Ana SayfaGüncelTutuklu üç gazetecinin duruşması öncesi çağrı: Gazetecilik bu değilse ne?

Tutuklu üç gazetecinin duruşması öncesi çağrı: Gazetecilik bu değilse ne?

HABER MERKEZİ – Redhack’in yayınladığı Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Berat Albayrak’a ait mailleri haberleştirdikleri gerekçesiyle 292 gündür tutuklu olan gazeteciler Tunca Öğreten, Ömer Çelik ve Mahir Kanat, 24 Ekim’de görülecek ilk duruşması öncesi Ben Gazeteciyim İnisiyatifi “Gazetecilik Bu Değilse Ne?” başlıklı açıklama yaparak duruşmaya katılım çağrısı yaptı.

Redhack’in yayınladığı Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Berat Albayrak’a ait mailleri haberleştirdikleri gerekçesiyle 292 gündür tutuklu olan gazeteciler Tunca Öğreten, Ömer Çelik ve Mahir Kanat 24 Ekim’de ilk kez mahkemeye çıkacak.

3’ü tutuklu 6 gazetecinin “örgüt propagandası” ve “örgüt üyeliği” iddiasıyla yargılandığı davanın ilk duruşması öncesi  Ben Gazeteciyim İnisiyatifi “Gazetecilik Bu Değilse Ne” başlıklı bir açıklama yaparak tutuklu gazetecilerin davasına duyarlılık çağrısı yaptı.

Ben Gazeteciyim İnisiyatifi’nin yaptığı açıklama şöyle:

Üçü tutuklu altı gazetecinin, Bakan Berat Albayrak’ın e-mailleriyle ilgili yargılandığı davanın ilk duruşması 24 Ekim’de Çağlayan’da görülecek.

Gazeteciler Tunca Öğreten, Ömer Çelik ve gazete çalışanı Mahir Kanat, geçen yıl 25 Aralık’ta sabaha karşı evlerine yapılan bir polis baskınıyla gözaltına alındılar. Operasyon, Enerji Bakanı ve Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın damadı Berat Albayrak’ın e-postalarının RedHack tarafından ele geçirilmesi ve yayılması soruşturması kapsamındaydı.

24 günlük gözaltı sürecinden sonra, aynı soruşturma kapsamında gözaltına alınan diğer üç gazeteci Derya Okatan, Metin Yoksu ve Eray Sargın adli kontrol şartıyla serbest bırakılırken Çelik, Kanaat ve Öğreten Silivri Cezaevi’ne gönderildiler.

RedHack, Eylül ayında e-postaları yayımlamış, ayrıca bazı gazetecileri, onlara sormadan, Twitter’da bir DM grubuna eklemişti. Albayrak’ın e-postaları sosyal medyada dolaşırken, gazeteciler kamu yararına haber yapmışlardı.

Bu gazetecilerden Tunca Öğreten, o dönemde editör olarak çalıştığı Diken’de, Albayrak’ın Kürdistan Bölgesel Yönetimi’nin petrolünü taşıyan PowerTrans şirketinde söz sahibi olduğuna dair bazı mesajlaşmaları haberleştirdi. Daha önce, hükümetin PowerTrans’a imtiyaz sağladığı ve Albayrak’ın bu şirketle ilişkili olduğu iddia edilmiş ancak bu iddialar yalanlanmıştı.

Tutuklama kararından yedi ay sonra, Temmuz ayında açıklanan iddianamede, Albayrak’ın kişisel e-posta (Gmail, Yahoo ve Hotmail) hesaplarında “duruma göre devlet sırrı niteliğinde de olabilecek bilgiler” olduğu ve bu bilgilerin manipüle edilerek Albayrak ve onun şahsında hükümeti yıpratmak amacıyla yayımlandığı iddia ediliyor. Ancak hangi bilginin ne şekilde değiştirildiğinden bahsedilmiyor, sadece, “milli enerji politikasının başarısızlığa uğraması için olumsuz algı oluşturulduğu” gibi suçlamalar yer alıyor.

