Ana SayfaÇalışma YaşamıŞırnak Raporu: 500 madenci ölüm tehlikesi altında

Şırnak Raporu: 500 madenci ölüm tehlikesi altında

HABER MERKEZİ – KESK, DİSK, TMMOB ve TTB, Şırnak’ta sekiz işçinin göçük nedeniyle yaşamını yitirdiği madene ilişkin hazırladığı raporunu açıkladı. Rapora göre derinlikleri 100 ile 200 metre arasında değişen onlarca yeraltı ocağı ve buralarda çalışan 500 civarında insanın ölüm tehlikesi ile karşı karşıya.

Şırnak kent merkezine yaklaşık 5 kilometre uzaklıkta bulunan 1 No’lu Kömür Ocağı’nda 17 Ekim’de meydan gelen göçükte 8 işçi hayatını kaybetmişti.

Kamu Emekçileri Sendikaları Konfederasyonu (KESK), Devrimci İşçi Sendikaları Konfederasyonu (DİSK), Türk Mühendis ve Mimar Odaları Birliği (TMMOB) ile Türk Tabipler Birliği (TTB) temsilcilerinden oluşan heyet göçükte yaptıkları inceleme sonucu hazırladıkları ortak raporu açıkladı.

Raporda maden sahada faaliyetin 2013 yılında Maden İşleri Genel Müdürlüğü (MİGEM) tarafından durdurulduğu, durdurma kararı devam ederken TKİ tarafından rödevans ihalesine çıkarıldığı kaydedildi.

14 Nisan’da ihaleyi kazanan firma ile sözleşme imzalandığı belirtilen raporda  sözleşmenin ardından sahada MİGEM tarafından yapılan inceleme sonucu “tehlikeli durumların devam ettiği, üretime yönelik faaliyetlerin durdurulmasına devam edilmesi, tehlikeli durumun giderilmesine yönelik faaliyetlerin sürdürülmesi ve kömür sevkiyatı yapılmaması” kararı verildiğinin altı çizildi.

Raporda bu kararın ise MİGEM tarafından TKİ Genel Müdürlüğü’ne ve Şırnak Valiliği’ne yazılı iletildiği kaydedildi.

TKİ ve Şırnak Valiliği kararların gereğini yerine getirdi mi?

Raporda, yapılan inceleme ve araştırmalar da elde edilen bu tespitler sonucu şu soruların cevaplanması gerektiği belirtildi:

TKİ Genel Müdürlüğü ve Şırnak Valiliği bu kararın gereğini yapmış mıdır?

MİGEM’in onayına sunulan proje kim tarafından hazırlanmıştır?

Hazırlanan projede; kapatma nedenleri ele alınarak çözüm önerilmiş midir?

Projede işçi sağlığı ve güvenliği bakımından alınması gereken tedbirler önerilmiş midir?

MİGEM’in bu kararına göre ruhsat sahibi veya rödevansçı firma tarafından “tehlikeli durumun giderilmesine yönelik faaliyetler” için yapılması gerekli çalışmalara yönelik bir proje, risk analizi yapılmış mıdır?

Risk analizi yapıldıysa bu proje ilgili ve yetkili kurumların onayına sunulmuş mudur?

MİGEM’in bu kararına rağmen sahada su atımı, hazırlık ve dekapaj faaliyetleri yapılmış mıdır?

Bu sahada durdurma kararı varken, durdurma kararının gerekçesi olan tehlikeli durumlar ortadan kaldırılmadan ihaleye çıkılması ne kadar hukuki ve bilimsel bir karardır?

Olayın meydana geldiği sahada ihaleyi alan firma işi başka bir taşeron firmaya devretmiş midir? Aralarında bir taşeron sözleşmesi var mıdır?

Olayda hayatını kaybeden 8 madencinin SGK’ya kaydı var mıdır?

‘500 insan ölüm tehlikesi ile karşı karşıya’

Bölgede yaşanan işsizlik nedeniyle insanların “açlıktan ölmekle tedbirler alınmamış emniyetsiz ocaklarda ölmek arasında tercih yaparak bu ocaklarda çalışmak zorunda kalmakta” oldukları tespitine yer verilen raporda derinlikleri 100 ile 200 metre arasında değişen onlarca yeraltı ocağı ve buralarda çalışan 500 civarında insanın ölüm tehlikesi ile karşı karşıya olduğu kaydedildi.

Raporda yer alan diğer tespitler şöyle:

Mevcut durumda açlık-kaçak üretim-ölüm bir başka değişle 40 katır 40 satır ikilemi dışında üçüncü bir yol bulunmalıdır. Devlet sorunun muhatabı olma cesaretini göstererek rödevans-taşeron sisteminden vazgeçerek kendi sahasında üretimi kendisi gerçekleştirmelidir.

Doğanın insanlığa bir kez bahşettiği ve tekrarı olmayan bu doğal kaynaklarımızın, işçi sağlığı ve güvenliği çerçevesinde, bilimin ve tekniğin ön gördüğü biçimde, olumsuz çevresel etki yaratmadan, en yüksek verimle doğru bir biçimde kullanıma sunulması gerekir.

Oysa bölgede şu anda Şırnak asfaltitleri (kömür), bir plan proje dâhilinde işletilmemekte, işçi sağlığı ve güvenliği kurallarına uyulmamakta ve üretilen kömür uygun alanlarda değerlendirilmemektedir. Bununla birlikte ocakların kaçak olarak addedilmesi, sorunları daha da ağırlaştırmaktadır.

İş hayatındaki belirsizlikler ve işyeri denetimlerinin yetersizliği, iş yerlerinde işçilerin sendikal hak arama mücadelelerinin önünde ki engeller ve iş cinayetlerinden sonra gerçek sorumluların yargılanmaması ve iş kazaları davalarının cezasızlıkla sonuçlanması sahaya iş kazaları ve meslek hastalıklarında artış olarak yansımaktadır.

Ölümlerin son bulması için rant politikaları yerine, kamu yararına politikalar eşliğinde, maden mühendisliği bilimin ve tekniğinin ışığında projeler üretilmelidir. Bu çalışmalar için üniversitelerden, meslek odalarından, sendikalardan destek alınarak katılımcı bir anlayışla ulusal bir madencilik ve işçi sağlığı- iş güvenliği politikası oluşturulmalı ve gerekli kurumsal ve teknik alt yapı sağlanmalıdır.

Bakanlık ‘ruhatsız’ demiş, ihaleyle şirkete verildiği ortaya çıkmıştı

Göçüğün ardından Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı, madenin ruhsatsız olduğunu ve 2013 yılında faaliyetinin durdurulduğunu açıklamış ama aynı maden sahasında, 2014 ve 2015 yıllarında meydana gelen 2 göçükte 3 işçinin yaşamının yitirdiği, 8 kişinin ise yaralandığı ortaya çıkmıştı.

TMMOB Maden Mühendisleri Odası Yönetim Kurulu Başkanı Ayhan Yüksel ise bakanlığın madenin ruhsatsız olduğu yönündeki açıklamasını yalanlamış, maden ocağının 2017 Mart’ında özel şirkete ihale ile verildiğini açıklamıştı.

 

 

Previous post
İstifa kararı almıştı: Şafak Pavey’in milletvekilliği düşürüldü
Next post
Gazeteci ve avukatlar hakkında tutuklama talebi