Ana SayfaYazı / AnalizElend AydınÇocukluk papuçları – Elend Aydın

Çocukluk papuçları – Elend Aydın


Elend Aydın


Çocukluk dolu trenler

geçiyor üzerimizden

bellek sersemliyor gürültüleriyle

bugünde bir kaza gerçekleşiyor

kırık parmaklı kalıyor büyüklük

kapı önünde tarumar şimdiki zaman

birbirine karışır dudaklar

tarrakalarıyla üzerimizden geçiyor çocukluk trenleri

geriye bir şey bırakmadan

artık büyük değiliz

trenler de almaz bizi

evsiz-yurtsuz kaldık işte burada

 

Çocukluk papuçları yola çıkıyor

lakin almıyor bizi yanına

yalınayak kaldık

ne büyüğüz artık ne de küçük

 

11 Temmuz tarihli tazecik şiirimi, içime hiç sinmese de Türkçeye, en yabancı dilime çevirdim, dilerim çocukluk trenlerinizin gürültülerini duyarsınız okurken.

Trenler… trenler… Bir zamanlar uzak ve ücra bir şehirdeydim ve sevdiklerim hep trenle gelirdi. Geceyarısı uzun uzun çığlık atan bir trenle. O soğuk diyarın uzun kara kış gece yarılarında trenin haykırışı hep, kalbimi bir serçeye dönüştürürdü, çırpınan bir serçeye…

Ondan öncesindeyse evimizin karşısından bir tren geçerdi hep; arkasında, pencerelerinde çocuk bakışlarımı, “acaba tren şimdi hangi masalları taşıyor?” diyen sorularımı bırakarak… Yani trenler hep bir şekilde benimleydiler. Bundandır ki şimdi Çocukluk Trenleri’ni taşıyan şiirler konuyor kalbime, beni benden alarak, şimdiki zamanla yazımsı geçmiş arasında parçalayarak… Trenle vagon gelen, uçup giden unuttuğumuz düşlerimiz, çocukluğumuzun masalsı kuş tüyleridir belki de. Peki, uzaklaşan her trenle bizden kopup giden nedir; zamanın boyutları arasında çekiştirile çekiştirile ezmekan kalan, hem her yerde hem hiçbir yer de olan bizden?

Hazır kendimi çeviri için yakalamışım, iki şiirimi daha paylaşayım:

 

Durma pencerede kar gibi

kalbimi yakma

bir şey söyle

uykuya değil yağmura karışarak

kaybolsun gözler

uyurken nereye gider gözlerimiz sahi?

rüyalara mı, yastığa mı, meçhule mi?

 

Hepimiz vurulmuş, kuş dolu sepetleriz

sonbahar ağacının dibine terk edilmiş

ördek terlikleriyle

yürür çocukluk

her şey vak-vak’tır şimdi

her şey su…

 

Raylara uzanmalıyım çocukluğumun trenleri geliyor. Kaybolmalıyım gürültülerinde, katar-katar masallarında…