Ana SayfaGüncelDostu da düşmanı da seslerinden tanıyorlar: İşte fillere dair bilinmeyenler

Dostu da düşmanı da seslerinden tanıyorlar: İşte fillere dair bilinmeyenler

HABER MERKEZİ – Psikolog ve Zoolog Profesör Phyllis Lee, filler üzerine yaptığı uzun süren araştırmalar sonucu ortaya çıkardığı farklı bilgileri açıkladı. Bu bilgilerden biri de filleri bir arada tutan unsurun ses olduğu gerçeği. Ayrıca profesör, insanlara fillerin önünde işememelerini telkin ediyor.

Hayatının çoğunu Kenya’da Afrika filleri üzerine çalışarak geçiren psikolog ve zoolog Phyllis Lee, fillere ilişkin edindiği bilgileri paylaştı.

BBC Radio 3’ün ‘Free Thinking’ kuşağına röportaj veren Lee, uzun erimli araştırması sırasında edindiği ilginç bilgileri anlattı.

Çalışmalarına 1972’de ortalama 7 filden oluşan ailelerde başlayan Lee, koruma önlemleri sayesinde bugün 16 filden oluşan aileler ile devam ediyor.

Filler için nineler önemli

Çalıştığı ailelerden biri 50 filden oluşuyor. Lee, bu ailede kimin ne zaman doğum yaptığını, kimin doğuma yardımcı olduğunu ve fil yavrularına kimin göz kulak olduğunu biliyor ve “Bir fil ailesinde nineniz varsa hayatta kalma şansınız daha yüksektir” diyor.

Sesleri ile dostlarını düşmanlarından ayırabiliyorlar

Filler, selamlaşmak ve başka ailelerden filleri tanıyabilmek için sesli iletişimi kullanıyor. Phyllis’e göre dostlarını düşmanlarından ayırabiliyorlar:

Bir kez bir meslektaşım Afrika’nın güneyinden tamamen yabancı fillerin ses kayıtlarını dinletti. Epey gürültülüydü ve filler aracımızı sarstı. Hayatımda hiç bu kadar korkmamıştım.

Günün büyük bölümü yemekle geçiyor

Filler çok yavaş ve kararlıdır, vakitlerinin çoğunu yiyerek geçirirler. Nadiren etkileşime geçerler. Günlerinizin çoğu filleri yemek yerken izlemekle geçer. Kilimanjaro Dağı’nın yakınlarındaki filleri izledim. Onları gittikleri her yerde takip edebilirsiniz. Filler çok sakindir. Size alıştıkları zaman gelip aracınızı selamlarlar ve yavrularını da arabanıza getirirler.

Sakın fillerin önünde işemeyin

Eğer işerseniz erkekleri gelip sizi koklar. Çok utanç verici bir şey. Erkek filler dişilerin azgınlık döneminde olup olmadığını sidiklerini koklayarak anlıyor. Bu yüzden dikkatli olmalısınız çünkü sizi sürekli takip edebilirler.

Çocuklarla birlikte fil serüveni

İki çocuğumu da henüz çok ufakken filleri takip etmek üzere yanıma aldım. Büyük olanı gün boyunca vanın arkasında Harry Potter kitabı okuyordu. Küçük olansa hiçbirimizin görmediği olağanüstü şeyleri fark ediyordu. Büyük olan şimdi bir şair, küçük olansa Etiyopya kurtları üzerine çalışıyor. Bok yığını üzerinde çiftleşen boksinekleri üzerine bir şeyler öğrenmekten zevk alanları tanımakta zorluk çekmiyorsunuz. Özel bir ilgi alanı.

Yaşama süreleri ortalama 50 yıl

Dişi filler yetmişli yaşlarının ortasına kadar yaşıyor. Çoğu 40-50’yi görüyor. Açıkçası uzun dönemli çalışmalarımızda beşikten mezara fillerin yaşamlarını takip etme şansımız oluyor. Uzun yaşarlarsa bir ömre 10 bebek sığdırıyorlar ki bu aslında insanlardan daha düşük bir rakam. Guinnes Rekorlar Kitabı’na göre; “Bir kadının 27 çocuk sahip olması imkansız değil”

Tek dişli erkekler daha iyi dövüşçü

Bazen tek dişli erkeklerin daha iyi dövüşçüler olduğunu düşünüyoruz. İki dişi olanlar kafa kafaya çarpışıp sıkışabilirler. Tek dişi olanlar ise daha sinsi oluyor ve arkadan dolanıp rakibini gövdesinden vurabiliyor. Bu bazen dövüşü bitiren hamle oluyor yani başarılı bir yöntem. Enteresan olan şu, tek dişi olan ne kadar az fil var ya da vardı ve kaçak avcılığın yaygınlaşmasının sonucu olarak ileride sayıları ne kadar olacak…

Kaçak avcılık fillerde travma yaratıyor

Fillerin, diş avcılığının etkisinden kurtulması 2 jenerasyonu buluyor. Bu 15-20 yıl demek. Şunu öğrendik ki doğal yollardan ölürlerse aile yapıları zarar görmüyor ama kaçak avcılık kurbanı olurlarsa bunun aile üzerinde yarattığı travma o kadar büyük oluyor ki en azından bir jenerasyon boyunca iyileşemiyorlar.


BBC Radio3’ten çeviren Evrensel Gazetesi’nden Mithat Fabian Sözmen