Ana SayfaGüncelTutuklu gazeteci Ömer Çelik: Albayrak’ın 24 Ekim’deki davaya müdahillik talebi mahkemeye mesajdır

Tutuklu gazeteci Ömer Çelik: Albayrak’ın 24 Ekim’deki davaya müdahillik talebi mahkemeye mesajdır

HABER MERKEZİ – Redhack’in yayınladığı Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Berat Albayrak’a ait mailleri haberleştirdikleri gerekçesiyle tutuklu olan gazeteciler Tunca Öğreten, Ömer Çelik ve Mahir Kanat 24 Ekim’de ilk kez duruşmaya çıkacak. 297 gündür tutuklu olan Ömer Çelik duruşma öncesi Bakan Albayrak’ın davaya müdahillik talebini “Mahkeme heyetine açık bir mesaj verilmiş oldu” diye değerlendirdi. Çelik yaşanılan sürece ve davaya ilişkin ise “İçerisinde yaşadığımız hale ve yaşadıklarımıza bakınca aklın tortusuna bile rastlayamıyoruz ne yazık ki” dedi.

Redhack’in yayınladığı Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Berat Albayrak’a ait mailleri haberleştirdikleri gerekçesiyle 297 gündür tutuklu olan gazeteciler Tunca Öğreten, Ömer Çelik ve Mahir Kanat 24 Ekim’de ilk kez mahkemeye çıkacak.

“Örgüt propagandası yapmak” ve “Bilişim sistemini engelleme, bozma, verileri yok etme veya değiştirme” iddiasıyla tutuklu bulunan gazeteci Ömer Çelik, tutuklu bulunduğu Silivri Ceza İnfaz Kurumu’ndan MA’dan Yasin Kobulan’ın sorularını yanıtladı.

‘Kurt bir kere kuzuyu yemek istemeye görsün’

İçinden geçilen sürece ve dava dosyalarına ilişkin “içerisinde yaşadığımız hale ve yaşadıklarımıza bakınca aklın tortusuna bile rastlayamıyoruz ne yazık ki” diyen Çelik, bu sebeple gerekçe ve nedenlerin anlamını yitirdiğini belirterek şunları söyledi:

Kurt bir kere kuzuyu yemek istemeye görsün, orman kuralları içerisinde yol ve yöntemini kitabına uydurmakta zorlanmıyor.

‘Devletlerin de sırları olabilir ama mesele bu sırların suç olduğunu görebilmekte’

Hakikatlerin her dönem güç sahiplerinin rahatsız ettiğini söyleyen ve bunun bugün de devam ettiğini belirten Çelik, iktidarın medyaya bakış açısına da değinerek şunları söyledi:

Medya rolü ve misyonu gereği, gerçeğin ve doğrunun peşinde olur. Olmadığında ise yanıtını okuyucu ve izleyenlerden, yani toplumdan alır. Bizde demokrasiden nasibini almamış siyasilerin medyaya dair bakışı “eşik bekçisi” düzeyinde. Böyle olunca da tüm kirli ilişkiler ve faaliyetler “devlet sırrı” zırhının arkasına saklanabiliyor. Hepimiz gibi devletlerin de sırları olabilir. Mesele bu sırların suç olduğunu görebilmekte. Bu konuda da yargıya önemli bir görev düşüyor. Fakat şu an eksik olan o. Şuç var, suçlular var, deliller var, tanık var ama işte yargılama cesareti gösterebilecek kimse yok henüz.

‘İki dava arasında tek bir fark var, o da yargılayanların kimliği’

2011 yılında da KCK basın davasında tutuklu yargılandığını hatırlatan Çelik o dönem ve bu dönem arasındaki farka ilişkin ise şunları söyledi:

İki dava arasında tek bir fark var, o da yargılayanların kimliği. Dün yargılayanlar siyasi iktidarın ortağı olan cemaat üyeleriydi. Bugün ise doğrudan kendileri. Geri kalan her şey aynı. Yargılananlar gazeteciler, yargılama konusu yapılan ise rahatsızlık duyulan haberler.

‘İçerideyken en heyecanlandım an Cizre halkının Newroz kutlamasıydı’

Çelik içerideyken kendisini en çok heyecanlandıran ve üzen şeylerin ne olduğu yönündeki soruyu ise şöyle yanıtladı:

Ülkenin üzerini kaplayan örtünün altında yaşanan hemen her olay veya gelişme karşısında içerisinde bulunduğumuz duygusal yoğunluk ile zindanda iki-üç kat daha fazla etkilenirsiniz. Bu açıdan geride kalan süre zarfında yaşanan hemen her vakitsiz ölüm ve yıkım böylesi bir etki ile ruhumu sardı diyebilirim. Bununla beraber en çok duygulanıp heyecanlandığım olay Cizre halkının Newroz kutlaması, en çok karamsarlığa kapıldığım an ise Hatun Tuğluk’un cenazesinde gösterilen tahammülsüzlüktür. Mutlu olaya gelince yaşadıklarımıza itiraz eden her sesten mutluluk duyup, umut büyüttüm.

 ‘Albayrak mahkemeye müdahillik talebiyle mahkemeye mesaj veriyor’

Çelik, Albayrak’ın davaya müdahillik talebine ilişkinse şunları söyledi:

Yapılan bu müdahillik talebi ile bana göre mahkeme heyetine açık bir mesaj verilmiş oldu. Biz bunu davaya hükümetin-sarayın müdahil olması olarak ta okuyabiliriz. Çünkü yargılama konusunu oluşturan e-mailler bir bütünen hükümet ve saray politikasının yansımaları. Buradan alınacak bir darbe ile surlarda gedik açılabileceği için korku ile bunun önü alınmaya çalışılıyor.

Çelik gazetecilere ise şu mesajı gönderdi:

Israrla mesleğinin onurunu koruma gayreti içerisindeki meslektaşlarımın yükleri bizlerin yokluğunda dünden de ağır. Burada bize aktardıkları ile beslendiğimizi bilmelerini isterim. Dört duvarın ötesini görmemizi, duymamızı sağlayanlar bilin ki sizlersiniz. Ve sizlere Nemrut ile İbrahim öyküsündeki karıncalar olduğumuzu hatırlatmak isterim. Halktan-hakikatten yana tarafız ve azimle hepimizi ayırmadan yakan-yakacak olan ateşe ağzımızla su taşımaya çalışıyoruz. Taşıdığımız bir damla su ile korkutucu ateşini söndürdüğümüzde Nemrut’un da hükmü kalmayacak. Her an dayanışmayı daha da büyütmemiz inancıyla herkese en içten selam ve sevgiler.