Ana SayfaGüncelTabip Odası’ndan Gülmen ve Özakça için uyarı: 100’üncü günde ölümler yaşanmıştı

Tabip Odası’ndan Gülmen ve Özakça için uyarı: 100’üncü günde ölümler yaşanmıştı

HABER MERKEZİ – Nuriye Gülmen ve Semih Özakça açlık grevlerinin 92’nci gününde. Açlık grevini cezaevinde sürdüren eğitimcilerin sağlık durumuna ilişkin bilgi veren doktorlar, 1996’daki ölüm oruçlarının 100’üncü günlerinde yaşanan ölümlere dikkat çekerek, Gülmen ve Özakça’nın “Ölüm riski” ile karşı karşıya olduğunu belirtti.

Kanun Hükmünde Kararname (KHK) ile ihraç edildikleri işlerine dönmek için başlattıkları açlık grevinin 76’ıncı gününde tutuklanan akademisyen Nuriye Gülmen ve öğretmen Semih Özakça’nın eylemi 92. gününde.

  92 gündür açlık grevindeler: Gülmen koğuşunda tek başına kaldı

Ankara Tabip Odası (ATO), 17 gün önce tutuklanarak Sincan Cezaevi’ne gönderilen ve açlık grevlerine cezaevinde devam eden Nuriye Gülmen ile Semih Özakça’nın sağlık durumlarına ilişkin toplantı düzenledi.

Toplantıda konuşan ATO Başkanı Dr. Vedat Bulut, Gülmen ve Özakça’nın sağlık durumlarının, açlık grevine başladıkları günden gözaltına alındıkları güne kadar ATO tarafından belirlenen bir heyetle takip edildiğini belirtti.

Bulut, iki haftayı aşkın süredir ATO heyetinin muayenelerini yapamadığı için Gülmen ve Özakça’nın kötüye giden sağlık durumları hakkında bilgi alamadıklarını söyledi.

Sağlık durumlarını takip etme talebi

dihaber’in aktardığı habere göre Gülmen ve Özakça’nın sağlık kontrollerini yapmak üzere ATO tarafından Adalet Bakanlığı’na yapılan başvurunun da reddedildiğini ifade eden Bulut, şöyle konuştu:

Sağlık sistemimize ilişkin mevzuatta sağlık sorunları olan her bireyin hekim seçme hakkı bulunmakta iken Gülmen ve Özakça bu haktan mahrum bırakılmış, ulusal mevzuata ve uluslararası sözleşme ve etik ilkelere aykırı şekilde güven temeline dayanan hasta hekim ilişkisi kesintiye uğramıştır. Bu noktada, odamızın Gülmen ve Özakça’nın sağlık durumlarını takip etme talebini yineliyoruz. Açlık grevlerinin 92. gününde olan Gülmen ve Özakça’nın sağlık durumlarıyla ilgili defalarca bilgilendirme yaptık ve tekrarlıyoruz. Gözaltına alınmalarından önceki son değerlendirmelerimizde ciddi kilo kaybı, kas-iskelet sistemlerinde ve sinir sistemi reflekslerinde zayıflama bulunmaktaydı.

Dr. Bulut, açlık grevlerinin 90’ıncı gününden sonra şu sağlık problemlerinin oluşabileceği bilgisini paylaştı:

Şiddetli karın ağrısı, yüksek riskli ve ilerleyici kilo kaybı, kas doku yıkımı, böbrek fonksiyonlarında belirgin bozulma ve buna bağlı kan elektrolit değerlerinde dengesizlik, kan elektrolit değerlerindeki bozulmaya bağlı kas kontrolünün ortadan kalkması, kalp ritminde düzensizlik, kalp kası yıkımı, kas ve kemik ağrıları, vücut ısı kontrolünün bozulmasına bağlı hipotermi, kan hücre sayısında belirgin düşme, bağışıklık sisteminde ciddi zayıflama ve ölümcül enfeksiyonlara karşı düşkün hale gelme, çoklu organ yetmezliği gibi durumlar.

