Ana SayfaÖzel‘HDP öncüsüz bırakılmak isteniyor, yeni bir çıkış yapacağız’

‘HDP öncüsüz bırakılmak isteniyor, yeni bir çıkış yapacağız’

ANKARA – HDP’nin 20 Mayıs’taki kongresine ilişkin Gazete Karınca’ya değerlendirmelerde bulunan partinin Kadın Meclisi Sözcüsü Dilan Dirayet Taşdemir, HDP siyasetinin ‘öncüsüz’ bırakılmaya çalışıldığını ancak partilerinin toplumsallaşmış bir siyasete sahip olduğunu ve bunun referandumda da açığa çıktığını söylüyor. Figen Yüksekdağ’ın tutukluluğu ile vekilliğinin düşürülmesinin de iktidarın ‘öncüsüz siyaset’ stratejisiyle ilişkili olduğunu belirten Taşdemir, “Tam da bizleri kırmak istedikleri noktadan yeni bir çıkış yapacağız” diyor.


Haber: ALTAN SANCAR


Halkların Demokratik Partisi (HDP) Ağrı Milletvekili ve Kadın Meclisi Sözcüsü Dilan Dirayet Taşdemir, partisinin 20 Mayıs tarihinde gerçekleştireceği Olağanüstü Kongre’ye ilişkin Gazete Karınca’ya değerlendirmelerde bulundu.

HDP’nin kadın partisi olması nedeniyle iktidarın politikalarının hedefinde olduğunu belirten Dirayet Taşdemir, vekilliği düşürülen eş başkan Figen Yüksekdağ’ın HDP’nin kadın mücadelesinde bir sembol olduğu için hedefe oturtulduğunu vurguladı.

Taşdemir, yeni eş genel başkan adayına ilişkin bir isim havuzu oluştuğunu ancak ismin henüz netleşmediğini ifade etti.

Kongre sürecinin HDP’nin örgütsel ihtiyaçlarından kaynaklanmadığını ve hukuksal zorunluluktan kaynaklandığını belriten Taşdemir, sözlerini şöyle sürdürdü:

“Yüksekdağ bir sembol”

Kongre süreci bizim kendi örgütsel ihtiyaçlarımızdan öngörerek planladığımız bir süreç değildi. Bu süreç partimize yönelik siyasi tasfiye operasyonları sonucunda gelişen hukuki bir kongre süreci. 7 Haziran seçimlerinin ardından partimize yönelik ciddi bir tasfiye ve çökertme siyasetinin devreye sokulduğu ortada. 7 Haziran’da  HDP’nin hem kadın çizgisi hem de demokratikleştirme gücü ile  yarattığı çıkış Türkiye tarihinde bir ilki temsil etti. Toplumda ortaya çıkan demokratikleşme gücünün öncülüğünü kadınların yapması ise niteliksel ve niceliksel bir sıçramayı da beraberinde getirdi. Kaldı ki HDP kendisini kadın partisi olarak ortaya koyan ve buna tüzüğünde de yer veren bir parti. Kadınların özgürleşme hamlesinde direnç ile mücadele ettiğini görünce de tasfiye konsepti devreye sokuldu.

Kadınlardaki kendi mücadelesini sahiplenme ve özne olma çabasını, tek adam hayali olan iktidarın sindiremeyeceği açıktı. İlk hedefin Figen Yüksekdağ olması da şaşırtıcı değil, çünkü Yüksekdağ HDP’nin temsil ettiği siyasetin bir sembolü. Hem Türk hem kadın hem sosyalist hem de Kürtler ile yanyana mücadele eden ve dik duran bir profil çizmesi kendisini ilk hedef haline getirdi. Eş genel başkanımızı önce gözaltına aldılar, ardından kendi hukukunu tanımayarak tutukladı, ardından vekilliğini ve üyeliğini düşürdü.

“HDP siyaseti öncüsüz bırakılmaya çalışılıyor”

HDP siyaseti öncüsüz bırakılmaya çalışıyor, ancak HDP siyaseti toplumsallaşmış bir siyaset. Bunun en iyi örneğini referandum sürecinde gördük ki bizlerin gidemediği yerlerde halk kendi bilincini ortaya koydu. Yani HDP’nin mücadelesini verdiği şeyin toplumsallaştığını görüyoruz. Çünkü halk iradesinin zorla gasp edilmesini kabul etmiyor. Halk tutuklama furyalarına, ölüm tehditlerine rağmen oyunu kullandı ve iradesini ortaya koydu. Referandum sürecinde gittiğimiz kahvelerde halkın kendi arasında, komşularıyla yaşananları tartıştığını gördük. HDP’nin siyaseti geniş bir taban tarafından sahiplenildi ve kazandı. Elbette ki açığa bu dinamizmi kongre sürecinde büyüterek bu noktadan bir çıkış yapmayı hedefliyoruz. Tam da bizleri kırmak istedikleri noktadan yeni bir çıkış yapacağız.

