Ana SayfaGüncelKADINLARIN HAYIR’I | Kadınlar Birlikte Güçlü: Umutlu yarınları ‘Hayır’ diyenler kuracak

KADINLARIN HAYIR’I | Kadınlar Birlikte Güçlü: Umutlu yarınları ‘Hayır’ diyenler kuracak

HABER MERKEZİ – Kadınlar Birlikte Güçlü kampanyasının mimarlarından Rüya  Kurtuluş, “Mutlu, umutlu yarınlar ‘Hayır’ diyenlerin elleriyle kurulacak” diyor. Birlikte mücadele etmenin kadınlara güç verdiğini söyleyen Kurtuluş, yeni anayasa karşısında AKP’li kadınların dahi ‘bu kadar da olmaz’ dediğini belirtiyor.


Röportaj: PELİN ÖZKAPTAN


16 Nisan referandumuna 2 gün kaldı. Kadınlar da ‘Hayır’ı sokak sokak anlatıyor ve ‘Hayır’ demenin ‘bir zorunluluk olduğunu’ söylüyor.

8 Mart öncesi çok sayıda kadın örgütü ve  bağımsız feminist kadının bir araya gelerek başlattığı ‘Kadınlar Birlikte Güçlü’ kampanyasın da ‘Hayır’ı anlatanlardan.

Kampanyanın yürütücülerinden Rüya Kurtuluş, “Yeni anayasa taslağında kadının adı bile yok” diyor.

“Kadınlar daha içten ‘Hayır’ diyor” diyen Kurtuluş, kadınların ‘Hayır’larını, sokağın referandum nabzını ve kampanya sürecini Gazete Karınca’ya anlattı.

“Kadınlar olarak artık boğazımız sıkılıyor gibi hissediyoruz”

‘Kadınlar Birlikte Güçlü’ sloganıyla 8 Mart öncesinden bir araya gelen kadınlar referandum sürecine de ‘Hayır’ çalışması ile devam ediyor. Kadınları birleştiren bu oluşum hangi gereksinimlerden dolayı ortaya çıktı ?

Kadınlar Birlikte Güçlü bir kampanya aslında. Özellikle cinsel istismara maruz bırakılan çocukların istismarcıyla evlenmesini öngören utanç yasa tasarısı meclise geldikten ve biz kadınlar hep birlikte onu sokakta engelledikten sonra o enerjiyle 8 Mart’a doğru daha büyük bir enerji oluşturabiliriz diye düşündük. O sırada önümüze referandum gündemi de geldi. Ve dedik ki tıpkı utanç yasasını engelleyebildiğimiz gibi bu ‘Hayır’ı da örgütleyebiliriz. Kadın Cinayetlerine Karşı Acil Önlem Grubu’ndan gelen bir çağrıyla toplandık.

60 küsür kadın örgütü katıldı. İçerisinde çok büyük kadın örgütleri de, karma gruplar da, bağımsız feministler de var. Tek Başına Olmaz Hayır 8 Mart’a Doğru Kadınlar Birlikte Güçlü diye bir kampanya başlattık. Ve o kampanyanın devamında beraber hareket ettikçe, güçlü eylemler, sonuçlar kazanmaya başlayınca neden yola devam etmeyelim dedik. İlk 14 Şubat Sevgililer Günü’nde ‘Eşitsiz Aşka da Hayata da Hayır’ eylemi ile yola koyulduk.

“Kadından kadına ‘Hayır’larımızı taşıdık”

Ardından 25 Şubat’ta Türkiye’ye eş zamanlı kadından kadına ‘Hayır’larımızı taşıdığımız bir eylem yaptık. İstanbul’da 8-9 ilçeden kadınlar birbirlerine pankartlarını devretti ve Kadıköy’de buluştu. Orada da kadınların neye hayır dediğini anlatmış olduk. Sonunda da 8 Mart Uluslararası Kadın Grevi’ne ses veriyoruz diye eylemler yaptık 33 ilde.

8 Mart eylemlerinde de hakim bir slogan oldu: Kadınlar Birlikte Güçlü. Çünkü hepimiz biliyoruz ki kadınlara yönelik saldırı çok güçlendi. Hele son 5 yıldır artık boğazımız sıkılıyor gibi hissediyoruz. Çünkü yaşamımıza dair bir sürü laf ediliyor. Nasıl yaşayacağımız, ne giyeceğimiz, çalışıp çalışmayacağımız, doğurup doğurmayacağımıza hepsine dair söz söyleniyor. Bununla kalınmıyor yasalar oluşturuluyor. Kürtaj yasağı gelmişti, engelledik. Cinayetler arttı. Geçtiğimiz yaz boşanma komisyonunda bir rapor hazırlandı ki evlere şenlik! Yine kadınların tepkisiyle meclis gündemine bile gelemeden durduruldu. Ama hazırda bekletiliyor. Kadınların bütün boşanma hakkını, bugüne kadar kazanılmış medeni haklarının bir çoğunu gasp edecek bir yasaydı.

