Ana SayfaGüncelAladağ yurt katliamı davası 9 Ekim’e ertelendi

Aladağ yurt katliamı davası 9 Ekim’e ertelendi

HABER MERKEZİ – Aladağ’da 11’i çocuk 12 kişinin yaşamını yitirdiği, 24 kişinin de yaralandığı yurt yangınıyla ilgili açılan ve aralarında yurt müdürünün de bulunduğu tutuklu 7 kişi hakkındaki davanın ikinci duruşması görülüyor. Aladağ yurt yangınında yaralanan Sema Karataş, “Yangında 3’üncü katın penceresinden atladım. Aşağıda tutulan battaniye sayesinde kurtuldum. Yurtta yangın tatbikatı yapılmadı. Davacıyım” dedi. Mahkeme heyeti sivil toplum örgütleri ve sendikaların katılım taleplerini reddederek duruşmayı 9 Ekim tarihine erteledi.

Adana’nın Aladağ ilçesinde 29 Kasım 2016 tarihinde Aladağ Tahsil Çağındaki Talebelere Yardım Derneği Ortaöğretim Kız Öğrenci Yurdu’nda çıkan yangında 11’i çocuk 12 kişinin yaşamını yitirmesi ve 24 öğrencinin yaralanmasına ilişkin açılan davanın ikinci duruşması Kozan Ağır Ceza Mahkemesi’nde başladı.

Duruşmaya Türkiye Barolar Birliği Başkanı Metin Feyzioğlu ve çok sayıda avukat ile mağdur ve sanık yakınları katılırken, tutuklu 6 sanık ile bir tutuksuz sanık da duruşmada hazır bulundu.

Kimlik tespitinin ardından başlayan duruşmada Türkiye Barolar Birliği, İnsan Hakları Derneği (İHD) Adana Şubesi, Eğitim-İş ve Cumhuriyetçi Kadınlar Derneği davaya müdahil olmayı talep ederken, mahkeme heyeti talepleri kabul etti.

Mahkeme heyeti, yurt katliamında yaralanan mağdurların hastane ve adli tıp raporlarını okuyarak, dosyaya eklediğini dile getirdi. Mahkeme, Sanıkların ifadeleri üzerine TEDAŞ’a müzakere yazıldığını ancak müzakereye cevap verilmediğini de belirtti.

Dosyadaki gelişmelerin belirtilmesi üzerine mahkeme heyeti sanıkların ifadelerine geçti. Sanıklar gelen belgelerle ilgili “Lehime olanları kabul ediyorum. Aleyhime olanları kabul etmiyorum” dedi.

Mağdur avukatları ise, gelen belgelerin UYAP’a atılmadığı için inceleyemediklerini ve bu konuda ek süre talebinde bulundu.

‘Sanıklardan davacıyım’

Ardından yangın mağdurlarından Sema Karataş’ın psikolog aracığıyla ifadesi alındı. Karataş, şunları ifade etti:

Yangından iki ay önce yurtta kalmaya başladım. Benle birlikte 34 öğrenci kalıyorduk. Yurtta 5 belletmen kalıyordu. Yangının olduğu gün etüt odasındaydım ve yangında yanımda kaç kişi vardı bilmiyorum. Yangın merdivenin kapıları kapalı olup, üzerlerinde kol yoktu. Her katta merdiven kapısı vardı. Yurtta yangından önceki zamanlarda yangın tüpü vardı. Yangın günü tüp var mıydı bilmiyorum. Ancak daha önce ben terasta görmüştüm. Yangın tüpünü kullanmayı bilmiyorum.

Karataş ifadesinin devamında o akşam yaşadıklarını şu sözlerle aktardı:

Yangında 3. katın penceresinden atlayarak aşağıda tutulan battaniyeyle kurtuldum. Yurtta yangın tatbikatı yapılmadı. Belletmen olan nöbetçi öğretmen o gün yangın merdiveni anahtarlarını yanında taşıyordu. Sürekli elektrik kesiliyordu. Bulaşık yıkarken hep bana elektrik çarpıyordu. Ben bunu Gülsüm hocaya söyledim. Bana, ‘hallolur’ diye cevap verdi. Daha sonra ne olduğunu hatırlamıyorum. Sanıklardan davacıyım.

Mahkemede gerginlik

Sanık avukatlarının “İtfaiyenin merdiveni ve sepeti var mıydı?” sorusuna ise Karataş, “Yangın merdiveni 2. kata kadar yetişiyordu. 3. kata yetişmiyordu. Ben aşağıya atlayarak kurtuldum. Bu merdiven vatandaşların merdiveniydi. İtfaiyenin geldiğini gördüm ama merdivenini görmedim” dedi.

