldu? Bütün bu atmış olduğunuz adımların, çıkışları bir tek faturası var o da ekonomik ve siyaset olarak bu halka kaybettirmektir. Bugün bu noktada oluşumuzun tek nedeni iki yıllık politikalardır. Bugün eş başkanlarımız tutuklu olmasaydı, kayyumlar atanmış olmasaydı şehirler yakılıp yıkılmasaydı bu çıkışların bir karşılığı olurdu. Şu anda hükümetin eleştirilerinin hiçbir karşılığı yok.