Bu birliktelik ve mücadele kadınlara iyi de geldi sanırım.

Biz de yan yana geldikçe güçlendiğimizin farkındayız. Bunu eyleme dökmek hepimize çok iyi geldi. 25 Mart’ta bir toplantı yaptık, 8 Mart’ın üzerine. Madem bu kampanyayı bu kadar birlikte örgütleyebildik Türkiye çapında. Ve hepimize de moral verdi, mücadele örgütlülüğümüzü arttırdı. Neden birlikte mücadele etmeyelim diye ki, gelen illerden arkadaşların eğilimi de bu yönde oldu. Referandum sürecinde ‘Hayır’ çalışması yapan tüm kadın örgütleriyle bir eylem örgütledik.

“Anayasa taslağında kadının adı yok”

Peki neden ‘Hayır’? Kadınlar neden ‘Hayır’ demeli ?

Bir kere anayasa taslağında kadının adı bile yok. Kadınların görüşü alınmadı ki hiç bir toplumsal kesimin alınmadı zaten. Bu ülkede kadınların bu kadar sorunları dururken, bu kadar köklü bir değişiklik yapılırken kadınların, kadın örgütlerinin de görüşü alınmalıydı. Kadını yok sayan bir anayasa var birincisi bu nedenle ‘Hayır’ demeliyiz.

Bizim zaten hayatımız ve kazanılmış haklarımız tehlike altında. Tüm bu haklarımızı bir kişinin kararnamelerine teslim etmemeliyiz. Bir gecede Kanun Hükmünde Kararname (KHK) ile tüm haklarımızı alabileceğini biliyoruz.

“Cumhurbaşkanı kadın-erkek eşitliğine inanmayan bir adam”

Şuanda Cumhurbaşkanı olan kişi ‘kadın – erkek eşitliğine inanmıyorum’ diyen bir adam. Ve biz bunu söyleyen bir adama asla irademizi, geleceğimizi, hayatımızı teslim etmeyiz. Etmeyeceğiz, bu yüzden de ‘Hayır’ diyoruz.

Bir diğer nedeni de; bu anayasa değişikliği, referandum kadın cinayetlerini, şiddeti, kadınların işsizlik sorununu, geçim sıkıntısını çözmeyecek. Dolayısıyla öncelikle bunlara çözüm aranması gerekiyorken böyle bir değişiklik dayatıldığı için de ‘Hayır’ diyoruz.

Daha neler neler sıralayabilirim…

“Sokakta ‘Hayır’ önde”

Sürekli sokakta, mahallelerde kadınlarla temas halindesiniz. Gözlemlerine dayanarak sence sandıktan ne çıkar?

Sokaktaki çalışmaları veri alarak konuşacağım. Anketleri ve televizyonları görmüyorum çünkü biz orada görünmüyoruz. Sokakta ‘Hayır’ çok önde. Önemli bir kesim ‘Hayır’ diyor ve bunu yüksek bir sesle söylüyor. Ya da ‘Evet’ diyen bir insanla sohbet ettiğinde kararsızlaşabiliyor. Fikri değişebiliyor. Bu çok önemli bu yüzden de ‘Hayır’ kazanacak. Ayrıca sadece biz değil AKP’ye oy veren kadınların da içten içe ‘Hayır’ dediğini düşünüyoruz.

“AKP’li kadınlar da ‘bu kadarı fazla’ diyor”

Bu dönemde farklı kesimlerden tüm kadınlardan bunu duyuyorum; AKP’nin içindeki kadınlarda da ‘Hayır’ diyecek bir kesimin olduğunu. Sen de rastladın mı ‘Hayır’ diyecek AKP’li kadınlara, yoksa bir varsayım mı ?

Kesinlikle hem kendi sohbetlerimden hem de arkadaşlarımın anlattıklarından bunların olduğunu görüyorum. Her kesimden kadının endişesi var. Biz geleceğimizden kaygılıyız gerçekten ve bu sadece yaşama, giyinme tarzımız, statümüz, işimizle alakalı değil. Tüm kadınların yaşam ve gelecek kaygısı var. Yaşantımıza müdahale edilmesinden kaygı duyuyoruz. Bu sadece giyim kuşam müdahalesi değil. Bu nasıl yaşadığımıza dair sınırların erkekler tarafından çizilmesi ve bunu güçlendiren bir düşüncenin zaten şuanda iktidarda. Sokaktaki, evdeki şiddet zaten mevcut iktidardan güç alarak kendini meşrulaştırıyor.

Bunun bir de yasallaştığını düşünelim. O zaman hayatımızı çok daha tehlike altına girecek. Ve bir çok kadın da bunu söylüyor. Yaşam tarzından, çocuklarının geleceğinden endişe duyan kadınlar var. Mesela sohbetlerde kadınların en çok anlattıkları, endişe ettikleri nokta çocukları. ‘Gazetelerde sürekli çocuk istismarı haberleri okuyoruz ve çocuklarımız okuldayken endişeleniyoruz’ diyorlar.

