Ana SayfaGüncelSURUÇ KATLİAMI | 21 ay sonra ‘sanıksız’ yargılama

SURUÇ KATLİAMI | 21 ay sonra ‘sanıksız’ yargılama

HABER MERKEZİ – Suruç Katliamı’na ilişkin açılan davanın ilk duruşması dün, sanıksız başladı. Avukatların sanık talebi sonrası dava 14 Temmuz’a ertelendi.

Suruç Katliamı’na ilişkin açılan davanın ilk duruşması dün görüldü.

Saldırıdan 21 ay sonra Urfa’nın Hilvan ilçesindeki Cezaevi Kampüsü’nde yapılan ilk duruşma sanıksız oldu.

Çünkü davanın tek tutuklu sanığı, Ankara Garı Saldırısı davasından da tutuklu bulunan Yakup Şahin. Ancak başkentte 10 Ekim 2015’te düzenlenen saldırı ile ilgili davanın aynı gün görülmesi nedeniyle Suruç Davası sanıksız başladı.

İddianamede tutuklu Yakup Şahin ve Suriye’de bulunan Deniz Büyükçelebi ile İlhami Ballı’ya ayrı ayrı 104’er kez müebbet ağır hapis cezası isteniyor.

Duruşmada ilk olarak, katliamda yaşamını yitiren Polen Ünlü’nün kardeşi Doğukan Ünlü dinlendi.

Cumhurbaşkanı ve Başbakan başta olmak üzere dönemin tüm yetkililerinden şikayetçi olduğunu söyleyen Ünlü, “Sanıksız bir yargılama” yapıldığına dikkat çekti.

Ünlü, “Yüzüne tüküreceğimiz bir katil salonda bulunmuyor. Bizi çağırmışsınız buraya geldik, sanık yok, bir şey yok. Sanık burada olsun ki bir soraydınız sorularımızı, kim yaptı bu planı diye?” diyerek tepki gösterdi.

Ünlü’nün annesi Şennur Ünlü de aylardır her yerde Polen’i aradığını belirterek, şunları söyledi:

Başta bana bunu yaşatan soruşturma savcıları olmak üzere herkesten şikâyetçiyim. Çocuğum ‘Hayır’ işlemek için oradaydı. O bir kez öldü ancak o günden beri ben her gün ölüyorum. Allah hiç bir anaya böyle bir acı yaşatmasın.

“Babamı değil, onu benden alanları suçlayın”

Katliamda yaşamını yitiren İsmet Şeker’in kızı Yağmur Şeker de şunları aktardı:

Aylarca gizlilik kararını kaldırmadınız. Neyi gizlediğinizi hep birlikte gördük. Ben kara bıyıklı İsmet Şeker’i kaybettim. Babamı değil, onu benden alanı suçlayın. Ben babamı kaybettim. Suçluyu arıyorsanız patlama olacağını bilip önlemeyenleri suçlayın. Biz babamı güle güle yolladık, onu benden alanların yargılanmasını istiyorum. Paris, İstanbul, Antep, Suruç artık hiç biri olmasın.

Suruç katliamı yaralılarından Koray Türkan, katliam kararının 8 Haziran günü 400 milletvekiline ulaşamayanlar tarafından verildiğini dile getirerek, katliam kararının 7 Haziran genel seçimleri sonrası verildiğini söyledi.

Ezgi Sadet’in babası: Kızımı korumayacak devlet olabilir mi?

Yaşamını yitiren Hatice Ezgi Sadet’in babası Ali Sadet ise katliamda bir ‘kasıt’ olduğunu ifade ederek şunları söyledi:

Benim bir devletim vardı. Dedim kızım sağlam gitti, sağlam gelir. Orada bir olay olsa devlet onu kurur. Kızımı ve arkadaşlarını korumayacak bir devlet olabilir mi? Olamaz diyorum demek ki ‘kasıt’ var burada. Davutoğlu’nun ‘canlı bombayı teslim ettik’ sözü dahi devlet yetkililerinin sorumluluğunu ortaya koymaya yetiyor. Suruç katliamı soruşturmasını yürüten savcıdan da bu güne kadar hiçbir araştırma yapmadığı için şikâyetçiyim.

“Saçının teline kıyamadığım annemi kaybettim”

Mahkeme başkanının annesi Nazegül Boyraz’ı yitiren Yasemin Boyraz’a sorduğu “Kimi kaybettin?” sorusuna, “Saçının teline kıyamadığım annemi kaybettim” yanıtı verildi.

Duruşma, müştekilerin beyanının ardından avukatların savunması ile devam etti.

“Planlı bir savaş döneminin başlangıcı”

Suruç Katliamı’nın “Bir avuç öfkeli gencin” eylemi olmadığını belirten avukat Özlem Gümüştaş, “IŞİD’i kullananların bilinçli eylemidir” dedi.

