Ana SayfaGüncelZAMAN DAVASI | Mümtazer Türköne: AKP’nin savunmasını ben hazırlamıştım, suçlamalar komik

ZAMAN DAVASI | Mümtazer Türköne: AKP’nin savunmasını ben hazırlamıştım, suçlamalar komik

HABER MERKEZİ – Aralarında kapatılan Zaman Gazetesi’nin yazarlarından Şahin Alpay, Ali Bulaç ve Ahmet Turan Alkan’ın da bulunduğu 22’si tutuklu 31 kişinin yargılandığı davanın ilk duruşması bir yılı aşkın süre sonra ilk defa görülmeye başlandı. Duruşmada savunma yapan gazete yazarlarından Mümtazer Türköne, “AKP’nin kapatılma davasında savunmanın büyük kısmını ben hazırladım” dedi.

Aralarında Zaman gazetesi yazarlarından Şahin Alpay, Ali Bulaç ve Ahmet Turan Alkan’ın da bulunduğu 31 kişinin yargılandığı davanın ilk duruşması, Silivri Cezaevi Yerleşkesi’ndeki duruşma salonunda başladı.

Duruşmada bir yılı aşkın süredir tutuklu bulunan 22 kişi ilk kez hakim karşısına çıktı.

Tutuklu tüm sanıkların hazır bulunduğu duruşmayı, tutuklu sanıkların yakınları da izledi. Duruşmayı izleyenler arasında Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) İstanbul Milletvekili Sezgin Tanrıkulu, gazeteci Hasan Cemal ve bazı uluslararası heyetler de yer aldı.

Yarın da devam edecek olan duruşma, mahkeme heyetinin salonda yerini alması ile başladı.

Sekizkardeş’in savunması

Heyetin yerini alması ile duruşma Cihan Medya Dağıtım Yönetim Kurulu üyesi Ahmet Metin Sekizkardeş’in savunması ile devam etti.

Yaptığı savunmasında gözaltına alındığında kötü muamele ile karşılaştığını dile getiren Sekizkardeş, hazırlanan iddianamede kendisi ile ilgili şahsi herhangi bir bilginin yer almadığını kaydetti.

4 ay Cihan Medya Dağıtım’ın yönetim kurulu üyeliğini yaptığını hatırlatan Sekizkardeş, “Altına imzamı attığım kararlardan birinin yasal olmadığını bana söyler misiniz?” diye sordu.

Sekizkardeş, gazetelerin tirajlarının düşmesinden kaynaklı küçülmeye gittiğini ifade ederek de şunları söyledi:

Bir şirkette bulunmam yasa dışı bir iş yaptığım anlamına gelemez. Benim gibi tüm yönetim kurullarının imzaları var kararlar altında. Bu şekilde suçlama yapılacaksa tüm yönetim kurulu kararlarının altında imzası bulunanlar ‘terör’ ile suçlanmalı. Bu da çok saçma olacaktır.

Akademisyen olduğunu ifade eden Sekizkardeş, “Gözaltı sürecinde sadece bir saat avukatlarım ile görüşebildim. Hasta ihlalleri yaşadım. Cihan Medya Dağıtım, dağıtım adı altında silah mı dağıtmıştır? İsnat eden ıspatla hükümlüdür” diyerek, tahliyesini talep etti.

Güner’in savunması

Sekizkardeş’in ardından Cihan Medya Dağıtım Direktörü Alaattin Güner’in savunmasına geçildi.

14 aydır tutuklu olduğunu dile getiren Güner, “Eş, dosttan aldığımız borç ile geçiniyoruz. Cihan Medya Dağıtım bir dağıtım şirketidir, hiçbir yayının içeriğine karışmaz” dedi.

Güner, 17-25 Aralık’ın ardından Cihan Medya Dağıtımda yapılan müfettiş denetimlerinde her hangi bir olumsuzluğun ortaya çıkmadığını belirtti.

Güner, “Mağdur olduğuma inanıyorum. Bize tazminatlarımız verilmedi. 14 ay boyunca eş dostlarımızdan 50 bin lira alarak borçlandık. Mal varlığıma el konuldu. Bu güne kadar herhangi bir örgüte üye olmadım. Tahliyemi istiyorum” diye konuştu.

