Ana SayfaGüncelADALET MİTİNGİ | Kılıçdaroğlu: Korku gömleğini çöpe attık, sokaksa sonuna kadar sokak

ADALET MİTİNGİ | Kılıçdaroğlu: Korku gömleğini çöpe attık, sokaksa sonuna kadar sokak

HABER MERKEZİ – CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu’nun Ankara’dan İstanbul’a başlattığı ‘Adalet Yürüyüşü’ 25’inci gününde Maltepe’de düzenlenen mitingle final yaptı. Kılıçdaroğlu yürüyüşün 3 kilometrelik son etabı için miting alanına doğru yürüyerek 1 buçuk milyonu aşkın kişinin doldurduğu miting alanına girdi. Yürüyüşe destek verenleri selamlayarak konuşmasına başlayan Kılıçdaroğlu, “Herkes şunu çok iyi bilsin, 9 Temmuz yeni bir adımdır, yeni bir iklimdir, yeni bir tarihtir. 9 Temmuz yeni bir doğuştur. Bu yürüyüş artık başladı. Korku duvarlarını yıkacağız. Adalet yürüyüşümüzün bu son günü yeni bir başlangıçtır” dedi.

Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun öncülüğünde Ankara’dan İstanbul’a başlatılan Adalet Yürüyüşü’nü 25’inci gününde Maltepe’de final yaptı.

Yürüyüşün son etabı için saat 16.20 sularında Kartal Dragos’tan yola çıkan Kılıçdaroğlu, saat 18.00’de Adalet Mitingi’nin düzenlendiği ve 1 buçuk milyonu aşkın kişinin “Adalet” sloganıyla doldurduğu miting alanına girerek kürsüden yurttaşları selamladı.

Kürsüde ilk olarak yürüyüşe destek veren tüm kesimleri selamlayarak başlayan Kılıçdaroğlu’nun konuşmasından satırbaşları şöyle:

Aziz vatandaşlarım, benimle birlikte 450 kilometreyi kat eden sevgili yol arkadaşlarım. Sevgili adalet arayışçıları. Televizyon başında izleyen vatandaşlarım, Maltepe’den tüm İstanbul’a tüm Türkiye’ye gönül dolusu selamlar, sevgiler, muhabbetler gönderiyoruz.

15 Haziran 2017’de sabah saatlerinde Ankara Güven Park’ta başlattığımız yürüyüşü Maltepe’de noktaladık ama kimse bu yürüyüşün bir son olduğunu düşünmesin, bu yürüyüş bizim ilk adımımızdır.

‘9 Temmuz yeni bir adımdır’

Herkes şunu çok iyi bilsin, 9 Temmuz yeni bir adımdır, yeni bir iklimdir, yeni bir tarihtir. 9 Temmuz yeni bir doğuştur.

Hiç kimse unutmasın, Kemal Kılıçdaroğlu herkese saygılıdır. Protesto eden vatandaşlarımıza onun da bir hak olduğunu söylüyorum. Bu ülkeye birinci sınıf demokrasiyi mutlaka getireceğiz. Bir teşekkürüm de güvenlik güçlerimize… Ankara’dan İstanbul’a bütün güvenlik güçleri bizim sağlıklı bir şekilde bu meydanda toplanması için olağanüstü çaba gösterdiler. Halkın polisine, halkın jandarmasına buradan sevgilerimi, saygılarımı gönderiyorum.

Hiç kimse unutmasın, taşkınlık yapacağımızı, yürürken vurup kıracağımızı düşünüyorlardı. Dünyanın en barışçıl yürüyüşünü yaptık. En barışçıl eylemini yaptık.

‘Mazlumların hakkı için yürüdük’

Dünyanın en barışçıl yürüyüşünü yaptık.Olmayan adalet için, mazlumların hakkı için, hapisteki milletvekilleri ve tutuklu gazeteciler için yürüdük.

Üniversiteden atılan hocalar için yürüdük. Hocaların görevlerine son verilmesi tam bir demokrasi ayıbıdır. Geçmişte bunu sıkı yönetim dönemlerine paşalar yapıyordu. Hitler, Almanya’da yapıyordu. Kaboğlu gibi isimler kapının önüne kondu ama yurt dışına çıkışları da yasaklandı. Maltepe Meydanı’ndan yasaklayanları kınıyorum.

