Ana SayfaGüncel330 gün sonra gelen özgürlük ve ilk açıklama

330 gün sonra gelen özgürlük ve ilk açıklama

HABER MERKEZİ – Cumhuriyet Davası’nın 3. duruşmasında tahliye edilen gazetenin yazarı Kadri Gürsel, yaptığı açıklamada “Çok fazla kutlanacak ya da sevinilecek bir durum yok; çünkü haksız yere, asılsız yere suçlamalarla tutuklanan Cumhuriyet çalışanları söz konusu. Ve bu arkadaşlarımızın özgürlükleri ellerinden alındı” ifadelerini kullandı.

Cumhuriyet Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Murat Sabuncu, Cumhuriyet Vakfı İcra Kurulu Başkanı Akın Atalay, köşe yazarı Kadri Gürsel, muhabir Ahmet Şık ve muhasebe çalışanı Emre İper’in tutuklu yargılandığı davanın 3’üncü duruşması dün (25 Eylül) Çağlayan’da bulunan İstanbul Adliyesi 27. Ağır Ceza Mahkemesi’nde görüldü.

330 gündür tutuklu olan ve Cumhuriyet davasının 3. duruşmasında, hakkında tahliye kararı çıkan Kadri Gürsel, gece saatlerinde cezaevinden çıktı.

Kadri Gürsel’i cezaevi önünde aralarında ailesi, yakınları, çalışma arkadaşları ve milletvekillerinin bulunduğu kalabalık bir grup karşıladı.

Cumhuriyet’in haberine göre Gürsel, tahliye sonrası şöyle konuştu:

Öncelikle tüm dostlarıma, meslektaşlarıma, Cumhuriyet çalışanlarına, dışarıdaki gazetecilere, avukatların girişimi olan Adalet Nöbeti’ne, Cumhuriyet Platformu’na, tüm uluslararası ve ulusal basın örgütlerine, bize bu dava ve tutukluluğumuz sürecinde verdikleri destekten ötürü çok teşekkür ediyorum. Bize bir kez daha dayanışmanın ne kadar önemli olduğunu gösterdiler.

Sadece kendi adıma değil, geride bıraktığım 4 arkadaşım adına da bunları size iletiyorum. Çok fazla kutlanacak ya da sevinilecek bir durum yok; çünkü haksız yere, asılsız yere suçlamalarla tutuklanan Cumhuriyet çalışanları söz konusu. Ve bu arkadaşlarımızın özgürlükleri ellerinden alındı. Kendi adıma konuşacak olursak, ben gazeteci ve Cumhuriyet yazarı Kadri Gürsel olduğum için tutuklandım. Şu an karşınızda yine Kadri Gürsel olarak duruyorum. Benden önce tahliye edilen arkadaşlarım da tutuklanmadan önce neyseler, o kişiler olarak buradan çıktılar. Diğer arkadaşlarımız da öyle çıkacak bu cezaevinden. O arkadaşlarımız, mahkemelerde gördüğümüz gibi kendilerine atılan bu asılsız, hukuksuz suçlamaları da boşa çıkartırken kendilerinde bu gücü buldular ve bulacaklardır.

Cumhuriyet davasının her celsesi tarihsel nitelikte oldu. Gerek yapılan savunmalar, gerekse de iddia makamının iddialarının bu yolla içinin ne kadar boş olduğunun gösterilmesi; ve aynı zamanda gazeteciliğin ne kadar cesaretle savunulduğunun gösterilmesi adına tarihsel nitelikteydi. Bugünkü celse gerçekten fantastik özellikler taşıdı. Önümüzde, aleyhimizde tanıklık yapmak üzere getirilen kişilerin durumu açısından ben durumu tek kelimeyle fantastik olarak niteliyorum.

Yargı kararları, yargı tarafından açıklanmadan önce çeşitli gazetelere, internet sitelerine servis ediliyor. Bu bence yargının bağımsızlığını gölge altında bırakan bir durum. Buna son verilmeli. Bir medya mensubu, önüne gelen, haber niteliği taşıyan bir gelişmeyi haberleştirecektir; ama burada esas görevini kötüye kullanan taraf, bu haberi servis edendir. Yargı kararını vermeden önce ‘6 sanığın tutukluluğuna devam kararı verildi’ diye bir haber dolaştı. Bu da mahkeme başkanına gösterildi. Mahkeme başkanı da bu konuda suç duyurusunda bulunacağını söyledi.

Her gazeteci yazmaya devam etmek ister. Ben tabii ki yazmaya devam edeceğim, ama şartlarımı da zorlayacağım. Çünkü gazeteci, gazeteci olarak kalması için şartlarını zorlamalıdır.