Ana SayfaGüncelSırrı Süreyya Önder, Davutoğlu’nun ‘neden görevden alındığını’ açıkladı

Sırrı Süreyya Önder, Davutoğlu’nun ‘neden görevden alındığını’ açıkladı

HABER MERKEZİ – HDP Milletvekili Sırrı Süreyya Önder yargılandığı davanın duruşmasında yaptığı savunmada eski Başbakan Ahmet Davutoğlu’nun “neden görevden alındığını” açıkladı. Önder, “Sayın Ahmet Davutoğlu, Efkan Ala ve Muhammed Dervişoğlu kesintiye uğrayan süreci toparlamak için bir inisiyatif geliştirme amacı içindeydiler. Sayın Davutoğlu bu nedenle görevden alındı” dedi.

Halkların Demokratik Partisi (HDP) Ankara Milletvekili Sırrı Süreyya Önder, “örgüt üyeliği”, “örgüt propagandası” ve “Halkı kin ve düşmanlığa tahrik etme” iddialarıyla Diyarbakır 8’inci Ağır Ceza Mahkemesi’nde yargılandığı davada savunma yaptı.

Önder, savunmasına dokunulmazlığı olan bir milletvekili olarak yargılandığını hatırlatarak başladı.

Siyasi sebepler nedeniyle yargılandığını belirten Önder, şunları söyledi:

Heyetin üyelerinden birine hakarete tevessül etsem, ya da darp etsem, şu an beni yargılayacak hukuki bir zemin yoktur. Ortada hukuksal garabet söz konusudur. Bizim mahkemelere icabet etmeme tutumumuz bu hukuksuzluğu ve çarpıklığı teşhir etme amaçlıdır.

İstiklal Mahkemesi’nden tutun Dersim mahkemesi, Şeyh Said’in yargılandığı mahkeme, DGM ve adını unuttuğumuz değişik isimler altında olağanüstü hukuk prensibiyle çalışan mahkemeler, bu ülkenin kuruluş felsefesini düzenlemiş ve bir form vermiştir.

‘Barış müzakerecisiyim’

İmralı Heyeti üyesi olduğu dönemi  ve çözüm sürecinde yapılan görüşmeleri hatırlatan Önder, şunları ifade etti:

Ben ulvi bir iş yaptım, 3 sene bu uğurda emek sarf ettim. Sizin huzurunuza zorla getirilirken ki gece hariç. Uçak kullanmayan bir insanım, silah zoruyla uçağa bindirildim.

Sadece İmralı’ya kadar kendim tek başıma araç kullanmışım, bu görüşmeyi yürütmüşüm. Usul şöyleydi, İmralı’ya gidilir, daha sonra Kandil’e nasıl gidilir? Bu görünürde suç. Çözüm çerçeve yasası çıkana kadar MGK’nın kriz yönetmeliği ışığında ben ve heyet üyesi arkadaşlarım Kandil’e gidip KCK yöneticileri ile PKK komutanları ile toplantı yapıyorduk. Devletin ve Sayın Öcalan’ın taleplerini, öneri ve ricalarını iletiyorduk. Onlardan da öneri itiraz ve eleştiri alıyor ve getiriyorduk.

Barış müzakerecisiyim. Bunu öyle bir aşamaya getirmişiz ki, bu devletin İçişleri Bakanı, Başbakan Yardımcısı, AKP Grup Başkanvekili ve Kamu Güvenliği Müsteşarı ile Dolmabahçe Sarayı’nda Dolmabahçe Deklarasyonu dediğimiz metni okumuşuz. Biz tarihsel olarak o 3 senenin emeğinin karşılığını Dolmabahçe deklarasyonunda aldık. Bu devletin bakanıyla, aynı koltuk hizasında oturdum.

