Ana SayfaEkonomiGümrük Birliği, AB – Türkiye ilişkilerinde bir koz mu?

Gümrük Birliği, AB – Türkiye ilişkilerinde bir koz mu?

HABER MERKEZİ – Almanya, Türkiye ile AB arasındaki Gümrük Birliği anlaşmasının güncellenmesini engellemek için baskı yapıyor. Uzmanlar, böyle bir adımın gerçekleşmesi durumunda Türkiye ekonomisine ve Avrupalı şirketlere olası etkilerini değerlendirdi.

Tanım olarak Gümrük Birliği; taraf ülkelerin mallarının tek bir gümrük alanı içinde, her nev’i tarife ve eşdeğer vergiden muaf biçimde, serbestçe dolaşabilmeleri ve tarafların, anlaşma dışındaki ülkelerden gelen ithalata yönelik olarak da aynı tarife oranlarını ve aynı ticaret politikasını uygulamaları anlamında kullanılıyor.

Türkiye ile Avrupa Birliği (AB) arasındaki Gümrük Birliği anlaşması ise 1996 yılında yürürlülüğe girdi, ancak taraflar arasında gerilen ilişkiler, Gümrük Birliği modernizasyonu sürecinin geleceğine dair tartışmaları da beraberinde getirdi.

Yapılacak güncellemelerle, kapsamı sektörel bazda sınırlı tutulan Gümrük Birliği anlaşmasının daha kapsamlı hale getirilerek hizmet sektörü ve tarım kalemlerinin de anlaşmaya dahil edilmesi hedefleniyordu.

Almanya, Türkiye hükümetiyle yaşanan sorunlar ışığında Gümrük Birliği anlaşmasının güncellenmesinin yanlış bir sinyal olacağı görüşüyle AB nezdinde girişimde bulunurken, AB Komisyonu’nun genişlemeden sorumlu üyesi Johannes Hahn da özellikle hukukun üstünlüğü konusunda Ankara ile yaşanan “görüş ayrılıklarının” Gümrük Birliği modernizasyonu için planlanan müzakereleri etkileyeceği sinyalini verdi.

Gümrük Birliği Türkiye için yanlış atılmış bir adım”

Gümrük Birliği modernizasyonunun rafa kaldırılmasının Türkiye ekonomisine etkisi konusunda uzmanlar da ikiye bölünmüş durumda.

Durumu DW Türkçe‘ye değerlendiren Al Monitor internet gazetesi yazarlarından ekonomist Mustafa Sönmez’e göre, Gümrük Birliği “Türkiye’de yanlış atılmış bir adım”.

Sönmez, anlaşmanın Türkiye’nin aleyhine işleyen ve hatta zaman zaman gelişimini engelleyen bir nitelik taşıdığını dile getiriyor.

AB’nin ikili anlaşmalarının olduğu bazı Asya ülkelerinden ithal ettiği ara malların ya da hammaddenin Türkiye’ye gümrüksüz girebildiğine dikkat çeken Sönmez, bunun haksız rekabete sebep verdiği, dolayısıyla Gümrük Birliği’nin ülke ekonomisine genel olarak zarar verdiği düşüncesinde.

“Gümrük Birliği öngörülebilen politikalar oluşturuyor”

Ancak Türkiye’nin dış ticaret verileri AB ile giderek iç içe geçmiş bir tablo ortaya koyuyor.

1990’lı yılların ilk yarısında Türkiye’yi temsilen Gümrük Birliği müzakerelerine fiilen katılmış eski diplomat Sinan Ülgen bunun olumlu yanına dikkat çekerek, son 21 yılda Türkiye’nin elde ettiği faydanın sadece ticaret hacminde değil, aynı zamanda rekabet ortamının gelişmesi ve ihracat potansiyelinin artması şeklinde kendini gösterdiğini belirtiyor.

Ayrıca, anlaşmanın getirdiği kamu politikaları ortamına da dikkat çeken Ülgen şöyle diyor:

(Gümrük Birliği) daha öngörülebilir bir takım politikalar oluşturdu… Ve bu öngörülebilirlik ve açık rekabet Türkiye’nin daha fazla dış yatırım çekebilmesine de olanak sağladı.

“Yenilenmiş Gümrük Birliği ile beraber daha şeffaf bir Türkiye”

Uzmanlar, Gümrük Birliği modernizasyonu planlarının durdurulmasının istenmeyen sonuçlar doğurabileceği görüşünde.

Sinan Ülgen, modernizasyon planlarının rafa kaldırılmasının verimli sonuçlar doğurmayacağına dikkat çekerek, “Zira yenilenmiş bir Gümrük Birliği, Türkiye’yi daha da şeffaflaşması ve hesap verilirliği tesis etmesi bakımından yeni hükümler altına sokacak. Dolayısıyla ortada cezalandıracak bir taraf bulunmuyor” görüşünü dile getiriyor.

Bunlara ek olarak kimi uzmanlar gerilen Türkiye-AB ilişkilerinde Gümrük Birliği’nin Avrupalı liderler tarafından bir koz olarak kullanılmasını, ellerinde Türkiye’yi, iç politikasını yeniden değerlendirmeye zorlayacak bir gücün kalmamasına yoruyor.