Ana SayfaGüncelTarihçi Ayşe Hür: ‘Kerkük bir Türk şehri’ tezinin tarihi ve siyasi geçerliliği yok

Tarihçi Ayşe Hür: ‘Kerkük bir Türk şehri’ tezinin tarihi ve siyasi geçerliliği yok

HABER MERKEZİ – “Kerkük’ün Kürt tarihinde yeri olmadığını” söyleyen AKP Genel Başkanı ve Cumhurbaşkanı Erdoğan’a yazılı tarihle yanıt veren tarihçi Ayşe Hür, şehrin tarihsel geçmişine ve demografik özelliklerine dikkat çekerek, “Türkiye’nin ‘Kerkük bir Türk şehridir’ tezinin ne tarihi ne de siyasi bir geçerliliği vardır” dedi.

AKP Genel Başkanı ve Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Irak Kürdistan Bölgesi’ndeki bağımsızlık referandumunun ardından Erzurum İl Danışma Toplantısı’nda yaptığı konuşmada, uluslararası hukukun Kerkük’ü ‘tartışmalı bölgeler’ statüsüne koyduğunu söylemiş ve şunları söylemişti:

Kerkük, tartışmalı bölgedir. Ama bunlar ne diyor? Bunlar diyor ki ‘Kerkük bizimdir.’ Sen ne diyorsun, Kerkük’ün tarihinde siz var mısınız? Yoksunuz.

Erdoğan’ın bu açıklamasını değerlendiren tarihçi yazar Ayşe Hür, Kerkük’ün tarihsel süreç içerisinde kimlere ev sahipliği yaptığına ve kentin geçmişine ait yaptığı çalışmalara ilişkin bilgiler vererek, Türkiye’nin ‘Kerkük bir Türk şehridir’ tezinin tarihi ve siyasi bir geçerliliğinin olmadığını söyledi.

Kerkük’ün demografik yapısı

Mezopotamya Ajansı’ndan Necla Demir’e konuşan Ayşe Hür, Kerkük’ün etnik kimliğine dair kurulacak cümlelerin, ne kadar eskiye gidildiğine ve 18. yüzyıldan itibaren merkezi Kerkük olan Şehrizor (veya Şehrizol) Vilayeti’nden mi yoksa Kerkük şehrinden mi bahsetmeye bağlı olarak değişebileceğine dikkat çekti:

Söyleyebileceğimiz en kesin şey, Kerkük şehrinin veya Şehrizor Vilayeti’nin nüfusunun Müslüman mı, yoksa gayrimüslimlerden mi oluştuğuna dairdir. Çünkü 20. yüzyıla kadar bölgeye dair kayıtlar, sayımlar dinsel temele göre tutulmuştur, yapılmıştır. Ancak bazı belgelerde veya konuşma dilinde Türkmen, Türk (çoğulu Etrak), Kürt (çoğulu Ekrad) gibi terimlerin her zaman etnik anlamda değil, bazen yerleşik olmak-göçebe olmak karşılığında kullanıldığını da hatırlayarak temkinli olmak gerekir. Etnik farklılıkları da içeren ilk ciddi nüfus sayımı ise 20. yüzyılın ilk yarısında yapılmıştır. Yani yakın tarihe kadar bölgede etnik/ulusal/milli kriterleri sorgulayan bir sayım yapılmamıştır. Bu yüzden, bu kriterlere göre yani Kerkük şehrinde veya Şehrizor Vilayeti’nde Arap mı, Kürt mü, yoksa Türk mü fazlaydı sorusuna bilimsel ve tartışmaya kapalı bir cevap vermek imkansıza yakındır.

Dolaylı yollardan tahminler yapılabilir. Eğer 11. yüzyıl öncesine gideceksek ve eğer Kürtlerin Guti’lerle ilişkisini kesintisiz biçimde kurarsak, bu sefer ‘Kerkük Kürtlerin ülkesidir’ diyebiliriz. Guti’lerle Kürtleri tartışmaya kapalı biçimde birbirine bağlayamazsak, bu sefer Kerkük bölgesi elbette esas olarak Arapların ve az miktarda Süryaniler, Ermeniler, Rumlar gibi Hıristiyan toplumların ülkesidir diyebiliriz.

Eğer 11. yüzyıl sonrasından başlayacaksak Kerkük bölgesi eşit şekilde hem Arap hem Kürt hem Türklerin hem de sayıları daha azalsa da yukarıda saydığım Hıristiyanların ülkesidir diyebiliriz.

Eğer 16. yüzyıl sonrasından başlayacaksak Kerkük bölgesinde (Kanuni’nin 1534 Irakeyn Seferi’nden sonra Bağdat Vilayeti’ne bağlı bir sancaktır) ‘Türk nüfus, Kürt, Arap ve gayrimüslim nüfusu geçmiştir’ tahmininde bulunabiliriz.

