Ana SayfaBilim ve Teknoloji‘Güzel bir ölüm herkesin hakkı’: Acılı ölümlere karşı mücadele eden bir doktor

‘Güzel bir ölüm herkesin hakkı’: Acılı ölümlere karşı mücadele eden bir doktor

HABER MERKEZİ – Odontuya Davaasuren, tedavisi mümkün olmayan hastaların acı ve ızdıraplarını dindirmeye çalışan bir doktor. Bundan 15 yıl önce Moğolistan’da ‘palyatif bakım’ yapılmazken şimdi onun sayesinde ülkede bu doğrultuda hizmet veren kurumlar var. İşte Moğolistan’daki ölümcül hastaların acılarını dindirmeyi mümkün kılan Odontuya Davaasuren’in ve ‘güzel bir ölüme hazırladığı’ hastalarının hikayesi.


Çeviri: Tolga Er


Odontuya Davaasuren, babasının Moğolistan’da akciğer kanserinden öldüğü haberini aldığında, Rusya’nın St. Petersburg şehrinde pediyatri okuyan daha 17 yaşında bir öğrenciydi.

Davaasuren, “Onunla ilgilenme ve ona veda etme şansına sahip olamadım” diye anımsıyor o günleri.

Davaasuren, Moğolistan’a döndüğünde ise kız kardeşi anlatmış babalarının sonu gelmeyen ağrılarını.

‘Ağrıyı nasıl yok edeceğimi bilemedim’

Davaasuren, yıllar sonra doktorluk yaparken karaciğer kanseri hastası kayınvalidesiyle aynı evi paylaşmış, ağrının, hayatlarının sonuna gelen insanları huzurdan mahrum edişine doğrudan tanıklık etmiş.

Onunla ilgilendim. Onu besledim, yıkadım, onun altını değiştirdim, ama ağrısını bir türlü dindiremedim. Ağrıyı nasıl yok edeceğimi bilemedim.

Moğolistan’da ölmekte olan hastalara o zamanlar sadece baş ve kas ağrısına iyi gelecek ilaçlar verilebiliyordu. Bu ilaçlar ne sinirlere baskı yapan tümörlerin yarattığı dinmeyen ağrılara, ne de mide bulantısı ve kusma gibi birçok diğer semptoma iyi geliyordu.

Davaasuren, “Nasıl yardım edeceğimi bilemediğim için doktorluğumdan utandım” diye anlatıyor o günleri.

“Birçok hasta acı içinde hayata veda etti”

İşini yaparken daha birçok ölümcül hasta ile karşılaşmış Davaasuren.

Acıdan dolayı konuşamayan, tebessüm edemeyen lösemili çocuklardan mide kanserinin acısından kurtulmak için ölmeyi dileyen genç bir anneye kadar birçok kişi Davaasuren’in hastası olmuş.

Birçok hasta, evinde, acı içinde, fiziksel ve psikolojik ızdırapla mücadele ederek hayata veda etti. Çoğu kez aileler onlarca geleneksel ve pahalı diğer ilaçlar satın aldı. Ancak hepsi boş bir umuttan ibaretti.

Palyatif bakım çoğu ülkede uygulanıyor olsa da, yüzyıllardır göçebelerin yaşadığı ve doğanın zorlu koşullardan ötürü öldüğü Moğolistan’da o zamanlar herkese yabancı bir kavramdı.

“Yaşayan hastalar için paramız yokken, ölen hastalar için niye para harcamak istiyorsun?”

2000 yılında Avrupa Palyatif Bakım Birliği Konferansı’na katılınca açılmış Davaasuren’in gözleri.

Davaasuren’in bu seyahati, Moğolistan’ı ‘ölecek daha iyi bir yer’ haline getirmesine destek olmuş.

Davaasuren, Konferans’a gidişini şöyle anlatıyor:

Palyatif bakım kelimelerini, 2000 yılında Stockholm’e gitmeden önce hiç duymamıştım. Palyatif bakım ne Moğolistan’da ne de diğer post-sosyalist toplumların hiçbirinde olan bir şey değildi.

İsveç’ten döndüğünde ise Moğolistan Sağlık Bakanlığı’ndan aradığı karşılığı bulamamış Davaasuren.

Palyatif bakımı onlara anlattığımda bana sordular, ‘Yaşayan hastalar için paramız yokken, ölen hastalar için niye para harcamak istiyorsun?’

‘Güzel bir ölüm herkesin hakkı’: Ulan Batur’da bir hasta

Moğolistan’ın başkenti Ulan Batur’da Ger adında bir sürü çadır var etrafta. Göçebe çiftçiler oturuyor Gerler’in içinde.

Artık büyükanne olan 59 yaşındaki Davaasuren, Ger’in gökmavisine boyanmış kapısından giriyor. Onu, tahta bir yatağa oturmuş Timurbat karşılıyor.

Timurbat’ın karnının altı şiş, ilerleyen kanser yüzünden derisi ve gözlerinin beyazı sararmış.

Ataları gibi Timurbat da hayatını at sırtında koyunları ve büyükbaş hayvanları gütmekle geçirmiş.

Ama şimdi ayakta duramayacak, konuşamayacak kadar bitkin.

“Bacağım ve kolum acıyor. Baş ağrım var” diyor Timurbat ağrı içinde gözlerini kapayarak. Timurbat acılarının bitmesini istiyor, geceleri uyuyamadığını söylüyor.

Davaasuren, dizlerinin üstüne eğilmiş, Timurbat’ın karnının altını gösteriyor:

Alt karındaki kanseri buradan görebilirsin. Bu evrenin tedavisi yok, ama onun rahat etmesini, ıstırap ve ağrıdan kurtulmasını istiyorum.

