HDP’li Yıldırım: AKP’nin içi fena halde karışık
HABER MERKEZİ – Referandum sonuçlarını değerlendiren HDP Grup Başkanvekili Ahmet Yıldırım, HDP’nin ve Kürtlerin oylarının ‘Evet’e kaymadığını belirtirken AKP’nin ise 7 Haziran’daki yüzde 40’lık oy oranına geri döndüğünü söyledi. Yıldırım, “AKP’nin içinin fena halde karıştığı da ortada” dedi. Yıldırım’ın gündeminde Meclis’in tatil edilmesi ve açlık grevleri de vardı.
Halkların Demokratik Partisi (HDP) Grup Başkanvekili Ahmet Yıldırım, Meclis’te düzenlediği basın toplantısında 16 Nisan’da yapılan anayasa değişikliği referandumu üzerine değerlendirmelerde bulundu.
HDP’nin ve Kürtlerin oylarının ‘Evet’e kaydığı yönündeki iddiaların manipülasyondan ibaret olduğunu ifade eden Yıldırım, AKP’nin oylarınınsa 7 Haziran’daki oranlara göre düştüğünü söyledi.
Yıldırım, AKP’nin durumuna ilişkin şunları kaydetti:
AKP’nin içinin fena halde karıştığı da ortada. Bir zafer edası yok. Kendi iç kavgalarıyla didişiyorlar, çünkü AKP 7 Haziran’daki yüzde 40’lık oy oranına geri döndü. AKP, iktidarı kaybettiği oy oranına geri döndü.
Gündeminde 64. gününde sonlanan cezaevlerindeki açlık grevleri de olan HDP Grup Başkanvekili Yıldırım’ın konuşmasından satırbaşları şöyle:
Açlık grevleri
Cezaevlerindeki problemler ülkenin kanayan yarası haline geldi. Bu sebeple, 300’e yakın tutuklu ve hükümlünün başladığı açlık grevi dün sonlandı. Tutuklu ve hükümlülerin yasalarca, uluslararası sözleşmelerle garantiye alınmış hakları vardır. Bu, onların siyasi kimliklerinden bağımsızdır.
Cezaevlerinde tam kritik aşamaya gelmişken açlık grevlerinin sonlanması önemlidir. Biz, daha ağır sonuçlar doğurmaması için çok çaba sarf ettik. Bu konuda farklı kesimlerle, cezaevi yöneticileriyle, Adalet Bakanlığıyla istişare içinde olduk. Bundan sonra da kalıcı sağlık problemleri olmaması, sağlık takipleri ve hak ihlalleri konusunda da takipçi olacağız.
“Referandumun üzerine düşen meşruiyet gölgesi 3 aşamalı”
Dört gün önce, cumhuriyet tarihinin en önemli sandığı kuruldu. Bu sandık, bir rejim değişikliği içeriyordu. Referandumu sadece sonuçları üzerinden değil ilk günden bugüne ele almak zorundayız. Bu referandumun üzerine düşen meşruiyet gölgesini 3 aşamalı ele alıyoruz.
Birincisi, Anayasa Komisyonu ve TBMM Genel Kurulunda tartışma biçimi. Yangından mal kaçırırcasına komisyon ve genel kuruldan geçirildiği, halkla içeriğinin paylaşılmadığı, kanalların kapatıldığı bir sürece şahitlik ettik. Referandum çalışmaları saha aşamasına geldiğinde de içerik çok tartışılmadı.
İkincisi, sahada propaganda çalışmaları devam ederken tarihin en büyük eşitsizliği ile karşılaşmamız. Medyada, maddi olanaklarda, kamu imkanlarının eşit tanınmaması üzerinde fırsat eşitsizliği yaşadık.
Üçüncü aşama olarak 16 Nisan’da YSK marifetiyle hukuk skandalına imza atılırcasına, mühürsüz zarfların iptal gerekçesi olduğunu daha önce de tecrübe etmişken, bu kez YSK, kendi kararlarını tekzip eden bir rol oynamıştır.
Meclis’in tatil edilmesine eleştiri
Muhalefet partilerinin 16 Nisan günü üzerine itirazlarını dile getirmeye başladığı an Meclis, AKP önerisiyle kapatıldı. Kapatılırken hiçbir gerekçe sunmadılar. Sadece yorulduklarını söylediler. Referandumla ilgi tartışmaların gündemleşmesini önlemek istediler.
Biz sahada çalışma yürütürken karşımızda AKP’li bir milletvekili, yönetici görmedik. Özel savaş valileri, kaymakamları ve kolluk kuvvetleri vardı. Kendileri yorulmadı ki. Bölgedeki kaymakamlara birere aylık izin versinler. Onlar seçimi manipüle etmek, baskı kurmak için çok çalıştılar.
“AKP’nin içi fena halde karışık”
AKP’nin içinin fena halde karıştığı da ortada. Bir zafer edası yok. Kendi iç kavgalarıyla didişiyorlar, çünkü AKP 7 Haziran’daki yüzde 40’lık oy oranına geri döndü. AKP, iktidarı kaybettiği oy oranına geri döndü.
“Kürtlerin oyları ‘Evet’e kaymadı”
Kürtlerin ve HDP’nin oyunun ‘Evet’e kaydığı iddiaları da bir başka suni gündem. İPSOS adlı araştırma şirketinin referandum sonuçları analizini gördük. İstanbul’da HDP’ye oy verenlerin yüzde 99’u hayır demiş. MHP’ye oy verenlerin yüzde 21’evet yüzde 79’u hayır demiştir.
Biz gerçeği saklamaya çalışmak özellikle de HDP’nin etkinliğinin fazla olduğu illerde bu sonucun sağlıklı olduğunu iddia edenler referandum çalışmalarının yürütüldüğü eşitsiz koşulları meşru göstermeye çalışanlardır. Bizim son 2 yıllık şiddet politikalarımız onay aldı diyorlar ya, sokağa çıkma yasaklarının ilan edildiği, belediyeleri kayyum atandığı yıkılan kentlerin sonuçlarına bakın:
Varto – yüzde 87
Lice – yüzde 85
Cizre – yüzde 80
Nusaybin – yüzde 79
Yüksekova – yüzde 76
Silvan – yüzde 75
Silopi – yüzde 75
Derik – yüzde 73
İdil yüzde – 72
Dargeçit – yüzde 70
Sur – yüzde 65
Bunların tamamında kayyum atandı, tamamında sokağa çıkma yasakları ilan edildi, tamamında halk yıkım yaşadı. Ve büyük baskı ortamında seçime gidildi. Halk, sizin çökertme politikasını buruşturup çöpe attı.
Bizim eksilen bir miktar oyumuz zorla göçe maruz kalınmasının, AKP’nin artan oyları da atanan güvenlik güçleri ve baskıların sonucudur. Karşımızda siyasi rakip olarak konumlandırılan güvenlik güçleridir. Esas AKP; 1 Kasım’dan 7 Haziran oylarına geri dönme sebebini Ankara’da, İzmir’de, Adana’da, Mersin’de, Üsküdar’da, Eyüp’te, Fatih’te arasın.
CHP’ye gönderme
HDP’nin milletvekillerinin tutuklu olmasının referanduma gölge düşürdüğünü söyleyenlere de ‘günaydın’ diyeceğiz. OHAL ilk ilan edildiğinde, Suriye tezkeresi geçtiğinde, HDP’lilerin dokunulmazlıkları kaldırıldığında destek verirken düşünecektiniz.