“Ölüm riski var”

Gülmen ve Özakça’nın sağlık durumu için ise “Ölüm riski var” ifadesi kullanan Bulut, devamla şunları söyledi:

Açlık grevcileri Gülmen ve Özakça’nın sağlık açısından en çok ilgiye, biyo-psiko-sosyal desteğe ihtiyaç duyduğu ve hassas bakıma muhtaç oldukları bu aşamada cezaevi koşullarında bulundurulmaları, açlığa ek olarak tutuklu olmanın fiziksel ve psikolojik stresini yaşamaya mahkum edilmeleri tıbbi açıdan kabul edilemez bir durumdur. Diğer yandan Gülmen ve Özakça’nın sağlık durumlarında her an çok dramatik bir değişiklikle tedavisi imkansız sekel veya ölüm meydana gelmesi riski olduğu gün gibi ortadadır. Çok daha basit sağlık sorunları ile insanlar tahliye edilirken sağlık yönünden cezaevlerinde kalması çok büyük riskler barındıran insanlardan ikisi olan Nuriye ve Semih için bürokrasinin çözüm arayışı içinde olmaması anlaşılır değildir. Bizim hekim duyarlılığı ile yaptığımız önerileri ve uyarılarımızı dinlemeyenler; açlık grevcilerinin de en doğal hakkı olan ‘bireyin kendi doktorunu seçmesi’ talebini raddenler; ciddi sağlık risklerine ilişkin sorumluluğu üstlenecek midir?

Esra-Sultan Özakça’nın sağlık durumu

Öte yandan 18 gündür süresiz dönüşümsüz açlık grevinde olan Semih Özakça’nın eşi Esra Özakça ve annesi Sultan Özakça’ya dair de bilgi veren Bulut, şunları ifade etti:

İki kişide de kilo kayıpları başlamış, Sultan Özakça’ da sürekli devam eden baş ağrısı bulunmaktadır. Ayrıca Yüksel Caddesi’nde polis müdahalesinde kullanılan gaz ile oluştuğunu ve arttığını belirttikleri sürekli mide bulantısı, kusma ve ishal şikayetleri günlerdir devam etmektedir. Bu durumu Kimya Mühendisleri Odası ile birlikte inceliyoruz. Sağlıkları için de mevcut sınırlılıklarımızla yöntemler bulmaya çalışıyoruz. Kimyasal silah olan ve hem Türk Tabipleri Birliği hem de Dünya Tabipler Birliği’nin hangi koşulda olursa olsun kullanılmaması çağrısı yaptığı bu gazlar için de bir kez daha yetkilileri uyarıyoruz.

Çözüm çağrısı

Son olarak yetkililere seslenen Bulut, şunları söyledi:

Tutukluluk ve cezaevi koşulları, hastanın hekim seçme özgürlüğünün kısıtlanması ve sağlık emekçilerinin önerilerinin dikkate alınmamasının, telafisi mümkün olmayan zararlara neden olmaktan hatta ölüme kapı aralamaktan başka bir şeye yaramayacağı aşikardır. Sizleri, tüm reel ideolojilerin, kültürlerin ve inançların ortak kutsalı olan yaşam hakkına saygıya ve bu bağlamda Gülmen ve Özakça’nın yaşaması için çözüm üretmeye davet ediyoruz.

‘100’üncü günlerde ölümler başlamıştı’

Daha sonra söz alan ATO İnsan Hakları Komisyonu Üyesi Aysel Ülker ise Türk Tabipler Birliği (TTB) tarafından 1996 yılında cezaevinde başlayan ölüm oruçlarına dair yapılan araştırmaya dikkat çekti.

Araştırmaya göre, 40’ıncı günde koma halinin meydana geldiği ve 100’üncü günlerde de ölümlerin başladığını belirten Ülker, “Nuriye ve Semih de hızla 100’üncü güne yaklaşıyor” şeklinde konuştu.