‘Nuriye ve Semih için yürüdük’

Şiddet mağduru kadınlarımız için yürüdük. Linç edilen erler için yürüdük, KHK’larla görevlerinden atılan, işlerine geri dönmek için hak arayan, hak aradıkları için ‘terörist’ ilan edilenler için yürüdük. Haksız yere kamu görevinden atılan memurlar için, çocuk işçiler, taşeron işçiler, hapisteki er ve erbaşlar için yürüdük. Hak aramak için açlık grevindeki kardeşlerimiz Nuriye ve Semih için yürüdük. FETÖ’nün siyasi ayağı ortaya çıksın, gerçek darbeciler yargılansın diye yürüdük.

‘Sokaksa sonuna kadar sokak’

Yürüyüşe başlayınca eleştiriler geldi, “Adalet sokakta aranmaz” diye. Bir ülkede büyük eşitsizlikler varsa, o ülkenin mahkemeleri bağımsız değil, siyasi otoriteden talimat alıyorsa, siyasi otoritenin beklentilerine göre karar veriyorlarsa, milli iradenin tecelligahı olan TBMM’nin yetkileri gasp edilmişse, TBMM dumura uğratılmışsa, basın susturulmuş veya iktidar tarafından teslim alınmışsa, o zaman adalet arayışımızın tek yeri var, o da sokaktır. Adalet, adalet, adalet. Sonuna kadar hak, hukuk, adalet diyeceğiz. Bize diyorlar ki “Adaleti niye sokakta arıyorsunuz?” 15 Temmuz’u savuşturan parlamentonun ve halkın duruşu oldu. Darbeyi durdurmak için sokak iyi, adalet için sokak kötü. Darbeyi de önleyeceğiz, adaleti getireceğiz. Sokaksa sonuna kadar sokak.

‘Yaşadığımız dönem bir dikta dönemidir’

Yaşadığımız dönem bir dikta dönemidir. 1940’ların Almanya’sından bir örnek vereyim. Bir bakan “Karar vermeden önce ‘Benim yerimde Führer olsaydı, nasıl karar verirdi” diyor. Aynı oyun bugün Türkiye’de oynanıyor, hakim Saray’a bakıyor. Aldığı talimatla karar veriyor. Hakimlik kutsal bir görevdir. Cübbesinde ilik yoktur. Kimsenin önünde cübbesini iliklemez. Tam tersine duruşma salonuna hakim gelirken herkes ayağa kalkar. Bütün yargıçlara, bütün savcılara sesleniyorum. Adaletin hakkını korumak benim kadar sizin de görevinizdir. Sizin de hakkınız ve görevinizdir. Dik durun, onurlu durun, ona göre karar verin. Delilsiz insanları mahkum etmeyin, Saray’dan talimat geliyorsa elinizin tersiyle itin.

‘Milletvekilleri tutuklanamaz’

Anayasa Mahkemesi’nin değerli başkanlarına, üyelerine de seslenmek istiyorum. Korkmayın, korkunun ecele faydası yok. Dik durun, onurlu durun. Korkunun ecele faydası yok. Karar verdiniz, milletvekilleri yargılanabilir ama tutuklanamaz. Neden Saray’ı kızdırırız diye ürküyorsunuz. AYM üyeleri, sizin dik durmanız, onurlu durmanız, adaleti korumanız, adaletten yana tavır almanız, Saray’ın değil, ülkenin çıkarlarını savunmanız size güç katar, Türkiye’ye güç katar. Birilerinin oyununa gelmeyin.

‘Korku gömleğini çıkarıp çöp sepetine attık’

450 kilometreyi büyük bir keyifle yürüdük. 50-60 kilometrede bırakırlar dediler. Baktılar, “Bu adam yürüyor.” Yürüdüm, kararlılıkla yürüdüm, torunlarımız için, geleceğimiz için yürüdüm. Hiçbir ayrım yapmadım. Herkesi kucakladım.

