Ana SayfaGüncelTÜSİAD referandum sonuçlarını beklemeden ‘reform’ çağrısı yaptı

TÜSİAD referandum sonuçlarını beklemeden ‘reform’ çağrısı yaptı

HABER MERKEZİ – ‘Başkanlığı’ da içeren anayasa değişikliği referandumu sandıklarının tamamı açılmadan TÜSİAD, reform çağrısı yaptı. TÜSİAD, rekabet koşullarında hukuk, demokrasi ve özgürlükler konusunda adım atılmasını istedi.

Türk Sanayicileri ve İşadamları Derneği (TÜSİAD), ‘başkanlığı’ da içeren anayasa değişikliği referandumu sonuçlarını beklemeden ‘reform’ çağrısı yaptı.

TÜSİAD’ın açıklamasında, rekabet koşullarında hukuk, demokrasi ve özgürlükler konusunda adım atılması istendi:

Ülkemiz, Anayasada değişiklikler içeren kanun teklifinin halkoylamasını geride bıraktı. Tarihsel önemde küresel değişimlerin yaşandığı bir dönemdeyiz. Referandum sonucu hangi yönde olursa olsun, şimdi daha güçlü Türkiye için toplumsal dayanışma içerisinde olmanın ve vakit kaybetmeden geleceğe bakmanın zamanıdır. Türkiye’nin yapısal sorunları, dün olduğu gibi bugün de varlıklarını sürdürmektedir. Bu sorunları çözmek, milli menfaatlerimiz doğrultusunda küresel ölçekte rekabetçi Türkiye’ye giden yolun anahtarıdır. Şimdi Türkiye için toplumsal özgürlük, çoğulculuk ve dayanışma içinde ilerleme zamanıdır. Ülkemizin önünde, devletimizin, Türkiye Büyük Millet Meclisi’nin ve hükümetimizin odaklanmasını önerdiğimiz ve kararlılıkla destek olacağımız somut bir reform gündemi bulunmaktadır.

TÜSİAD, önerilerini üç başlık altında özetledi:

Demokrasi

Dünya rekabet koşullarında hukuk, demokrasi ve özgürlükler toplumu olmak milli menfaatlerimiz açısından elzemdir. Halkoylamasına giden süreçte tüm tarafların dile getirdiği güçlü demokrasi taahhütleri doğrultusunda, aşağıdaki reform maddelerinin ivedilikle gündeme alınmasını öncelikli olarak görüyoruz:

15 Temmuz darbe teşebbüsünün zorunlu kıldığı olağanüstü hali geride bırakarak, olağan hukuk devleti ortamına mümkün olan en kısa sürede dönülmesi;
Yargı erkinin bağımsızlığı ve tarafsızlığı konusunda toplumun tüm kesimlerini kapsayacak düzenleme ve uygulamaların devreye alınması;
Mevcut seçim barajının, temsil zenginliğine adil ve azami seviyede olanak tanıyacak şekilde düzenlenmesi;

Kamu yönetiminde liyakat kriterlerinin tavizsiz uygulanması;
Siyasal Partiler Kanunu’nda reform yapılması;

Adalet sisteminde düşünce ve ifade özgürlüğüne daha fazla imkân sağlayan bir yapının oluşturulması;

İletişim ve bilgiye erişim hakkının güvence altına alınması, özgür medya ve internet ortamının güçlendirilmesi ve kişisel verilerin korunması mevzuatının AB standartları ile uyumlu hale getirilmesi.

Ekonomi

Türkiye, dünya ekonomisinin içinden geçmekte olduğu belirsizlik döneminde ciddi risklerle karşı karşıya olmakla birlikte güçlü makroekonomik dengeleri, dinamik demografisi ve genç insan kaynağıyla büyük fırsatlara da sahiptir. Ekonomik büyümeye geri dönüş, talep yönlü politikalar yerine verimlilik artışını destekleyen reformlar yoluyla mümkündür. Kısa vadede makro iktisadi istikrarın sağlanması için enflasyonun yüzde 5’lik hedefin altına hızla ve kalıcı olarak indirilmesi için alınacak önlemleri kararlılıkla destekliyoruz. Bu çerçevede ulusal ve uluslararası ekonomik ortamımıza güven ve güç kaynağı teşkil edecek yapısal reformların hayata geçirilmesi kritik önem taşımaktadır:

Piyasaları denetleyici ve düzenleyici kurum ve kuruluşların bağımsızlığının korunması;

Kayıtdışı ekonomi ile mücadele ve vergi politikalarında saydamlık ve etkinliğin tesisi;

Sermaye piyasalarının gelişimi ve alternatif finansman araçları yoluyla reel sektöre kaynak yaratılması;

Finansal kapsayıcılığın yaygınlaştırılması amacıyla finansal okuryazarlık ve dijitalleşmeye destek sağlanması;

