Ana SayfaÇeviriAilemden uzak durmamı yargılamayın çünkü hayatım böyle kurtuldu – Jennifer Neal

Ailemden uzak durmamı yargılamayın çünkü hayatım böyle kurtuldu – Jennifer Neal

HABER MERKEZİ – Jennifer Neal’in 17 Haziran 2017 tarihli bu yazısı, “İşkenceci bir babanın ve sessiz bir annenin evladı olarak, babamla 6 yıldır konuşmadığımı, aramızda DNA dışında ortak hiçbir şey olmadığını söylemek isterim. Benim de hayatım böyle kurtuldu” diyen Ezgi Kayış tarafından Türkçeleştirildi.


Jennifer Neal

Çeviri: Ezgi Kayış


Stand-up komedyeni olduğum için hükmen canavar sayılıyorum ve şakayla karışık “aile” adlı geniş spektrumu The Cosby Show ile kıyaslıyorum. Televizyonda, Huxtable’lar mükemmel bir Afrikan-Amerikan aileydi. Kamera arkasında ise aile babamız, aile dostu imajını onlarca kadının hayatını altüst etmek için kullanan narsist bir tecavüzcü [1] idi.

Söylemeye çalıştığım, birinin yargıda bulunabileceği tek aile kendi ailesi olmalı, aksi spekülasyon olur.

Ama Hollywood, gündüz kuşağı, bayram ve özel gün kampanyaları, sosyal medya ve yerleşik kültürel normlar sağ olsun, ailenin neye benzemesi gerektiğine dair hepimizin sabit bir fikri var. Sonuç olarak, ikili cinsiyet sistemine uymayan, çekirdek olmayan gibi geleneksel olmayan aileler toplum gözünde kendilerini geçerli kılmakta sorun yaşıyorlar. Evlat edinmiş ailelerin biyolojik olmayan çocukları, (ki bu da sıklıkla hemcins partnerlerde gördüğümüz bir kategori) kan bağı ile bağlı olmadıkları insanlardan hayat boyu gördükleri sevgi ve desteğe rağmen, biyolojik aileleri ile bağlantıya geçmeleri için sürekli toplumsal baskıyla karşılaşıyorlar.

Aile üyelerinden uzak durmanın getirdiği derin ve şahsi acıyı anlamaya geldiğinde toplum ne kadar sığ ise damgalama da o kadar şiddetli.

İnsanlar ailenin nasıl görünmesi “gerektiğine” dair fikirlerini karşı tarafa yansıtmadan duramıyorlar. Birbirinden kopmuş aile üyeleri üzerine nasıl tartışacaklarını bilmiyorlar. Belirli ailevi bir durum yaygın geleneksel aile anlatısına uymasa bile.

Abimden uzak duran biri olarak, bu benim çok iyi bildiğim bir konu.

Yakın arkadaşım olarak adlandırdığım insanlarla bile kendimi sıklıkla ateşli tartışmalar yaparken buluyorum çünkü onların aile dinamikleri benimkinden oldukça farklı. Bu yüzden abimden uzak durmamın hayatımı kurtardığını söylediğimde bile anlamamakta aceleciler.

Abim büyüme çağımda bana şişman, çirkin ve aptal derdi. Aynı hakaretleri arkadaşlarından da işitirdim. Vücudumdaki morluklar ve kavgalarımızı öfkeyle günlüğüme yazardım. Tecavüze uğradığımda, ufacık bir merhamet veya destek göstermek yerine beni suçladığında haklı olduğunu düşünmüştüm. Arkadaşlarım onunla konuşmayı kesme kararımı sorguladığında veya ailem birbirini küçümseyen iki evlat yetiştirdikleri gerçeğiyle başa çıkamayıp özür dilemem için sürekli bana vicdan azabı çektirdiklerinde utanç hissederdim. Bu, toksikliğin en ağır halidir; bu ilişkide normal hiçbir şey olmamasına rağmen diğerleri her şey normal rolüne devam edebilsin diye çenemi kapamam buyruluyor.

Artık böyle arkadaşlarım yok. Çünkü artık ben kendim için daha iyi insanları seçebiliyor ve seçiyorum.

Toplum ise duruma her zaman böyle bakmıyor.

Yanan bir binadan kaçan bir yabancı için insanlardan merhamet göstermelerini bekliyoruz ancak aynı empatiyi, travmatik aile durumundan kaçan bir arkadaşımız için göstermiyoruz.

Dürüstçe söyleyebilirim ki, bu iki durum birbirinden o kadar da farklı değil. Tek boyutlu bir aile tasvirine öyle derinden şartlandırılmışız ki, “parçalanmış” bir ailenin daha iyi işleyebileceği bize neredeyse akıl almaz geliyor. Parçalanmış ailelerden birinin mensubu olmak, toplumun anlayışla karşıladığı değil, küçümsediği bir şey.

