Ana SayfaGüncelMithat Sancar: Bağımsızlığa giden süreç açıkça başladı, Sykes-Picot çöktü

Mithat Sancar: Bağımsızlığa giden süreç açıkça başladı, Sykes-Picot çöktü

HABER MERKEZİ – Irak Kürdistan Bölgesi’nde yapılan referandumu “bağımsızlığın başlangıcı” ve “Sykes-Picot sürecinin çöküşü” olarak nitelendiren Anayasa Hukukçusu ve HDP Millletvekili Mithat Sancar, hiçbir gücün askeri müdahale hakkının olmadığını söyledi. Sancar, referandum sonuçları hayata nasıl geçirileceğine ilişkin de değerlendirmelerde bulundu.

Halkların Demokratik Partisi (HDP) Mardin Milletvekili Mithat Sancar, Irak Kürdistan Bölgesi’ndeki bağımsızlık referandumunu ve başta Türkiye olmak üzere başlıca ülkelerin buna yönelik tehdit ve tepkilerini değerlendirdi.

Mezopotamya Ajansı’ndan Kenan Kırkaya’ya konuşan HDP’li vekil,  yaşananların temel dayanağının uluslararası hukukun temel kurallarından biri olan “ulusların kendi kaderini tayin hakkı” olduğuna işaret etti.

Bu hakkın nasıl kullanılacağına ilişkin kimi tartışmaların yürütüldüğünü ancak kesin bir sonuca ulaşılamadığını belirten Sancar, şöyle devam etti:

Bazıları ‘Şu şartlarda kullanılırsa meşru olur, aksine meşru olmaz’ diyor. Bu biraz teorik ama esas olarak siyasi bir tartışmadır. Bu konuda bir konsensüs yok. Ayrılma hakkı anlamında bunun hayata geçirildiği bir tek uygulama var. Doğu bloku falan oralarda yaşanan bir çökmeydi. Onlar ayrıldılar, kendi sistemlerini kurdular, daha sonra tanındılar. Bir tek Çek ve Slovakların ayrılması var. Onlar da anlaşarak bunu yaptılar. O zaman da sorun yaşanmadı. Fakat bir anlaşma olmadan ayrılma konusunu düzenleyen bağlayıcı bir uluslararası hukuk kuralı yok.

Daha geçmişte yaşanan “ulusal kurtuluş mücadelelerini ve sömürgeciliğe karşı özgürlük savaşlarını” hatırlatan Sancar, “1960-70’li yıllarda sömürgeciliğe karşı yaşanan bağımsızlık savaşları ve sonrasında gelişen ayrılmalar yaşandı. Bunun dışında bir devletin savaşarak bağımsızlığını ilan etmesi örneğini hatırlamıyorum” diye konuştu.

“Bağımsızlık süreci başladı, Sykes-Picot çöktü”

Referandum sonuçlarının bundan sonra nasıl değerlendirileceğine ilişkin tespitlerde de bulunan Sancar, Mesud Barzani’nin bir süre bekleyeceğini belirterek, şunları dile getirdi:

Bundan sonra bir süre beklenir. Esas mesele hangi şartlarda destek alacaklarını düşünmeleridir. Ne zaman uygun bir konjonktür ortaya çıkar, onu beklerler. Ama bu referandumu bağımsızlığa giden sürecin açık ve net başlangıcı olarak görüyorum. Bu basit bir iç siyaset malzemesi falan olmaktan çıktı. Etkileri de iç siyasetle sınırlı değildir.

Bu bana göre 1916 düzenin yani Sykes-Picot’un Kürdistan sorunu temelinde çöküşü anlamına gelir. Bu o sistemden çıkışın başlangıcıdır. Zaten Sykes-Picot anlaşmasının temel dayanağı Kürdistan’ı bölmekti. O bitti ondan çıkışın temel konusu yine Kürdistan olacak. Bu kez çatışma şurada yaşanacak. Sykes-Picot’u yeni şartlara uyarlamak isteyen ile onun temelini değiştirmek isteyenlerin mücadelesi olacak.

