Ana SayfaÇeviri‘Kurgu tarih’ dizileri, Erdoğan’ın Türkiyesi hakkında ne söylüyor? – WILLIAM ARMSTRONG

‘Kurgu tarih’ dizileri, Erdoğan’ın Türkiyesi hakkında ne söylüyor? – WILLIAM ARMSTRONG

HABER MERKEZİ – The New York Times, manşetine Türkiye’deki popüler dizilerden “Diriliş: Ertuğrul”u taşıdı. Dünyaca ünlü gazete, dizinin ‘gerçeklikle örtüşmediğini’ ve ‘insanların gazını almak için sıfırdan bir fantezi dünyası kurduğunu’ iddia etti. Yazıda, “İnsanları keskin çizgilerle kutuplaştırılmış, ekonomik dertleri hiç bitmeyen, bir yandan Suriye sınırındaki savaşla uğraşan bir ülkede, ‘Diriliş: Ertuğrul’ ise seyircileri Türklerin mükemmel ihtişamlı tarihi mitiyle pohpohluyor” denildi.


WILLIAM ARMSTRONG

Çeviri: EZGİ GÜL


 

‘Kurgu tarih’ dizileri, Erdoğan’ın Türkiyesi hakkında ne söylüyor?

Üç gösterişli sezon boyunca “Diriliş: Ertuğrul”, Türklerin Orta Çağ’da ‘Hristiyan düşmanlarına’ karşı sürdürdüğü politikaları anlattı. 13. yüzyılda Osmanlı İmparatorluğu’nu kuran Osman Bey’in babası Ertuğrul Bey’in hayatına odaklanan dizi, Türkiye’de her hafta reyting yarışında ilk sıralarda oluyor. Dizinin teması: ‘bir ulusun uyanışı’.

Erdoğan’ın Nisan ayındaki anayasa referandumunu Türk ulusunun düşmanlarına ve iç mihraklara karşı bir mücadele olarak nitelendirmesi dolayısıyla dizinin bu tavrı ülkenin konjonktürüyle bağdaşıyor.

Türkiye’deki insanların tavrı, genel olarak televizyon dizilerinin popülerliği üzerinden ölçülebiliyor. Birkaç yıl önce, “Muhteşem Yüzyıl” isimli, 16. yüzyılda Osmanlı İmpartorluğu’nun en güçlü zamanlarından birinde hükümdar olan Kanuni Sultan Süleyman’ın hayatını konu alan dizi, ulusal bir özgüven oluşturması dolayısıyla reyting rekorları kırmıştı. The New York Times’ın 2012’de yazdığı gibi “Muhteşem Yüzyıl”, Osmanlı Çağı’nın ‘Sex and the City’si. Bolluk ve bereket içinde yaşayan hanedan ve saray çevresinin entrikalarını anlatan dizi, uluslararası ilgi görmüştü.

2002’de Adalet ve Kalkınma Partisi (AKP) iktidara geldiğinden beri, televizyon dizileri Türkiye’de en çok ‘ihraç edilen’ şeyler oldu. Ortadoğu, Doğu Avrupa, Güney Amerika ve Güney Asya’daki yüzün üstünde ülkeye, yaklaşık 150 adet Türk dizisi satıldı. Senelik dizi ihracından kazanılan para geçtiğimiz yıl 300 milyon Euro’yu geçti. İstanbul’da sırf ekranda gördüğü yerleri görmek için gelen Arap ya da İranlı turistleri görmek içten bile değil.

Ama “Diriliş Ertuğrul”, daha çok Türkiyeli izleyicileri hedef alıyor. Devlet televizyonu TRT1’de yayınlanan dizinin temelleri daha içe dönük ve milliyetçi, geçtiğimiz Haziran’da bir darbe girişimiyle kendisini güçsüz hisseden Türklerin bam teline dokunmaya çalışıyor.

İlk sezonda Türklerin Haçlılarla, ikinci sezonda Moğollarla, üçüncü sezonda ise Hristiyan Bizanslılarla girdiği savaşları konu alınıyor. Gösterilenlerin tarihsel doğruluğundan öte, günümüzdeki siyasi ortama nasıl etki edeceği dikkate alınarak dizi kurgusuyla oynanıyor. Dizi, Erdoğan tarafından referandum sırasında ‘haç ve hilal arasındaki mücadele’ kavramını da kullanarak İslamcı milliyetçiliği savunan Erdoğan’la aynı çizgide gidiyor.

Televizyon dizileri Türk kültüründe çok önemli bir yere sahip. Türkiye İstatistik Kurumu, 2015’te Türkiye’deki insanların yüzde 94.6’sının ‘Favori aktiviteniz nedir?’ sorusuna ‘Televizyon izlemek’ dediğini kaydetmişti. Radyo Televizyon Üst Kurulu’na göre Türkiyeliler günde yaklaşık 5.5 saat televizyon izliyor, bu da Türkiye’yi dünyada en çok televizyon izlenen yerlerden biri yapıyor.

Diziler genelde politik atmosfere uyuyor, uyduruluyor. Geçen yılki darbe girişiminden sonra, IŞİD’e ve PKK’ye karşı yürütülen askeri operasyonların konu alındığı dizilerden oluşan bir dalga başladı. Bu dizilerde askerler ‘iç ve dış düşman’larla savaşıyor.