“Aramızda, iktidarın hukukunun ötesinde bir hukuk var”

Yeni bir eş genel başkan belirleyeceğiz, ancak unutulmasın ki Figen Yüksekdağ ve tutuklu tüm kadın arkadaşlarımız bu siysetin politik öznesidir. İktidarın hukukunun ötesinde bir hukuk var aramızda ve bu bir yoldaşlık ilişkisidir. Bilinmelidir ki Figen Yüksekdağ bizim açımızdan kadın mücadelesinin değeridir.

“Bugün ve yarın toplanarak adayımızı netleştireceğiz”

Kongremizi dar bir zamanda planlamak zorunda kalsak da güçlü ve katılımcı tartışmalar yürütmeye çalıştık. Kongreyi bir bütün kendimizi yeniden gözden geçirme olarak değil, güçlendirme süreci olarak değerlendirdik.  Hem bileşenlerimizden hem de kadın yapımızdan aldığımız öneriler ışığında bir isim havuzu oluştu. Bu havuzda birbirinden değerli isimler yer almakta, ancak isim vermek şu an için doğru değil. Kadın Meclisi olarak tüm arkadaşlarımızı kadın mücadelesinin bir parçası olarak görüyoruz, ancak hangi arkadaşımız kendisini sürece hazır hissediyorsa süreç onun üzerinden şekillenecek. Bugün ve yarın kongre komisyonu olarak yapacağımız toplantı ile bir isim netleştireceğiz.

Kapımızı barışa ve müzakere sürecine hiçbir zaman kapatmadık

Abdulkadir Selvi’nin AKP’nin Olağanüstü Kongresi’nin ardından yeni bir sürecin başlayabileceğini ve burada HDP’nin muhatap olabileceğini belirttiği yazısını da değerlendiren Dirayet Taşdemir, “Öncelikle kongreyi görmek gerek” dedi.

AKP’nin kongresini ve o kongrede nelerin söyleneceğini görmek gerek öncelikle. Ama şunu hatırlatmamız gerekli ki ortada bir pratik var. Eş genel başkanlarımız, milletvekillerimiz ve belediye başkanlarımız tutuklu, belediyelerimiz gasp edilmiş durumda ve partimiz tasfiye edilmek isteniyor. Bugün grup toplantımızda konuşan Besime Konca arkadaşımız belki de TBMM çıkışı gözaltına alınacak ve tutuklanacak. Müzakere sürecini yürüten Sayın Öcalan’dan haber alınamıyor ve tecrit altında.

Tüm bu gerçeklikler ortada dururken yeni bir hamlenin gelişip gelişmeyeceğini konuşamayız. Bu AKP’nin iç tartışması mı yoksa sıkıştıkları için bir açılım mı yapmak istiyorlar bilemiyoruz. Bizler açısından net olan gerçeklik, milletvekillerimizin tutuklu olması, Sayın Öcalan’ın tecrit altında olmasıdır.

Bizler parti olarak müzakere sürecine dönülmesi gerektiğini dün de söylüyorduk bugün de söylüyoruz. PKK Lideri  Abdullah Öcalan ile görüşülmesi gerektiğini dün de söylüyorduk bugün de söylüyoruz. Bir kez daha Dolmabahçe Mutabakatına dönülmesinin ve bu yönlü adımların atılmasının mücadelesini veriyoruz.

Tüm dünyadaki deneyimler göstermiştir ki bu tarz bir sorun ancak diyalog ile çözülür ve eninde sonunda buna dönülecektir. Umut ediyoruz ki Rojava’ya yönelik düşmanca yaklaşımdan, Kürt ve kadın karşıtı politikalardan dönüş olur. Hükümet gittiği yolun yol olmadığını görmesi halinde, bizim kapımız barışa ve müzakere sürecine her zaman açıktır, çünkü biz kapıyı hiç bir zaman kapatmadık.

Previous post
'Türkiye'nin ayıbı': Kemal Gün oğlunun cenazesi için 82 gündür açlık grevinde
Next post
OHAL İnceleme Komisyonu Başkanı 3 ay sonra belirlendi