Ana SayfaKültür-SanatYaşasın Ağustos Böceği’nin aylaklığı

Yaşasın Ağustos Böceği’nin aylaklığı

HABER MERKEZİ – Küratörlüğünü Mahmut Wenda Koyuncu ile  Firdevs Kayhan’ın yaptığı, dört sanatçının işlerinin yer aldığı “Ağustos Böceğini Savunmak Gerek” sergisi, aylak Ağustos Böceği’ni bir anti kahraman olarak çıkarıyor karşımıza ve onunki gibi bir aylaklığın, çılgınca çalışmaya şartlanan bizleri ilk doğa düzenine, yabanıllığa götüreceğini öğütlüyor.


Bekir Avcı


Masallar bize hep bir şeyi öğütler: iyiliği, doğruluğu, çalışkanlığı, anne ve babaya saygıyı… La Fontaine’in Ağustos Böceği ve Karınca masalı da bunlardan biri. Bu masala göre Karınca çalışkan, Ağustos Böceği ise durmadan şarkılar mırıldanan bir aylak.

Çalışmanın devlet, din ve aile tarafından kutsandığı bir düzende Karınca’nın tarafında olmaya zorlanırız. Ancak notagiller familyasından olan Ağustos Böceği’nin bu dünyaya şarkılar söylemek için geldiğini, onun dinginliğini ya da ‘işinin’ bu olduğunu aklımıza dahi getirmeyiz. Çünkü buna müsaade edilmez.

“Ağustos Böceğini Savunmak Gerek”, bu anlatıyı alt üst etmek için yola koyulmuş bir sergi. ‘İyi bir komşu’ temasıyla düzenlenen 15. İstanbul Bienali’nin komşu etkinliklerinden olan sergi, sadece bir anlatıyı değil onun karşılık bulduğu toplumsal tezahürü de sorguluyor.

Küratörlüğünü Mahmut Wenda Koyuncu ile  Firdevs Kayhan’ın yaptığı sergi, aylak Ağustos Böceği’ni bir anti kahraman olarak çıkarıyor karşımıza ve onunki gibi bir aylaklığın, çılgınca çalışmaya şartlanan bizleri ilk doğa düzenine, yabanıllığa götüreceğini öğütlüyor.

Uçsuz bucaksız başak tarlaları üzerine pervasızca yerleşen insanın, Ağustos böceklerinin ritmik sesleri içinde; düzen, sadelik ve tek bir amaç için başlayan yerleşikliğini bugünden geriye giderek düşünmemize salık veren çalışma, emeği kutsallaştıran doktriner zeminin altına bakmamızı işaret ediyor. Kurulan sistemin, pervasız, kontrol edilemez topografik bir leviathana dönüşmesi ile içinde çılgınca akan karıncalara evrilmemizin dehşeti ile bırakıyor. Karınca mı Ağustos Böceği mi ikilemine düşmeden, yaşamı bütün olarak savunmak serginin önemli dertlerinden biri olarak tartışmaya dahil edilerek medeniyete dair soruları güncelleştirmeye çağırıyor.[1]

İnşa yeri olarak sergi mekanı 

Rahmi Öğdül  “Bianeli işgal edelim” başlıklı yazısında sanat yapıtlarının yer aldığı galeri mekânının bir şantiye, ‘sanatçıyla birlikte kendi inşanızı gerçekleştireceğiniz bir yıkım ve yapım yeri’ olduğunu söylüyor.

Ziyaretçilere yeni bir anlatı kurma, ‘iyi’ ve ‘kötü’ komşuyu yeniden düşünme imkanı sunan “Ağustos Böceğini Savunmak Gerek” sergisi de üzerine kurulu olduğu mekanda bize bu şansı veriyor.

Hülya Emir ve Esra Emir’in mimari konstrüksiyonu

Burada Hülya Emir ve Esra Emir’in Karınca yuvalarından ilhamla inşa ettikleri modern şehirlerin mimari bir konstrüksiyonunu, ABDO’nun göç, şiddet ve inşaat arzusunu yansıtan dört boyutlu resimlerini, bunun karşısında ise Mahmut Celayir’in henüz mimarinin olmadığı sesiz ve sakin zamanlara götüren eserlerini görüyoruz. Bir de sesleri duyuyoruz, Merve Şendil’in sergi mekanına yerleştirdiği doğaya öykünen sesleri ile doğanın kendi sesini.

ABDO, İsimsiz

Adahan İstanbul’daki “Ağustos Böceğini Savunmak Gerek” sergisi hafta sonuna dek ziyaretçileri ağırlayacak. Ayrıca sergi kolektifi de alanda ziyaretçileri bekliyor olacak.

Adres: Adahan İstanbul. Asmalı Mescit Mahallesi, General Yazgan Sk. No:14. Beyoğlu/Istanbul


[1] Pasaj serginin tanıtım metninden alınmıştır.

PAYLAŞ:
    WhatsApp'da Paylaş!   Telegram'da Paylaş!     Yazdır   E-Posta Gönder

Önceki Haber
Emekli polis, 'mandalinalarını beğenmediği' pazarcıları silahla vurdu
Sonraki Haber
Tüpraş patlamasına ilişkin 4 kişi tutuklandı