“Kadın anneyken değil, sadece kadın olduğu için değerli”

Ya da ‘mahallemizde sadece İmam Hatip’ler kaldı ve bundan endişeliyiz’ diyorlar. Çünkü Alevi ya da dindar olsun olmasın herkes çocuğu din eğitimi alsın istemiyor. Dindar olan bir insan da çocuğunun alternatif bir eğitim almasını istiyor. Ama tek yöne mecbur bırakıldığında çocukları için bilhassa kadınlar endişe duyuyor.

‘Kadın anneyken değerlidir’ lafı da rahatsız ediyor. Ben sadece anne olduğum, baş örtülü olduğum için değerli değilim. Kadın olduğum için değerliyim. Bunu söyleyen çok insan var artık. Bir de ‘bu kadarı da fazla’ sözünü çok duyuyorum. “Bugüne kadar oy verdim ama bütün yetki de tek kişiye verilmez” diyen AKP’liler var. “Ben kocamın eline her şeyi vermem” örneğini verenler…

“Kadınlar daha içten ‘Hayır’ diyor”

Kadınlar arasında çok esprisi yapılan bir durum var: “Kocana genel vekalet verir misin?” Vermezsin. Hiç bir kadın bunu isteyerek yapmaz. Referandum işte tüm yetkinin vekaletini bir adama vermek anlamına geliyor. ‘Hayır’ stantlarında bu muhabbetler çok ediliyor.

Kadınlar daha içten ‘Hayır’ diyor. Biz birbirimize gerçekten kulak verebiliyoruz, anlıyoruz. Kadınlar arasındaki bağ çok daha başka. Bunun bu kadar bölündüğü bir ortamda bile biz kadından kadına sözümüzü ulaştırabiliyoruz. Herhalde o yüzden de tecavüzcüleri aklayan yasaya karşı tüm kesimlerden kadınlar birlikte hareket ettik. Hepimiz ‘Hayır’ dedik.

“‘Hayır’ın kazandığı bir ülkede umut vardır”

‘Evet’ çıkarsa Türkiye’yi neler bekliyor ?

2 yıldır fiilen başkanlıkla yönetiliyoruz. OHAL’le, savaşla, bombayla, sindirerek, korkutarak, işten atarak ülkeyi gerçekten cehenneme çevirdiler. Devam edebilirler. Ama biz bir enerji topladık. Sonuç ‘Evet’ de çıksa biz ‘Hayır’ diyenler bir mücadele yolu açtık kendimize. O yüzden bu süreçte edindiğimiz deneyimle mücadele edeceğiz. ‘Hayır’ demeye de devam edeceğiz. Evet çıkarsa istediği gibi ülkeyi yönetmeye çalışacak, istediği yasaları çıkaracak, mahkemeleri şimdikinden daha da fazla kullanacaklar. Bu nedenle bu kabus, kriz, kaos senaryosuna kimsenin ortak olmamasını diliyoruz biz. Ve herkesin sandığa gidip ‘Hayır’ oyu vermesini ayrıca sandıklara da sahip çıkmasını istiyoruz.

Çünkü gerçekten ‘Hayır’ın kazandığı bir ülkede umut var, gelecek, adalet, eşitlik var. Bu değerleri savunanlar ‘Hayır’ diyor. Bu ülkede güzel mutlu yarınlar kurulacaksa ‘Hayır’ diyen insanların elleriyle kurulacak.

“Kadınlar sokakta olmaya ve hayatlarına sahip çıkmaya devam edecek”

Referandum sonrası da ‘Kadınlar Birlikte Güçlü’ kampanyası devam edecek mi?

Referandum sonrasında da sokağa çıkacağız. Bizim ‘Hayır’larımız bitmez. Çünkü bu ülkede kadınların ‘Hayır’ diyeceği çok şey var. Şimdi de onların örgütlenme süreci devam ediyor. Muhtemelen Kadıköy’de ‘nerede kalmıştık?’ diyerek bir eylem yapacağız. Bilgilendirme yapacağız zaten tekrardan.

18 Nisan’da referandumdan ne sonuç çıkarsa çıksın kadınlar sokakta deyip, ilk sözü söyleyeceğiz. Türkiye’de yaşamından en çok endişe duyan kesimlerden biri kadınlar. Hayatımıza sahip çıkmak için direnmek, mücadele etmek zorundayız. O yüzden referandumdan hemen sonra sokağa çıkıp, ‘kadınlar sokakta olmaya ve hayatlarına sahip çıkmaya devam edecek bilin bunu’ diyeceğiz. ‘Hayır’ çıkarsa hayırın neşesiyle, ‘Evet’ çıkarsa mücadelenin azmiyle çıkacağız. Kadınların eşit ve mutlu yaşadığı bir ülke kuracağız. Ve hatta dünya.

Previous post
Haneke'den Fatih Akın'a: 70. Cannes Film Festivali'nde yarışacak filmler açıklandı
Next post
Sennur Sezer Öykü ve Şiir Ödülleri'ne başvurular başladı