Öğreten, savunmasında “Haber kupürü dışında DHKP-C üyesi dahi görmedim” dedi, ancak RedHack’in bu örgütle ilişkili olduğu, Öğreten’in de “üye olmamakla birlikte örgüt adına suç işlediği” iddia edildi. Öğreten, aynı zamanda FETÖ/PDY adına suç işlemiş olmakla da suçlanıyor. Bu suçlamaya gösterilen kanıt, KHK ile kapatılan Taraf gazetesinde çalışmış olması. Ancak Öğreten, bu olaylardan yaklaşık iki yıl önce Taraf’tan ayrılmıştı.

BirGün gazetesi çalışanı Mahir Kanat’la ilgili olarak ise, Twitter’da RedHack hesaplarını takip etmesi bir delil olarak sunuluyor, ancak Albayrak’ın e-postalarını haberleştirmiş olmakla ilgili herhangi bir suçlama yok. Fakat, 17 – 25 Aralık fezlekelerinin orijinallerinin telefonunda bulunduğu iddia edilerek, ‘FETÖ’ üyesi olmakla suçlanıyor.

İddianamede ele alınan dönemde, Dicle Haber Ajansı’nda (DİHA) haber müdürü olan Ömer Çelik, çoğunluğu haber paylaşımı olan tweetleri nedeniyle “terör örgütü propagandası” yapmakla suçlanıyor. KHK ile kapatılan DİHA’da çalışması da delil olarak gösteriliyor.

Soruşturma kapsamında gözaltına alınıp sonra serbest bırakılan diğer üç gazeteci de örgüt propagandasıyla suçlanıyorlar. Derya Okatan ve Eray Sargın, sorumlu yazı işleri müdürü oldukları basın kuruluşlarının Twitter’daki haber paylaşımları nedeniyle yargılanıyor. Metin Yoksu için delil olarak sunulan tweetlerin çoğunu da haber paylaşımları oluşturuyor. RedHack soruşturması kapsamında gözaltına alınan gazetecilere, bu konuda haber yapmamış dahi olsalar, FETÖ’den MLKP’ye kadar farklı örgütlerle bağlantıları olduğu iddia edilerek “ortaya karışık suçlama” yöneltiliyor.

İddianamede adları geçen gazetecilerin tamamı ayrıca, “bilişim sistemini engelleme, bozma, verileri yok etme veya değiştirmek”le suçlanıyor. Ancak neyi engelledikleri, hangi verileri nasıl değiştirdikleri iddianamede yer almıyor.

Aynı soruşturma kapsamında 27 Şubat’ta tutuklanan Alman Die Welt gazetesi muhabiri Deniz Yücel’e sorgusunda RedHack haberiyle ilgili soru sorulmamış, ancak Kürtlerle ilgili haberleri nedeniyle “örgüt propagandası” suçlamasıyla cezaevine gönderilmişti. Herhangi bir neden belirtilmeden dosyası bu soruşturmadan ayrılan Yücel hakkında henüz bir iddianame de yazılmadı. Yücel [226] gündür tek kişilik hücrede tutuluyor.

İddianamede yer alan tüm bu çelişkilere rağmen, Mahir Kanaat, Ömer Çelik ve Tunca Öğreten böyle bir dosya kapsamında [267] gündür tutuklu. Her hafta başka bir gazeteci davasının görüldüğü Türkiye’de, 24 Ekim’de ilk kez hakim karşısına çıkacaklar. Tutuksuz olanlarla birlikte toplam altı meslektaşımız yargılanacak.

Haber alma ve verme hakkına sahip çıkan herkesi 24 Ekim’de saat 11.00’de, Çağlayan Adliyesi’nde, meslektaşlarımızın yanında olmaya çağırıyoruz.

25 Aralık’ta aynı soruşturma kapsamında gözaltına alınan diğer üç gazeteci Derya Okatan, Metin Yoksu ve Eray Sargın adli kontrol şartıyla serbest bırakılmıştı. Bakan Albayrak, avukatları aracılığıyla duruşmanın görüleceği İstanbul 29. Ağır Ceza Mahkemesi’ne müdahillik talebinde bulunmuştu.