2015 tarihli ve Hidden Voices: Family Estrangement in Adulthood (Saklı Sesler: Yetişkinlikte Aileden Uzaklaşma) başlıklı raporun araştırmacısı ve yazarı psikolog Dr. Lucy Blake’e göre, ailelerinin bir veya birden fazla üyesinden uzak duran yetişkinlerin %68’i, bu konuda bir damgalama olduğuna inanıyor. Utanç kaynağı olarak suçlanmaktan, hatanın kendilerinde olduğu varsayımlarından ve yargılanma korkusundan bahsediyorlar.

“Konunuz (ailevi) ilişkiler olduğunda, insanlar ne kadar zor olabileceğini anlamıyorlar.” diyor Blake. Ailelerin karmaşık olduğunu çünkü insanların karmaşık olduğunu ama televizyon ve sosyal medyanın ailenin nasıl görünmesi ile ilgili toplumun beklentilerini çarpıttığını vurguluyor.

“Facebook ve Instagram’da mükemmel aile imgeleri görüyoruz. Halbuki gerçeklik bundan biraz daha karışık.”

Ailesiyle tüm iletişimini kesmiş biri için hüküm vermek, dış kapının dış mandalı biri için bile anlık bir şey. Genellikle, toplumun bize sevmek ve saygı duymak zorunda olduğumuzu söylediği kişilerin ellerinde geçen travma dolu yıllardan sonra böyle bir karara varılıyor.

Kylie Agllias 2012 tarihli ve Family Estrangement (Aileden Uzak Durma) başlıklı yazısında “Aileden uzaklaşma tek bir ihtilaf, tek tip bir etkileşim, tek tip bir ilişki, tek tip bir ebeveynlik ya da tek bir olay sonucu gerçekleşmiyor. Bu, toplumda görülen karmaşık bir fenomen.” diyor.

It Was The Straw That Broke The Camel’s Back (Bardağı Taşıran Son Damlaydı) adlı çalışmada da toplumun sürekli, birbirinden kopmuş aile üyelerinden aralarındaki sorunu çözmelerini talep ettiğine dikkat çekiliyor. Bu durum, ailesiyle iletişimini koparmış bireylerin ihtiyaç duyduğu sınırları zorluyor. Çoğu kişi, bu sınırların açık iletişim kanalları ile sağlanamadığını söylüyor.

33 yaşındaki satış uzmanı Laura için de durum böyleymiş, Laura 6 yıldan fazladır annesiyle konuşmuyormuş. “Sadece yargılamayın; herkesin sevgi dolu, ilgili bir ailesi olduğunu varsayamazsınız.” diyor Laura. Annesiyle iletişimi kesmesinin bir kendini koruma eylemi olduğuna inanıyor. Ama bunun da büyük bedeli olmuş. “Bu sebepten bir sürü arkadaşımı kaybettim.” diyor.

Laura ancak, yıllarca tekrarlanan fiziksel, duygusal ve psikolojik istismar sonrası annesiyle iletişimi koparma kararı alabildiğini söylüyor.

“Annemle ilgili en eski anılarımdan biri, kardeşim kalemlerini yere düşürdü diye beni süpürgeyle dövmesi. Daha 4 yaşındaydım.” diyor.

Çocukluğu boyunca tek bildiği dayak olmuş ama büyüdükçe, annesiyle ilişkisinin kendisi ve sevdikleri üzerindeki etkisi hakkında düşünmeye başlamış. Laura’nın en travmatik anlarında, annesinin durumu manipüle edip Laura’ya karşı kullanmak gibi eşsiz bir yeteneği varmış.

Neredeyse ölümcül bir trafik kazasından 2 gün sonra annesi Laura’ya “Öyle işe yaramazsın ki kendi kendini bile öldüremiyorsun.” demiş.

“Bunu çocuğunuza nasıl söylersiniz?” diye soruyor Laura.

It Was The Straw That Broke The Camel’s Back ‘in yazarlarına göre toplumun, aile üyelerinin birbirlerinden uzak durmasını anlayabilmesinin anahtarı kişilerin geçmişinde saklı.

Dinlediklerime göre, kişilerin aile üyeleriyle iletişimi kesme kararı vermelerinde ortak payda, uğratıldıkları fiziksel ve duygusal istismar. Hatta, Agllias’ın 2016 tarihli ve Disconnection and Decision-making: Adult Children Explain Their Reasons for Estranging from Parents (Kopma ve Karar Verme: Yetişkin Çocuklar Ebeveynlerinden Uzak Durmalarının Nedenlerini Açıklıyor) başlıklı yazısında, aile üyelerinin birbirlerinden uzak durmalarının nedeni olan 3 büyük etmen olarak istismar, kötü ebeveynlik ve ihanet gösteriliyor.

