Ana SayfaGüncelAçlık grevinde 100. gün: Umutsuzluk yok, tecrit hücrelerinde açlıkla filizlenen umudun tohumlarını getirin aklınıza

Açlık grevinde 100. gün: Umutsuzluk yok, tecrit hücrelerinde açlıkla filizlenen umudun tohumlarını getirin aklınıza

HABER MERKEZİ – Ankara’da avukatlar açlık grevi eylemlerinin bugün 100. gününe giren Nuriye Gülmen ve Semih Özakça için destek eylemi düzenledi. Gülmen ve Özakça’nın sağlık durumuna dikkat çeken avukatlar taleplerin bir an önce kabul edilmesi çağrısında bulundu. Eylemde Gülmen ve Özakça’nın cezaevinden gönderdiği mesajlar da okundu.

Olağanüstü Hal (OHAL) kapsamında yayınlanan Kanun Hükmünde Kararnameler (KHK) ile işlerinden ihraç edilen akademisyen Nuriye Gülmen ve öğretmen Semih Özakça işe iade talebiyle başlattıkları açlık grevi eyleminin 100. gününde.

Avukatlar, Ankara Sakarya Meydanı’nda bir araya gelerek Gülmen ve Özakça’nın taleplerinin kabul edilmesi için eylem yaptı.

Basın açıklaması yapan avukatlar, Gülmen ve Özakça’nın cezaevinden gönderdiği mesajları da okudu.

Özakça’nın eşi Esra Özakça ile annesi Sultan Özakça ve yüzlerce kişi ellerinde Gülmen ve Özakça’nın fotoğrafları ve “KHK ile kıyıma son” yazılı dövizler taşıyarak, “Nuriye ve Semih’in işe iade talepleri kabul edilsin” pankartı açan avukatlara destek verdi.

“Nuriye ve Semih’in yürekleri bizlerle atıyor”

Avukatlardan Didem Baydar ilk olarak Nazım Hikmet’in ‘Açlık ordusu yürüyor’ şiirini okudu ve şunları aktardı:

Nuriye ve Semih şuan hapishanede tutsaklar ama asla yalnız değiller. Sesimizi duyuyorlar. Yürekleri bizlerle atıyor. Bugün alandalar. Onların direnişleri kazanacak, talepleri kabul edilecek biliyoruz. Onları yine yanımızda göreceğiz. Birlikte türküler söyleyecek ve onları yaşatacağız. Nuriye ve Semih’in talepleri kabul edilsin. Sağlık durumları daha fazla ciddileşmeden bu sorun çözülsün. Zafer direnen emekçilerin olacak.

Avukatlar ardından Gülmen ve Özakça’nın direnişlerinin 100. gününe ilişkin yazdıkları mesajları okudu.

Özkaça: Direnişimize çığlık verdiniz, onurumuzsunuz

Semih Özakça’nın mesajı:

Dostlar açlık grevinin 100. Gününde direnişimizin sıcaklığıyla sımsıkı kucaklıyorum, yüreğinizi yüreklerimizin yanına koymanın coşkusunu yaşıyorum. Hepiniz hoş geldiniz. Tel örgüler ve duvarların bizi ayırması mümkün değil çünkü bizler dışarıda yaşanan direnişte birlik olup bütünleşip birimiz hepimiz için diyenleriz. Biz dışarda olmasak da direnişimizin dışarıda sürmesi ve sesimizin alanlardan meydanlardan sokaklardan yani ülkemizin ve dünyanın her yanında yankılanması bizlere mutluluk verdiği kadar bizleri onurlandırıyor. Direnişimize çığlık verdiniz ses verdiniz onurumuzsunuz.

Sesimize ses oldunuz! Onurumuzsunuz!
Direnişiniz direnişimiz dediniz onurumuzsunuz!
Egemenlerin korkusu bizleri zindana atsa da bu defa Özgür Tutsak olarak sesleniriz tüm gücümüzle…
İnsan haksızlığa ve adaletsizliğe duyduğu kinle ve ona karşı gösterdiği direnişle insan kalabilir.
Bu adaletsizlikler bitene kadar işimizi ekmeğimizi alana kadar açlık grevi direnişimiz devam edecek iyi dövüştük ve iyi dövüşmeye devam edeceğiz.
Biz kazanacağız! Emek kazanacak! Biz kazanacağız halk kazanacak!
Yaşasın açlık grevi direnişimiz
Haklıyız kazanacağız
Kendinize hoş bakın
Dirençle ve sınırsız umutla kalın.

Gülmen: Dört elle sarılın insanlığın en kadim kavgasına

Nuriye Gülmen’in mesajı ise şöyle:

Direnişimize dost, açlığımıza yaren, yüreğimize kardeş olanlar; tüm Türkiye ve dünya halkları, 100 gündür bir yanı ölüm, bir yanı sonsuz dirim olan bir savaş sürüyor bedenimizde. Biz bu savaşı yaşam ve emeğin onuru kazansın istiyoruz. Bu yüzden umuda, aydınlığa, bazen bir çocuğun gülüşüne, bir çiçeğin güzelliğine, bir dostun selamına, sizlerden gelen haberlere, beraber atan yüreğimize, en çok haklılığımıza ve açlığımıza tutunuyoruz. Siz de tutunun. İçinizden ufacık bir umutsuzluk yalımı geçerse, tecrit hücrelerinde açlıkla filizlenen umudun tohumlarını getirin aklınıza… Sevginizi emekle yoğurun, açlığın sesini taşıyın gittiğiniz her yere. Korkularınızı açlığın ve onurun tartısını vurun.

Unutmayın, bedenimizde süren bu savaş insanlığın en kadim savaşının, ekmek kavgasının bugün ülkemizdeki görünümünden başka bir şey değildir. Ve ekmeğini onuru ile kazanma isteği, bir bebeğin anne sütü istemesi kadar doğal, tartışmasız ve engellenemez bir haktır. Siz de dört elle sarılın insanlığın en kadim kavgasına. Çünkü yaşam, onur, insanlık, zafer orada, o kavganın tam ortasındadır. Görkemli halaylar kuracağız, başımızda papatyalardan örülmüş taçlar, elimizde kırmızı mendiller, dilimizde zafer türküleri, yüzümüzde çocuk gülüşleri olacak.

O güne dek umudunuza iyi bakın.
Direniş kazanacak! Biz kazanacağız!
Yaşasın açlık grevi direnişimiz!
Yaşasın kamu emekçilerinin ekmek ve onur mücadelesi!
En direngen yanımla, 100 günlük açlığımla kucaklıyorum sizleri…
Sevgi ve bağlılıkla

Nuriye…

Ardından avukat Murat Yılmaz, kısa bir bilgilendirme yaparak her gün Sincan Cezaevi’ne giderek, Gülmen ve Özakça’yı ziyaret ettiklerini belirtti.

Yılmaz, sağlık durumlarının kritik evreyi aştığı belirterek, Gülmen ve Özakça’nın taleplerinin kabul edilemeyecek nitelikte olmadığı ve en insani talepler olduğunu söyledi.

Yetkililere seslenen Yılmaz, Gülmen ve Özakça’nın bir an önce işe iade edilmesi gerektiğini ifade etti.


Kaynak: dihaber