Ana SayfaÇeviriKöylü mücadelesinde feminizmi anlamak | La Vía Campesina

Köylü mücadelesinde feminizmi anlamak | La Vía Campesina

HABER MERKEZİ – La Vía Campesina’da, Çiftçilerin Küresel Örgütü’nde kadınlar ve hatta erkekler feminizmi köylü mücadelesi içerisinde anlıyor ve pratiklerine yansıtıyor. İşte geçtiğimiz haftaki kongrenin ardından örgüt tarafından yayınlanan ‘Köylü mücadelesinde feminizmi anlamak’ makalesi.


Çeviri: Ezgi Gül


17 – 18 Temmuz’da Bask’ta düzenlenen Kadın Meclisi’nin açılışında konuşmacılar tarafından ‘La Vía Campesina’da kadın olmanın çok önemli parçalarından biri de kendimizi ve mücadelelerimizi tanımlamaktır’ vurgusu yapıldı. Köylü kadınlar, kadınların toprakla, tohumlarla ve ekosistemle ilgilenişi, patriarkaya, cinsiyetçi sisteme ve şiddete karşı verdikleri kavga ile bu kimliğin çeşitli yönlerine ışık tutuyor. Feminizm ile gıda egemenliğine ulaşmak için nasıl savaşacakları konusundaki kolektif anlayışlarını bu eşsiz meclis ile geliştiriyor ve avantaj sağlıyorlar.

Eşitlik imgeleri

La Vía Campesina’da feminizm tartışmaları 1993’te hareket kurulduğunda başladı. Şili Kadın Örgütü’nden bir köylü lider olan Anamuri, seyircilere bu tartışmanın nasıl cinsiyet eşitliği ve kültürel ve cinsiyetçi önyargıya evrildiğini anlattı. En önemlisi, bu mücadelenin köklerinin eşitlikte, sosyal adalette ve egemenlikte, yani köylü bir kadının politik mücadelesi için temel olan her şeyde olduğunu söyledi. ‘Umut yaratıyoruz ve bu şekilde enerji üretiyoruz’ sözleriyle de bunu vurguladı.

Köylü kadınların bunu nasıl yaptığı dünyanın her yerinde gözlemlenebilir. Hindistan’da eşleri intihar eden ve sadece üzüntüyle de değil büyük miktarlarda borçla ve fazladan işle yüzleşen kadınlar kendilerini La Vía Campesina’nın üyesi KRRS’de örgütlüyor. Sri Lanka’da kadınlar ekolojiyi tarıma uygulama rolünü üstleniyor, tuzlu toprağı verimli araziye dönüştürdükleri için onlara ‘toprakbilimciler’ deniliyor. Şimdi La Vía Campesina üyesi MONLAR’a bağlı olarak kendi organizasyonlarını kurdular. ABD ve Avrupa’da kırsal kesime yerleşen ve yenilikçi tarım ve ticaret pratikleri üreten gençlerin de çoğu kadın. Ve Batı Afrika’da La Vía Campesina’nın ekoloji tarımı okullarına en çok destek verenler yine kadınlar.

Küresel bağlamda La Vía Campesina’nın Dünya Kadın Yürüyüşü ile ittifak yapması feminist ajandayı ilerletiyor. Hareket ayrıca Dünya Gıda Güvenliği Komitesi’ndeki Sivil Toplum Mekanizması’na da katılacak kadın temsilciler seçiyor. Bu son gelişmeyi yorumlayan İspanyalı bir çiftçi ‘Devletler bu cinsiyet eşitliği meselelerine bakmıyor fakat biz kadınlar kendi topraklarımızın ve hayatlarımızın kontrolünü elimize almak için buna mecburuz!’ diyor.

Harekette kadınların liderliği

Eşitlik mücadelesinin bir bölümü de hareketlerin kendi içerisindeki karar alma mekanizmaları ki kadınlar yıllar süren yoğun çalışmaları sayesinde bu alanda başarıya ulaştı. Latin Amerikalı bir koordinasyon olan La Vía Campesina’da örneğin, erkek yerine daha çok kadın lider var. Afrika’daki üyelerinin bölgesel koordinasyonlarında karar alma mekanizmalarında kadınlara açık bir şekilde yer veriliyor. La Vía Campesina’nın Bangalor’da 2000’de düzenlediği Uluslararası Konferansı’nda cinsiyet eşitliği üzerine çok önemli bir adım atıldı: Kadın ve erkek köylü sayısı aynıydı. O günden beri organizasyonun her üyesi hareketin uluslararası meclislerine katılmak için eşit temsil sağlamak zorunda.