Lavender Wolf için söz konusu, yukarıdakilerin bir kombinasyonuymuş. Lavender ile Berlin’de, beyaz olmayan sanatçıları da destekleyen benzer çevrelerde takılırken tanıştık. Yakınlaştıkça mesleğimiz dışında da ortak noktalarımız olduğunu fark ettik. Söylediğine göre, mesafeli bir anne, gaip bir baba ve fiziksel şiddet kullanan bir üvey babası varmış. Biyolojik babasıyla 10 yıl boyunca hiçbir şekilde iletişim kurmadıktan sonra, eski partnerinin bitmek bilmez soruları nedeniyle 2013’ün Noel zamanı babasına ulaşmaya çalışmış. Başlangıçta içten bir etkileşimleri olmuş ama Lavender hayatıyla ilgili konuşmaya başlayınca babasının bazı mühim detaylara ilgisiz kaldığını fark etmiş.

“Ona kendimden, nerede yaşadığımdan bahsettim ve eşcinsel olduğumu söyledim. Eşcinselliğim ve bir partnerimin olması dışında her şeye cevap verdi.” Uzunca bir süre hayatında olmayışından sonra; babasının hayatındaki önemli bazı konuları dolaylı da olsa reddi ve geçmişi, Lavender’ı babasıyla yeniden bir ilişki kurma isteği konusunda şüpheye düşürmüş. “Ona üvey babamın bana uyguladığı şiddetten bahsettim ve o da ‘bilseydim bir şeyler yapardım’ dedi. Hayatım ve partnerim hakkında konuşamamak, bunları görmezden gelmesi çok kötü hissettirdi. Hem uğradığım şiddeti nasıl bilmez?” diye soruyor Lavender.

Sharp, Thomas ve Paxman’ın işaret ettiği bu “ebeveyn ilgisizliği”, ailesinden uzak duran çocukların geçmişinde ortak bir mesele:

“Yetişkin çocukların ebeveynlerinden fiili olarak gördükleri kötü muamele ve istismarın aksine ilgisizlik; çocukların görmezden gelinmeleri, dikkate alınmamaları, ihmal edilmeleri veya inanılmamaları anlamına geliyor.”

Anlıyoruz ki, Lavender’ın durumundaki insanları daha da fazla mesafe arayışına iten hem istismar hem kayıtsızlık.

“Hayatımda olmamak için bir sürü bahanesi vardı.. Ona ihtiyacım olduğunda yanımda olmadığı için.. Hiçbiri yeterli değildi.”

Kişiler yürek parçalayıcı nedenler yüzünden aileleriyle iletişimi koparmış olsa da Dr. Blake’in araştırmasında belirttiği üzere, iletişimi koparmanın muazzam faydaları olabiliyor. 2015 tarihli çalışmasında yer alan 807 katılımcının %80’i, ailelerinden uzaklaşmanın hayatlarında olumlu etkileri olduğunu, daha “özgür, bağımsız ve güçlü” hissettiklerini söylediler.

Bu yazı için benimle geçmişini paylaşan bireylerin hiç biri, aileleriyle iletişimi kopardıkları için pişman değildi. Çoğu, üzgünlük hissinin kaçınılmaz olduğunda hemfikirken, bazıları aldırmazlık ve teslimiyet duygularından bahsetti. Ayrıca bağları koparmanın, özerkliklerini kazanmaları açısından önemli bir rol oynadığını vurguladılar. Kendi duygusal sağlıkları için sorumluluk almalarının ve daha olumlu ilişkiler kurmanın kolaylaştığını ve travma dolu yılları onarmalarına yardımcı olacak sınırlar koyabilmelerinin daha mümkün olduğunu söylediler.

İllüstrasyon: Adolf Pen

Bu insanlar, paralarını çalan, maddi kazanç için korkunç yalanlar söyleyen, fiziksel ve cinsel şiddet uygulayan, mağdurlarının verdikleri tüm kararları değersizleştiren, özdeğerlerini yaralayan ve başkalarına güvenemeyecek hale gelene kadar kendilerini travmatize eden aile üyelerini yıllarca sevmeye ve onlara destek olmaya çalıştılar.

Hepsi, iletişimi koparmanın bir utanç kaynağı değil, bir gereklilik sonucu olduğu konusunda hemfikir. Ancak toplumsal damgalama ve uzlaşma beklentisinin, travmalarını sürekli tekrar yaşattığı aşikar.

