Ana SayfaGüncelAKP’nin 72 gün sonra ilk açıklaması ‘Açlık grevi dine aykırı’ oldu, Gülmen ve Özakça cevap verdi

AKP’nin 72 gün sonra ilk açıklaması ‘Açlık grevi dine aykırı’ oldu, Gülmen ve Özakça cevap verdi

HABER MERKEZİ – AKP cephesinden, KHK ile ihraç edildikleri işlerine geri dönmek için 72 gündür açlık grevinde olan Nuriye Gülmen ve Semih Özakça için “Açlık grevi inançlarımıza aykırıdır” yorumu geldi. Gülmen ise bu açıklamaya ‘Bu adaletsizlik dinimize aykırı değil mi?’ sözleri ile yanıt verdi.

Olağanüstü Hal (OHAL) kapsamında çıkarılan Kanun Hükmünde Kararnameler (KHK) ile ihraç edilen akademisyen Nuriye Gülmen ve öğretmen Semih Özakça 72 gündür açlık grevinde.

72 gündür Gülmen ve Özakça’nın taleplerine karşı sessizliğini koruyan hükümet cephesinden ilk açıklama bugün geldi.

BBC Türkçe’den Fundanur Öztürk’e konuşan TBMM İnsan Hakları Komisyonu üyesi AKP milletvekili Said Yüce, Gülmen ve Özakça’nın açlık grevinin İçişleri Bakanlığı, Başbakan Yardımcısı Nurettin Canikli ve TBMM İnsan Hakları Komisyonu Başkanı Mustafa Yeneroğlu’nun gündeminde olduğunu söyledi.

15 Temmuz darbe girişimi ardından kamuyu yeniden yapılandırmaya çalıştıklarını belirten Yüce, “Türkiye Devleti ve kurumları kimseye zulmetmek için değil, adaleti tesis etmek için var. O nedenle bu tepkiyi koyan arkadaşlara tavsiyem o dur ki, biraz da sabırla ve mutlaka hayatta kalarak haklarını aramalılar. Açlık grevi bir çare değil ve yol değil” diye konuştu.

“Kadere teslim olmak lazım”

AKP’li Yüce, Gülmen ve Özakça’dan ‘devlete güvenmelerini’ ve ‘dini değerlere aykırı’ olarak değerlendirdiği açlık grevine son vermeleri çağrısı da yaptı:

Açlık grevi gibi eylemler hem bizim inançlarımıza hem değerlerimize uygun şeyler değildir. Başka şeyler yapabilirler. Allah’ın verdiği canı ancak Allah alır. Rızkı da veren Allah’tır. Allah’ın verdiği rızık, bazen orada olmaz burada olur. Kadere teslim olmak ve tevekkül etmek lazım.

Yüce, Gülmen ve Özakça’nın açlık grevinde kritik aşamayı geçtiği sorusuna ise ilgili birimlerin  bu konuyu görüştükleri sözleriyle yanıt verdi.

AKP’li Yüce’nin bu açıklamalarına Gülmen ve Özakça’dan yanıt geldi.

“İşkence görmeseydik açlık grevini tercih etmeyebilirdik”

Açlık grevine son çare olarak başladıklarını belirten Özakça şunları söyledi:

Açlık grevinden önce diğer mücadeleler yapılmamış gibi bir algı oluşturulmasın. Biz aylarca işimizi, öğrencilerimizi geri istiyoruz dedik ama polis saldırısı dışında hiçbir tepki görmedik. Belki de o kadar işkence ve baskı görmeseydik, görmezlikten gelinmeseydik açlık grevini tercih etmeyecektik. Bu aslında sürecin dayattığı bir şey olarak karşımızda duruyor. Bize başka çare bırakmadılar.

“Bir insanın açlıkla terbiye edilmesi dinimize aykırı değil mi?”

“Biz açlık grevine başlamamış olsaydık şu an o kulaklar bizi hiç duymamış olacaktı” diyen Gülmen de açıklamaya şu sözlerle yanıt verdi:

Bugün sesimiz onlara ulaştıysa bu açlık grevimiz sayesinde oldu. Açlık grevi son derece demokratik, pasif bir hak arama biçimidir. 72 gündür kelimenin tam anlamıyla açız. Ben buradan onlara soruyorum, ne yapacaklar?

Özakça, “Bir insanın ekmeğiyle terbiye edilmesi dinimize aykırı değil mi? Hiçbir sorgu sual olmadan insanlar bir gecede kapının önüne koyuluyor. Zalimlik varsa ona karşı bir şey yapılması dinen de uygundur diye düşünüyorum. Ayrıca tevekkül kaderine razı gelmek değil ki. Tevekkül, yapılması gereken her şeyi yaptıktan sonra bekleyişe geçmektir” diye konuştu.

“AKP’li milletvekilleri bizde oluşan hasarın sorumluluğunu taşıyor”

Gülmen de soruyor:

Bizlerin vücudunda her geçen gün onların ihmalkarlığından, bize kulaklarını tıkamasından ötürü hasar oluşuyor. Mesela dinen buna nasıl bakıyorlar? AKP milletvekillerinin her biri bunun sorumluluğunu taşıyor. Müslüman olanlara sorayım, bu sorumluluğu alabilecekler mi? Allah’ın karşısında bunun hesabını verebilecekler mi?

“Yasal zeminde bizi işten atma imkanları yoktu”

Özakça, Yüce’nin ‘devlete güvensinler’ çağrısına ise şöyle yanıt verdi:

Bir insanın hakkı aramak için tepki göstermesi demek, devlete güvenme ya da güvenmeme meselesi değildir. Yasal zeminde hareket etselerdi bizi işten atma imkanları yoktu. ‘OHAL olmasaydı bu kadar temizliği yapamazdık’ demişlerdi. Bu ortamda adalete nasıl güvenebiliriz? Biz işten atılmış insanlarız ve sesimizi çıkarmak istiyoruz ancak karşılığında dövülerek yaka paça gözaltına alınıyoruz. Bu ortamda nasıl bir güvenden bahsedebiliriz?