Timurbat’ın yanında eşi Enkjargal var. Davaasuren onun yanına gidiyor, hangi ilacı kullandıklarını soruyor, morfinin dozunu arttırmasını tavsiye ediyor.

“Önceden her 4 saatte bir tablet alıyordu, şimdi daha fazlasına ihtiyacı var” diye açıklıyor Davaasuren.

Davaasuren dışarıda ayrılmaya hazırlanırken Enkjargal yanına geliyor ağlayarak, sarılıyorlar birbirine.

“Güzel bir ölüm… Ve ölümden önce güzel bir hayat… Her insanın hakkı” diyor Davaasuren.

Moğolistan’da karaciğer kanserlerinden ölüm oranı dünya ortalamasının 6 katı

Moğolistan’da karaciğer kanserlerinden ölüm oranı dünya ortalamasının altı kat üstünde ve hala artış gösteriyor. Karaciğer kanserinin nedeni ise Hepatit B ve C hastalıkları.

Moğolluların çeyreğinden fazlası bu hastalıklardan en azından birine müzmin olarak yakalanmış durumda.

“’Lütfen öldür beni…’ Bu cümleyi birçok insandan duydum”

İsveç’e 2000 yılında yaptığı ziyaretten döndükten sonra Davaasuren, ölmek üzere olan hastaları evlerinde ziyaret etmiş ve onların umutsuzluklarına dair söylemlerini görüntülü kayda almış.

Davaasuren’in amacı Sağlık Bakanlığı’na palyatif bakımın önemini göstermekmiş.

O dönemde doktorlar daha fazla yardımcı olamayacaklarını düşündükleri ölmek üzere olan hastaları hastanelerden çıkartıyormuş.

Acısı giderilmeyen birçok kişi o dönemde intiharı düşünmüş.

Lütfen öldür beni… Bu cümleyi birçok insandan duydum. Acı çekmektense ölmeyi tercih ediyorlardı. Kayda aldıktan sonra her gün çektiklerimi evde izlerdim. İzler ve ağlardım… O kadar çok ızdırap var ki.

Moğolistan’da Ulusal Palyatif Bakım Programı kurulması için izin aldı

Onca çaba ve girişim 2002 yılında sonuç verdi. Davaasuren’e, ölümcül hastalara ve onları sevenlere destek olacak Ulusal Palyatif Bakım Programı kurması için gerekli izin verildi.

15 yılının ardından ülkedeki her bölge hastanesi ve Ulan Batur’daki hastaneler palyatif bakım sunuyor.

Beş bakım evi ölümün eşiğindeki hastalarla hem evlerde hem koğuşlarda ilgileniyor.

Morfinin ulaşılabilirliğini artması ise Davaasuren’in getirdiği en büyük değişim.

Ağrı giderici ilaçların kullanımı ile ilgili yasanın değiştirilmesine yardımcı olmadan önce, çoğu yetkili, ilaçlara ulaşımın kolaylaşmasının bağımlılık artışına yol açacağına inanıyordu.

Şimdilerde Eczaneler, kanser hastaları ölene kadar, hastaların ihtiyaçlarına yetecek kadar morfini bedavaya dağıtıyor.

Ağrıyı gidermenin ve psikolojik desteğin önemine değinen Davaasuren, aynı zamanda binlerce doktora bu alanlarda eğitim vermiş.

“Manevi destek çoğu zaman morfinden daha önemli. Manevi destek ağrıyı giderebilir. Hastalar ölümü kabullendikten sonra endişelerini, korkularını, uykusuzluklarını geride bırakabiliyor. Bunlar çok önemli değişiklikler” diye ifade ediyor Davaasuren.

“Boş bir umuda bağlanmaktansa gerçeği bilmek daha iyidir”: Hastane’de bir hasta

Moğolistan Ulusal Kanser Hastanesi’nin palyatif bakım koğuşunda Davaasuren ile bir adam konuşuyorlar. Kır saçlı adam, cam kenarındaki yatak üzerinde uzanıyor.

“Adı Renchin. Ormanda yapı ustası olarak çalışıyordu” diye anlatıyor Davaasuren.

Beş çocuğu var. Ölümün yaklaştığını biliyor, ama çocukları yanındayken ‘İyiyim ben. Merak etmeyin beni.’ Diyor.

Davaasuren anlatmaya devam ediyor:

Ona söyledim, ‘Artık çocuklarına ne söylemen, nasıl hazırlanman gerektiğini söyleme zamanı, çünkü artık zamanı geldi. Boş bir umuda bağlanmaktansa gerçeği bilmek daha iyidir.’ O sadece gülümsemekle yetindi, ağlamadı.

Renchin ile konuştuktan sonra yanlarında oturan Renchin’in kızıyla konuşmaya başlıyor Davaasuren. Kızın tebessümü kayboluyor konuşma esnasında. Gözyaşları dökülüyor yanaklarından.

“Ona, babasının öleceğini söyledim” diyor Daavasuren.

Anlatmaya devam ediyor:

Bir tedavinin olduğunu ummuş. Ona hastalığın terminal dönemde olduğunu, artık sık ilaç kullanmanın zamanının geçtiğini, onu sevgiyle sarmanın gerektiğini söyledim.

Benim için hala çok zor.

Bazen hastalarımla beraber ağlıyorum.


* Palyatif bakım: tedavisi mümkün olmayan bir hastalıktan muzdarip olan kimselere ve ailelerine destek ve bakım veren multidisipliner bir tıp anlayışıdır.

Kaynak: BBC

Previous post
Alıkonulan asker ve polislerin aileleri: 'Artık hiç kimse acı yaşamasın'
Next post
HDP'den 'yargıya talimat' belgesi: Adalet Bakanlığı'nda talimat veren birim var