Ana SayfaDünyaBM raportöründen AİHM’e çağrı: ‘Türkiye’deki tutuklu gazeteciler için görüşünüzü açıklayın’

BM raportöründen AİHM’e çağrı: ‘Türkiye’deki tutuklu gazeteciler için görüşünüzü açıklayın’

HABER MERKEZİ  – BM Raportörü David Kaye, gazetecilere ait 10 başvuru dosyasıyla ilgili görüşünde, gazetecilerin tutuklanmasının haksız olduğunu belirtti. “Yargı, vatandaşların ifade ve düşünce özgürlüğü ihlallerinde yeterli korumayı sağlamakta aciz” ifadelerine raporunda yer veren Kaye, Türkiye hükümetinin darbe girişimini aykırı sesleri tasfiye için kullandığını savunarak, KHK’lerin keyfi olarak kullanıldığını gözlemlediğini aktardı. Raportör, Türkiye’nin tutuklama, gözaltı ve kovuşturmaları konusunda görüşünü açıklaması için AİHM’e de talepte bulundu.

Birleşmiş Milletler (BM) Düşünce ve İfade Özgürlüğü Özel Raportörü David Kaye, gazetecilere ait 10 başvuru dosyasıyla ilgili görüşünü Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’ne (AİHM) iletti.

Raportör, “Türkiye’nin, eleştirel sesleri susturmak ve konuşma özgürlüğünü kısıtlamak için” ‘terörle mücadele mevzuatı’nı ve OHAL KHK’lerini keyfi olarak kullandığını savunarak, AİHM’den “Türkiye’nin tutuklama, gözaltı, kovuşturmaların ‘kanunun öngördüğü’ gibi yapıp yapılmadığı konusunda görüşünü açıklaması” talebinde bulundu.

Rapörtörün görüşünü belirtiği başvuru dosyalarında adı geçen gazeteciler arasında Murat Sabuncu, Ahmet Altan, Mehmet Altan, Atilla Taş, Şahin Alpay, Murat Aksoy, Nazlı Ilıcak, Ali Bulaç ve Deniz Yücel bulunuyor.

AİHM’ye çağrı

Raportör, AİHM’e gönderdiği görüşünde, söz konusu başvurucularla özel olarak ilgilenme nedeni olarak, “Birçok olayda Türkiye’nin, gazeteci ve yazarları profesyonel işlerini yaptıkları gerekçesiyle hedef alması” olduğuna vurgu yaparak, şu görüşlere yer verdi:

Türkiye’nin kendi yargısı, Türkiye’nin vatandaşlarına karşı devam eden ifade ve düşünce özgürlüğü ihlallerinde yeterli korumayı sağlamakta aciz veya isteksiz olduğunu kanıtlamıştır.

AİHM, Türkiye’nin tutuklama, gözaltı ve kovuşturmaları “kanunda öngörüldüğü” şekilde yapılıp yapmadığı konusunda fikrini söylemeli.

‘Yargıya erişilmiyor’

Raportör, Türkiye’nin sivil toplum alanını daralttığını belirterek, “Demokrasi yolundan kökten geriye gidiş var ve bunu tersine çevirmek için acil dikkat edilmesi gerekir” uyarısında bulundu.

Raportör Kaye, KHK ve “terörle mücadele mevzuatı”nın, medya ve kamuoyunun bilgiye ulaşımını son derece kısıtladığını vurgulayarak, “Türkiye’nin yargısı, terörle mücadele ve OHAL kanunlarıyla yargılananlara karşı her geçen gün daha da erişilmez olmuştur” dedi.

Kaye, özgür basının önemine de değindi ve raporunda “Özgür bir basın, halka görüşlerini oluşturmada ve siyasi liderlere karşı tutum belirlemede ve politikacılara da kamuoyunun görüşlerini yansıtma ve yorumlamada en iyi fırsatları sağlar” ifadelerine yer verdi.

‘Hükümet hukuka aldırmadı’

BM Düşünce ve İfade Özgürlüğü Özel Raportörü David Kaye’in raporundan öne çıkan diğer görüşler ise şunlar:

  • Hükümet, gazetecileri bastırmada, yargısal denetime ve hukukun üstünlüğüne açıkça aldırmamıştır. Mesela Altan ve diğerleri davasına katılan uluslararası gözlemciler, “ifade özgürlüğünü bastırmak ve gazetecilik için gerekli güvenceleri ortadan kaldırmak için, kovuşturmaların görünüşü bir mahkeme şovu gibi” sonucuna varmıştır. İddianamelerdeki ceza suçlamalarının son derece belirsiz ve bu suçlara karşı sunulan kanıtların son derece az olduğunu belirtmişlerdir. Aslında hükümetin iddiası darbe girişimi ile ilgili genel iddialara dayanmakta, çok az bir kanıtla sanıkları bu olayla ilişkilendirmektedir. Bir başka olay da, çoğu gazeteci olan sanıkları bırakma kararının ardından bu hâkim ve savcının açığa alınmasıdır. Yerine atanan hâkimler sanıkları serbest bırakılmadan yeniden tutuklamıştır.
  • Raportör, Türkiye’nin, eleştirel sesleri susturmak ve konuşma özgürlüğünü kısıtlamak için, terörle mücadele mevzuatını ve OHAL KHK’lerini, keyfi olarak uygulamasından çok endişelidir.
  • Türkiye’nin terörle mücadele mevzuatı ve OHAL KHK’leri, yürütmeye geniş takdir yetkisi vermiş; ki o da elinde tuttuğu savcılık makamına çok az ya da hiç yargısal inceleme yetkisi tanımamıştır. Hükümet, darbe girişimini tüm aykırı sesleri tasfiye için kullandığından, darbe sonrasındaki dönem raportöre göre bilhassa endişe vericidir.
  • Gittikçe artan olgular, terörle mücadele bahanesiyle, hükümetin geniş ve keyfi olarak ifade özgürlüğünü tutuklamalar, kovuşturmalar ve gözaltılarla bastırdığını gösteriyor.

Bu haber, Cumhuriyet’te yer alan haberden derlenmiştir.