Bunun da anlamı şudur: Ortadoğu’da bağımsız Kürt oluşumları olacak mı olmayacak mı? Güney buna en yakın parçaydı, Güney bunu başlattı bundan sonra başka etkiler ve sonuçlar yaratacaktır. Bu sadece İran’ı, Suriye’yi, şurayı burayı ilgilendiren bir mesele değildir, bütün Ortadoğu’yu ilgilendiren bir meseledir.

Ben Suriye savaşının büyük oranda sona erdiğini ve bundan sonra mücadelenin büyük oranda bu eksende yürüyeceğini düşünüyorum. Kürtlerin statüsü ne olacak, Suriye nasıl yönetilecek? Ben Kürdistan referandumunun önemli bir gelişme olduğunu ve bunu sadece Güney Kürdistan’ın iç dengeleri bağlamında tartışılamayacağını, Ortadoğu ve Kürdistan’ın bulunduğu bölgenin yeniden şekillenmesinin çıkışı olarak değerlendiriyorum.

“Hiçbir devletin askeri müdahale hakkı yok”

İran, Irak ve Türkiye’nin Irak Kürdistan Bölgesi’ne yönelik askeri tehditlerine, ekonomik ve siyasi ambargo yönelimlerine tepki gösteren ve “Hiçbir devletin Kürdistan’a müdahale hakkı yok” diyen Sancar, komşu ülkelerin saldırmasının ise “işgal” olacağını söyledi. Sancar, şöyle devam etti:

Diğer ülkelerin Kürdistan’a saldırması fiili bir durum olur ve diğer bölgedeki diğer güçlerin nasıl davranacağına göre işler bu süreç. Irak merkezi hükümetinin kendince bir hak iddiası olabilir bunu (referandum sonuçlarını) engellemek için. Şu an Irak devleti sınırları içerisinde gelişen bir olay bu ve Türkiye ve İran’ın müdahale hakları yok. Fiilen İran’ın oraya müdahale edeceğini düşünmüyorum. Türkiye’nin bütün Güney’e değil ama belki kritik bölgelere güya ‘Güney’e yönelik operasyon yapıyor’ düşüncesiyle Şengal’e, PKK ve YPG’nin güçlü olduğu yerlere kısa süreli operasyonlar olabilir. İran Haşdi Şabi üzerinden Kerkük’ü taciz etmesi olabilir. Ama güneyin tümüne yönelik askeri müdahaleyi beklemiyorum gerçekçi de görmüyorum.

Referandum sonuçları hayata nasıl geçirilecek?

Sancar, referandumun sonuçlarının hayata nasıl geçirileceği sorusunu da şöyle yanıtladı:

İki türlü işleyebilir. Çatışarak, kendini askeri olarak dayatabilir. İkincisi, merkezi hükümetle görüşmeler yoluyla bunu yapabilir. Bu Filistin sürecine de benzetilebilir. Son 30-40 yıldır Filistin ile konferanslar görüşmeler yapılıyordu ya… Önce Güney’in seçilmiş meşru temsilcileri Irak merkezi hükümeti ile görüşmeler yapılabilir ve belki bu uluslararası bir konferansa dönüşebilir tıpkı Camp David ya da Oslo gibi. Makul olan yolun bu olduğunu düşünüyorum. Ben Amerika’nın bu yolu tercih edeceğine daha çok ihtimal veriyorum. Bunun, yani görüşmeler yoluyla sonuca gitmenin daha yakın olduğunu düşünüyorum. Bu bir uluslararası sürece gidebilir.

Ama ben Irak için bir iç savaş ihtimalini bu mesele bağlamında yüksek görmüyorum. ABD buna izin verecek gibi değil. İki gücün bir birine saldırma ve karşı karşıya gelme potansiyeli olduğunu düşünmüyorum. Merkezi hükümetin bunu bastırma şansı yok. İki taraf bir birine üstünlük sağlayamaz. Tabi bir de ABD’nin bir yana doğru ağırlığını koyacak olursa bunun Kürdistan olduğunu tahmin etmek zor olmaz. Irak da İran’a yanaşabilir, bu da bölge savaşı anlamına gelir. Tehlikeli bir süreçtir, buna izin verilmeyeceğini düşünmüyorum. Ama sonuçta bütün bunlar ihtimallerdir.