Ana SayfaGüncelDünya Mülteci Günü | HDP: Mülteciliği bir sorun haline getiren devletlerdir

Dünya Mülteci Günü | HDP: Mülteciliği bir sorun haline getiren devletlerdir

ANKARA – Dünya Mülteci Günü nedeni ile HDP Genel Merkezi’nde basın açıklaması düzenleyen Van Milletvekili Bedia Özgökçe Ertan, hükümetin mültecilere yönelik politikalarını eleştirdi. Mültecilerin Türkiye’de karşılaştıkları hak ihlallerine değinen Özgökçe Ertan, KHK’ler ile birlikte mültecilik hukukunda en temel ilkelerin lağvedildiğine dikkat çekti.

Halkların Demokratik Partisi (HDP) Van Milletvekili Bedia Özgökçe Ertan, Dünya Mülteci Günü’nde Türkiye’de mültecilerin karşılaştıkları hak ihalleri ve yayınlanan Kanun Hükmünde Kararnameler (KHK) ile mültecilik hukukunda yapılan değişikliklere ilişkin HDP Genel Merkezi’nde basın açıklaması düzenledi.

Ulus devletlerin izledikleri savaş ve yayılma politikaları sonucunda mülteciliğe ilişkin sorunların giderek arttığına dikkat çeken Özgökçe Ertan, mülteciliğin devletler eli bir sorun haline getirildiğini vurguladı.

Birleşmiş Milletler verilerine göre 70 milyon insanın yaşadığı topraklardan ayrılmak zorunda kaldığını aktaran Özgökçe Ertan, çocuk, kadın ve LGBTİ mültecilerin hayatlarını kaybetme riski dahil olmak üzere hakları ihlal edilen en dezavantajlı gruplar olduğunu belirtti.

‘Geri Gönderme Merkezleri Türkiye’nin Guantanamolarıdır’

HDP Van Milletvekili Bedia Özgökçe Ertan

Türkiye’nin en fazla mülteci nüfusuna sahip olan ülke olduğunu hatırlatan Özgökçe Ertan, Geri Gönderme Merkezleri’nde tutulan mültecilere işkence ve kötü muamele yapıldığını yönünde veriler olduğunu aktardı.

KHK’ler ile mültecilik hukukunda yapılan değişikliklerin evrensel düzenlemeleri hiçe saymaK anlamına geldiğini belirten Özgökçe Ertan, sözlerini şöyle sürdürdü:

Türkiye’nin Guantanamoları olarak adlandırılan Geri Gönderme Merkezlerinin amacı ülke sınırlarında yakalanan yasa dışı göçmenlerin veya yasal olarak ülkede kalmaları sorunlu hale gelen yabancıların sınır dışı edilene kadar tutuldukları yerlerdir. Ülkeye düzensiz giriş, ülkede kalma ya da düzensiz çıkma girişimleri sırasında yakalanan kişiler, gözaltına alınmalarından itibaren, genellikle Türkiye’den ayrılmalarına ya da sınır dışı edilmelerine kadar İçişleri Bakanlığının idari kararı gereğince geri gönderme merkezlerinde tutulmaktadır. Fakat bu idari gözetim uygulamaları oldukça sorunlu bir konu haline gelmiştir.

Geri Gönderme Merkezlerinin sahip olduğu sorunlara ayrıca ülkelerine veya 3. bir ülkeye gönderilmek üzere burada bekletilen yabancıların karşılaştıkları işkence ve kötü muamele vakaları, kalabalık koğuşlar, yetersiz beslenme, sağlıksız koşullar, havalandırma hakkının verilmemesi, yakınlarıyla veya avukatlarıyla görüşmelerinin engellenmesi gelmektedir.

676 sayılı OHAL KHK’si ile 6458 sayılı Yasa’nın 54. maddesinde değişiklik yapılmış ve artık statüsü olsa bile, idareye mülteciler hakkında kamu düzeni ya da kamu güvenliği gibi iddialarla sınır dışı kararı verme yetkisi tanınmıştır. 676 sayılı KHK ile yine aynı kanunun 53. maddesinde yapılan değişiklikle bahsi geçen sebeplerle sınır dışı edilenler hakkında yargı süreci de devre dışı bırakılmış ve bu kişiler, idarenin kararına karşı açtıkları davanın sonuçları beklenmeden sınır dışı edilebilir hale gelmişlerdir. Bu düzenleme uluslararası sözleşmelerde ve Türkiye iç hukukunda yer alan geri gönderme yasağı ilkesine açıkça aykırıdır.

Yaklaşık 3 hafta önce Van Geri Gönderme Merkezi’nde tutulan çoğu genç yaştaki erkeklerden oluşan aralarında Iraklı ve Suriyelilerin olduğu yaklaşık 350 kişi bir gece Hatay üzerinden sınır dışı edilmişlerdir ve akıbetleri bilinmemektedir. İddianın duyulması üzerine Van’da yapmak istediğimiz görüşmeler ise yetkililerin kaba bir üslupla reddetmeleri sonucu gerçekleşememiştir. Bizler merak ediyoruz. Bu toplu sınırdışı uygulamasının sebebi nedir? Sınırdışı edilen ya da gönderilen kişilerin profili nedir? Hangi amaçla gönderilmişlerdir ve böylesi uygulamalara devam edilecek midir? Bu uygulama karşısında her fırsatta övünülen geri göndermeme kuralını ihlal etmek değil de nedir?

