Ana SayfaDünyaWashington Post yazarı David Ignatius: Ankara, Zarrab’ın davasından dolayı kaygılı

Washington Post yazarı David Ignatius: Ankara, Zarrab’ın davasından dolayı kaygılı

HABER MERKEZİ – ABD’nin önde gelen gazetelerinden Washington Post’un köşe yazarlarından David Ignatius, Türkiye ile ABD arasındaki ‘vize krizi’ne ilişkin bir yazı kaleme aldı.  İki ülke arasında yaşanan ‘vize krizi’nin odağında, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın “tutuklu İranlı iş adamı Rıza Zarrab’ın serbest bırakılması talebi” olduğunu iddia eden Ignatius, “Erdoğan’ın Zarrab’ı kurtarmak için yürüttüğü kampanya olağanüstü” değerlendirmesinde bulundu. Yazar, “Ankara’nın, Rıza Zarrab’ın 27 Kasım’da başlayacak olan davada, yolsuzluk konusunda Türkiye aleyhinde ifade vermeye zorlanacağından kaygılı olduğunu” savundu.

Amerika Birleşik Devletleri’nin (ABD) saygın gazetelerinden Washington Post’un köşe yazarı David Ignatius*, Türkiye ile ABD arasında yaşanan ‘vize krizi’nin nedenleriyle ilgili bir yazı kaleme aldı.

‘Vize krizi’nin odağında AKP Genel Başkanı ve Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın tutuklu İranlı iş adamı Rıza Zarrab’ın serbest bırakılması olduğunu öne süren Ignatius, “Ankara’nın, Rıza Zarrab’ın 27 Kasım’da başlayacak olan davada, yolsuzluk konusunda Türkiye aleyhinde ifade vermeye zorlanacağından kaygılı olduğunu” iddia etti.

Türkiye’deki ABD konsolosluk çalışanı Metin Topuz’un tutuklanmasına da değinen Ignatius, ” Bazı ABD’li yetkililerinin ABD’li rahip Andrew Brunson’un ve konsolosluk çalışanı Metin Topuz’un tutuklanmasının pazarlık kozu olarak kullanılmasından endişelendiğini” kaydetti.

‘Hangi kirli çamaşırlar?’

WP için kaleme aldığı yazısında “Zarrab mahkemede hangi kirli çamaşırları ortaya dökebilir?” sorusunu yönelten Ignatius, 2016 yılının Mayıs ayında dönemin savcısı Preet Bharara tarafından dosyaya konulan notun, bu konudaki ihtimallere dair bir fikir verdiğini belirtti:

Bharara bu notunda, Türkiye kaynaklı delillerin, ‘Zarrab ve diğer kişilerin, kabinede yer alan hükümet yetkililerine ve üst düzey banka yöneticilerine, Zarrab’ın ilişki ağının ABD yaptırımlarını aşarak İran yararına ticari ilişkiler yürütebilmesi için onlarca milyon euro ve ABD doları ödedikleri dev bir yolsuzluk operasyonuna işaret ettiğini’ yazıyor. Bharara notunda, vardığı bu sonuçların, FBI tarafından yürütülen soruşturmada ele geçirilen e-postalar tarafından da doğrulandığını kaydediyor.

BBC Türkçe’nin haberine göre yazar, “Erdoğan’ın Zarrab’ı kurtarmak için yürüttüğü kampanya olağanüstü” değerlendirmesinde bulunarak, Erdoğan’ın, 21 Eylül 2016 tarihinde dönemin Başkan Yardımcısı Joe Biden ile yaptığı özel görüşmede hem Zarrab’ın serbest bırakılmasını, hem de Bharara’nın görevden alınmasını istediğini aktardı.

Ayrıca Erdoğan’ın eşi Emine Erdoğan’ın, Biden’ın eşi Jill Biden’a aynı talepleri ilettiğinin ifade edildiği yazıda, Erdoğan’ın dönemin başkanı Barack Obama ile yaptığı telefon görüşmelerinin ikisinde konuyu bizzat gündeme getirdiği aktarıldı.

Konuya ilişkin Obama yönetiminin üst düzey yetkililerinden birinin de şu görüşlerine yer verildi:

Bizim o sıradaki varsayımımız, Erdoğan’ın konuyla ilgili saplantısının, dava görülürse ortaya çıkacak bilgilerin ailesi ve nihai olarak kendisine zarar vereceğini düşüncesinden kaynaklandığı yönündeydi.

‘Türkiye’deki tutuklamalar pazarlık kozu’

Ignatius, “Erdoğan hükümeti Donald Trump’ın birlikte çalışacağı ekibe daha seçimden önce yatırım yapmaya başladığını” savundu.

“Türkiye, zamanın kampanya sorumlusu Michael Flynn’in ulusal güvenlik danışmanlığından Şubat ayında istifa etmesinin ardından,Trump’ın yakın danışmanlarından Rudy Giuliani ile çalışmaya başladılar” diyen Ignatius, “Bu davanın olağan dışı bir çok boyutundan biri de Giuliani’nin rolü olduğuna” dikkat çekti:

Giuliani 24 Şubat 2017 tarihinde Bharara’yı arayarak, Zarrab adına Ankara’ya gitmeyi planladığını bildirdi. Trump Mart ayında Bharara’yı savcılıktan aldı. Dava dosyasındaki bir belgeye göre, aşağı yukarı o sırada Giuliani, Adalet Bakanlığı’na ‘ABD ile Türkiye arasında Amerika’nın güvenlik çıkarları gereği bir tür anlaşmaya varılması’ ve Zarrab’a yardımcı olunması için baskı yapmaya başladı.

Öte yandan Ignatius, Trump’ın baişlangıçta Erdoğan’a yakınlık gösteriyor gibi olduğunu, ancak Erdoğan’ın Mayıs ayındaki ziyaretinin, Erdoğan’ın güvenlik ekibinin Turkiye büyükelçiliği konutu önünde göstericilere saldırısıyla gölgelendiğini savundu.

Ignatius ayrıca, “Bazı ABD’li yetkililerinin ABD’li rahip Andrew Brunson’un ve konsolosluk çalışanı Metin Topuz’un tutuklanmasının pazarlık kozu olarak kullanılmasından endişelendiğini” söyleyerek, Erdoğan’ın geçen ay bir konuşmasında Brunson ile Gülen’in takas edilebileceğini söylediğini anımsattı.

Yazar, son olarak”Türkiye hakkında sık sık telaffuz edilen ‘NATO müttefiki’ cümlesi Türkiye’nin son adımlarının ne kadar hasmane ve otokratik olduğunu gözlerden saklıyor. Washington bundan sonra olacaklardan kaygılı” değerlendirmesinde bulundu.


*Washington Post’un köşe yazarlarından David Ignatius aynı zamanda çok sayıda uluslararası ödül almış bir gazeteci ve romancı. Ignatius, 2009 yılında Davos’da dönemin başbakanı Tayyip Erdoğan ile zamanın İsrail Cumhurbaşkanı Şimon Perez’in tartışmasına sahne olan paneli yönetmiş ve Erdoğan’ın kendisine yeterli söz hakkı vermediği suçlamalarına hedef olmuştu.

Previous post
Deyr ez Zor operasyonunu takip eden gazeteci IŞİD saldırısında yaşamını yitirdi
Next post
Gerekçe WSJ muhabirine verilen ceza: Finlandiya, Türkiye Büyükelçisi'ni Dışişleri'ne çağırdı