Kadınlarla böyle siyasi sorumlulukları paylaşmanın önemini anlayabilen erkekler olsa da anlayamayan da çok var. Bir konuşmacı ‘Bazı erkekler attığımız her adımı, kazandığımız her hakkı kendi imtiyazlarının kaybı olarak görüyor, kendi yoldaşlarımız bile’ dedi ve sordu: ‘Organizasyonumuzun her katmanında gerçek eşitliği ve kadın haklarının içselliğinin kavranmasını nasıl sağlamaya devam edeceğiz?’

Ve pratikte bu soru birçok zorluğu getiriyor. Bazı kadınlar kendilerini anlatmakta oldukça açık davranıyor ve harika taahhütlerde bulunuyor fakat birçok kadın ‘evimize döndüğümüzde durum tamamen farklılaşıyor, organizasyon ve günlük hayatımız arasında çok pratik farkı var’ diyor. 22 Temmuz’da Kadın Meclisi’nden sonra La Vía Campesina Uluslararası Konferansı’nda Euskal Herria Deklarasyonu benimsendikten sonra bu hareketin taahhütlerini pekiştirdi ve kadınların ‘hareket içerisindeki her yer ve her seviyedeki’ siyasi katılımını güçlendirdi.

Cinsiyet eşitliğinden feminizme

Dolayısıyla La Vía Campesina’da cinsiyet eşitliği yükselirken birçok noktada pratiğe dökülmek yerine kağıt üzerinde kaldı ve karar alma mekanizmalarında eşit katılım garanti edilemedi. Bask’ta toplanan kadınlar cinsiyet eşitliğinin, yeterli bir bütçe ile desteklenip eşitliğin diğer hususlarıyla bir araya gelerek gerçekliğe dönüşmesi gerektiğini vurguladı. Kadın bölümlerinin üye organizasyonları içerisinde kurulmasından başlayarak, yeterli bir bütçe ile desteklendi ve erkek ve kadınlar için feminist perspektiften siyasi eğitim verildi. Köylülerin üzerine bastığı üzere aslında feminizm mücadelesi sadece kadınlar için değil aynı zamanda açıkça aynı zamanda erkekler içindir, herkesin bunu anlaması ve kabul etmesi zaman alacak olsa da.

Bütün bu karmaşıklığın yanında Kadın Meclisi’nin üyeleri köylü mücadelesi bağlamında feminizmin ne anlama geldiğini yansıtıyor, bu genelde kentli hatta ‘kuzeyli’ sayılsa da. Dünya genelinde kırsal kesimde yaşayan kadınlar özel bir mücadele verdiklerini ve bu yüzden feminizmin bakış açısındaki değişimde özel bir yere sahip olduklrını hissediyor. Toplumun, çiftliklerin, ailelerin erkeklerle paylaşıldığının farkındalar ve ‘bizim feminizmimiz bu bağlamda güvenli alan yaratmak zorundadır’ diyorlar. Brezilya’daki genç bir MST lideri şöyle diyor: ‘Bizim için feminizm insanlar ve doğa arasındaki ve kadınlar ve erkekler arasındaki ilişkiyi değiştirmektir. Çiftliklerdeki işimiz değer görmelidir, evlerdeki işler kadının üstüne yıkılamaz. Günlük hayatta, toplumda ve organizasyonlarımızda yeni değerler ve ilişkiler oluşturmalıyız.’

Bu fikri ilerleten yıllarca Latin Amerikalı ve Karayiplerli La Vía Campesina üyeleri hususi tarihi bağlamları esas alarak kolektif bir ‘popüler köylü feminizmi’ geliştirdi ve köylü kadın mücadelesini dünyanın bu bölgesine taşıdı. Bu kadınlar, bu konseptlerin feminizm anlayışının kapitalizme karşı bir mücadeleden geldiğini açıkladılar:

Erkekler bizim düşmanımız değil. Bizim düşmanımız kapitalizm, patriarka ve ırkçılıktır ve köylü feminizmi bunlarla mücadele etmenin yoludur.