Kamu ihaleleri mevzuatının AB standartlarında rekabetçi, saydam ve verimli olacak şekilde yasalaşması;
Analitik, özgür ve yaratıcı düşünme, STEM (fen, teknoloji, mühendislik, matematik) ve İngilizce yetkinliği başta olmak üzere bilgi çağının gerektirdiği becerileri önceliklendiren kapsamlı bir eğitim reformunun hayata geçirilmesi;

KOBİ’lerin verimlilik ve finansmana erişimde dijital çağın gereklerine uygun açılımlarına destekler verilmesi;

Sanayi stratejisinin, 21. yüzyılda ülkelerin gücünü belirleyecek olan Sanayi 4.0 Devrimi ve dijital teknolojik dönüşümle uyum arz eden somut hedeflerle güncellenmesi;

Gıda enflasyonuna da neden olan artan üretim maliyeti, arz açığı, ürün zincirlerindeki aksaklıklar gibi yapısal sorunların çözülmesi;
Sürdürülebilir turizmin tesisi yönünde bütüncül bir eylem planının hazırlanıp devreye alınması;

Enerji sektöründe serbest, sürdürülebilir ve öngörülebilir piyasa hedefli reformların hayata geçirilmesi;

Türkiye’nin doğa hazinesini koruyacak ve düşük karbon ekonomisine geçişi destekleyecek düzenleme ve destek politikalarının uygulanması;
Başta dijital yetkinlikler olmak üzere “yetişkin becerileri”nin geliştirilmesine yönelik eylem planının devreye alınması;

Genç işsizliği ile mücadele için eğitim ile işgücü piyasası arasındaki bağın güçlendirilmesi ve vasıf uyumunun gözetilmesi;

İstihdam üzerindeki vergi ve prim yükünün OECD ülkeleri ortalamasına çekilmesi, güvenceli esnek çalışma biçimlerinin geliştirilmesi;

Toplumsal cinsiyet eşitliğinin eğitim, çalışma ortamı ve yönetime katılım başta olmak üzere hayatın her alanında sağlanmasına yönelik kararlı adımlar atılması;
Bu reformların başarısı için toplumsal desteği pekiştirecek ve Türkiye’nin uluslararası saygınlığını, çekim gücünü ve marka değerini yükseltecek bir iletişim stratejisinin oluşturulması ve uygulanması.

AB ile ilişkiler

Türkiye-AB ilişkileri tarihsel derinlik, güncel ortaklık ve geleceğe yönelik kazanımları içermektedir. Avrupa Birliği’ne üyelik süreci, küresel rekabette daha güçlü bir Türkiye hedefi için belirleyici öneme sahiptir. AB üyelik süreci, sağladığı rekabet gücü, sosyal refah, teknolojik ilerleme, finans, yatırım, ihracat, turizm ve öngörülebilir bir hukuk devleti düzeni unsurlarıyla Türkiye’nin öncelikli milli çıkarıdır. Türkiye, AB sürecinde ilerledikçe, dünyanın yükselmekte olan ülkeleri açısından ekonomik cazibe ve demokratik referans kaynağı olmuştur. Diğer taraftan, Dünyanın tüm bölgeleriyle güçlü ilişki kuran bir Türkiye’nin Avrupa’da çok güçlü bir etkisi olmaktadır. Ayrıca, yakın zamanda tartışmaya açılan “Avrupa’nın geleceği” stratejisi, merkezinde federal bir çekirdek Euro bölgesinin yer aldığı geniş bir konfederal AB’den oluşan, çok çemberli bir yapıya yönelmektedir. AB esnek bir entegrasyon yapısı, Türkiye ise demokratik istikrar alanlarında ilerleme dönemindeyken, müzakerelerin hedefini korumak mümkündür. Bu yönde şu ilerleme alanları öne çıkmaktadır:

Mevcut Gümrük Birliği rejiminin, dijital ekonomi boyutun da dikkate alacak bir yaklaşımla, stratejik öncelik olarak güncellenmesi;

Göç ve mülteci politikaları, örgütlü suç ve terörle mücadele ve vizesiz seyahat alanlarında, Türkiye’nin Avrupa iç güvenlik işbirliğine dahil olması;

Enerji politikalarında uluslararası tedarik ağları, piyasa düzenlemeleri ve yenilenebilir enerji teknolojileri boyutlarında AB ile daha yakın bir işbirliği;
Kıbrıs’ta çözüme yönelik irade ve desteğin sonuca ulaşması;

Suriye’de barışa ve toplumsal düzene, NATO üyesi bir Avrupalı ülke olarak aktif katkı sağlanması.
İnanıyoruz ki demokrasi, ekonomi ve AB süreci başta olmak üzere reform gündeminde kararlı adımlar atmak, küresel ölçekte rekabetçi ve müreffeh bir ülke olarak yıldızımızı parlatacaktır.




Önceki Haber
Bir ilk: YSK'dan mühürsüz pusulalara 'yeşil ışık'
Sonraki Haber
HDP referandumda yaşanan hak ihlallerini raporlaştırdı