Bu yürüyüşle ne kazandık. Önce toplum olarak korku gömleğini çıkarıp çöp sepetine attık. Biz cesur insanlarız. O nedenle dedim, siz de korkuya teslim olmayın diye. Yalnız olmadığımızı gördük, tüm Türkiye’ye ve dünyaya yalnız olmadığımızı duyurduk. Adaletli bir Türkiye kuracağımızı gördük.

Umut bulaşıcıdır. Ben umutluysam yanımdaki arkadaşım da umutludur. Maltepe umutluysa İstanbul umutludur. İstanbul umutluysa Ankara mutludur. Herkes umut tohumlarını yeniden eksin. Umudumuzu, aşımızı paylaşmasını öğrendik. Bir orman gibi kardeşçe yaşamasını özledik. Türkiye Cumhuriyeti tarihinin en büyük sayfalarından birini yazdık. Destan yazdık. 80 milyona şükran duygularımı, sevgilerimi, saygılarımı ve muhabbetlerimi yine gönderiyorum.

‘OHAL kalksın, yargı bağımsız olsun, hapiste gazeteciler olmasın istiyoruz’

OHAL kalksın istiyoruz, Adliyeye, kışlaya siyaset girmesin. Yargı bağımsız olsun. Hapiste gazeteciler olmayan Türkiye istiyoruz. Özgür medya istiyoruz. Üniversiteleri susturulmuş değil üniversiteleri konuşan bir Türkiye istiyoruz. Tek adam rejimi değil parlamenter sistem istiyoruz. Gerçekten kadın erkek eşitliği istiyoruz. Gençlere saygı istiyoruz. Gençler potansiyel suçlu olarak gösterilmesin istiyoruz.”

Milletin seçtiği vekillerin tutuklanmasını değil, Meclis’te görev yapmasını istiyoruz.

FETÖ’yle mücadelenin gerçekten yapılmasını, darbenin siyasi ayağının ortaya çıkarılmasını istiyoruz. Meclis’in gasp edilen yetkilerinin verilmesini istiyoruz.

Biz sadece adalet istiyoruz. Sadece bizi destekleyenler için değil herkesi için adalet istiyoruz. Siyasete ve toplumsal yaşama adalet yürüyüşümüzdeki barışçıllığın yansımasını istiyoruz.

10 maddelik çağrı metni

Kılıçdaroğlu ardından yürüyüşün ortak taleplerini içeren 10 maddelik ortak çağrı metnini açıkladı.

Kılıçdaroğlu’nun açıkladığı 10 maddelik talepler şöyle:

1. 15 Temmuz darbe girişimini bir kez daha açık ve kesin bir dille lanetliyoruz. 15 Temmuz gecesi TBMM’nin kararlı, onurlu duruşu ve halkımızın sokağa çıkarak FETÖ darbe girişimine karşı direnmesi ülkemizin anayasal ve demokratik kazanımı olmuştur. Biz buna sokağın/halkın 15 Temmuzu diyoruz. Ancak bu darbe girişiminin siyasi ayağının ortaya çıkarılması iktidar tarafından bilinçli olarak engellenmektedir. 249 şehidimizin aziz hatırası ve 2301 gazimiz için Fetullah Gülen Terör Örgütünün siyasi ayağı ortaya çıkarılmalı ve gerçek darbecilerden hesap sorulmalıdır.

2. İktidar tarafından 15 Temmuz darbe girişimi fırsat bilinerek, 20 Temmuz darbesi yapılmıştır. 20 Temmuz’da OHAL ilan edilmiş ve TBMM’nin yetkileri gasp edilmiştir. Biz buna Sarayın 15 Temmuzu diyoruz. Bir sivil darbeye dönüşen OHAL uygulamaları yasama, yargı ve yürütme gücünü tek kişide toplamıştır. OHAL derhal kaldırılmalı ve hukuk düzeni evrensel ilkelere uygun olarak yeniden tesis edilmelidir.

3. Yargıyı siyasetin emrine vermek demokrasiye ihanettir. Dolayısıyla demokrasinin, can ve mal güvenliğinin vazgeçilmez kuralı olan yargı bağımsızlığı ve tarafsızlığı sağlanmalıdır. Adil yargılanma hakkı eksiksiz bir şekilde uygulanmalıdır. “Kolektif suç” gibi insan haklarına aykırı uygulamalardan vazgeçilmelidir.