Önder, anlattıklarına eski İçişleri Bakanı Efkan Ala’yı da tanık göstererek şöyle devam etti:

Sayın Öcalan bize ‘bu hendekleri kapatmalısınız, ama buna yol açan sorunu da yok etmelisiniz’ dedi. Efkan Ala bizi makamına davet etti, gece saat 01.00’da gittik. Bu meseleyi nasıl çözeriz dedik. Ben 01.30’da araçla yola çıktım ve sabah Diyarbakır’a geldim. Piran Dağları’na gittik. İçişleri Bakanlığıyla, Bölge Valisiyle, güvenlik görevlileriyle meseleyi tartıştık. Bütün mesele yoğun tutuklamalar ve kalekol yapımıydı. O karakol inşaatı durduruldu, biz gittik, ikisi de nişanlanmak üzere evlenecek olan iki uzman çavuşu aldık, bir işkence görüp görmediklerini orada sorduk, teyidini aldık, onurlarını haysiyetlerini rencide edecek bir şey görüp görmediklerini sorduk. Getirdik komutanlığa teslim ettik. Bir hafta içerisinde de bölgede bir tane hendek kalmadı.

‘Defalarca suikast atlattık’

Bu devlet bana 8 koruma tahsis etti. Defalarca suikast atlattık. Ancak hiç birini kamuoyuna paylaşmadık. Çok onurlu şeyler yaptık, bu ülkeye barış getirecekse yine bugün tutuklanan HDP milletvekilleri, DTK üyeleri, partinin siyasi kadroları getirecektir. Konuşmamda katliam demişim, ama kastettiğim şudur; bunların Pozantı boyutu var. Gençlere bunu söyledim. Bu vilayette babasına soktukları copu çıkarıp çocuğunun ağzına soktular. Bu hareketin başlamasında böyle büyük trajediler var. Bir dönem taş atan çocuklar denilen çocuklar, Pozantı Cezaevi’ne gönderildi ve sistematik olarak tecavüze maruz kaldılar.

Davutoğlu neden görevden alındı?

Sayın Ahmet Davutoğlu, Efkan Ala ve Muhammed Dervişoğlu (Kamu Düzeni ve Güvenliği Müsteşarı) kesintiye uğrayan süreci toparlamak için bir inisiyatif geliştirme amacı içindeydiler. Sayın Davutoğlu bu nedenle görevden alındı.

Kendisinden ve Selahattin Demirtaş’tan Newroz’da barış temalı konuşma yapmalarının istendiğini anlatan Önder, şunları söyledi:

Bu taleplerini ben Kandil’e ilettim. Murat Karayılan, ‘2013 şartlarına dönebiliriz’ dedi. Hendek meselesi bütün yoğunluğuyla devam ediyordu. Onun devamına bizden bu konuşmayı yapmamızı istediler, bu konuşmanın akabinde de Başbakan bir inisiyatif geliştirecek dediler. Ben ve Sayın Demirtaş programda konuşmamız olmamasına rağmen birer konuşma yaptık. Mekaniği böyle hazırlanan bir nevruz kutlamasında bizim şiddet içerikli konuşmamız mümkün değildir. Cımbızlama mantığıyla alınan konuşmalarla böyle bir ithamda bulunulmasını kabul etmiyorum.

‘Topbaş, ben söylesem darağacına çekileceğim sözlerde bulundu’

İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Kadir Topbaş’ın İstanbul’a özerklik açıklamalarına dikkat çeken Önder, bu konuda ise şunları söyledi:

Kadir Topbaş 4 gün önce, benim ağzımdan çıksa darağacına çekileceğim bir talepte bulundu. ‘İstanbul özerk olmalı, Karışanı olmamalı’ diye. Garabete dikkat çekmek için bunu söyledim. 2011-2013 yılları arasında Yeni Anayasa Yazım Komisyonu’nda partimizin temsilciydim. Partimizin özerklik ile ilgili resmi tezini orada da savundum.

Duruşma Sırrı Süreyya Önder’in doğum günü olan 4 Temmuz gününe ertelendi.