“Bu insanları aile üyelerini affetmek veya onlarla tekrar iletişime geçmek gibi şeylere zorlamanın onlara hiçbir yardımı olmuyor. Dinlenilmenin ve inanılmanın çok yardımı olduğunu söylüyorlar.” diyor Dr. Blake.

Laura da bu düşünceye katılıyor. Annesiyle iletişimi kesmenin hayatı boyunca yaptığı en zor şey olduğunu söylüyor, bu kararı verebilmek için her zamankinden fazla destek ve şefkate ihtiyaç duymuş.

“Biri böyle bir süreçten geçiyorsa, siz sadece dinleyin. Eğer aileleri ile konuşmuyorlarsa bir sebebi var. Peki sizden istedikleri nedir?”

Lavender için iletişimi kesmek, aile kavramını tekrar tanımlamanın bir yolu olmuş. Geleneksel standart görünüme uymayan ve sağlıklı bir aile tanımı. “Yakınımda tuttuğum insanlar bana sağlıklı ve iyi hissettiriyor. Bir yetişkin olarak, kimin bana yakın olacağını ben seçiyorum.”

Dr. Blake de farklı aile varyasyonları için daha fazla alan yaratmanın ve bu varyasyonları normalleştirmenin; geleneksel çerçeve dışındaki insanlara daha iyi destek sunabilmenin anahtarı olduğuna katılıyor. “Ailelerde çok fazla çeşitlilik var ve bunları televizyonda görmememiz bu aileleri daha az meşru yapmıyor. Mesela ben, gittikçe popüler bir alternatif halini alan arkadaşlık esaslı aileleri daha çok görmek isterim.”

İllüstrasyon: Donna Grethen

Neden olmasın? Her sene bayramlarda aile üyeleri yerine arkadaşlarımıza gidebiliriz. Eğer et tırnaktan ayrılmaz ise, belki de manikür vakti gelmiştir.[2] 

Ara sıra kardeşimle neden konuşmadığım soruluyor. Zamanla bir sürü konuyu değiştirme taktikleri geliştirdim. En sevdiklerim: “Sen kendi işine bak.”, “Hey bak, pasta pişiriyorum!”. Ancak karşı tarafla samimiyetimiz arttıkça ve etkileşimimiz derinleştikçe, kardeşimle konuşmamamın sebebinin ondan uzak durduğum olduğunu itiraf ediyorum.

Laura gibi ben de bu konu yüzünden arkadaşlarımı kaybettim. Akrabalarımı kaybettim. Ama gerçekliğimle hiç örtüşmeyen bir aile maskesi için yas tutmak yerine; daha iyi ve daha mutlu biri olmama yardım eden, sevgileriyle hayatımı dolduran arkadaşlara, meslektaşlara, partnerlere yer açtım etrafımda.

Living Single [3] dizisi, bence hepiniz hak vereceksiniz, ailelerin nasıl olmaları gerektiğine değil nasıl olduklarına dair daha iyi bir örnekti.


Kaynaklar: theestablishment.co & ezgiepifani

Çevirmenin notu: Bu çeviri, bir ev ve anlamlı bir bağ arayışı hiç durmayanlar için. Kendi kendisinin merhametli ebeveyni olabilenler ve olmak için çabalayanlar için. Birbirine destek olan ve birbiriyle dayanışan insanlar için. Bu çeviri özellikle sizin için Gülsüm, Deniz, Esra, Irmak, Sevil, Sevinç ve Sevgi. Kan bağına ve heteroseksüel-çekirdek aile kurumuna yersiz bu kadar önem atfeden bu dünyada “Yeterince güvende hissettirecek bağları kurabilmek için ihtiyacımız olan potansiyel ‘Kainat kayıtsızsa, birbirimizle idare edeceğiz’in trajikomik kabulünde gizli olabilir mi?

Dipnotlar

[¹] ”Şimdiye kadar 60 kadın, Cosby hakkında tecavüz dahil cinsel saldırı suçlamasında bulundu.” (Kaynak: http://www.ntv.com.tr/galeri/yasam/bill-cosbynin-taciz-davasinda-magdur-konustu,j_7Mr6Q5sU2HdZIuSPaEAA/a1dVnYgV6USe_4fCWYtpyg)
[²] Yazıda Türkçeleştiremediğim bir ifade vardı, ben de anca böyle bir ifadeyle yerini doldurmaya “çalıştım”.
[³] 90’ların New York’unda, birden fazla bekar kadın ve erkeğin aynı evi paylaşmalarını ve arkadaşlıklarını anlatan dizi.
Previous post
Mezar açıldı, DNA testi yapıldı: Salvador Dali'nin kızı değilmiş
Next post
AB Zirvesi’ne bir ay kala Merkel: Hiçbir zaman Türkiye'nin üyeliğinin taraftarı olmadım