Eğer 19. yüzyıldan başlayacaksak Şehrizor Vilayeti ağırlıklı olarak Kürtlerin ve Arapların ülkesidir diyebiliriz.

Ama Kerkük şehrini esas alacaksak, 11. yüzyıldan itibaren Türklerin ve gayrimüslimlerin yerleşik hayata daha önce geçmelerinden hareketle 19. yüzyıla kadar Arapların ve Kürtlerin şehir merkezinde daha az olduğunu tahmin edebiliriz. Ancak 19. yüzyıla dair kayıtlarda da çelişkili bilgiler bulunabilir.

Kaynaklar ne diyor?

Ayşe Hür, Kürt çevrelerinin sıkça atıf yaptığı Arnavut asıllı Türk milliyetçisi Şemseddin Sami’nin yazdığı ve ilk Türkçe ansiklopedi olarak kabul edilen Kamusu’l – A’lam eserinde, “Kerkük: Kürdistan’ın Musul vilâyetinde ve Musul’un 160 Cenubu Şarkîsinde ve bir sıra tepeler altında olarak…. ahalinin üç rubu (üç bölümü) Kürt ve küsuru Türk, Arap vesairedir …. Keldanî dahi vardır” dediğini hatırlattı.

Öte yandan Hür, Türkiye Diyanet Vakfı İslam Ansiklopedisi’nde Ahmet Gündüz’ün yazdığı Kerkük maddesinde, “1881-1883 genel nüfus sayımına göre Kerkük’te 22.008 Müslüman, iki Rum, 243 Katolik ve 441 Yahudi olmak üzere toplam 22.694 kişilik bir nüfus mevcuttu… 1990’da Kerkük muhafazası merkez Kerkük kazası ve Havice kazası olmak üzere iki kazadan ibarettir… Kerkük şehrinin nüfusu son yıllarda 400.000’i biraz geçiyordu (1987’de 418.624). Merkezi Kerkük olan muhafazanın nüfusu ise 592.869 idi” demekle yetindiğini ve nüfusun etnik bileşimine dair bir cümle kurmadığına dikkat çekti.

Ayşe Hür, Türkçe ve İslam Ansiklopedisi dışında “The Encyclopaedia of Islam (E. J. Brill, Leiden, 1980) adlı kaynakta da 144-147’nci sayfaları arasında J. H. Kramers’in yazdığı Kerkük maddesinde şu ifadelerin yer aldığını söyledi:

12. yüzyılda Kerkük civarı, başkenti Erbil olan Türk beyliği Begtekinlilerin idaresinde (…) 1638’de IV. Murad şehri ele geçirdi ama bölgenin gerçek sahipleri Kürt aşiretleriydi (…) 1965 Sayımı’na göre nüfusu 184 bin olup bunun 71 bini Kürt, 55 bini Türk, 41 bini Arap, kalanı diğerleri (…) Kerkük bölgesi, esas olarak Kürtlerle meskundur (…) ama 1974 yılında otonomi söz konusu olduğunda Kürtler, şehirde çoğunluğu elde edemeyeceklerinden korktukları için, Kerkük otonomi sınırları dışında bırakılmıştır.

‘Kerkük Türk şehri’ tezi ne kadar geçerli?

2005 yılındaki seçimlerde Kerkük Vilayeti’nde Kürt partilerinin yüzde 53, Arapların yüzde 27, Türkmen partilerinin ise yüzde 13 oy aldığını ve buna bağı olarak Kerkük vilayetinin veya Kerkük şehrinin ‘Türk, Kürt veya Arap’ olduğunu söylemenin doğru olmadığını belirten Hür, şöyle devam etti:

Ama şunu söyleyebiliriz Kerkük, tarih içinde Araplar, Kürtler ve Türkler (1630-1750 arası bazı dönemler bunlara İranlılar da katılmıştır) arasında gidip gelmiştir. Zaman zaman bu gruplardan biri diğerine karşı sayısal, kültürel ya da siyasal üstünlük sağlamıştır. Bu eğilim son dönemlerde hızla Kürtlerin lehine gelişmektedir. Türkler ise uzun yıllardır Kerkük’ün asli unsuru olmadıkları gibi, sayısal açıdan da çok küçülmüşlerdir. Son yıllarda ise mikro ölçekte bir Türk nüfustan söz etmek mümkündür. Bu açıdan Türkiye’nin ‘Kerkük bir Türk şehridir’ tezinin ne tarihi ne de siyasi bir geçerliliği vardır.

Previous post
'Füze krizi' sürerken: Mısır'ın Kuzey Kore'den askeri mühimmat aldığı ortaya çıktı
Next post
AB Komisyonu Başkanı: Ankara, başarısızlığın sorumluluğunu AB'ye yüklemeye çalışıyor