“Diriliş: Ertuğrul” kaçınılmaz bir şekilde Türkiye’nin içindeki muhafazakarlar ve daha seküler elitler arasındaki kültür savaşın gediğini genişletiyor. Geçtiğimiz Kasım’da bir ödül töreninde sunucu diziyle dalga geçti ve oyuncuların ödül alacakları sırada sahnede konuşma yapmasına izin verilmedi. Senarist daha sonra ödülünü geri verdi ve başkan Erdoğan’ın bizzat kendisi “‘Diriliş: Ertuğrul’ muhafazakar toplumun sesi oluyor” diyerek diziye destek çıktı. Erdoğan konuyla ilgili “Aslanlar kendi hikayelerini yazana kadar avcılar her zaman kahraman olur” demişti.

Dizinin popülerliği, Erdoğan’ın altında birleşilen İslamcılığın fazla abartılan yükselişinden kaynaklanmıyor. Popülerliğin sebebi daha çok Türkiye’de prestij için hırs gösterme huyunun oturmuş olması ve düşmanlara karşı verilen ulusal mücadeleye değinilmesi. “Diriliş: Ertuğrul” gibi diziler, Türklerin süper güç olabilecekleri bir imparatorluk kurmak üzerine diğer uluslardan ayrılan bir misyonları olduğu, Türk devletlerinin güçlü, cesaretli ve bilge erkekler tarafından kurulduğu fikirlerini empoze ediyor.

Birikim Dergisi yazarlarından Semuhi Sinanoğlu, bu dizilerin nasıl ‘politik bir teknoloji’ üzerinden mevcut siyasi rejimin meşruluk kazanmasına ve bu meşruluğu devam ettirmesine hizmet ettiğine değinmişti. Sinanoğlu, bu dizilere göre “Türkiye’nin düşmanlarının adları belki değişebilir fakat Osmanlı kurulduğundan bu yana bu düşmanlar aslında hiç değişmemiştir”diyor ve ekliyor: “Bu düşmanların amacı ülkeyi bölmek ve yok etmek”. Türkler hiç değişmeyen, kişisel çıkarları için kozmopolit yararı yok saymaya meyilli ‘yerli düşmanlara’ sahipler. Bu da Türkiye’nin ‘komplo teorileriyle gazlanarak çalışan’ politik kültürüne gayet iyi uyum sağlıyor.

Pohpohlanan ‘ihtişamlı tarih’ miti

Bu tarz dizilerin popülerliğinin bir sebebi de Türkiye’deki insanların ülkenin şu anda bulunduğu berbat gerçeklikten sıyrılıp fantezi dünyasını izlemeyi tercih etmeleri. İnsanları keskin çizgilerle kutuplaştırılmış, ekonomik dertleri hiç bitmeyen, bir yandan Suriye sınırındaki savaşla uğraşan bir ülkede, “Diriliş: Ertuğrul” ise seyircileri Türklerin mükemmel ihtişamlı tarihi mitiyle pohpohluyor.

Bu temalar, başkan Erdoğan’ın popülist siyasetinin mihenk taşları. Yıllar boyunca Erdoğan, büyük devlet binalarının yapılışını bile Türkiye’nin yükselişini çekemeyen ve engellemeye çalışan kıskanç dış güçlere karşı mücadelenin bir parçası olarak gösterdi. Erdoğan’ın, ‘milli irade’ dediği simge kült haline geldi. Referandum sırasında gerçekleştirdiği mitinglerde Erdoğan sürekli kendi başkanlığı süresince Türkiye’nin tekrar ‘daha önceki Türk tarihine benzer şekilde bölge lideri ve küresel güç’ haline geleceğini savundu.

Bu durum, AKP’nin ‘15 yıllık iktidarı süresince sağladığı ekonomik istikrar ve gelişen sosyal devlet anlayışı’nı kabul eden bir sürü seçmen için önemli olabilir. Arkasındaki bu kitleyle Erdoğan, ‘tekrar Türkiye’yi mükemmel yapacağını’ söylüyor.

“Diriliş: Ertuğrul”un reyting skalası neyi gösteriyor?

Referandum öncesi bir Urfa mitinginde Erdoğan, “Biz milletimizle beraberiz, hep beraber yürüyeceğiz” demişti. “Biz bir millet, bir bayrak, bir vatan, bir devlet diyoruz. Kim bu birliğin, beraberliğin, kardeşliğin karşısında durabilir?”

Erdoğan, destekçilerinin ham hislerini kolayca yönlendiriyor. Genellikle konuşmalarda şiirlere yer veriyor, paylaşılmış kader vurgusu yaparak destekçilerinin bam teline dokunmaya çalışıyor.

Referandum, Türkiye Cumhuriyeti Anayasası için sadece teknik bir değişiklik olabilir ama birçok seçmenin ilkel güdülerle oy verdiğini unutmamak gerek. Anayasa değişikliğini destekleyenlerin birçoğu Erdoğan’ın ‘Yeni Türkiye’ projesi için oy verdi. Bu projenin bir parçası da Türkiye’nin kendi tarihini yorumlayış tarzını değiştirmek. “Diriliş: Ertuğrul”un reyting skalasında en önlerden hiç inmiyor oluşu da milyonlarca Türk’ün “Yeni Türkiye” şiarıyla gemiye çoktan bindiğini gösteriyor.