Ana SayfaGüncelAİHM’in Gülmen ve Özakça kararına tepki: ‘Türkiye, Avrupa’yı da kendine benzetmiş’

AİHM’in Gülmen ve Özakça kararına tepki: ‘Türkiye, Avrupa’yı da kendine benzetmiş’

HABER MERKEZİ – İnsan hakları ve sağlık örgütleri, AİHM’in 148 gündür açlık grevinde olan eğitimciler Nuriye Gülmen ve Semih Özakça hakkında tedbirli tahliye talebine ret kararı vermesine tepki gösterdi. Eğitimcilerin avukatı Selçuk Kozağaçlı, “Bu kararı imzalayan yargıç Türkiye’deki baskı rejimine duyduğu sempatinin hesabını verecektir ” dedi. İHD Eş Genel Bakanı Öztürk Türkdoğan ise “Türkiye’nin düzelmesi gerekirken, Türkiye, Avrupa’yı da kendine benzetmiş” diye konuştu.

Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin (AİHM) 148 gündür açlık grevinde olan Nuriye Gülmen ve Semih Özakça için yapılan tedbirli tahliye başvurusuna ret kararı vermesine ilişkin Mülkiyeliler Birliği’nde basın toplantısı düzenlendi.

Toplantıya, İnsan Hakları Derneği (İHD) Eş Genel Bakanı Öztürk Türkdoğan, Türkiye İnsan Hakları Vakfı (TİHV) Genel Sekteri Metin Bakkalcı, Türk Tabibler Birliği (TTB) Merkez Konsey Üyesi Selma Güngör, Ankara Tabip Odası (ATO) Başkanı Vedat Bulut ve avukat Selçuk Kozağaçlı katıldı.

TİHV: Kimse tıbbı kötü kullanamaz

Toplantıda ilk konuşan TİHV Genel Sekteri Dr. Metin Bakkalcı, AHİM kararına tepki göstererek, “Kimse tıbbı kötü kullanamaz, tıbbı araçsallaştıramaz. Bu tıbbın varoluş sebebidir. Herkesi zekâ yoksunu sanacak yazıları kimse kaleme alamaz” dedi.

Bakallcı, açlık grevinin nedenlerinin tıbbi olmadığı için çözümün de tıpta aramayacağını belirterek, açlık grevinin “İşimizi geri istiyoruz” talebiyle yapıldığını hatırlattı.

AİHM’ in Gülmen ve Özakça için “hayati tehlike” görmediği yönünde kararını da değerlendiren Bakkalcı, TİHV Genel Başkanı Dr. Şebnem Fincan’ın da katıldığı 4 hekim tarafından yapılan muayenede “hayati tehlikenin oluştuğuna” dair raporunu hatırlattı.

Bakkalcı, AİHM’in Dr. Fincancı ve TTB tarafından görevlendirilen uzmanların raporlarına atıf yapmadığını ancak dikkate aldığı Numune Hastanesi ile Sincan Cezaevi Hastanesi’nin de Gülmen ve Özakça’ın “Kalıcı ve geri döndürülemez hasarlar oluşabilir” ifadelerinin yer aldığını söyledi.

Bakkalcı, BM’nin 7 Temmuz’da, Gülmen ve Özakça’nın derhal salınması ve işe iade edilmesi yönünde yaptığı açıklamayı hatırlatarak, “Vicdan sonucunda Nuriye ve Semih aramızda olacak” diye konuştu.

İHD: sokağa çıkma yasaklarından bu yana AİHM’in tavrı aynı

İHD Eş Genel Başkanı Türkdoğan ise, AİHM’in, Kürt illerinde ilan edilen sokağa çıkma yasağı süreçlerindeki kararlarını hatırlattı.

5 kişi hakkında tedbir kararı alındığı ancak 4 kişinin asker ya da polis tarafından öldürüldüğüne işaret eden Türkdoğan, “OHAL sonrası da AİHM Türkiye’deki iç hukukun tüketilmesinden bahsetti. Türkiye’de iç hukuk yokken, AİHM insanların başvurularını reddetti” dedi.

Türkdoğan, Avrupa Komisyonu’nun (AK) Türkiye’ye dair “siyasi denetim” kararından bahsederek, “Hangisi doğru, AK’nin yasama organının kararı mı yoksa sürekli açık ihlalleri görmezden gelen Konseyi’ni yargı organı AİHM kararları mı?” diye sordu.

Türkdoğan, “Bu sorunun bir an önce çözülmesi gerekiyor. Bir mahkeme kendi başına politik tutum takınamaz. Bu bir tezat. AİHM’in bu yanlı kararları sorgulanması gerekiyor. İş yükü kavramı insan haklarının önüne geçemez” diye ekledi.

Türkdoğan, AİHM’in kararına dair, “Hayati risk halinde tedbir kararı veririm, diyorsunuz ama Numune Hastanesi hayati risk var diyor. Türkiye’nin düzelmesi gerekirken, Türkiye, Avrupa’yı da kendine benzetmiş” diye konuştu.

