Ana SayfaÇalışma YaşamıTeorinin pratiği: Iğdır’da HDP yöneticisi bir ‘cız bız’cı

Teorinin pratiği: Iğdır’da HDP yöneticisi bir ‘cız bız’cı

IĞDIR  – Vedat Yıldırım Iğdır’da hem HDP yöneticisi hem de seyyar tezgahında ‘cız bız’ yapıyor. Yıldırım teorinin pratiğine vurgu yapıyor ve yaptığı şeyin bunla alakalı olduğunu dile getiriyor.


Haber: BERZAN GÜNEŞ


Sırtını bir yandan Ararat Dağı’na bir yanda da Aras Nehri’ne vermiş olan küçük ve şirin kent Iğdır’da karşımıza çıkıyor Vedat Yıldırım.

47 yaşındaki Yıldırım, küçük seyyar tezgahında cız bız* yaparak geçimini sağlıyor. Ancak Yıldırım aynı zamanda Halkların Demokratik Partisi’nin (HDP) Iğdır merkez ilçe eş başkanı.

Tüm müşterilerini karşıladığı gibi karşılıyor beni de, pos bıyıklarının altından gülerek.

47 yaşındaki Yıldırım, 5 çocuk babası. Hayatı boyunca okula hiç gitmemiş, okuma yazmayı kendi imkanları ve azmi ile öğrenmiş. Sürekli sorgulayan, araştıran ve tartışan biri Yıldırım.

Sohbet ediyoruz ve soruyorum: İlçe eş başkanlığı, yöneticilik ve iş; hepsini bir arada yürütmek zor olmuyor mu?

“Kesinlikle olmuyor” diye yanıt veriyor ve ekliyor: “Günümün 8 saatinin 4 saatini partime ve çalışmalarımıza ayırıyorum, 4 saatini de kendi işime. Tezgahımda cız bız yapıyorum. Geriye kalan saatlerimi ise aileme, kendime ve yine mahallemde komşularıma ayırıyorum. Benim yaptığım iş bir emektir.”

Yaptığı işin aynı zamanda halkla bütünleşmenin bir aracı olduğuna dikkat çekiyor Yıldırım. Öyle ki ‘halk ile bütünleşmenin’ ne demek olduğuna da buradan bir yanıt veriyor:  “Halk ile iç içe olmak, halka kendini yakın hissetmek, halktan biri olmak demek işte budur: Emektir.”

Sıkça ‘emeğe’ vurgu yapan Yıldırım, ‘emek’ odaklı yaşam felsefesini evine taşıdığını da söylüyor. İşi için gerekli olan malzemeleri eşi ve çocukları ile ortak bir şekilde hazırladığını belirtiyor, “Bizim aile içerisinde hepimizin bir görevi vardır” diyor.

Yıldırım ‘kapitalizme bulaşmadan, paranın gücüne esir olmadan da yaşayabileceğini’ belirttikten sonra elindeki tek ‘sermayenin’ emek olduğunu bir kez daha vurguluyor.

Emek insanın temizlik zırhıdır. Koruma zırhıdır. Emekçi bir insanın kirliliğe bulaşmasını yüzdeliğe vurursak eğer yüzde doksanı bulaşmaz. O emek onu koruyor. Adeta bir kalkandır emek.

Tezgahının başındaki emek sürecinin siyasi çalışmalarına olumlu etkisine de dikkat çekiyor Yıldırım.

Sosyal olan bir kişilik siyasal alanda sıkıntı çekmez. Ama tabi ki bunu da iyi kullanmak gerekir. Bugün halkın gözü önünde, emekçi bir yönetici halkla bütünleştiği zaman, halka hizmet ettiği zaman, bu halk nezdinde bir etki yaratıyor. Eğer ben yönetici olduğum zaman halktan kopuk yaşarsam ben o zaman başarısız olurum.

Bazı ‘eş dostun’ kendisine ‘Sen merkez ilçe eş başkanısın yakışır mı sen böyle çalışıyorsun’ gibi telkinlerde bulunduğunu da dile getiren Yıldırım, yanıtının ise şu olduğunu aktarıyor: “Aslında bizim hareket emek üzerine kurulmuş bir harekettir.”

Aslında ‘emeği’ bir kavramın ötesine taşıyor Yıldırım; sosyalizmden, insanlıktan, ekonomiden ve halktan sürekli bahsedildiğini ancak ‘taa içine kadar’ kapitalizme girildiğini belirtiyor ve şöyle devam ediyor:

Teorinin tükendiği yer burasıdır ‘pratik’. Bunun için bizlerin önem vermesi gereken şey pratiktir. Pratikte de yaşamımızda, her bireyin komünal yaşamı, kültürü, ekolojiyi  ve emeği mutlaka yerleştirmeliyiz.  Emeğe çok önem vermeliyiz.

Yıldırım, emekten sonra ise umuda vurgu yapıyor ve sözlerini şöyle noktalıyor:

Umudu olmayanın yaşamı bitmiş demektir. Umut her zaman vardır. Her zamanda olmalıdır. Umutsuz bir insan nefes bile alamaz. Ben iki ateşin arasında kalsam bile her zaman içimde bir umudum olur.

Eğer yolunuz bir gün Iğdır’a düşerse Vedat Yıldırım’ın ‘cız bız’ını yemeden ayrılmayın.


*Iğdır halk dilinde ciğer, yürek, bağırsağa verilen genel isimdir