4. Bugün, OHAL uygulamalarıyla mağdurların yargıya erişim ve sosyal güvenlik hakları ellerinden alınmıştır. OHAL mağdurları adeta “sivil ölüme” terkedilmiştir. Mağdurların yargıya erişim ve sosyal güvenlik haklarını kısıtlayan tüm uygulamalara hukuk devletinin gereği olarak son verilmelidir.

5. 20 Temmuz sivil darbesinden sonra, 15 Temmuz darbe girişimiyle veya onun arkasındaki örgütle hiçbir ilişkisi bulunmayan, ama sırf Hükümete muhalif görüldüğü için bütün haklarından yoksun kılınan akademisyenler ve diğer kamu görevlileri görevlerine iade edilmelidir. Anayasa Mahkemesinin içtihatları dikkate alınarak, tutuklu milletvekilleri derhal serbest bırakılmalıdır.

6. 150’nin üzerinde gazetecinin hapiste olduğu bir ülkede demokrasiden söz edilemez. Sadece mesleklerini yaptıkları için tutuklanan gazeteciler derhal serbest bırakılmalı, medya üzerindeki tüm baskılara son verilmelidir. Düşünceyi ifade özgürlüğünün önündeki tüm engeller kaldırılmalıdır.

7. OHAL koşullarında, serbest tartışmanın yapılamadığı bir ortamda ve üstelik “devletin bütün imkânları seferber edilerek” gerçekleştirilen Anayasa değişikliği gayrimeşrudur. Toplumun ihtiyaçlarını karşılamayı amaçlayan anayasa yerine, bir kişinin beklentilerine yanıt veren bir Anayasa değişikliği Yüksek Seçim Kurulu’nun yasadışı kararıyla yürürlüğe konulmuştur. Bu bir “mühürsüz seçimdir.” Türkiye gayrimeşru bir anayasa ile yönetilemez, yönetilmemelidir.

8. Demokratik parlamenter sistem üzerindeki her türlü vesayet kaldırılmalıdır. Din ve vicdan özgürlüğünün güvencesi olan, insan haklarına dayalı demokratik, laik, sosyal hukuk devleti güçlendirilmeli, liyakat esası kamuda göreve başlama ve yükselmede esas alınmalıdır. Eğitimde laiklik ilkesinin aşındırılmasına son verilmeli ve toplumsal adaletsizliği yeniden üreten eğitim politikaları değiştirilmelidir.

9. Sadece hukuk alanında değil, toplumsal yaşamın bütün alanlarında yaygın bir adaletsiz düzen devam etmektedir. İşsizlik, yoksulluk, insanca yaşam ücretinden yoksunluk, örgütsüzlük, ayrımcılık, yaygın şiddet, terör gibi çok geniş bir yelpazede yaşanan toplumsal adaletsizliklerin giderilmesi için ortak irade geliştirilmelidir. Toplumsal barışımızı bozan tüm antidemokratik uygulamalara eşit yurttaşlık temelinde son verilmelidir. Toplumsal adaletsizliğin en vahim görünümlerden biri olan kadınlara karşı ayrımcılığın önüne geçilmeli, kadınların özgürlük alanları korunmalı, kadın hakları toplumsal hayatın her alanında uygulanmalıdır.

10. Son zamanlarda uygulanan saldırgan dış politika ülkemizin içindeki adaletsizlikleri de kökleştiren bir kısırdöngü yaratmıştır. Adalet sadece iç politikaya ve toplumsal yaşama değil uluslararası ilişkilere de hâkim olmalıdır. Türkiye coğrafyasındaki tüm halklara, tüm kimliklere kardeşçe, adilane yaklaşan, barışçıl ve uluslararası hukuka saygılı bir dış politikaya dönüş yapmalıdır. Türkiye yüzünü insan haklarına, hukuk devletine, adalete önem veren milletler ailesine çevirmelidir.