TTB: Zorla müdahale kabul edilemez

TTB Merkez Konsey Üyesi Dr. Güngör, hastanede tutulan Gülmen ve Özakça’ya zorla müdahalenin kesinlik kabul edilemeyeceğinin altını çizdi. Açlık grevinin çözümünün tıbbi olamayacağını belirten Güngör, Gülmen ve Özakça’nın biran önce tahliye edilmesi gerektiğini söyledi.

ATO: Sağlıklı yaşayacakları ortam bulunmamakta

ATO Genel Başkanı Dr. Bulut ise, Gülmen ve Özakça’nın açlık grevine başladıkları sırada ATO’ya dilekçe vererek, kendilerinin kontrollerinin yapılmasını istediklerini ve bu talebin de ATO tarafından kabul edildiğini ancak 23 Mayıs’tan itibaren Gülmen ve Özakça’yı muayene edemediklerini hatırlattı.

Talepleri üzerine Gülmen ve Özakça için hücrelerine havalı yatak ve klozet yapıldığını belirten Bulut, “Cezaevinde onların sağlıklı yaşayacağı bir ortam bulunmamaktadır” dedi.

Bulut, AHİM raporundaki tıbbi değerlendirmeleri hekim olarak kabul etmediklerini ifade etti. Gülmen ve Özakça’da protein kaybının şiddetli olduğunu belirten Bulut, tüm organların sorunlar yaşadığı ve ikilinin çoklu hekim ortamında bulunması gerektiğini söyledi.

Kozağaçlı: Tutuklulukları tamamen politik

Gülmen ve Özakça’nın avukatı Kozağaçlı ise, “Tutukluluk istisnai bir meseledir. Bu ölçüde yaşamlarını zora sokmasaydı asla tutuklulukla ilgilenmezdik. O dosya boş. Bu tutuklama tamamen politik ve yargısal bir değeri yok. Sadece açlık grevini bırakmaları için gerçekleştirilmiş idari bir tasarruf” diye konuştu.

‘Tutukluluğun tehri diye bir hukuksal müesese yok’

Kozağaçlı, 28 Temmuz günü Numune Hastenesi tarafından Gülmen ve Özakça’ya verilen raporun “…mevcut bulgulara göre hayati tehlike arz eder. Hayatını yalnız başına idame ettiremez. Ancak mevcut bulgular tutukluluk halinin tehirini gerektirmez. Hastane statüsünde sağlık birimi olana Ceza İnfaz Kurumlarında veya resmi sağlık kuruluşlarının mahkumlara ayrılan bölümlerinde takip ve tedavi edilebilir’ tespiti yer almaktadır” şeklindeki sonuç bölümüne dikkat çekti.

Kozağaçlı, Gülmen ve Özakça’nın açlık grevine sona erdirme koşullarına dair şunları söyledi:

OHAL Komisyonu, Nuriye ve Semih hakkında Sayın Başbakan Yardımcısı Nurettin Canikli’nin, Bekir Bozdağ’ın, Sayın Numan Kurtulmuş’un defalarca taahhüt ettiği gibi eğer ilk sırada ve derhal komisyonda görülmeyecekse bu açlık grevinin sona ermesi mümkün değil. Bizim müvekkillerimizden öğrendiğimiz kadarıyla. Bu yüzden hükümetin hekimleri zorlayarak bu tip kararlar vermeye zorlaması yerine kendi denetimlerinde olan Komisyon’a talimat verir ve Nuriye ve Semih’in ilk olarak karar verilmesini sağlamaktır hükümete düşen. Bu karar olumlu ya da olumsuz olur, bu karar olumsuz olduğunda Nuriye ve Semih’in tutumu ne olur, olumlu olduğunda zaten açlık grevini bırakacaklarını söylediler. Eğer bu komisyon derhal karar verirse Nuriye ve Semih cezaevinde açlık grevinin bırakabilirler.

AİHM’in kararını da değerlendiren Kozağaçlı, “Bu yargıç bu kararı imzalayan yargıç mevcut Türkiye’deki baskı rejimine duyduğu sempatinin hesabını verecektir. Bu yargıcın Türkiye hükümetinin baskı rejimine sempatisi nedir, ne tür bir ilişki içindedir, AK daha önce tespit edilmiş lobi, kirli ekonomik ilişkiler mahkemeyede mi sirayet etmiştir. Türkiye kendi aleyhine dair kararlar çıkmaması için lobi yapıyor ve bunları duyuyoruz. AİHM de böyle bir lobi yürüyor bunun hesabını verecektir” diye konuştu.

Gülmen ve Özakça’nın Lizbon Hasta Hakları Sözleşmesi’ne Hasta Hakları Yönetmeliği’ne göre hastaneye kaldırılmalarının hukuka aykırı olduğunu hatırlattı.

Kozağaçlı, Gülmen ve Özakça’nın işe geri iade edilmesi talebini yineledi.


Kaynak: dihaber
Previous post
İZDENİZ'deki grev sona erdi: Ücretlere yüzde 12-15 arasında zam yapıldı
Next post
İtaatsiz nota - Arif Altan