Avrupa’dan bir köylü, ‘feminizm konseptinin insanları kadın ve erkek olarak ayırmaktan çok daha ötede olduğunu’ belirtiyor, feminizm kendilerini ikili cinsiyet yapısına göre tanımlamayanlar da dahil insanların çeşitliliğini kapsıyor. ‘Bu kavram feminizmde oluşturmak istediğimiz bir şey’ diyor. Cinsiyet kimliği ve cinsel yönelim çeşitliliği gıda egemenliği konsepti içerisinde oturtulmalıdır’ Hareketin lezbiyen, gey, biseksüel, tran, queer ve interseklere yönelik büyüyen desteği, ‘Organizasyonumuzda ve müttefiklerimizde çeşitliliği anlamak ve bu çeşitliliğe pozitif bir ortam oluşturmak’ iddiasında bulunan 2017 Euskal Herria Deklarasyonu’na bağlılığı ile pekiştiriliyor.

Deklarasyon aynı zamanda kadına yönelik fiziksel, cinsel, psikolojik ve ekonomik şiddete son çağrısında bulunuyor. Hareketin mücadelelerinde şiddetin ve gücün yerini kavramak Kadın Meclisi’nde Kanada’dan bir çiftçinin de anlattığı gibi asıl anahtar: ‘Patriarkal sistemde güç daha çok güç getirir. Kadınlar bunu istemiyor, bundan korkuyor ve mantıklı sebepleri var. Biz kadın olarak güçten bahsettiğimizde ondan kastımız, güçle haritayı hep beraber tekrar oluşturmamızdır, mücadeleyi şiddet olarak görmüyoruz. Birlikte güç kazanmalıyız, mücadelemiz yaşanabilir, güzel, adil ve dayanışan bir dünya için sürdürülmelidir. Bu çok büyük bir siyasi proje fakat kesinlikle uygulanabilir.’

Köylü kadınların dayanışması

Hareket mücadelelerde feminizmin rolünü anlamak yolunda büyük adımlar attı. 2017 Euskal Herria Deklarasyonu’nda açık bir şekilde ‘feminist karakterin’ altı çiziliyor ve La Vía Campesina içerisinde bir köylü feminist hareketinin inşası sağlanıyor.

La Vía Campesina’nın kurucularından biri olan Kanada’dan bir çiftçi, aynı zamanda Uluslararası Koordinasyon Komitesi’nin koltuğuna oturan ilk kadın şöyle diyor: ‘Bugünün geleceğini hayal edemezdim, bu kadar sayıya ulaşacağımızı. La Vía Campesina’daki kadın dayanışmasının güzelliğini rüyamda bile göremezdim.’

Bu kadın köylü mücadelesindeki feminizmde herkesin birbirine bağlı olmasının önemini vurguluyor. ABD’deki Ulusal Aile Çiftliği Koalisyonu’ndan bir kadın ‘Kuzey Amerika’da her gün ırkçılık ve cinsiyetçilik ile mücadele ediyoruz. Kadın çiftçiler olarak eziliyoruz fakat biz sizinle, dünyadaki diğer bütün kadınlarla birlikte duruyoruz ve artık birlikte savaşmayı öğreniyoruz’ dedi ve aşağıdaki deklarasyonu okudu.

Bu tartışmaların esasında herkes için bir öğrenim şansı olduğu ortada ve çok güçlü bir tarih de yazıyorlar: ‘Bizden önceki bütün o mükemmel kadınların omuzlarından yükseliyoruz, onlar da kendilerinden önceki mükemmel kadınların omuzlarından yükselmişti’

Kuzey Amerika’da kadın çiftçilerin Alabama Deklarasyonu:

Biz kadınız

Biz Kuzey Amerika’daki LVC hareketinin liderleriyiz

Biz bütün hayatı sevgi ve saygıyla kucaklayan, çocukları ve geleceği dert edinen bir kadın kalbiyle yönetiyoruz

Biz toprağın ve toplumun yetiştiricisiyiz

Bizden öncekilerle birlikte toprağın sunduğu hazinelerin üzerine titreyenleriz

Gıda, onun üretimi, hazırlanışı ve korunumu bizi bir araya getiriyor

Biz nesillerden burada olan, toplumun ve gıda egemenliğinin kurucularıyız

Bizim için gerekli olanı, ailelerimizi ve dünyadaki köylüleri koruyacak olan biziz

Biz hepimiz birlikte duruyor ve gıdayı üreten ve onunla beslenen insanın toprağını ve geleceğini koruyabileceğine inanıyor, bunun için savaşıyoruz

Günün zorluklarıyla baş etmek için giyiniriz: Ellerimizde topraklar, ayaklarımızda botlar, parmaklarımızda mürekkep ve gözlerimizde ışık

Başka bir günü tekrar birlikte örmeden önce işimiz bitene kadar çalışır ve sonra uyumaya gideriz

Meksikalılar, Kanadalılar, ABD’liler ile aramızda duvar yoktur


Kaynak: viacampesina