Bu mücadele adalet mücadelesi… Bu yürüyüş bizim yürüyüşümüz. Bu çağrıdaki tüm taleplerimiz karşılanıncaya kadar durmayacağız. Bu yürüyüş artık başladı. Korku duvarlarını yıkacağız. Adalet yürüyüşümüzün bu son günü yeni bir başlangıçtır… Yeni bir ilk adımdır.

Miting alanında milyonlar buluştu

Miting alanına deniz yolu dahil 4 farklı arama noktasından girişi yapıldı.

Alanda 1 buçuk milyonu aşkın kişinin olduğu belirtilirken, CHP Grup Başkanvekili Özgür Özel miting alanında 2 milyon 200 bin kişinin olduğunu duyurdu.

Katılımcılar alana girişte kurulan kontrol noktalarında üst aramasından geçirildikten sonra içeri alındı.

Ulusal ve uluslararası basının yoğun ilgi gösterdiği miting bir çok canlı yayın aracı ile naklen verilecek. Miting alanında kurulan platformun yanına basın mensupları için geniş bir alan ayrıldı.

Dragos Sahili’nden miting alanına yürüyen yüz binlerce kişi “Hak, hukuk, adalet” sloganı ve alkışlarla alana giriş yaptı.

Sahil kenarından geçen vapur ve feribotlarda bulunan yurttaşlar, alkışlarla yürüyüşe destek verirken, denizden geçen “Adalet” yazılı kayıklar yurttaşları alana taşıdı.

“Hayır Meclisleri”, Halkların Demokratik Kongresi (HDK) bileşenleri ve Demokrasi İçin Birlik (DİB) üyeleri de kitlesel olarak Bostancı İskelesi’nden yürüyüş ile Maltepe Parkı’na aktı. “İsyan, özgürlük, adalet” pankartının açıldığı yürüyüşte, sık sık “Hak, hukuk, adalet” sloganı atıldı. Sur ve Cizre’de ilan edilen sokağa çıkma yasağı döneminde yaşanan yıkıma dikkat çekmek amacıyla “Sur için adalet” ve “Cizre için adalet” yazılı dövizlerin taşındığı yürüyüş kolunda, “Suruç için adalet”, “Ankara için adalet”, “Soma için adalet” ve “Gazeteciler için adalet” dövizleri de taşındı.

‘OHAL’e sona verilsin’

Kılıçdaroğlu’nun konuşma yapacağı platformun yapımı biterken, alanın çevresine dev led ekranlar yerleştirildi. Alanın çevresi ‘Adalet’ yazan flama ve dövizlerle çevrildi.

Alanda ayrıca alan tutuklu gazeteciler, siyasetçiler ve akademisyenler için de dev bir dilekçe hazırlandı.

“İlgili makama” başlıklı dev dilekçede ise şu ifadeler yer alıyor:

Pek çok devlet memuru, gazeteci ve akademisyenin yaygın ve muğlak kanıtlara dayalı tutuklanmaları, gereğinden uzun yargı süreçlerine maruz kalmaları ve açlık grevi, insanlara bile reva görülen vicdan yaralayıcı insani değerlerden uzak uygulamalar derhal son bulmalı.

Yargının bağımısızlığına, siyasi erklerin iyi niyetlerine, adaletin tecelli ve  tesis edeceğine inanmak için OHAL’in bitirilmesini, KHK sürecinin sonlandırılmasını, haksız ve hukuksuz yargı kararlarının derhal gözden geçirilmesini  ve sağlık sorunları yaşayan tutukluların durumlarının iyişleştirilmesini  toplum vicdanı adına talep ediyoruz.

Kılıçdaroğlu ise mitinge ilişkin yaptığı son açıklamada mitingde bayrak, Atatürk posteri ve adalet bayrağı dışında hiçbir bayrak olmayacağını söyledi. Kılıçdaroğlu, şöyle konuştu:

 ‘Altı Ok’lu bayrak bile istemiyoruz. Başka bayrak getirenleri provokatör olarak değerlendiriyoruz. Güvenlik güçlerini de uyarıyorum, başka bayrak kabul etmeyiniz. Basından arkadaşlara da yürekten teşekkür ediyorum.