‘Mültecileri şantaj malzemesi olarak kullanmak kimsenin haddi değildir’

Türkiye’nin izlediği mülteci politikasına yönelik de eleştirilerini dile getiren Özgökçe Ertan, Türkiye’nin mültecileri AB’ye karşı şantaj malzemesi olarak kullandığını belirtti.

Hükümeti,Türkiye’ye sığınan insanlara yönelik olarak insanlık onuruna yakışır politikalar üretmeye çağıran Özgökçe Ertan şunları kaydetti:

Türkiye’nin halihazırda izlediği mülteci politikası insan hakları hukukuna aykırı ve AB’ye yönelik doğrudan bir şantaj politikası olduğu görülmektedir. Coğrafi çekincenin devam etmesi, sığınmacı ve mültecilerin mevcut prosedürlere erişim sorunları ve Türkiye’deki yetkililerin “geri-gönderme yasağı” zorunluluğuna saygı göstermeyen tutum ve düzenlemeleri bu iddiayı yanıtlar nitelik taşımaktadır.

Mülteci ve sığınmacılara yönelik bu politika söz konusu Suriyeliler olduğunda daha da insanlık dışı bir hal almaktadır. Çünkü hükümet, 6458 sayılı Kanun kapsamında yayınlanan Geçici Koruma Yönetmeliği’yle 3 milyondan fazla Suriyeliyi “geçici koruma statüsü” kapsamına almış ve bu yönde politikalar izlemiştir.

Artan ırkçılık ve idarenin ayrımcı tasarrufları, hükümet temsilcilerinin söylemleri geçici koruma statüsündeki Suriyelilere yönelik saldırıları arttırmaktadır. Fakat bakıldığında mültecilerin zorlukla erişebildikleri kısıtlı kamusal hizmetler bile kendilerine temel insan hakkı değil bir “lütuf” olarak sunulduğunu görebiliriz.

Hükümet bir süredir bu “lütfu” Rojava halkından esirgemektedir. Son dönemde Türkiye’nin güvenlik gerekçeleri ile Suriye sınırındaki kapıları kapatmasının yanı sıra özellikle Rojava sınırından geçişlerde başta yargısız infaz yoluyla yaşam hakkı olmak üzere meydana gelen hak ihlalleri kaygı vericidir. Demokratik Suriye Güçlerinin mücadelesi sayesinde eskiye nazaran azalsa da IŞİD barbarlığından kaçarak, Türkiye’ye geçmek isteyen Suriyelilerin bu talebinin engellenmesi hukuk devleti standartları ile bağdaşmamaktadır.

Mülteci kabulünde coğrafi çekince şartı kaldırmalıdır

Mültecilerin yaşadığı sorunlara ve Türkiye’nin mülteci politikasına ilişkin çözüm önerilerini dile getiren Özgökçe Ertan, hükümetin mülteci kabulünde uygulanan coğrafi çekince şartını derhal kaldırması gerektiğini belirtti. Özgökçe Ertan tarafından sunulan çözüm önerileri ise şöyle:

  • Türkiye, Suriye ve Irak başta olmak üzere Ortadoğu’da yürüttüğü savaş politikalarına, bu coğrafyada şiddeti tetikleyen politikalara son vererek mülteci olma nedenlerinin ortadan kaldırılması için çaba sarf etmelidir.
  • Türkiye, mülteci kabulünde coğrafi çekince şartını derhal kaldırmalıdır.
  • Ege’de “umuda yolculuk” adı altında yüzlerce canın yitip gitmesine neden olan kaçış nedenleri ortadan kaldırılmalı, insan kaçakçılarıyla ve bu vahşete sessiz kalan kamu görevlileriyle etkili mücadele edilmelidir.
  • AB ile imzalanan hukuka aykırı Mülteci Anlaşması gözden geçirilmeli, AB ve AB ülkeleri üzerlerine düşen sorumlulukları yerine getirmelidirler.
  • İdari gözetim kararı verilenlerin tutulduğu geri gönderme merkezleri bir an önce insani koşullara kavuşturulmalı ve AFAD kampları mülteci hukuku alanında çalışan STK’ların denetimine açılmalıdır.
  • 676 sayılı KHK düzenlemesi bir an önce iptal edilmeli, mültecileri zorla sınır dışı etme, gönüllü geri dönüşe zorlama gibi uygulamalardan vazgeçmelidir.
  • Hükümet temsilcileri, kamu yetkilileri ve siyasi partiler hedef gösterici, ayrımcı dil kullanmaktan vazgeçmeli, Türkiye toplumunun mültecilerle yaşamasına ön ayak olmalıdırlar. Nefret söylemi terk edilmeli nefret suçu bir insan hakkı ihlali olarak benimsenmelidir.
  • AKP hükümeti, Türkiye’ye sığınan herkesin insan onuruna yaraşır koşullarda yaşamaları konusunda artık somut politikalar geliştirmelidir.