Ana SayfaGüncelPiri’den AB’ye ’16 Nisan referandumu’ eleştirisi: Gözlemcilerin raporu beklenmeden sonuçlar kabul edildi

Piri’den AB’ye ’16 Nisan referandumu’ eleştirisi: Gözlemcilerin raporu beklenmeden sonuçlar kabul edildi

HABER MERKEZİ – AP Türkiye Raportörü Kati Piri, Avrupa Birliği’nin uluslararası gözlemcilerin nihai raporunu beklemeden 16 Nisan’daki referandum sonuçlarının ‘kabul edildiğini’ söyledi. Türkiye’de ‘adil seçim geleneğinden kopuş yaşandığını’ vurgulayan Piri, AB’yi eleştirerek “Tutarsız açıklamalar yapıldı. Bu, tuhaf bir politika türü” dedi. Piri ayrıca Türkiye ile müzakerelerin askıya alınmasında ısrarcı olmalarının gerekçelerini de sıraladı.

Avrupa Parlamentosu’nun (AP) Türkiye Raportörü Kati Piri, muhalefetin ‘şaibeli’ dediği, Avrupa gözlemci heyeti AGİT’in ise “Referandum hukuk çerçevesinde geçmedi” değerlendirmesini yaptığı 16 Nisan referandumuna dair konuştu.

Avrupa Birliği (AB) uluslararası gözlemcilerin nihai raporunu bekleyeceğini söylemesine karşın bu yayınlamadan referandum sonuçlarını kabul ettiğini açıklamıştı.

Bu durumu BBC Türkçe’den İrem Köker’e değerlendiren Piri, AB’yi eleştirdi.

Daha seçim gecesi gözlemciler, seçimlerle ilgili ciddi sorunlar olduğunu açıklamışlardı.

Hem Komisyon hem de (AB Dışişleri Yüksek Temsilcisi Federica) Mogherini, AB’nin yapılacak bir bağımsız soruşturmayı destekleyeceklerini söylemişlerdi. Bildiğim kadarıyla böyle bir soruşturma hiç olmadı. Tutarsız açıklamalar yapıldı. Önce bağımsız soruşturma denildi, ardından da uluslararası gözlemcilerin raporu açıklanmadan sonuçların kabul edildiği söylendi. Bu, tuhaf bir politika türü.

Elbette bir şeyi kabul edip etmemek bize düşmez. Mesele Türkiye’yi cezalandırmak da değil. Ancak AB’nin kendi değerlerine sahip çıkması gerek.

Evet, Türkiye’de her zaman insan hakları ve hukukun üstünlüğüyle ilgili sorunlar oldu ancak her zaman özgür ve adil seçim yapılması geleneği de süregeldi. Şimdi ilk kez bu gelenekten kopuş yaşandığı bir seçim gördük.

2019 seçimlerinde de bunun tekrarlanmasının önüne geçmemiz gerekiyor. Bu nedenle AB’nin daha sert bir tutum takınması gerektiğini düşünüyorum.

Müzakerelerin ‘askıya alınması’

Kati Piri, AP Dış İlişkiler Komitesi’nin Brüksel’deki toplantısında onayladığı, 16 Nisan’da referanduma götürülen ve başkanlık sisteminin getirilmesini öngören anayasa değişikliklerinin planlandığı gibi 2019 yılında yürürlüğe girmesi halinde AB’ye katılım müzakerelerinin askıya alınması çağrısına ilişkin de değerlendirmelerde bulundu.

Piri, müzakerelerin askıya alınmasında ısrarcı olmalarının gerekçelerini şöyle sıraladı:

Biz müzakereler hemen, yarın durdurulsun demiyoruz. Müzakerelerin referandumda kabul edilen anayasa değişikliklerinin 2019’daki seçimlerle birlikte yürürlüğe girmesi halinde müzakerelerin askıya alınmasını tavsiye ediyoruz.

Bizim değerlendirmelerimize göre, değiştirilen bu anayasa Kopenhag Kriterleri’ne aykırılık teşkil ediyor. Ayrıca ülkenin yarısı da bu değişikliklere karşı olduğunu söyledi. Hükümetin bunlara uygulamaya sokmadan önce tüm bunları çok ciddi bir şekilde değerlendirmesini bekliyorum.

AP, Türkiye’nin müzakere süreciyle ilgili her zaman daha hevesli ve destekleyici davranırken, tereddütlü hareket eden AB Konseyi olmuştur. Geçen yıla kadar müzakerelerde 22’nci ve 24’üncü fasılların açılması çağrısı yapıyorduk.

Ancak şu anda Türkiye’de temel insan hakları ve hukukun üstünlüğünün sürekli olarak ihlal edildiği bir süreçten geçiyoruz. Müzakerelerin askıya alınması Türkiye ile iş birliği sona erecek, diyalog bitirilecek anlamına gelmiyor. Ancak bu şartlar altında AB üyeliği hakkında konuşmak mümkün değil.

“Avrupa’nın kendi değerleri konusunda net bir tutum belirlemesi gerektiğini” belirten Piri, Türkiye’nin Çin ya da Rusya olmadığına dikkat çekerek “Türkiye, amacı AB’ye katılmak olan bir Avrupa ülkesi. Bu nedenle en üst standartlara sahip olmalı. Standartlar sürekli ihlal ediliyorsa o zaman sonuçları olmalı. Burada AB’nin itibarı söz konusu” diye konuştu.

Piri ayrıca “Bana göre, Türk halkı AB’ye aday konumunda. Türk hükümeti ise aday olduğunu ortaya koyamıyor” değerlendirmesinde bulundu.

Gümrük Birliği

Kati Piri, AP raporunda AB ile Türkiye arasında Gümrük Birliği’nin güncellenmesi için başlayacak görüşmelerde insan hakları ve temel özgürlüklerin yeni anlaşmanın bir parçası haline getirilmesi önerisi ile neden ekonomik bir konuda siyasi kriter getirilmek istendiği konusunda da konuştu.

Gümrük Birliği’nin önemine vurgu yapan Piri, “Eğer Türk hükümeti üzerinde hala elimizde koz varsa, itibar kaybettiğimiz için bu katılım sürecinde değil, ekonomik tarafta. Dolayısıyla Gümrük Birliği çok önemli” dedi.

Bahsettiğim koz, iş ilişkisi kurmak için gereken standartların getirilmesi. Ekonomilerimiz o kadar birbirinin içine geçmiş ki, belli bir düzeyde bunun sürdürülmesi lazım. Bu Türkiye’nin de çıkarına. Türkiye’nin de refah düzeyini artıracak, iş dünyasına destek verecek bir anlaşma.

Her iş anlaşmasında olduğu gibi, ihtilafların çözümü için mekanizmalar olması gerekir ve bunun için de adil ve özgür mahkemeler olmalıdır.

Türkiye, şu anda çok öngörülemez hale geldi. Bugün bir hakim, hükümetin istediğinin aksine bir karar verdiğinde kendini kapının önünde buluyor. Yargının geldiği bu durumun Türk ekonomisinin üzerinde çok büyük etkileri var.

Bahsettiğim koz da bu. Evrensel standartların sağlanmasıyla ilgili. Özgür mahkemelerin varlığı, sadece uluslararası şirketler değil, Türk kuruluşlar için de gerekli.


Bu röportajın tamamına BURADAN bakabilirsiniz.