Bulaç: Cezaevinde değil manevi hastanede hissettim

Güner’in ardından Zaman gazetesi yazarı Ali Bulaç savunma yaptı. “15 Temmuz’un bir terör eylemidir” diyen Bulaç’ın savunması da şöyle:

Bir yazar ile 249 kişiyi şehit edenler hakkında aynı ceza isteniyor. ‘Savunma hakkı kutsaldır’ deniliyor. Bana getirilen dokümana 3 gün sonra ulaştım. Avukatım ile 10 dakika görüştürüldüm. 14 aydır ilk defa savcı yüzü ve mahkeme gördüm. 14 ay boyunca kendimi cezaevinde olarak değil, manevi hastanede hissettim.

Binali Yıldırım, Süleyman Soylu, Bekir Bozdağ, Ahmet Davutoğlu ve Cumhurbaşkanı Erdoğan ile daha nicesi ‘FETÖ’yü öve öve bitiremedi zamanında. Devletin en tepesindeki insanları bu örgütü bilmemişse benim gibi birisi nasıl bilir? Benim bu örgütü bilmeme hakkım yok mu? 17-25 Aralık sonrasında da AKP milletvekilleri, belediye başkanları ve AK Parti kadroları cemaatle ilişkilerini devam ettirmişlerdir.

Tutukluluğum 17-25 Aralık sürecinden kaynaklı. KCK operasyonları adı altında siyasetçilere kelepçe vurulmasını yanlış buldum. Çözüm sürecine destek verdim. Ben nasıl FETÖ’cü oluyorum. Hangi yazı ile algı oluşturuyorum. Hak ve özgürlüklerin suç olacağını bilseydim gider pazarda limon satardım ve yazarlık koltuğunu size bırakırdım.

Alpay: 2011 seçimleri ile birlikte AKP ile ilgili hayal kırıklığı yaşadım

Bulaç’ın ardından savunma yapan Zaman gazetesi yazarı Şahin Alpay hayatı boyunca
askeri darbelerin mağduru olduğunu dile getirdi.

Zaman ve Today’s Zaman gazetesinde hafta bir gün köşe yazarlığı yaptığını dile getiren Alpay, bu gazetelerde hiçbir zaman yöneticilik ya da editörlük yapmadığını belirtti.

Cemaat içerisinde suçlu olanların muhakkak yargılanması gerektiğini belirten Alpay, “Ama Gülen hareketinin toptan, kolektif olarak suçlanmasını, toplumdaki her kötülüğün günah keçisi yapılmasını mantığa da hukuk devletine de aykırı buldum” diye konuştu.

AKP’nin 2011 seçimi ile birlikte otoriterleşmeye ve ‘tek adam rejimine’ doğru gitmeye başladığını vurgulayan Alpay bu nedenle hayal kırıklığı yaşadığını kaydetti.

Alpay, Gülen Cemaati ile ilgili hayal kırıklığının ise 15 Temmuz 2016’daki askerî darbe girişimiyle patlak
verdiğini ifade etti.

İtiraf edeyim ki, o güne kadar hareketin gayrimeşru işlere karışan bir
karanlık yüzü olduğunun bilincinde değildim.

Hiçbir suçum yok. Sadece Anayasa ve AİHS ile güven altında olan ifade özgürlüğünü kullandım. Yargılama sonunda aklanacağıma kesinlikle inanıyor, beraatimi istiyorum.

Bu davada benimle birlikte yargılanan sekiz yazardan dördü tutuksuz yargılanmakta. Başka benzer davalarda, yaşları 70’in üzerinde olan şüphelilerin tutuksuz yargılandıklarını biliyoruz. Bana da bu hakkı tanıyacağınızı umuyor.

Karayeğen: Kameraların olmadığı yerlerde şiddete maruz kaldım

Zaman gazetesi gece editörü İbrahim Karayeğen ise gazeteci olduğunu belirterek şöyle konuştu:

Ben orada çalıştığım sürece Zaman meşru ve yasal bir gazeteydi. Gazete kayyuma geçtikten sonra çalışmaya devam ettim. Biri sorabilir mi ‘Neden Zaman gazetesinden ayrılmadın?’ diye. Bu çok insafsız ve acımasız soru. Benim hiçbir zaman örgütsel bağım olmadı, mesleki bağım vardı gazete ile. Çalıştığım için suçlandığım gazeteye ülkeyi yönetenler sayfa sayfa mülakatlar verdi.

Karayeğen, iddianameyi hazırlayan savcının adını bile yanlış yazdığını ifade ederek, gazetenin yazarı olmamasına rağmen gazetenin yazarı olarak gösterildiğini söyledi.