Sanık avukatlarından birinin Karataş’a “Yurt olmaması durumunda eğitimine devam edip edemeyeceğinin” sorulmasını istemesi mahkeme salonunda gerginliğe neden oldu. Mağdur avukatları ise “Siz devlet diye bir şey duydunuz mu?” diye tepki gösterdi.

Gerginlik üzerine ise mahkeme heyeti sanık avukatlarının sorusunu oy birliğiyle reddetti. Sanık avukatlarının “3.katta yangın var mıydı?” sorusuna Karataş, “Yangın ve alev vardı” dedi.

Savcı: Sanıkların tutukluluk hali devam etmeli

Tutuklu sanıklardan Yurt müdürü Cuma Ali Genç, yurdun işleyişi ile ilgili sadece kendisinin sorumlu olduğunu yönetim kurulunun sadece maddi destek sağladığını belirterek, tutuklu bulunan yönetim kurulu üyelerinin sorumlu olmadığını dile getirdi.

Yangının TEDAŞ’ın kontrolünde olan sayaçtan kaynaklandığını iddia eden Genç, bilirkişinin ana panodan çıktığı yönündeki raporuna katılmadığını söyleyerek, “Öyle olsaydı sigortalar atmış olacaktı” diyerek raporu kabul etmedi.

Söz alan iddia makamı mütalaasında bilirkişi raporlarına dayanarak, kuvvetli suç şüphesi ve müşteki ailelerin tehdit edilmesi ile ilgili Aladağ Cumhuriyet Başsavcılığı’na suç duyurusunda bulunulduğunun dikkate alınmasını ve sanıkların tutukluluk halinin devam etmesini istedi.

Mahkeme iddia makamına talebine karşı sanık ve sanık avukatlarının söz almasıyla devam etti.

Sanık avukatları para cezası ile tahliye istedi

Duruşmada söz alan sanık avukatları 2012 yılında Kozan’da baraj kapağının patlaması ile 10 işçinin hayatını kaybettiği davada sanıkların yalnızca 60 gün tutuklu kaldığını belirterek sanıklar hakkında tahliye kararı verilmesini talep etti. Bazı sanık avukatları ise müvekkillerinin yargılandığı maddeleri hatırlatarak, sanıklara para cezası verilerek tahliye edilmeleri gerektiğini belirtti.

‘Ailelere para teklif ediliyor’

Sanık avukatlarının ardından söz alan mağdur avukatları ise önceki duruşmada müvekkillerinin saldırıya uğradığını hatırlatarak, aileler üzerinde baskı oluşmasını engellemek için sanıkların tutukluluk hallerinin devamına karar verilmesini talep etti.

Duruşmada konuşan mağdur avukatları, ‘Dosyada TCK 81 tartışılması zorunludur. Eğer o tartışılmazsa TCK 83 madde tartışılması gerekir. Süleymancılar köy köy dolaşıp mağdurlara şikayetlerinden vazgeçmesi için aileleri tehdit etmiştir ve para teklif etmiştir. Önceki duruşmada kameraların önünde saldırmaya cüret edilebilmiştir. Ölen çocukların eşyalarının ne olduğu bilmemektedir’ dedi.

Duruşmada konuşan Türkiye Barolar Birliği Başkanı Metin Feyzioğlu ise, yurda iki adımda gidilebilecek küçük bir yerde dernek yöneticilerinin yurtta olanlardan haberinin olmamasının imkansız olduğuna dikkat çekti.

Dava 9 Ekim’e ertelendi

Sanık ve mağdur avukatlarının savunmalarının ardından duruşmaya 45 dakika ara veren mahkeme heyeti  baroların, İHD, Eğitim- İş gibi sivil toplum örgütleri ve sendikaların davaya katılım taleplerini reddederek duruşmayı 9 Ekim tarihine erteledi.

Duruşma ardından mağdur aileleri adına kısa bir basın açıklaması düzenleyen Mehmet Ali Baş, ‘Benim çocuklarım yangında yandı. Biz her gün yanıyoruz. Başka insanların çocukları yanmasın’ dedi. Yangında çocuklarını kaybeden diğer aileler de adalet taleplerini dile getirdi.

Duruşma öncesi 

Aladağ Tahsil Çağındaki Talebelere Yardım Derneği yöneticileri ile yurt müdürünün “Taksirle öldürme” suçlamasıyla 2 ila 15’er yıl ile yargılandığı dava öncesi aileler adliye önüne yürüyerek ağır ceza talep etti.

Burada konuşan Avukat Can Atalay, kamu görevlilerinin yargılanmasını gerektiğini ifade ederek, ailelerin ifadelerinde kendilerini yönlendirdiğini söylediği İlçe Milli Eğitim Müdürü’nün de davaya dahil edilmesi gerektiğini söyledi.

Duruşma öncesi polis ile duruşmaya katılmak isteyen sanık yakınları arasında kısa süreli gerginlik yaşandı.


Bu haber dihaber’den kısaltılarak alınmıştır.