Bizim için bu dava kimin hangi bomba yeleğini giydiğini çözerek değil gerçek sorumluların ortaya çıkarılması davasıdır. Suruç katliamı planlı bir savaş döneminin başlangıcıdır. Bu davanın soruşturma süreci savcıların ihmali ve hatta suçları ile doludur.

“Savcı dosyayı kapatmak istedi”

Avukat Gülhan Kaya ise “Savcı bu dosyayı, ‘Suçlu canlı bomba patladı’ diyerek kapatmak istedi ama yapamadı” dedi. Dosyaya getirilen kısıtlama kararı için Anayasa Mahkemesi’ne (AYM) başvurduklarını ancak 2 yıldır hala cevap alamadıklarını söyleyen Kaya, şu ifadeleri kullandı:

Genç sosyalistler bir katil/tecavüzcü ordusunun yıktığı bir şehrin yaralarını sarmak için yola çıktı. Herkesin yapabileceği bir şeyler var diyerek doktorlara, avukatlara, psikologlara öncülük ettiler. Suruç’a giderken onlarca aramaya maruz kaldıkları halde Amara’nın bahçesinde tek bir polis yoktu. İddianamede patlama sonrasında gaz sıkan ve yolu kapatan kolluk güçlerine yönelik tek bir cümle yok. 3 savcı değişti, hiçbiri gizlilik kararını kaldırmadı. Bugün baktığımızda gizlilik kararı hiçbir işlem yapmamayı gizlemiş.

“Kamera görüntüleri hala dosyaya konulmadı”

Soruşturma savcısının katliam yerinde bulunan tanıkları dinleme taleplerini reddettiğine dikkat çeken Kaya, katliamın üzerinden aylar geçmesine rağmen kamera görüntülerinin dosyaya konulmadığına dikkat çekti.

Abdurrahman Alagöz hakkında araştırma yapılması yönündeki taleplerimize ilişkin hiçbir işlem yapılmadı. Sayın savcı katliam soruşturması yaptığının ciddiyetine varamadı. Biz çok açık söylüyoruz ki Suruç katliamı araştırılmış olsaydı Ankara katliamı olmayacaktı. Yakup Şahin hakkında bugüne kadar nasıl tutuklama kararı vermediniz? Anlayabilmiş değiliz. İnsanlar sosyal medya paylaşımlarından tutuklanırken tek sanığın tutuklanmaması kararını vicdanınıza bırakıyorum.

Avukatlarda ‘Sanık duruşmaya katılsın’ talebi

Avukatların sanığın duruşmaya katılımının sağlanmasını talep ederek savunmaları sonlandırdı.

Avukatların savunmasının ardından iddia makamı, siyasi parti, barolar ve STÖ’lerin müdahillik taleplerinin reddi, sanık Ankara Katliamı’nda tutuklu yargılanan Yakup Şahin’in bir sonraki duruşmada SEGBİS sistemiyle ifadesinin alınmasını ve SGDF Eşbaşkanı Ceren Çoban hakkında ise, suç duyurusunda bulunulmasını talep etti.

14 Temmuz’a ertelendi

Katliamda yaşamını yitirenlerin özel eşyalarını ailelerine verilmesini bir sonraki celsede düşünülmesine karar veren mahkeme heyeti, duruşmayı 14 Temmuz’a erteledi.

 

Ne olmuştu?

İstanbul’dan Urfa’nın Suruç ilçesine Kobani’ye yardım kampanyası amacıyla gelen Sosyalist Gençlik Dernekleri Federasyonu (SGDF) üyesi yaklaşık 300 kişi, Suriye’ye geçmeden önce Amara Kültür Merkezi’nin bahçesinde 20 Temmuz 2015’te basın açıklaması yapmak istemişti.

IŞİD’li bir saldırgan kalabalığın içine girerek üzerindeki bombayı infilak ettirmişti. Saldırıda 33 kişi yaşamını yitirmişti.

Patlama mahalinden toplanan delil ve vücut parçalarının Ankara’da incelenmesinin ardından saldırganın Abdurrahman Alagöz olduğu kesinleşmiş, Alagöz’ün, El Kaide soruşturması kapsamında ifadesinin alındıktan sonra serbest bırakıldığı ve hakkında takipsizlik kararı verildiği ortaya çıkmıştı.

Alagöz hakkındaki ‘terör nitelikli aranan şahıs’ kaydının da saldırıdan bir ay kadar önce, 16 Haziran’da Suruç Emniyet Müdürlüğü’ne ulaştığı ortaya çıkmıştı.

15 kişiyle başlayan soruşturma IŞİD üyesi 3 kişi ile devam etmişti.

Davanın tutuklu tek sanığı Yakup Şahin, Ankara Garı Saldırısı’nın da faillerinden…Hakkında arama kararı çıkartılan İlham Balı ve Deniz Büyükçelebi’nin ise Suriye’de IŞİD’e katıldığı belirtildi.

Şanlıurfa Cumhuriyet Başsavcılığınca saldırıdan 18 ay sonra hazırlanan iddianamede 3 şüpheli hakkında 104’er kez ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası istenmişti.