Ayrıca Karayeğen, gözaltına alındığı süre boyunca “Kameraların olmadığı köşelerde fiziki ve psikoloji şiddete maruz kaldım” dedi.

Türköne: TBMM’nin görevini yapmaya engel olmak suçlaması komedi

Ardından Zaman gazetesi yazarı Mümtazer Türköne’nin savunmasına geçildi.

Türköne, “Bir darbe varsa bunun bir arka perdesi de vardır. İlk defa darbeler tarihinde bir darbe engellendi” dedi.

“TBMM’nin görevini yapmaya engel olmak” suçlamasının bir komediden ibaret olduğunu kaydeden
Türköne, şöyle konuştu:

Bırakın böyle bir suçlamayı TBMM ile irtibat kuracak bir çağrışımı bile iddianamenin bir
köşesine yerleştirmek mümkün olamadığına göre, bu sevk maddesinin varlığına anlam vermek maddeten ve mantıken imkansızdır. Mahkemenizin bu sevk maddesini niye kabul ettiği ve bu maddeden nasıl yargılama yapacağı ise merak konusu olmalıdır.

Türköne, “İddianamenin FETÖ’nün suçlandığı eylemlerle suçlama mantığıyla bütün sanıklar gibi
benim de Sandinista Gerillaları, Tamil Kaplanları veya İRA gibi örgütlere üye olarak yargılanmamız da
pekala mümkündür” diye konuştu.

Türköne: AKP’nin savunmasını ben hazırlamıştım

“AKP’nin kapatılma davasında savunmanın büyük kısmını ben hazırladım” diyen Türköne, sözlerini şöyle sürdürdü:

Tek başına, kaleminden ve fikirlerinden başka silahı olmayan bir yazarım, bu silahı da sadece hukuk ve demokrasi adına kullanmaya yeminliyim. Bu konudaki inancımı ve kararlılığımı bana yöneltilen suçlamalar, bir yılı aşkın zamandır tutuklu bulunmam ve maruz kaldığım aşağılamalar da değiştirmeyecek.

Türköne, haklarında hazırlanan iddianamenin 15 Temmuz iddianamesi olmadığını, 17-25 Aralık
iddianamesi olduğunu söyledi.

Dava hakkında

Davanın tutuklu sanıkları Ahmet Metin Sekizkardeş, Ahmet Turan Alkan, Alaattin Güner, Ali Bulaç, Cuma Kaya, Faruk Akkan, Hakan Taşdelen, Hüseyin Belli, Hüseyin Turan, İbrahim Karayeğen, İsmail Küçük, Mehmet Özdemir, Murat Avcıoğlu, Mustafa Ünal, Mümtazer Türköne, Onur Kutlu, Sedat Yetişkin, Şahin Alpay, Şeref Yılmaz, Yüksel Durgut ve Zafer Özsoy var.

Dava kapsamında İhsan Duran Dağı, Ahmet İrem, Ali Hüseyin Çelebi, Süleyman Sargın, Osman Nuri Arslan, Osman Nuri Öztürk, Lale Sarıibrahimoğlu, Nuriye Akman ve Orhan Kemal Cengiz ise tutuksuz olarak yargılanıyor.

İddianame İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi tarafından hazırlandı.

Davanın 64 sayfalık iddianamesinde tüm sanıklar hakkında “Anayasal düzeni ortadan kaldırmaya teşebbüs etme”, “Türkiye Büyük Millet Meclisi’ni ortadan kaldırmaya veya görevini yapmasını engellemeye teşebbüs etme” ve “Türkiye Cumhuriyeti Hükümetini ortadan kaldırmaya veya görevini yapmasını engellemeye teşebbüs etme” suçlamalarıyla üçer kez ağırlaştırılmış müebbet ve “Silahlı terör örgütüne üye olma” suçlamasıyla da 15 yıla kadar hapis cezası talep ediliyor.

Çoğunluğu Zaman gazetesinin eski çalışan veya yazarı olan sanıklara yöneltilen suçlamalar, 15 Temmuz darbe girişimin ardından Kanun Hükmünde Kararnameler (KHK) ile kapatılan gazetede çalışmış olmalarına dayandırılıyor.


PAYLAŞ:
    WhatsApp'da Paylaş!   Telegram'da Paylaş!     Yazdır   E-Posta Gönder

Önceki Haber
Tuğluk'un cenazesine yönelik saldırıya ilişkin 3 tutuklama
Sonraki Haber
'Zapatista Kadınlarının Hikâyesi: Compañeras'ın yazarı Hillary Klein ile söyleşi